The Witcher 2: Assassins of Kings
Ubisoft’u ayrı tuttuğumuzda, Avrupalı oyun yapımcılarından dünya çapında başarıya ulaşan ürünler pek de fazla çıkmıyor. Ancak ara sıra yüzümüzü güldüren bu yapımcılar, bazen öyle hitlere imza atıyor ki, edindikleri sadık oyuncu kitlesiyle yıllarca akıllardan silinmiyor. S.T.A.L.K.E.R. ve yeni dönemde Metro 2033 bunun önemli örnekleri arasında. Bir diğer örnek de beklenmedik bir şekilde çıktığı 2007 yılına damgasını vuran The Witcher.
CD Projekt adlı Leh firmanın ürünü olan The Witcher, gerek konusu, gerek über karizmatik esas oğlanı, gerekse o dönemde pek görülmeyen oynanış etkenleriyle kısa sürede tüm RPG severlerin beğenisini kazandı. Geçtiğimiz yıllara kadar uzanan “konsola çıkar mı?” dedikoduları ise Eylül 2009’da önce internete sızan bir video, sonrasında ise bizzat stüdyonun kabullenmesiyle netlik kazandı: The Witcher için bir konsol sürümü değil, devam oyunu hazırlanıyordu ve bu oyun muhtemelen konsollara da aktarılacaktı.
Yepyeni bir oyun motoru
BioWare’in Aurora Motoru’nu modifiye ederek ilk oyunda kullanan CD Projekt, bu sefer kendi oyun motoru RED’i geliştirdi. Oyun motorunun yenilenmesi, savaş mekaniğinde de ciddi değişikliklere neden oluyor elbette. Yayınlanan videolardan ve edindiğimiz bilgilerden şu kadarını aktarabiliriz ki; halihazırda aksiyon dolu bir yapım olan The Witcher, ikinci oyun ile birlikte çok daha açık uçlu bir savaş mekaniğine kavuşuyor ve zaman ayarlı fare tıklamalarına bağlı olan dövüş sistemi tarih oluyor.
Yayınlanan videolarda, Geralt’ın duvarlara tırmanma ve duvarların ardında olup biteni gösteren bir nevi “termal görüşe” kavuştuğunu da görebiliyoruz.
Lafımı kesme Geralt!
Fahrenheit: Indiglo Prophecy veya Condemned serisini oynayanlar, The Witcher 2’de yer alacak olan zamanlanmış diyalog sistemini hemen tanıyacaklar. Konuşma esnasında belirli bir süre içerisinde tepki vermeyi gerektiren bu sistemde, oyuncuların bir seçeneği tıklamaması durumunda Geralt varsayılan tepkiyi verecek. Ayrıca Mass Effect ile hayatımıza giren diyalog ekranında “tam metin yerine olayın kısa özeti” felsefesi, burada da hayatımızı kolaylaştıracak.
Ne oldu bizim şu kartlar?
Öncelikle bir tavsiye: Eğer hala ilk oyunu oynamadıysanız, şimdi tam zamanı. Hikayesi bir yana, The Witcher gerçekten çok başarılı ve her RPG sever tarafından oynanmayı hak eden bir yapım. Yıllardır RPG oynamış olsanız bile ilk defa bu oyunda göreceğiniz pek çok element mevcut. Üstelik senaryonun Fight Club ya da Usual Suspects’i aratmayacak sonu ile uzun süre hafızanızdan silinmeyecektir.
Hikaye olarak ilk oyunun kaldığı yerden devam eden Assassins of Kings’te, The Witcher’a ait kayıt dosyalarınızı aktarmanız mümkün olacak. Ancak bunun oyuna nasıl bir etkide bulunacağı henüz açıklanmadı. Öte yandan, kısa sürede içimizdeki “koleksiyoncu ruhu” ortaya çıkaran “seks kartları” yeni oyunda yer almayacak. Yine de bu Geralt’ın rahat duracağı anlamına gelmiyor; enteresan ara videolarla betimlenecek olan yeni aşklar, The Witcher 2’de meraklılarını bekliyor.
Geralt Nirvana’ya ulaştı
The Witcher’ın mekaniğinde en sinir bozucu unsurlardan biri, Geralt’ın seviye atlama ve iksir hazırlaması için gereken meditasyonu sadece ateş yakılabilen belirli noktalarda yapabiliyor olmasıydı. Görünen o ki aradan geçen sürede Rivialı Geralt meditasyon olayını aşmış ve artık transa geçmek için etrafta düşmanların olmadığı sakin bir mahal yeterli.
Hikaye akışına değişmişken, The Witcher 2’de çizgisel olmayan bir görev ağacı bulunduğunu ve aynı görevi farklı şekillerde yerine getirebileceğimizi belirtmekte fayda var. Örneğin yayınlanan videoda, hapishaneden kaçan Geralt’ın kullandığı farklı taktikler ve buna bağlı olarak farklı yetenekler aktarılıyor.
Temeria’da çarşı karışıyor!
Heyecanı düşürmemek adına, The Witcher 2: Assassins of Kings’e ait hikaye unsurlarından bahsetmeyi uygun bulmuyoruz. Ancak ilk oyundan hatırlayacağınız sevgili büyücümüz Triss Merigold, hümanist cüce Zoltan ve susmak bilmeyen şair ruhlu dostumuz Dandelion’ın yine bizimle olacağını söylemek mümkün.
Öte yandan, politik entrikaları ve senaryo sapmalarıyla sevdiğimiz The Witcher’ın geçtiği Temeria adlı memlekette işlerin karıştığını ve yine farklı güç odaklarının arasında kalacağımızı biliyoruz.
RPG dünyasında Dragon Age 2’nin ardından gözler The Witcher 2’ye çevrildi. Herkes merakla Polonya’nın bağrından kopup gelecek olan bu oyunu bekliyor. Bugüne kadar bizi hayal kırıklığına uğratmayan ve Enhanced Edition paketini ücretsiz yayınlamak gibi büyük kıyaklarda bulunan CD Projekt’e güvenimiz tam. Bakalım mayıs ayında piyasaya sürülecek olan The Witcher 2: Assassins of Kings tüm beklentilerimize karşılık verebilecek mi?