Titan Quest
“O gün tanrı ve tanrıça hepsi azgın bir cenk havası estirdiler, Hepsi, Titan
tanrıları, Kronos oğulları ve Zeus’un gün ışığına çıkardığı güçlerine dayanılmaz
azgın devler, Her birinin yüz kolu vardı onların omuzlarında heybetle savrulan,
her birinin elli de kafası vardı güçlü bedenlerinin omuz başlarında. Dikildiler
Titan’lara karşı korkunç savaşta koca ellerinde yalçın kayalarla… … …daha
büyük olamazdı gümbürtü. Biri çökerken diğeri üstüne düşse onun. Böylesine
büyüktü gümbürtüsü, birbiriyle cenkleşen tanrıların… … …üç yüz taş fırladı
bu devlerin güçlü kollarından. Kapkara saldırılarla ezdiler Titan’ları, yol yol
toprağın altına tıktılar onları, vurdular zincire yendiklerini ve gökler ne
kadar uzaksa topraktan toprağın o kadar altına gömdüler onları. Bir örs düşse
dokuz gün, dokuz gece ancak onuncu günü varabilirdi yeryüzüne ve tunç bir örs
düşse yeryüzünden ancak dokuz gün, dokuz gece sonra varabilir Tartaros’a… …
…”
İlyada ve Odysseia’yi kaleme almış Homeros’tan daha önce yaşadığı sanılan antik
Yunan tarihçisi ve ozanı Hesiodos, Tanrılar ve Devler savaşını böyle anlatır.
Titan kelimesi Yunanca’da dev anlamına gelir ve mitolojide Zeus ve diğer
tanrıların ataları olarak bahsedilir. Daha sonra da oğlun babaya karşı çıkması
teması üzerinden ilerleyerek Zeus ve diğer kardeşler, başlıca Poseidon ve Hades
olmak üzere babaları Kronos’u ve diğer devleri yeraltına hapsederek hakimiyeti
ellerine geçirmişlerdir. Efsaneye göre de yeni tanrılar aralarında anlaşarak
Zeus gökyüzünün ve yıldırımların, Poseidon denizlerin ve Hades de yeraltının
kontrolünü ele almıştır. Daha sonrasındaysa Zeus’un, öteki tanrıların ve
insanların birleşmeleriyle yeni tanrılar, Herakles ve Hektor gibi kahramanlar ve
Pandora’nın kutusu gibi pek çok yeni efsane türemiştir. Ve fakat görünen o ki
geçen onca zamandan sonra, Titan’lar, çıkılamaz sanılan yeraltındaki
hapishanelerinden bu arada çıkmışlardır.
… görünüşün, boyun posun, dipdiri …
Titan Quest işte bu görüntülerle açılıyor. Bir grup Yunan askerine Hydra
saldırıyor ve bir süre sonra askerleri bakışlarıyla taşa çevirerek hepsini yok
ediyor. Bir süre sonra onun açtığı kapıdan bir Titan görünüyor ve Zeus
heykelinin kafasını kırarak herkese meydan okuyor. Sinematik bittikten sonra ise
kontrol bize geçiyor. Kendimizi bir köyün ortasında buluyoruz. Kimsenin nedenini
bilmediği bir kaos ortamı var ve Harpy’ler, Minotaur’lar, Kerberos köpekleri
bütün Yunanistan yöresine yayılmış halde. Görevimizse sıfırdan bir karakterle
uzun senaryo modu içerisinde ilerleyerek Titan’ların neden olduğu bu duruma bir
son vermek.
Oyun öncelikle bir karakter yaratma ekranıyla başlıyor. Bu kısmın pek detaylı
tutulmadığını belirtmekte fayda var; sadece karakterimizin ismini, cinsiyetini
ve üzerine giydiği gömleğin rengini ayarlayabiliyoruz. Karakter yaratma
ekranının bunun dışında ekstra bir detay sunmuyor olması şaşırtıcı; buna göre
karakterimizin boyunu, yüzünün şeklini veya saç yapısını herhangi bir şekilde
değiştirme imkanımız bulunmuyor. Yalnız oyun içerisinde bundan çok fazla
şikayetçi olacağınız söylenemez. Bölümler boyunca ilerlediğinizde karakterinize
çeşitli zırhlar ve silahlar alacaksınız ve tüm bunlar karakterinizin görünüşünü
kapatacağı için böylesi detaylarla ilgilenmiyor olacaksınız. Kamera açısını
alçaltıp yükseltebilme imkanınız ise detayları yakalamanıza olanak sağlıyor;
fakat çevreyi en iyi şekilde takip edebilmek için olabileceğinin en uzak kamera
açısıyla oynamanız tavsiye edilir. Bu da karakter detaylarını takip etme
ihtiyacınızı en aza indiriyor.Oynanış seçenekleri açısından oyun fazlasıyla Diablo ve türevindeki oyunlarla
benzerlik içeriyor; sırf bu nedenle de oyunun değerinde bir düşme söz konusu.
