Sizinkiler

The White Chamber

Karanlık bir oda, genç bir kız ve bir tabut. İşte her şey böyle başlıyor. Kim
olduğumuz, buraya nasıl ve ne için geldiğimiz ise meçhul! Bulunduğumuz yerden
etrafa göz atmak için çıkıyoruz; ancak gördüklerimize inanmamız pek mümkün
değil. Bir uzay gemisindeyiz, etraf sanki kanla boyanmış ve yerlerde insan
uzuvları. Bulduğumuz video kasetleri sayesinde beyaz oda diye tabir edilen yer
hakkında yavaş yavaş bilgi ediniyoruz. Ancak bir sorun var: Oraya nasıl
gideceğiz? Tabi ki karşımıza çıkan bulmacaların da üstesinden gelerek.

Kim yapmışsa çok iyi etmiş!

Oyunu yapan Studio Trophis, anime filmler ve video oyunları yapımı ile uğraşan
bağımsız bir şirket. Studio Trophis, yaptığı iki işi birleştirip; anime tarzı
grafikleri ile macera türünde bir oyun yapmaya karar vermiş ve böylece The White
Chamber ortaya çıkmış.

Üstelik Freeware!

The White Chamber’da 24-bit renkler ile hazırlanan anime tarzı grafikler
kullanılmış, ancak yüksek beklentilerinizin olmaması sizin yararınıza olur. Bazı
bölümlerde hangi objenin background hangisinin ise bizim aradığımız envanter
olduğunu bulmak biraz zorluyor insanı. Bu arada oyunu ücretsiz olarak Studio
Trophis’in sitesinden indirebilirsiniz. Oyunun boyutu 300MB civarlarında. Ancak
sakın ücretsiz diye oyunu hakir görmeyin. Studio Trophis gerçekten iyi bir iş
çıkarmış.

İzometrik kamera açısı ile oynanan The White Chamber’da bir çok macera oyunundan
hatırlayacağımız point click sistemi ile ilerliyoruz (click click ve yine
click). Oyunda bulmacalar ise envanter tabanlı olarak işliyor. Bunun için oyunda
dikkatli olmalı ve girdiğimiz her yeri iyice araştırmalıyız. Bulduğumuz
envanteri diğer bir envanter ile birleştirip kullanmamız gibi bir şey söz konusu
değil, ancak bunun olması daha güzel olur ve bir nevi çeşitlilik katardı oyuna.

Oyunda faklı sonlar bulunuyor. Yani kötü sonla bitirdim diye üzülmeyin, yeniden
başlayıp iyi sonuca ulaşabilirsiniz. Size ufak bir ipucu: Karşınıza çıkan
soruları iyi okuyup iyi karar verin. Tabi benim gibi bunları önemsemeyip oyunu
kötü sonla bitirmek istiyorsanız orası ayrı.What is this place

Oyunda bulunduğumuz her mekanın bir ikinci hatta üçüncü hali var desem yalan
söylememiş olurum herhalde. Eğer sıkılmazsanız da -ki eminim sizi
sıkılmayacaksınız- oyunun son bölümüne gelirseniz baştan beri kasvet dolu ve
korku öğeleri taşıyan odaların son halini görünce gerçekten çok şaşıracaksınız.

Oyunu gece geç saatlerde ve mümkünse sesi açık olarak oynayın! Ses demişken
oyunda kullanılan ses efektleri ve müziklerin atmosfere katkısı gerçekten büyük.
Görsel ve psikolojik korku öğeleri çok iyi harmanlandığından, sürekli bir korku
ve gerilim havası içinde buluyoruz kendimizi. Gördüğümüz halüsilasyonlar ile
iyice tedirgin olup gireceğimiz bir sonraki odaya daha bir temkinli (her şeye
karşı hazırlıklı, gözler hafif kısık, nefes tutulmuş) giriyorsunuz.

Oyundan bir kare

Oyundan bir sahne: Sleeping Area’ya araştırma için giriyorum. Orada bir kapı
daha görüyorum. Merak edip oraya da giriyorum, bir de ne göreyim; kumsal ağaçlar
ve deniz. Oradan işimi halledip diğer bir odaya giriyorum, ancak bir süre sonra
tekrar sleeping area’ya dönmem gerekiyor. Tekrar oraya giriyorum ancak tam
odadan çıkacakken oyunun atmosferinden kendimi biraz çıkarayım deyip, bir süre
önce deniz, ağaçlar ve kumsalın bulunduğu odaya gidiyorum. Ancak kapı açılır
açılmaz inanılmaz bir uğultu… Uzay boşluğuna sürüklenmeme ramak varken
karakterim son anda toparlanıp kendini içeri atıyor. Ben ise PC’nin başında olan
biteni hayretler içerisinde izliyorum. Bunu da oyundaki atmosferi anlamanıza bir
nebze yardımcı olsun diye yazdım, ummadığınız anda ummadığınız şeyler
olabiliyor.

Beyaz oda

Oyuna genel olarak bakarsak göze hoş gelen grafikler, ilginç atmosfer ve konusu
ile farklılığını ortaya koyuyor. Tabi oyunun freeware olması da cabası.
Adventure severlerin kesinlikle kaçırmaması yanında, türe yeni başlayacaklar
için de çok müsait bir oyun The White Chamber.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu