The Warriors
The Warriors, 25 yıl önce çekilmiş, Amerika’nın sokak çeteleri arasındaki
ilişkiyi konu alan bir sinema yapıtı olarak karşımıza çıkıyor. Rockstar Games
ise filmin telif haklarını alarak yeni bir proje ile karşımıza çıkıyor.
İçinizden “Yine mi bir film oyunu… Kesin çok kötüdür!!!” dediğinizi duyar
gibiyim. Ancak Rockstar Games yine hepimizi şaşırtacak bir yapıt ortaya
çıkartmış. Filmi izlemiş olun ya da olmayın hiç önemli değil, çünkü diğer film
oyunlarının aksine The Warriors tamemen başlıca bir yapıt olarak karşımıza
çıkıyor. New York City’deki çete savaşlarını konu alan yapıtımız, sizi dönemin
güçlü çetelerinden biri olan, The Warriors’in içine sokuyor. Bakalım gerçek bir
Warrior olabilecek misiniz?
Oyunumuz sinema filminden bir kesit ile sizleri daha ilk dakikadan içine çekmeyi
beceriyor. Bu noktadan sonra yapıtımız farklı bir atmosfere bürünüyor. Eğer
filmi izlediyseniz, tıpkı Matrix filmi ve oyunlarında olduğu gibi The
Warriors’da da aynı benzerlik söz konusu. Yapıt, bizi açılış demo’sundan önceki
aylara götürüyor ve alıştırma bölümüyle, filmin öncesinde neler olduğunu anlatan
maceramıza başlıyoruz. Çeteye yeni katılan çaylak konumunda olduğumuz için
sokaklarda hayatta kalmamıza yardımcı olacak bir takım kaba kuvvet dersleri
alıyoruz. Bu alıştırma görevinde, hangi tuşların ne işe yaradığını öğreniyoruz.
Genel olarak her beat-‘em-up oyununda olduğu gibi burada da benzer ataklarımız
mevcut. Güçsüz ,güçlü vuruşlarımız ve bir de tutma hareketimiz var. Aslında ilk
etapta oldukça az görünse de ilerledikçe düşmanlarımıza karşı
uygulayabileceğimiz yüzlerce farklı kombinasyonlar olduğunu rahatlıkla
söyleyebilirim. Bu üç tuşu kullanarak ortalığı adeta bir kaos ortamına
çevirebilirsiniz. Blok alma tuşu da bulunuyor ancak neredeyse hiç
kullanmadığınızı söyleyebilirim. Dövüşme sistemi oldukça basit ve oyuna çok iyi
uygulanmış. Her ne kadar ilk bölümlerde adam dövmek kolaymış gibi gözükse de,
ilerleyen bölümlerde rakip çeteden düşmanlarınızın sayısı artıkça bu üç tuşu
kullanmak hayati önem taşıyacak. Aynı anda sekiz kişi etrafınızı sardığında,
doğru kombinasyonlar sayesinde yolunuza devam edebilirsiniz. The Warriors’da
düşmanlarınızı ortadan kaldırmak için bir takım silahlar kullanabileceksiniz.
Etraftaki çoğu şey kullanılmayı bekliyor olacak. Bira şişeleri, tuğlalar,
beyzbol sopaları ve bıçaklar gibi seçeneğiniz var. Ayrıca bu tür silahları
kullandığınızda, düşmanlarınıza karşı gözle görünür bir şekilde üstünlük
sağlayacaksınız. Bu yüzden çevrenizde bu tür silahlar varken onları kullanmanızı
tavsiye ederim. The Warriors’da senaryonun işlenişi ve yapıtın atmosferi, yapıtı
diğer beat-‘em-up alternatiflerinden bir adım yukarı taşıyacak nitelikte. Filme
dayanan başarılı bir senaryonun bulunması ve bölümlerde yapmanız gereken
görevler sizi adeta bir çete üyesiymiş gibi hissetmenizi sağlayacak. Sürekli
birilerini dövmek yok… Yeri gelecek duvarlara çetemizin sembolunu(graffiti)
çizeceğiz, şehirde çıkan ayaklanmaya katılıp dükkanlardan mal çalacağız, yeri
gelecek sokakta yürüyen insanları soyacağız, gölgelere sığınarak saklanacağız ve
düşmanlarımızı sessizce ortadan kaldıracağız. Hatta erkekliğin onda dokuzu
kaçmaktır kuralını bozmayarak, rakip çetelerden kaçıcaz… Tüm bunlar o kadar
başarılı bir şekilde birbirine bağlanmış ki, The Warriors’u oynarken bir
beat-‘em-up değil de, sanki bir çete üyesinin hayatını oynuyormuşsunuz gibi
gelecek. The Warriors, filminde gördüğünüz birçok karakteri oynamanıza izin
veriyor. Bir görevde çetenin kurucusu Cleon’u yönetirken, diğer bir görevde
çaylak Rembrandt’ı yönetebiliyorsunuz. Ayrıca her karakterin güçlerinin farklı
ve kendilerine has vuruşları var. Yapay zekaya bakacak olursak, genel olarak
başarılı olduklarını söyleyebilirim. Zaten yaklaşık yarım saat sonra ısınmaya
başlıyorsunuz ve etrafınız sarılsa bile rahatlıkla altından kalkabilirsiniz.
Polisler, rakip çete elemanlarına göre birazcık daha sertler. Sayıca üstünlük
polislerdeyse kurtulmanız biraz zor. Ancak böyle durumlar içinde rage diye tabir
ettiğimiz ruhani duruma geçerek, zamanı yavaşlatıp yumruklarımızın gücünü
arttırabiliyoruz. Düşmanlarımızı dövdükçe rage çubuğumuz doluyor ve sonunda
rage’e girmemize imkan sunuyor. Polisler ise genellikle çeteden arkadaşlarınıza
kelepçe takıyorlar ve bu durumda, onları kurtarmak için tuşlara hızlı basmanızı
isteyen bir küçük oyuncukla karşılaşıyorsunuz. Bu küçük oyuncuklar The
Warriors’ın geneline yayılmış durumda. Graffiti yaparken, radyo ve insan
soyarken, kelepçe ve kapı kilitlerini açarken, buna benzer küçük oyunlarla
karşılaşabiliyorsunuz. Özellikle analog kullanma yeteneğiniz zayıfsa graffiti
çizmek sizin için kabus olabilir. Maceranızda ilerlerken canınızı yenilemek için
ortalıkta sağlık çantaları bulamayacaksınız. Bunun yerine uyuştucu
satıcılarından mal alıp onu kullanacaksınız. Yanımızda arkadaşlarımız olduğu
veya Cleon’u yönettiğimiz zamanlarda, arkadaşlara emir verme yetkisine sahip
oluyoruz. Emir menüsünde; “saldırın, takip edin, etrafını çevirin, beni koruyun
ve etrafı cehenneme çevirin” tarzında altı tane emriniz mecvut. Bu emirleri de
ortamın şartlarınıza göre kullanmanız, hayatınızı kurtarabilir. Yapıtımızda
istediğimiz zaman kayıt edemiyoruz ancak Rockstar bildiğimiz checkpoint
sistemindeki kayıt yöntemini başarılı bir şekilde oyuna aktarmış, herhangi bir
sıkıntı yaşamıyorsunuz.
Yapımda en çok beğendiğim özellik ise oyunu 2 kişi oynanabilme özelliği.
İstediğiniz yer ve zamanda ikinci gamepad’i kullanarak maceranıza iki kişi devam
edebiliyorsunuz. Kamera açıları oldukça iyi düşünülmüş, tek kişi oynarken hiçbir
sıkıntı yaşamıyorsunuz. Nitekim aynı durum iki kişi oynadığınız zaman geçerli
değil. İki oyuncu birbirine yakınken tek kameradan görüyorsunuz ancak ayrılmaya
başladığınızda, ekran ikiye bölünüyor ve görüş alanınız oldukça küçülüyor.
Kamera problemi haricinde bir arkadaşınızla sırt sırta dövüşmek oldukça keyifli
oluyor. The Warriors senaryosu bizlere yaklaşık on iki saatlik bir oyun sunuyor.
Ancak bir sürü oynanabilir senaryo dışı oyunu var. Filmi izleyen veya izlemeyen
herkesin ilgisini çekeceğini düşündüğüm Flashback diye bilinen geçmişle ilgili
bazı görevler yapabiliyorsunuz. Bu görevlerde; “The Warriors nasıl kuruldu ve
önemli çete üyeleri nasıl katılmışlar” bunları oynayarak yapıt hakkında daha
fazla bilgi ediniyoruz ki, bence filmi beğenenler için oldukça ilgi çekici
olacaktır. Ayrıca çoklu oyuncu bölümlerinde bildiğiniz Bayrak Kaçırma bölümünde,
bayrak yerine kız kaçırıyoruz. Bu tarz orjinal fikirler oyuna farklı bir hava
katıp, artı puan kazandırıyor.
Oyunun grafiklerine bakacak olursak açıkçası çok güzel olduklarını
söyleyemeyeceğim ancak vasatın üstündeler. Karakter ve çevre modellemeleri fena
değil. Sizi rahatsız edebilecek bir grafik hatası görmediğimi de söyleyebilirim.
En azından 1970’li yılların havasını yansıtabiliyorlar. Ayrıca yapıt, geniş
ekran özelliğini destekliyor ve PS2 versiyonunda görüntüde karelenme yaşanmıyor.
The Warriors’ın seslerine bakacak olursak, yapıtta orjinal film müzikleri
kullanılmış ki, bu da atmosferi üst noktaya taşıyor. Ayrıca oyundaki karakterler
film de oynayan kişiler tarafından başarılı bir şekilde seslendirilmiş. Ses
efektleri ise alternatif yapıtlara kıyasla gözümüze giriyor.
The Warriors, “Film oyunları kötü olur.” Tabusunu yıkmayı başarabilen ender
yapıtlardan biri olarak karşımıza çıkıyor. Filmden esinlenilerek yaratılan
başarılı senaryo ve başarılı dövüş sistemiyle güçlenen yüksek oynanabilirlik
sayesinde The Warriors, beat-‘em-up türünü seven sevmeyen herkesin bir şans
verebileceğini düşündüğüm bir yapım olarak karşımıza çıkıyor. Özellikle iki kişi
ile oynandığında oldukça keyif alabileceğinizi düşündüğüm The Warriors, her
oyunseverin arşivinde bulunması gereken, iyinin kötüsü diyebileceğimiz bir
yapıt.