Sinema/TV - Kritik

Thor Ragnarok

Marvel sinematik evreninin kendinden emin, kodun mu oturturum havasında ilerleyen ama yeri gelince de gerek babasının erdemli duruşu, gerekse de düşmanlarından dolayı burnu sürten karakteri Thor, yeni ve belki de en büyük macerası ile karşımıza çıktı sonunda. Sinematik evrenin bireysel tarafta en zayıf filmleri olarak düşündüğümüzde, öncelikle bu filmin yere çok daha sağlam bastığını söylemem gerekiyor. Filmin kendi içerisinde bir tutarlılığı ve sürükleyiciliği mevcut. Yani gönül rahatlığıyla Ragnarok için Thor filmleri arasında en iyisi diyebilirim.

Yine de yapımcıların dediği gibi çok ciddi bir film değil. Zaten işin güzel olan tarafı da ciddi olmak için bir çaba sarfetmiyor. İşin bu kısmına geri döneceğiz ama önce konudan kısaca bahsedelim. Bu noktada ufak bir uyarı da yapmak istiyorum. Spoiler, yani keyif kaçırıcı içerik vermekten mümkün olduğunca kaçınacağım. Yani fragmanları izleyen birisi için yazı normal bir inceleme şeklinde ilerleyecek ama filmin fragmanlarını dahi izlemediyseniz, bu konuda bazı noktalara değiniyor olabilirim.

Ragnarok ne anlama geliyor?

Eğer çizgi romanlarını takip ediyorsanız Ragnarok hikayesini de eminim biliyorsunuzdur. Asgard‘ın sonunu getireceğine inanılan bu hadise, tabir-i caiz ise bu şaşalı diyarın kıyameti olarak da biliniyor. Hal böyle olunca kendini Asgard‘ı ve 9 diyarı korumaya adayan Thor, girdiği bir takım araştırmalar sonucu bazı adımlar atsa da sonunda Hela ile karşılaşmak zorunda kalıyor. Mitolojide ve çizgi romanlarda Loki’nin kızı olan Hela, doğal olarak filmde farklı bir konuma oturtulmuş durumda. Hela‘nın gelişi ve fragmanlarda da gözümüze sokulduğu gibi Mjolnir‘in parça pinçik edilmesi ile birlikte Thor kendini hiçte tahmin edemeyeceği bir arenada, hiçte tahmin edemeyeceği bir rakibe karşı buluyor. Evet, Thor tahmin edemese de sizin de bildiğiniz gibi Hulk‘tan bahsediyorum. Ragnarok ile birlikte 3 filmlik bir hikayeye kavuşan Hulk, filmin de en büyük ve önemli hadiselerinden birisi.

İşte bu noktada büyük bir eleştiri geliyor Thor Ragnarok’a. Keşke Thor gibi Hulk’u gördüğümüzde biz de şaşırsaydık dedim izlerken kendi kendime. Ya da Hela’nın Mjolnir’i parçaladığında “Vay anasını ya, hatundaki güce bak” demek isterdim. Ama son dönemin popüler olgularından biri olan fragmanda neredeyse tüm filmi gösterme hadisesine malesef Thor Ragnarok da kurban gitmiş. Filmde aslında şaşırmamız gereken birçok detayı zaten aylar öncesinde bildiğimiz için o sahneler gerektiği etkiyi malesef yaratamıyor. Thor’un adeta ulti açıp gözünden şimşekler çaktığı anları bile gördüğümüz için filmde doğal olarak bu sahneler de gerektiği kadar keyif veremiyor size. Halbuki düşünsenize, Hulk’u daha önce fragmanlarda hiç görmeseydik, muhtemelen arenada çıktığında, Thor’un yaptığı gibi biz de sinema salonunda çığırırdık gibime geliyor.

Bu noktada değinmem gereken bir diğer karakter ise Hela. Cate Blanchett ablamıza zaten hayran olduğumuz için Hela’nın görünüşünü ve filmde olmasını tabi ki çok sevdik. Yeri geldiğinde sergilediği aksiyon ile ne kadar güçlü bir karakter olduğunu da gözler önüne seriyor. Yine de genel itibari ile baktığımızda filmde derinliği olan bir karakter değil. Klasik bir süper kötü görünümünden öteye gitmediği için çok önemli olmasına karşın altı biraz boş kalmış durumda. Burada Vulture örneğini vermek istiyorum çünkü Michael Keaton, derin karakterli kötü adam konusunda, en azından Marvel sinematik evreni için çıtayı biraz yükseltti gibime geliyor. Tabi karakter demişken Loki’yi es geçmek olmaz. Sinematik evrenin bana göre en sağlam karakterlerinden biri olan Loki’yi izlemek gerçekten çok keyifli. Bu filmde de kendisini bol bol görüyoruz ve abisi ile olan çekişmeleri yine filme büyük bir renk katıyor.

Filme geri dönecek olursak başta da dediğim gibi Thor Ragnarok eğlenceli, bol aksiyon ve espri dozajı yerinde olan bir film. Özellikle büyük umutlarla beklediğim Guardians of the Galaxy 2’yi bu konuda hiç sevmemiş ve hayal kırıklığına uğramıştım biraz. Thor Ragnarok’ta ise bu dozaj tam da olması gerektiği gibi kullanılmış. Film zaten ciddi olmaya çalışmadığı için ve zorlama espriler ile karşılaşmadığınız için sizi fazlasıyla eğlendiriyor. Zaten filme genel hatları ile baktığımızda klasik Marvel süper kahramanlarından ziyade daha çok Guardians havasında ilerlediğini söyleyebilirim. Tabi eğlenceli senaryosu ve Taika Waititi’nin dokunuşları ile birlikte kopya olmaktan ziyade, kendi rayına oturmayı başarmış bir görünüm sergiliyor. 

Thor Ragnarok’ta kaç gizli son var?

Bu noktada filmin tonlamasına ve müziklerine de ufak bir parantez açmak istiyorum. Çünkü film boyunca sanki disko ışıkları altında eğleniyormuş gibi bir hissiyata kapılıyorsunuz. Arka fonda Led Zeppelin çalarken karşılaştığınız sahneler sizi de gaza getirmeyi başarıyor. 

Sonuç olarak Thor Ragnarok, Marvel’ın son zamanlardaki en eğlenceli işlerinden birisi olmuş. Thor serisinin en iyi filmi olduğu gibi eğlenceli yapısı ve zorlama ilerlememesi sayesinde kendi yolunu da bulmayı başarmış. Filmin tabi kendi kendinin keyfini kaçırması dışında aksadığı bazı yönler de var ama bu aksaklıklar kesinlikle eğlenceli yapısının önüne geçmiyor, geçemiyor. Daha ilk dakikadan başlayan yüksek tempo, yavaş yavaş yedirilen hikaye ile ilerliyor ve sonuca bağlanıyor. Unutmadan sinemada izlemekten pişman olmayacağınız Thor Ragnarok’un 2 tane de gizli sonu olduğunu hatırlatayım. 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu