TMNT
Çocukluğumda en sevdiğim çizgi filmlerin başında gelirdi Ninja Kaplumbağalar.
Hatta Rafael karakterinin oyuncağını dahi almıştım. Daha sonra çizgi film
yayınlanmamaya başladı. Bende büyümeye başladığımdan zaten pek fazla aramaz
olmuştum. Ancak aradan geçen yıllar ardından, çizgi filmin animasyon versiyonunu
sinemada izlemekten büyük keyif aldım. Eski dostlarla bir araya gelmiştik adeta.
Oyunlarını oynamak ise beklentileri tam karşılamasa da oldukça keyif verdi.
Eski anılar canlandı
Nintendo DS ve Play Station Portable konsolları için Ubisoft tarafından piyasaya
sürülen TMNT, filminin izinde olan bir yapım olarak hayata geçiyor.
Etrafımızdaki görüş açımıza giren çevre ile sınırlı oynanabilirlik alanına sahip
on beş bölüm boyunca, birbirinden farklı Ninja Kaplumbağa’yı kontrol ediyoruz.
Hikaye modu ve Multiplayer’dan oluşan yapımda, hikaye moduna girdiğimizde bir
harita ile karşılaşıyoruz. Özellikle menü ve harita arka planlarının oldukça
güzel göründüğü de bu arada dikkat çekiyor. Haritada ilk bölüm hariç diğerleri
kapalı olarak geliyor. Bölümleri tamamladıkça bir sonraki açılarak oynanabilir
hale geliyor. İlk bölüme girdiğimizde çizgi film gibi kısa video ile
karşılaşıyoruz. Filmdeki gibi eğitimini tamamlayarak şehre geri dönen
Leonardo’yu kontrol ediyoruz. İlk amacımız ise yeraltındaki sığınağımıza giden
kanalizasyon kapağına ulaşmak. İlk bölüm aslında daha çok eğitim tipinde
gerçekleşiyor. Hangi tuşları kullandığımız, neyin ne işe yaradığı gösteriliyor.
Yapımda analog kol ya da ok tuşları ile karakterleri kontrol ederken, şekil
tuşları ile aksiyonları gerçekleştiriyoruz. Ancak bu noktada işler biraz ilginç
çalışıyor. Zira tuşların işlevi duruma göre değişebiliyor. Bölümler boyunca
karşımıza sarı ve mavi parlak yıldızlar çıkıyor. Bu yıldızların anlamı o noktada
yapılabilecek bir aksiyon olduğu anlamına geliyor. Karşınıza çıkan mavi yıldızın
konumuna göre gerekli tuşa basarak o yöne atlamanız gerekiyor. Aslında daire
tuşu ile dövüşmek gibi aksiyonları ve üçgen ile zıplama fonksiyonunu yerine
getirirken, yıldızlarla olan ilişkimizde bulunulan konuma göre tüm tuşlar
kullanılabiliyor. Örneğin mavi yıldız önünüzdeyse üçgen ile ileri zıplıyor,
solunuzdaysa kare ile sola zıplıyor, sağınızdaysa da daireyi kullanıyorsunuz.
Bunun dışında bazı noktalara daha güçlü sıçrayışlar yapmak gerekiyor. Böyle
zamanlarda ise yıldızın olduğu yere üçgen ile sıçrayıp tutunduktan sonra, üçgene
basılı tutarak güç topluyor ve uzak atlayışı gerçekleştirebiliyoruz.
Prense gibi kaplumbağalar
Bir diğer atlama aksiyonu ise biraz daha akrobatik olan ve Prince of Persia
benzeri olan, duvarlardan bir sağa bir sola doğru kendimizi iterek
yükselttiğimiz zıplamalar oluyor. Bu noktada işin içine zamanlamada giriyor;
keza örneğin sola sıçradıktan sonra ivediyle sağa sıçrama butonuna basmazsak
kaplumbağamız aşağı düşüyor ve yola baştan koyulmak zorunda kalıyoruz. Neyse ki
bu kaplumbağalar sırt üstü düştüklerinde kendilerini düzeltebilmekteler… Filmde
dövüş konusunda oldukça kabiliyetli olan karakterlerimiz, oyunda ise o kadar
becerikli değiller. Zaten tek tuşla yapılan aksiyonlara birde arada meydana
gelen gecikme problemi eklenince sıkıntılı anlar yaşanabiliyor. Bölüm içindeki
düşmanlardan ziyade, bölüm sonlarında karşımıza çıkan filmdeki daha büyük
düşmanlarla mücadeleler biraz daha çaba gerektiriyor.
Görsel olarak Nintondo DS’ten bir kaç gömlek üstün olan PSP, bu yapımda da
farkını ortaya koyuyor. Ancak ne yazık ki bu durum çok güzel görsellerle karşı
karşıya olduğumuz anlamına gelmiyor. Keza DS’te çok kötü sayabileceğimiz
grafikler, PSP’de en azından oynanabilir bir nitelik kazanıyor. Karakter
modellemelerinin ise DS’ten farklı olarak PSP’de başarılı olduğu görülüyor.
Animasyonların ise her iki platformda da ortalamayı aşamadığı söylenebilir.
Seslere dair ise pek bir şey mevcut değil. Başarılı sayılamayacak ses
efektlerine aynı seviyedeki müzikler eşlik ediyor. Oyun boyunca az sayıda
duyduğumuz kaplumbağaların konuşmaları ise daha çok hayal kırıklığı oluyor. TMNT
genel olarak bir müddet vakit geçirilebilecek, ancak teknik hataları nedeni ile
bekleneni veremeyen bir yapım olmuş. Daha çok kaplumbağa sevenlere hitap ettiği
söylenebilir.