Etrafta görebileceğiniz NPC’lerle etkileşime girebiliyorsunuz. Üzerinde sarı
ünlem işareti olan NPC’lerden quest’ler alabiliyorsunuz ve bunları tamamlamanıza
bağlı olarak tecrübe puanları ve çeşitli eklemeler veya item’lar kazanıyorsunuz.
Oyundaki quest sistemi iki ana bölümde irdelenebilecek şekilde ayrılmış. İlki,
oyunun senaryo moduna devam etmenizi sağlayan görevler; diğeri ise çevredeki
insanların ihtiyaçlarını karşılamak için yaptığınız görevlerden oluşuyor.
Aldığınız yan görevler konuları itibariyle fazla orijinal değil. Çoğunlukla
“şurada bir yaratık var, onu öldür”; “birileri yaratıklar tarafından yakalanmış,
onu kurtar”; “git şu nesneyi getir” tarzından görevlerden oluşuyor. Ana senaryo
akışı içerisindeki görevler ise anlatılmak istenen hikaye içerisine oldukça
uygun. Her ne kadar oyun dünyası geniş hazırlanmaya çalışılmışsa da ilerlemeniz
gereken tek bir yol bulunuyor; ucu çıkmaz sokakla biten diye tabir
edebileceğimiz yerler ise yapmak isteyebileceğiniz yan quest’lere ayrılmış
vaziyette. Bununla birlikte ilerlediğiniz mekanlar ormanlardan, harabelerden,
köylerden veya çeşitli mağaralardan oluşuyor ve görsel olarak üstün sayılabilir.
…demirden bir yürek varmış göğsünde…
Az önce de dediğim gibi oynanış Diablo ve onun tarzındaki diğer oyunlara çok
benzer bir yapıda. Fare kullanımını ön plana çıkartan oyunda düşmanlarınızın
üzerine tıklayarak onlara saldırıyorsunuz ve istediğiniz zamanlarda da
skill’lerinizi kullanarak onların üstesinden daha rahat gelebiliyorsunuz. Oyunun
size sunduğu skill çeşitliliği ise sahip olduğunuz karakter sınıfının izinden
ilerleyerek farklı yapılar sergiliyor ve Titan Quest’i gerçekten de
rakiplerinden farklı kılarak zekice bir alternatif ekliyor. Oyunda
ilerleyebileceğiniz sekiz farklı meslek grubu bulunuyor ve hepsinin kendine özgü
yetenekleri var. Okçuluk, defansif ve atak özelliklere sahip savaşçı sınıflar,
yeryüzü, fırtına ve ruh büyülerine sahip büyücü kesimleri ve yandaşlarını
koruyan doğaya hükmedebilen bir sınıfla beraber hırsız sınıf, istediğiniz
karakteri yaratma konusunda size oldukça başarılı bir altyapı sunmuş vaziyette.
Aynı anda bir meslek grubunun sekiz farklı yeteneğine sahip olabiliyorsunuz,
bunları ekranın altındaki slotlara istediğiniz şekilde ekleyebilirsiniz.
Atladığınız her seviye ile yeteneklerinizi ve sahip olduğunuz karakter
özelliklerini geliştirebileceğiniz puanlar kazanıyorsunuz.
Klavye üzerinden “S” ile ulaşabileceğiniz yetenek geliştirme ağacı iki farklı
şekilde kullanılabiliyor. Her yetenek türü için ekranın sol tarafındaki 32
parçadan oluşan çubuğa elde ettiğiniz puanları ekleyerek yeni yetenekler
açtırabiliyorsunuz. Fakat bazı üst yetenekleri açtırmak için ona ait bir alt
yeteneğin bütün gücünü artırılmış olması gerekiyor; sonucunda ise sahip
olduğunuz o yetenek daha etkili hale gelmiş oluyor. Her yeteneğin tamamlanması
için gereken puan bir diğerinden farklılık gösteriyor fakat minimum 5 – 10 puan
götürüyor. Her karakter tipi için 10’dan fazla yetenek olduğuna dikkat edilirse
bu puanları harcamak için uzun bir senaryo moduna ihtiyacımız olduğu rahatlıkla
anlaşılabilir. İsterseniz tek bir yetenek ağacına sınırlı kalmayabiliyorsunuz
ve, örneğin, okçuluğun yanında defansif savaşçı özelliklerine ait yeteneklere de
sahip olabiliyorsunuz. Yalnız bu, aynı anda puan harcayacağınız birden fazla
yetenek ağacı anlamına geliyor; sonucunda ise her yeteneğe sahip olmak
isterseniz, güçlü olmayan fazla sayıda yeteneğe sahip olmuş olursunuz.
Yetenek puanlarının yanı sıra karakter puanları da oyunun önemli yanlarından
birisi. Her karakterin Strength (güç), Dexterity (beceri) ve Intelligence (zeka)
puanları bulunuyor; bunlara da artan seviyeniz ile eklemeler yapmanız gerekli.
Bazı armor’lar ve silahlar sadece belli bir seviyeye ve karakter puanına sahip
olunduğunda kullanılabiliyor. İlerleyen seviyelerde bu şekilde çeşitlenerek
artan silahlar ve armorlarla karşılaşıyorsunuz.…parlak tolgası sallanıyordu şakaklarında…
Her silahın ve armorun özelliklerinize kattığı çeşitli eklemeler var. Bunlar
sayesinde ayrıca vuruşlarınız ve büyüleriniz de daha etkili olabiliyorlar. Fakat
eklediği özelliklerin yanında item’leri üzerinizde taşıyabilmeniz için bu
özelliklerin miktarı daha ön plana çıkıyor. Karakter gelişiminizi ve item
zenginliğini istediğiniz raddeye getirdikten sonra oyunun multiplayer kısmı ön
plana çıkıyor. Bu kısım da Diablo ile oldukça benzer bir yapıya sahip; ama bu
benzerliğin büyük bir bölümünü oyunun görsel ve oynanış açısından Diablo’ya
benzemesinden kaynaklanıyor. Online oynamaya başladığınız anda istediğiniz
karakter sayısını belirleyerek veya mevcut bir oyuna giriş yaparak cooperative
oynanışa geçebiliyorsunuz. Oyunun ince noktası ise single player ilerleyişinizin
herhangi bir şekilde multiplayer’dan etkilenmiyor oluşu.
Oyun dünyası oldukça başarılı bir biçimde yaratılmış. Tek kişilik modda
Yunanistan’ın güneyinden başlayarak kuzeye ve daha sonrasında Girit Adası’ndan
Mısır’a ve en nihayetinde de, biraz gereksiz gibi görünen Çin’e gidiyorsunuz.
İlerleyişiniz herhangi bir yükleme ekranı ile kesilmiyor ve oyunu oynamaya
başladığınız andan itibaren durmaksızın ilerleme imkanına sahipsiniz. Her ülkeyi
ziyaret edişinizde oralardaki çeşitli şehirlere ve mağaralara girerek
buralardaki insanlara yardım ediyor, etraftaki sandıkları açarak içerisindeki
altınları ve ganimetleri toplayabiliyorsunuz. Oyunun izometrik kamera açısı üç
boyutun gerçekçiliğiyle oldukça hoş görüntüleri karşılamanızı sağlıyor. Bir
uçurumun kenarından aşağıdaki kayalıkları ve denizi, kumsalı çok hoş bir şekilde
algılayabiliyorsunuz. Düzlüklerdeki irili ufaklı yükseltiler ve ağaçların
duruşları ise fark edilebiliyor, dahası bunlar oynanışı bile etkileyebiliyor.
Mağaralara girip çıkarken ortam ambiyansındaki değişim başarılı. Gece gündüz
farkları da unutulmamış; karanlıkta düşmanlarınızı gerçekten de zor seçiyorsunuz
ve onların da sizi fark etmeleri için daha yakına gelmeleri gerekiyor. Müzikler
ve atmosferi oluşturan sesler, kuş cıvıltıları oyunun yine başarılı yönlerinden,
fakat seslendirmeler özellikle dikkat çekici. Senaryo ilerleyişine bağlı olarak
bazı durumlarda boss karşılaşmalarına da rastlayabiliyorsunuz. Bir eksi olarak
bu karşılaşmaların olması gerekenden daha kolay olduğunu belirtmekte yarar var.
Seslendirme kapsamında ise, nadiren takılmalar yaşansa da şimdiye kadar duyduğum
en hoş seslendirmeler Titan Quest’te yer alıyor. Epik ortam, müzikler ve
seslerle oyunda başarıyla sağlanmış. Ragdoll efektleri ise düşmanlarınızı
öldürdüğünüzde oldukça hoş salınımlar göstermelerine neden oluyor. Aynı şey
sandıkları açtığınızda etrafa saçılan item’larda da mevcut. Minik ayrıntılar
arasında oldukça gerçekçi duruyorlar.
…hiç benzemezsin akılsız bir adama…
Titan Quest gerçekten de son zamanların Hack’n’Slash RPG türünün başarılı
örneklerinden biri olarak ortaya çıkıyor. Konusunu Klasik Yunan Mitolojisi’nden
alan oyun gerçekten de bu türe ilgi duyanlara hoş bir içerik sunuyor. Fakat
Diablo’nın resmen kopyası şeklinde ilerleyen oyun yapısı onu fazla orijinal
kılmıyor. Oyunu ilk bitirişinizden sonra açılan iki zorluk seçeneği ile
Titan’lara tekrardan karşı koymak isteyebilirsiniz; bunun dışında bir ekstra ise
yer almıyor. Türün sevenleri açısından fazlasıyla iyi bir içerik sunan Titan
Quest, 40 saati aşan oyun süresi ile doyurucu sıfatını tam anlamıyla hak ediyor.
Kaçırmamanız önerilir.