Oyun İncelemeleri

Toca Race Driver

Türk milleti olarak arabalara bayılırız ve o denli severiz ki onlar için yapmayacağımız şey olmaz. Arka camına kale ağı öreriz, amortisörleri kestirip yerli malı ralli araçları haline getiririz, fren lambalarını siyaha boyayıp sonra da “neden bana arkadan çarptın laayyn!” diye adam döveriz veya 2 milyarlık olana 4 milyarlık teyp takarız filan. Aslında bu sevgi aniden başlamıştır. Yurdumuz milli mücadeleyi kazanıp gelişmeye başladıkça, o güne kadar bırakın araba kullanmayı daha kağnı tekerinden başka tekerlek bilmeyen halkımız, aniden yurtdışından ithal Amerikan malı arabaların geniş deri koltuklarına yayılmış, 2 atlının yan yana zorlukla ilerlediği yollarda çeşitli marka araçlarıyla ufak ufak yarışmalar bile tertiplemeye başlamıştır. Ancak çoğu insanımız için özünden ayrılması zordur. Devamlı toprağıyla uğraşmak, hayvanlarını beslemeye devam etmek ancak bunun yanında da teknolojiye uzak kalmamak ister. Bu istekleri değerlendiren uyanık hür teşebbüsümüz, “hem insanımız kullansın hem de eskiyince keçilerine yedirsin.” diye “Anadol” marka araçlar bile üretmiştir.

Eskiden beri varolan araba tutkumuz genetik olduğundan bizim gibi oyunculara da bulaşmış durumda. Çoğu oyuncunun zayıf tarafıdır araba yarışları. Kapağına 2-3 tane heyecanlı anı yansıtan screenshot koydular mı isterse en dandik araba yarışı olsun hemen koşar bayiden ısrarla ister eğer bayii satmaya yanaşmazsa icabında döverek alırız. Ee bunu bilen şirketlerde sağolsun hep yeni yeni yarış oyunları çıkarmakta. Şimdi elimizde olan ToCA Race Driver bu işi uzmanı olmuş bir firmadan, CodeMaster’ dan geliyor.

Oyunumuzun hikayesi kısaca şöyle. Babası da ünlü bir yarışçı olan ancak gözleri önünde talihsiz bir kazada ölen Ryan McKane, genetik içgüdülerine hakim olamaz ve kendisini yarışlarda kaybetmek istemeyen sevgilisinin “ya ben ya araba yarışları.” diye çektiği resti görür ve akabinde hızlı bir yarışçı olur. Evet anlayacağınız gibi oyunda Ryan’ ı biz canlandırıyoruz. Ofisimizde otururken bilgisayarımıza e-mail ile takımlardan iş teklifleri geliyor ve bizde istediğimiz seçip yarışabiliyoruz. Katıldığımız yarışlar, ülkemizde de yapılan kit-car yarışları türündeki mücadeleler. Yani yollarda dolanan normal versiyonlarına göre biraz daha güçlendirilmiş ve yarışmaya uygun hale getirilmiş arabalar ile, dünyanın çeşitli yörelerindeki pistlerde rakiplerimizi altetmeye çalışıyoruz. Belirli puanlar topladıkça da para ödülü, yeni arabalar ve daha farklı yarışlara katılma hakkı elde ediyoruz.

Şimdi işin biraz ayrıntılarına inelim. Efendim, oyuna Ryan’ ın ofisinde başlıyoruz. Burada bilgisayarımız açıp (ki burası career bölümü oluyor.) gelen ilk maili okumamız gerek. Bu mail babamızın eski bir arkadaşından geliyor ve bizi bir deneme sürüşüne bekliyor. Bu sürüşü belirlenen zamanda bitirirsek o şirketle bir sezonluk bir anlaşma yapıyor ve olaya dalıyoruz. Sezonlar genelde 5-6 yarışlık paketlerden oluşmakta. Bir sezon bitince bilgisayarımıza geri dönüyor ve yeni sezon için gelen iş tekliflerini değerlendirebiliyoruz. Eğer başarılı bir performans göstermişsek eski takımımız bizle devam etmek istiyor veya daha başka takımlar bize daha cazip teklifler sunuyor. Mesela tüm sezonda belirli puan toplamaya bonus para verenler, sezon içinde 2 birinciliğe bonus verenler veya herhangi bir aracın deneme sürüşünü yaptırmak ve istersek onlar adına yarışlara katılmamızı isteyenler var. İstediğiniz seçmekte özgürsünüz. Burada güzel olan şey farklı bir senaryo kurgulanmış olması. Yani diğer oyunlarda olduğu gibi araba seçerek değil tamamen kariyerinizi düşünerek hareket edebilirsiniz. Bu bölümde ayrıca belirli zamanlarda yapılan ve adına “single-day event” denilen günlük yarışlar. Bu yarışlara bir günde yapılan yarışlar ve güzel para verebiliyorlar. Ayrıca belirli zamanlarda dünyanın farklı yerlerinden size yarış davetleri geliyor. “Pro race driver” denen bu olayda herhangi bir takıma bağlı olmadan tek bir rakibe karşı tek turlu bir yarış yapıyoruz. Yarışırken kullandığımız araçlar eski Amerikan arabalarının modifiyeli versiyonları veya çok güçlü olup sadece yarış için yapılmış araçlar. Eğer bu yarışları kazanırsak bu arabalar bizim olup garajımızdaki yerlerini alıyor. Ayrıca garajımızda diğer sezonlarda çeşitli takımlar adına yarışırken veya single-day event olaylarında kullandığımız araçlarda hazır duruyor.

Sezonluk yarışlara girdiğimizde o sezon bitene kadar başka araçlarda yarışmamız yasak. Yarışlar Avrupa ve Amerika’ da yapılan Kuzey Amerika kupası, Alfa Romeo Gtv şampiyonası, Süper V8 turnuvası gibi gerçekte de yapılan yarışlar. Burada saçma olan yer kullanacağımız arabayı önceden deneyememek. Çünkü bazı arabalar ne kadar ayar yaparsanız yapın inanılmaz şekilde kontrol dışı şeyler ve sezon içinde insanı saçını başını yoldurabiliyor (bakınız Subaru Impreza faciası). Çeşitli nedenlerden dolayı (arabayı sevmemek, pistleri beğenmemek gibi) veya sadece“Ben Türk’ üm, hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım.” deyip bulunduğunuz takımdan sıkılırsanız “retire from championship” diyor ve hemen o takımdan ayrılabiliyorsunuz. Tabi ki bu artistliğin bedelini para/puan kazanamamak ve o aracın kilidini açamamak olarak ödüyorsunuz. Oyunun içinde bazı yarışlar, pistler ve arabalar kilitli. Bunları açmak için şöyle bir sıra izleniyor. Önce 132 puan toplayıp, ki bu puanları toplamak için açık durumdaki 7 yarışta yarışmak zorundasınız, bir üst basamakta kilitli duran 5 yarışı açıyoruz. Daha sonra yine belli bir puan karşılığı en tepede olan dünya şampiyonasını açıyoruz. Bu o kadar kolay bir iş değil. Çünkü tüm bir sezondaki yarışları kazanmanız halinde bile en fazla 60 puan topluyorsunuz. Ancak öyle pistler ve öyle araçlar var ki değil 60 puan toplamak, yarışı arabayı dağıtmadan bitirebilmek bile büyük bir başarı. 

Bir sezon içinde yarışırken, her yarıştan önce arabamızı ve teknik ekibimizi garajda hazır görüyoruz. Bu görüş tek açıdan yapılmış ve garaj içinde dolanmak gibi bir lüksümüz yok. Öncelikle yapacağımız iş arabanın ayarlarını yapmak. Bu olayı CodeMaster’ ın en büyük efsanesi olan Colin McRea’ den bilirsiniz. O oyunda arabanın ıncığını cıncığını ayarlamak mümkündür ve her ayarın ne gibi sonuçlar vereceği ekranda yazar. Ancak burada o kadar fazla ayrıntılı bir ayar sistemi yok. Üstüne üstlük ayarların ne gibi sonuçlar vereceği belirtilmemiş. Oysa ekranda o kadar boşluklar var. Tüm ayarlardan sonra araçla bir test sürüşü yapmak mümkün. Eğer yaptığınız ayarı beğenmezseniz geri dönüp o ayarı değiştirip yeniden test sürüşü yapabilirsiniz. Ancak ufak bir ayar için tekrar tekrar yükleme yapmak insanı sıkıyor. Eğer yukarıda belirttiğim açıklamalar yapılmış olsaydı işimiz daha kolay olurdu. Neyse, bir araç için yaptığınız ayarları save edip sezonun diğer yarışında load etmeniz mümkün. Bu ayarlar işe yarıyor mu derseniz, cevabım evet kısmen de olsa yarıyor olur. Öylece bize verilen kütük model aracı biraz dengeye getiriyor. Benim önerim ayarları ve test sürüşünü mutlaka yapın. Çünkü başlangıçta aracı ve pistin nasıl olduğunu önceden tanıma olanağınız yok. Ayrıca garajın içinde şampiyonanın o anda nerede yapıldığını (ama şampiyona da kaçıncı sıradayız o yok!) ve yapılacak yarışa kaçıncı sırada katılacağımızı görebiliyoruz. Ben özellikle bu sıralama işini hiç sevmedim. Bir yarışa 4. başlarken diğerine 11. başlayabiliyorsunuz. Herhangi bir sıralama turu geyiği de yok. Öyle kaderinize ne çıkarsa. Burası oyuna en büyük eksiyi verdiğim noktalardan biri. Yarışı oynayıp bitirdiğinizde son derece iğrenç bir şekilde hazırlanmış bir skorborddan (ki bu tarz yapılmış olanlar eskiden DOS oyunlarında kullanılırdı.) yarışı kaçıncı bitirdiğinizi, aldığınız puanları ve şampiyonadaki durumunuzu görebiliyorsunuz. 

Eğer bu career muhabbetinden sıkılırsanız serbest yarışlar yapacağınız diğer bir yer Free time adındaki bölüm. Burada arkadaşlarınızla network, multiplayer oyunları çevirebilir veya free race veya time trial yapabilirsiniz. Multiplayer hakkında çok fazla inceleme yapamadım o nedenle ne söylersem yalan olur. Time trial ve free race de 11 farklı turnuva da 53 farklı pistte sezonluk veya sezonun herhangi bir pistinde özel yarışlar ile ayrıca 28 farklı pistte tekli yarışlar yapmak mümkün. Turnuvalarda belirli araçları kullanmak zorunlu. Tekli yarışlarda ise 34 farklı araçtan istediğinizi kullanabilirsiniz. Ancak bu pistleri ve araçları çoğu kilitli durumda. Career’ de adam gibi sonuçlar alamazsanız bunları da açamıyorsunuz. Bir saçma nokta burada var. Tekli yarışlara girdiğinizde sizin arabanız hangi renkte oluyorsa rakipleriniz de o renkte oluyor. Böylece koca pistte bir anda 20 tane yeşil veya kırmızı araba dolanır hale geliyor. Bu inanılmaz iğrenç bir görüntü. Ayrıca bir de bonus kodlarının girildiği bir bölüm var. Buraya bazı kodlar yazarak kimi ekstra şeyler kazanmak mümkün. Yazacağınız kodları ise gidip kuzu kuzu CodeMasters.com’ dan para vererek alabilirsiniz.

Şimdi gelelim oyunun oynanışına ve araçların modellenmeleri ve çeşitli durumlardaki davranışlarına ( bu ne ya, ders adı gibi oldu:). Oyundaki tuşlar son derece basit; gaz yukarı ok, fren aşağı ok, sağ, sol okları dönüşler, el freni space ve kamera “c” tuşu. Oyundaki arabaların ortak özellikleri keskin virajlarda dönememeleri. Eğer keskin viraja 100 metre kala yavaşlamaya başlamazsanız ve virajda el frenini çekmeyi unutursanız kesin duvara çarparsınız. Ben el freninin bu kadar etkin olduğu başka bir oyun daha önce görmedim. Bu alışana değin büyük bir zorluk olabiliyor. Diğer bir sorun ise frenler. Size şunu söyleyebilirim, eğer arabalardaki frenleri çıkarıp yerlerine oyunda kullanılan çimleri taksalar arabalar daha iyi duracak. Siz yolda istediğiniz fren ayarını yapın veya istediğiniz mesafeden frene basmaya başlayın, en az 100 metre gitmeden hızınızı katiyen 60-70 km’ ye düşüremiyorsunuz, ancak yoldan çıkıp yandaki çimlere veya çakıllara bir çıkmayagörün, hızınız 10 metre gidince direkt 100-150 km düşüveriyor. Ayrıca kazara buralara çıkarsanız yeniden dönmek için gaza bastığınızda araba öyle bir bağırıyor ki gerçekte böyle bir şey olsa bu sesi duyan herhangi bir motorlu araç sevdalısı kişilik, “arabaya ne biçim davranıyon be davar.” şeklinde bir cümleyle elinde odun, sizi dövmeye gelebilir.

