The Sly Collection
Platform oyunları son yıllarda giderek azalmaya başladı. Zaten az olan bu türde de şu sıralar pek kaliteli oyun yok. En son Enslaved gibi bir şaheser topu topu 150.000’lik satış rakamına ulaşmıştı ilk ayında. Satışlara bakınca yapımcıların neden bu türde eser vermediğini anlıyoruz. Oysa eskiden herkes deli gibi oynardı bu oyunları. Crash, Jak, Ratchet & Clank ve…Sly. Sonuncusu hakkında pek emin değilim. Çünkü pek duyulmuş bir seri değildi Sly. PS2’nin ilk yıllarında çıkmış bu şaheser serinin ilk oyunu hakettiği ilginin yarısını bile görmedi. Serinin 2. oyunu daha fazla sevildi ve 3. oyun çıtayı biraz daha yukarı çekti. Kötü pazarlama stratejilerinden midir bilinmez ama; geçen neslin belki de en iyi platform oyunu unutulup gitti. Bu hatasını anlayan Sony ise; PS3 kullanıcılarına bir sürpriz yaparak 3. oyunu ve bazı hoş ekstraları tek pakette toplayıp satışa sundu. Bundan iyisi Şam’da kayısı diyerekten takıyoruz makineye ve başlıyoruz.
Cooper… Sly Cooper
Paketin içinden orijinal seri dışında bir de mini-games adında ilave bir oyun çıkıyor. Bu oyunda move desteği ve 4 kişiye kadar çoklu oyuncu desteği de var. Ancak kimsenin bu oyunu 2. kez oynayacağını düşünmediğim için fazla üstünde durmaya gerek yok. 3 tane ateş etmeli oyun ve 1 tane de helikopter uçurma oyunu var. Bu bölümü hızlıca geçerek ilk oyundan başlayalım isterseniz.
Öncelikle hikayesini kısaca özetliyim. Ana karakterimiz Sly isimli bir rakun. Cooper ailesinden geliyor. Sly’ın bütün ataları hırsızdı. Ancak sıradan hırsız değillerdi. Bu işin kitabını bile yazmışlardı. Ancak Sly küçük bir çocukken evine saldırıp bu kitabı çaldılar ve babasını öldürdüler. Babasının ölümüyle yetimhaneye gönderilen Sly ise, orada Bentley adında bir kaplumbağa ve Murray isimli bir domuz ile tanışır. 3’ü ekip kurarlar ve hırsızlık kariyerlerine başlarlar.
Ancak Sly’ın aklında hep bir fikir vardı. O da, ailesinden çalınan kitabı; Thievius Raccoons’u bulmaktı. Fakat bu sanıldığı kadar kolay bir şey değildi. Çünkü kitap parçalar halindeydi ve her parça dünyanın dört bir yanındaki hayvanlardaydı. Ve bu yolculuk sırasında peşinde olan Carmelita adlı bir polis vardı. İşi çok zordu Sly’ın anlayacağınız. Ancak o bir Cooper olduğu için bu işlerin üstesinden kolaylıkla gelebilirdi.
3 oyunun hikayesi de birbirini takip ediyor. Bu nedenle spoiler veremem. Ancak hikayenin güzel olduğunu oyuna girdikten sonra hemen anlayabiliyorsunuz. Hikaye kadar önemli olan bir diğer güzellik ise sunum. Bazen çizgiroman sayfası, bazen de çizgi film şeklinde ilerliyor ara videolar. Hikayesi için bile oynanası bir oyun Sly.
Her oyunda farklı bir tecrübe
Sly serisini ayakta tutan faktörlerden en önemlisi oynanıştır. İlk oyundan itibaren giderek genişliyor üstelik. İlk oyunun en çok eleştirildiği nokta çizgiselliğiydi. Oyunu hevesle makinenize takıp 1 saatte sıkılabiliyordunuz. Çünkü amacınız A noktasından başlayıp B noktasındaki anahtarı alıp C noktasına takmaktı. Arada karşınıza platform öğeleri ve düşmanlar çıkıyordu; hepsi bu. Ve yol üzerinde toplamanız gereken şişeler vardı. Bu şişeleri topladığınız zaman ise, yeni hareketler öğreniyordunuz. Mayın koyma, kalkan, yuvarlanma (oyundaki adı Raccoon Roll) gibi hareketler var. Tek tuş ile o anki hareketinizi değiştirebiliyorsunuz. Bunun dışında gizliliğe dayalı bir oynanış var diyebiliriz. Çünkü tek vuruşta ölüyorsunuz. Oyunu bitirdikten sonra kaçırdığınız hareketleri tekrar oynayarak öğrenebilirsiniz. Oyun ortalama 8 saatte bitiyor. Her bölüm birbirinden farklı. Bir bölümde Mısır’a giderken başka bölümde Amazon Ormanları’ndasınız. Mekanlar çeşitlilik sağladığı için farklı oyun mekanikleri de devreye giriyor. Ancak oyunu birkere bitirince kimsenin yeniden oynacağını sanmıyorum.
2. oyun ise, ilk oyundan farklı olarak görev tabanlı ve open-world bir yapıya sahip. Topladığınız puanlar ile ThiefNet’ten alışveriş yapabiliyordunuz. Farklı karakterler ile ilerliyorsunuz çoğu yerde ve görevler ilk oyundakinden farklı. Mesela; birini takip edip girdiği binaya çatıdan giriyorsunuz, ya da orjinal tabloyu sahtesi ile değiştiriyorsunuz. Ancak oynanışın baltalandığı bir nokta var; o da kamera açıları. Orjinal seride bulunan sorun 7 yıl sonra da var. Böyle sorunların hala halledilemediğini bilmek insanı daha da fazla sinirlendiriyor ve oyunu parçalayasınız geliyor. Bu oyun da en az ilk oyun kadar bir oynanış süresi sunuyor.
3. ve son oyun ise, diğer oyunlardan farklı olarak aksiyon/macera türüne daha yakın. Alıştığımız Sly özgürlüğü yerine farklı mekanları ziyaret edip görevleri halledip sıvışıyoruz. Ancak oyunun en iyi yanı karakter sayısının artırılması. Açıkçası kimle oynayacağınızı şaşırıyorsunuz. Ancak oyunun en iyi karakteri kesinlikle Guru. Size anlatmıyorum nasıl olduğunu; oynayınca hak vereceksiniz. 10 küsür saat oynayıp bitirdikten sonra tekrar dönmek isteyeceksiniz; bundan eminim.
Her 3 oyunda ortak bulunan şeyler ise; mini oyunlar. Sly serisi diğer platform oyunlarının aksine; çoğunlukla mini oyunlar ile ilerlediğiniz bir oyun. Mesela soyacağınız eve girmek için baloya katıldınız diyelim; dikkatleri üstünüze çekmemek için dans etmelisiniz. Bu esnada mini oyun devreye giriyor ve tuşlara basarak dans ediyorsunuz. Ya da arkadaşınız kapıyı açmaya giderken ona saldıranlardan koruyorsunuz. Bunun gibi pekçok oyun var ve herbiri farklı bir tecrübe sunuyor. Oyundaki monotonluğu kırıp dikkatinizi çekebilecek cinsten hepsi de. Başarısız olunca ise, oyunlar yeni baştan başlıyor. Oyunlar zaten kolay iken; böylece geçememek imkansız hale geliyor.
10 yıl önce neyse; şimdi de o
Sly serisi zamanına göre oldukça hoş grafiklere sahipti. Sanzaru Games; bunu görmüş olacak ki aynı grafikleri sadece çözünürlük artırarak piyasaya sürmüş. Normalde eleştirmek gerek ancak PS3’de ne kadar hoş durduğunu görünce biraz şaşırıyorsunuz. Öncelikle oyun artık çizgi film gibi gözüküyor resmen. Bir de 3D televizyonunuz varsa epey hoşlanacaksınızdır. Özellikle küçük kardeşiniz/ yeğeniniz var ise onlar sürekli oynamanız için başınızın etini yiyecektir. Fakat ara videolar içler acısı resmen. Yeniden hazırlanmadıkları için piksel saymak pek zahmetli bir iş değil. İlk oyun bu konuda o kadar olmasa da ; 2. oyun ara videolardan nefret etmenize yol açabilir.
Ancak yine de siz grafiklere, yeni nesil bir oyunmuş gibi bakmazsanız iyi edersiniz. Daha çok; zamanında oynayamadığınız için üzüldüğünüz eski bir oyunmuş gibi bakın Sly’a. O zaman çok büyük sorun oluşturmayacaktır. Yeter ki God of War 3, hatta onu geçtim ilk God of War ile kıyaslamayın oyunu. Ancak animasyonlar tam anlamıyla kütük. Özellikle 2. oyunda havada zıplarken çatı kenarlarına. tutunmaya çalışırken ne demek istediğimi anlayacaksınız.
Oyunun bir diğer güzel yanı ise, ses ve müzikler. Özellikle diyalog konusunda aşmış diyebiliriz. En az Jak’teki gibi eğlenceli konuşmalar burada da var. 3 oyundaki toplam diyalog sayısı ise tahmin edemeyeceğiniz kadar fazla. Özellikle Bentley ile yaptığınız telsiz konuşmaları yerlere yatmanıza sebep oluyor. Müzikler genel olarak hoş. Her ne kadar sizi gaza getiremese de kulağa güzel geliyor ve dikkatinizin dağılmasını önlüyor.
Alsam mı, Almasam mı?
3 oyunun ana hikayesini bitirmek toplamda 30 saate yakın sürüyor. Bittikten sonra gizli kalan şeyleri bulmakla oyalanabilir ya da yeni baştan başlayabilirsiniz. Bu bakımdan oldukça uzun bir oynanış süresi var. Özellikle 5 saatte bitip sizi çoklu oyuncuya sürükleyen FPS’ler ile zamanınızı tüketiyorsanız; Sly size ilaç gibi gelecektir. Oynarken böyle bir şaheseri nasıl kaçırdığınıza inanamayacaksınız; o derece. PS2’de seriyi bitirmiş olsanız bile zaman yolculuğuna çıkmak sizi mutlu edecektir.
Grafik:75
Ses:80
Oynanış:85
Genel:80