Oyun İncelemeleri

Thief 3: Deadly Shadow

Thief serisinin bu yeni bölümünde, yine usta hırsız Garrett rolüyle maceranın içine dalıyoruz. Gecenin karanlıklarında görülmeden, duyulmadan en güvenli yerlere girip çıkıyoruz. Garrett tam bir gizlilik ustası: Nöbetçilerin ensesine kadar duyulmadan yaklaşıp, dünyalarını karartabiliyor. Zenginlerden çalıp cukkasını, yaşadığı karanlık şehirde sağlama alıyor. Yalnız başına iş yapmak istesede bazı güçler tarafından da yönlendiriliyor. Iron Storm’un nefes kesen motoru, her karakter ve nesne için dinamik ışık efektleri ve gölgeler sunuyor. Bununla kalmayıp bütün bunlar oynayışımızı da etkiliyor…

Şöyle genel olarak bir göz atalım

Gizlilik oyunlarını seviyorsanız, Thief bunu size fazlasıyla sunacak. Yapay zekası çok dikkat çekici olmasada başarılı; nöbetçiler çoğu şeyden nem kapıyorlar. Eksik eşyalar, açık kalan kapılar şüpheli ortamı araştırmaya başlamalarına neden olabiliyor. Eğer sizi farkederlerse yapacağınız en akılcı iş koşmak olacaktır. Garrett mükemmel bir hırsız olabilir ama kesinlikle iyi bir savaşçı değil. Büyük ihtimalle kavgalarda kaybedeceksiniz. Kaçarken ise izinizi kaybettirmeniz gayet kolay. Alarma geçen bir nöbetçiyi bayıltamıyorsunuz, ancak devriyelerine dönmelerini beklemeniz gerekiyor.

Oyun iki lineer görevle başlıyor. Bu görevlerden sonra şehre, özgürlüğe yol alıyorsunuz. Başlarda size şehir rahat ve konforlu geliyor, ancak düşmanlarınız çoğaldıkça ve onların arasında yer alan görevler aldıkça daralmaya başlıyorsunuz. Şehir çeşitli görev bölgelerine çıkışlar sunuyor, bunlar şato, kilise, perili gemi enkazı, batık tapınak, saat kulesi gibi yerler. Level dizaynlarının mimarisi güçlü ve kaliteli. Böyle bir oyunda fazlaca gizli yollar, yerler bekliyorsunuz, ancak yok ve bulmanız gereken gizli nesnelerde ortalık yerlerde bulunabiliyor kolayca.

Kimin vurduğunu görmedi bile

Thief gizliliğe bağlı bir oyun olduğu için, bazı görevler bir saat sürebiliyor. Herşeyi dikkatli ve yavaş yapmanız gerekiyor. İyi haber, oyunu istediğiniz yerde kaydedebilmeniz. Kötü haber ise sık sık tekrar yüklemek zorunda kalacaksınız. Oyunun belki en kötü yanı, tekrarlayan şeyler olsa gerek. Kilit açma, gizlice nöbetçileri bayıltma gibi şeyleri öğrendikten sonra başka bir şeye gerek kalmıyor. Yeni görevlerde farklı bir şeyler bekliyorsunuz ama bu yeni mekan ve grafiklerle, daha fazla bayıltılacak nöbetçilerle sınırlı kalıyor. Belki de lanetli gemi bölümünü hariç tutmak lazım. Burada öldürmesi imkansız denebilecek zombilerle karşılaşıyoruz. Bunları ancak özel ve gizli silahlarla safdışı bırakabiliyorsunuz. Belki oyun zorluğunu arttırarak bir fark yaratabilirsiniz, ancak bu sadece Garrett’ın hayatını zorlaştıracaktır.

Işık ve gölgelere aman dikkat

Deadly Shadows, Deus Ex: Invisible War için güçlendirilmiş Unreal motoru üzerinde geliştirilmiş. Bu da şu anlamlara geliyor: Dinamik efektler harika, frame rate saçmalıyor, grafikler ilginç… Karakter modellemeleri iyi ama çok mükemmel değil. Morrowind’deki NPC’lere benziyor diyebilirim. Çoğu zaman ilerideki bir karakterin size mi yoksa başka yere mi baktığını anlamak için, Garrett’ın mekanik gözüyle zoom yapmak zorunda kalıyorsunuz. Animasyonlar ise biraz garip diyebilirim.

Kaplamalara gelirsek, bazı yerlerde gerçekten mükemmeller. Bump mapping efektleri, gölgeleri çok iyi güçlendiriyor; ama bazı yerlerde ise basit kaçmış. Şu da bir gerçek, oyunda inanılmaz bir ışık ve gölge motoru var. Hele ki elde meşale, dolaşan nöbetçilerin yarattığı efektler gerçekten etkileyici. Titreşen meşale ışıkları oyuna çok gerçekçi bir hava katıyor; ayrıca oyunu first-person ya da third-person kameradan oynayabiliyorsunuz. Bu da güzel bir artı diyelim.

Aman ses çıkarmayalım

Yapay zeka ortanın üstünde. Nöbetçiler açık kapılardan, odadaki eksik eşyalardan şüphelenip, etrafı araştırmaya başlıyorlar. Sandalye, sehpa, kasa gibi şeylere çarparsanız ve gürültü yaparsanız yine çocukları şüpheye gark ediyorsunuz. Bu durumlarda kuytu bir köşede sinmenizde fayda var. Tabii nöbetçi bulunduğunuz noktaya çok yaklaşırsa görülmeme şansınız kayboluyor. Kimi nöbetçiler birbiriyle ya da kendi kendine konuşuyor ve ilginç diyaloglara şahit oluyorsunuz.

Çal çalabildiğin kadar

Oyunda kendinizi gerçekten hırsız gibi hissediyorsunuz. Değerli eşyaları arayıp bulup aşırmak ayrı bir zevk oluyor. Tabii bunları silah, cephane, alet edevat almakta kullanmak da önemli bir yer tutuyor. Bir bölüm sonunda elimizde ne kadar malzeme varsa, yenilerini almadıkça, diğer bölüme onlarla başlıyorsunuz. Bu yüzden buna dikkat etmek gerekiyor. Oyundaki harita olayına ise alışamadım. Yerinizi göstermiyor, nereye gideceğinizi tespit edemeyebiliyorsunuz. Oyunun kontrolleri ise son derece rahat, sesler de oldukça güzel…

Thief: Deadly Shadows’u oldukça eğlenceli ve keyifli buldum; ancak bölümler ilerledikçe benzer görevler ve düşen frame rate bazen rahatsız edebiliyor. Böyle olunca da oyun PC’den konsola özenilmeden aktarılmış havası veriyor. Yine de büyük ekran TV de, rahatça koltuğunuza yayılarak oynamanın keyfi bunları gözardı ediyor. Frame rate düşüyor dedim ama oyunda son derece yavaş hareket etmeniz gerektiği için bu sizi Deus Ex: Invisible War’da olduğu kadar rahatsız etmiyor. Bazı eksik noktalarına rağmen, Deadly Shadows’u Xbox’larımız için kaliteli bir oyun olarak sizlere rahatça önerebilirim. Eski günleri yad etmenin hatırına kaçırmayın. Garrett karanlık bir köşede sizi bekliyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu