The Suffering
İnsanlar neden oyun oynarlar? Hayatın gerçeklerinden biraz olsun kendilerini
soyutlamak, uçsuz bucaksız dünyalara girmek için. Bazı oyunlar bizleri
eğlendirir, kimisi heyecanlandırır, hırslandırır. Ancak şu an elimde tuttuğum
oyun bunların dışında. The Suffering, içerisinde bulundurduğu korku öğeleriyle
piyasada nadir bulunan yapımlardan.
Oyunu yüklemeden önce, nasıl bir yapım olduğuyla ilgili en ufak fikrim yoktu.
Sıradan bir aksiyon oyunu gibi gözüküyordu. Yükleme işlemi bitip, başlattıktan
sonra açılış videosundan vahşet dolu bir oyun olduğunu anladım ama fikirlerim
henüz değişmemişti. Karşıma çıkan esrarengiz menüden New Game’e basıp Torque’nin
esrarengiz dünyasına girdikten sonra bunun sıradan bir aksiyon ya da ucuz bir
korku oyunu olmadığını anladım.
Oyunun konusundan kısaca bahsetmek gerekirse, ailesini öldürmekle suçlanan bir
adam, Torque’nin hikayesi anlatılıyor bize. Torque, geçmişine dair hiçbir şey
hatırlamamaktadır ve hapishanedeki hücresine doğru götürülmektedir. Hücresine
girdikten sonra her yer sallanmaya başlar. Şiddetli bir deprem olmaktadır. Henüz
beyninde dönen fırtınalardan kurtulamayan Torque, hücre kapısının açıldığını
görüp dışarıya çıkar. Asıl gerçek şudur. Hapishaneyi, daha doğrusu hapishanenin
bulunduğu adayı, korkunç yaratıklar basmıştır. Artık Torque’nin amacı,
yaratıklarla baş ederek geçmişini aydınlatmaktır. Zaten bu noktadan sonra
kontrol bize geçiyor.
Üçüncü şahıs görünümünden oynanan(TPS) oyunu isteyenler birinci şahıs
görünümünden(FPS) de oynayabilirler. Ancak oyun TPS için tasarlandığı için FPS
modu pek de başarılı değil. Bu nedenle FPS modunu kullanacağınızı zannetmiyorum.
Oyunun kontrollerine değinecek olursak, standart bir aksiyon oyuncusu pek zorluk
çekmeyecektir.
Oyunun belki de en iyi tarafı sesler. Kişilerin seslendirmesi, karakterlerine
gayet uygun ve kesinlikle sırıtmıyorlar. Müzikler de gerçekten çok iyi. Oyundaki
temponun arttığı sırada müzik de hareketleniyor. Zaten bana göre bir korku
oyununda sesler, en önemli yere sahiptir. Ses konusunda oyun zayıf kalıyorsa,
genel olarak kötü bir oyun demektir.Playstation’dan, bilgisayar dünyasına sokulan oyunlardan biri olan The
Suffering’in grafikleri de gayet iyi. Genelde karanlık bir havaya sahip. Fakat
bu kesinlikle sizi rahatsız etmiyor. Yani boğucu bir karanlık değil. Olması
gerektiği gibi. Aralara giren videolarda başarılı. Genel olarak, grafik
konusundan da sınıfı geçiyor oyunumuz.
Öldüreceğimiz yaratıklar da güzel modellenmişler. Her bir yaratığın kendine özgü
özellikleri var. Biri sudan üreyip bize zehirli iğnelerini fırlatırken, bir
diğeri kandan üreyip bizim kanımızı emiyor. Oyun boyunca 8-9 çeşit yaratıkla
karşılaşacağız. Oyunun bir eksisi olarak silah çeşitliliğini gösterebiliriz. 20
bölüm süren oyunda kullandığımız silah sayısı açıkçası bana az geldi. Ağır silah
olarak Revolver, Shotgun ve Tommy Gun kullanacağız. Bir de nadir bulunan Flame
Thrower(ateş silahı) var.
Şu noktaya da açıklık getirmek iyi olur sanırım. Oyunumuz Painkiller gibi saf
bir aksiyon değil. Bazı bölümlerde ufak bulmacalarla da uğraşıyoruz. Hele
bir-iki yerde uzun süre uğraşabilirsiniz. Ancak kesinlikle sıkılacağınız tipten,
baydırıcı bulmacalar değil bunlar. Eğer oyunu iyi takip ederseniz ne yapmanız
gerektiğini önceden kestirebilirsiniz.
Oyunda sadece yaratık avlamayacağız. Çünkü adada insan olarak sadece biz yokuz.
İlerlerken karşılaşacağımız ve bizim gibi adadan kurtulmaya çalışan başka
kişiler de var. Benim tavsiyem bu kişileri koruyup onlara yardım edin. Size
büyük katkılarda bulunabilirler. Çünkü oyunun yapay zekası fena sayılmaz.
Gelelim oyunun en ilgi çekici özelliğine. Oyunda sağlığınızın gösterildiği sol
alt köşede yeşil renkte bir bar daha bulunuyor. Yaratık öldürdükçe dolan bar
sayesinde, yeşil ve çok güçlü bir canavara dönüşebiliyoruz. Bu sayede de
düşmanlarımızı daha kolay şekilde öldürebiliyoruz. Yalnız unutmamamız gereken
şey, canavar modunda fazla kalmamanız. Yoksa ölümcül olabilir.
Artık son sözlere geldik. Son olarak finalden bahsetmek istiyorum. Oyunun
zevkini kaçırmamak için ne olacağını söylemeyeceğim ama şunu bilmeniz gerek. 3
farklı son bulunuyor ve bu da sizin oyun boyunca yaptığınız şeylere bağlı.
Birkaç ufak eksisine rağmen The Suffering, alınıp oynanmayı fazlasıyla hak eden
bir yapım. Unutmayın, ne zaman ne olacağı belli değil.