Araçların modellenmeleri için genel olarak iyi denebilir. Fakat biraz dikkatli bakmaya başlarsanız gıcık olacağınız ayrıntılara gözünü takılabilir. Öncelikle araçların üzerlerindeki yazılar çözünürlüğü ne kadar yükseltirseniz yükseltin yazılar hala aynı bozuklukta duruyor. Arabanın kaportasından yansıma olayı yapılmaya çalışılmış ancak çok başarılı değiller. Bir NFS:Hot Pursuit 2’ de inanılmaz yansımalar görülebiliyordu ama burada ancak boyası açık renk olan araçlarda yansımalar güzel görünüyor. Camlardan yansıyan görüntüler ise kaportadakilere göre 1000 kata daha güzel. Oyunun fizik motoru bayağı iyi çalışıyor ve hasar olayı oldukça iyi modellenmiş. Burası oyunun en hoşuma giden kısmı. Nerenizi çarparsanız orası içine göçüyor, kırılıyor, yerde sürünüyor veya kopuyor. Aracın keskin dönüşlerde bir tekerleğinin üzerine yatması, camların önce kristalleşip sonraki darbede patlaması, duvara sürtünce kopan kapılar veya diğer parçalar oldukça güzel yapılmış. Araçta meydana gelen hasarın nerede ve ne derecede olduğunu, kaza anında ekranın sağ köşesinde beliren araç çiziminde sarı, turuncu ve kırmızı olarak görmek mümkün. Ayrıca CTRL tuşuna da basarak bunu görebilirsiniz. Eğer düzgün gitmezseniz motor patlaması veya lastiğiniz kopması sonucu yarışı bitiremiyorsunuz. Burada saçma olan şey ise lastiği kopan aracımızla ortada öylece durmamız. İlla ki kendimiz “retire from race” demeliyiz. Yoksa orada öylece bekliyoruz. Üstelik takım direktörü biz şöyle git şunu geç bile diyebiliyor. Komik olan diğer bir nokta ise arabanın takla atması. Araba takla atıyor ama illa ki yarışa dönmeniz ve bitirmeniz için kendi kendine düzeliyor. Gerçekçi oyuncular için çok gıcık bir nokta. Arabadan bir parça düştüğünde alttan aracın asıl gövdesi meydana çıkıyor ancak keşke çıkmaz olsa. Bu kadar mı berbat bir metal kaplaması yapılır. Tam kusmunç. Bir eksi de buraya çektik. 

Oyunda 4 farklı kamera görüşü var. Helikopter kamera, kokpit kamerası, motor kaputunun üstündeki kamera ve tampon kamera. Tüm görüşler yetersiz. Özellikle birçok oyuncunun tercih ettiği helikopter kamera görüntüsü oldukça yetersiz. Kimi durumlarda ileride ne var görünmüyor. Kokpit kamerası son derece iğrenç ve aracın modeli ne olursa olsun kokpit görüntüsü hep aynı. Sadece torpido gözü üstündeki marka değişiyor o kadar. İkinci en büyük eksi buraya. Kaput üzerindeki kamera daha bir felaket. Alttan görülen motor kaputunun üzerindeki renkler ve yazılar tamamen birbirine geçmiş durumda. Hele bir de önden bir yerlere çarpın, ekranda iğrenç bir çizgi çıkıyor ki kendileri motor kaputu olur. Tampon kamera ise diğer oyunlardakinin aynı; hiçbir şey göremiyorsunuz! Ayrıca arkamızda olup bizi geçmek isteyen rakibimizi fark etmek için ekranın altında beliren bir ok kullanılmış. Eğer rakip bize uzaksa okun rengi çok açık kırmızı oluyor ancak rakip araç bize yaklaştıkça okun rengi giderek daha koyu oluyor. Bundan başka arkadaki araba ne yöne direksiyon çevirirse ok da o yönde hareket ediyor. Böylece bizi geçmek isteyenlerin önünü çok rahat bir şekilde kapatabiliyoruz. 

Tur sayısı 5 ve daha fazla olan yarışlar sırasında pit-stop yapmak zorunlu. Eğer pit-stop yapmadan birinci olsanız bile diskalifiye olup puan alamıyorsunuz. Ancak bu pit-stop size oldukça mal bir şekilde bildiriliyor. Yarış başında ekrana “pit between lap 1-4” diye bir şey yazıyor ama bunun dışında herhangi bir uyarı yok. Eğer çok derinden gelen telsiz mesajlarını da dinlemezseniz, oyun sizi uyarıp yarışınızı da durdurmayacağından bu olaydan haberiniz bile olmaz. Hani pit yapmazsanız benzininiz bitecek veya lastikleriniz aşınıp araba dengesizleşecek diyeceğim ama arabada herhangi bir bozuklukta olmuyor. E o zaman bu pit-stop saçmalığı neden? Gelelim pite girince meydana gelen komikliğe. Hangi kameradan bakarsanız bakın pite girince kamera otomatik olarak kokpit görünüşüne giriyor. Adamlarınız pit yaparken etrafınıza bakamıyor veya o anda ne yapılıyor göremiyorsunuz. Doğal olarak tek lastiğiniz takılmadan gaza basıp gidebilirsiniz ki ben bunu yaptım. Bir de komik olan şey şu, bir keresinde arabamın şaftı tamamen gitmişti yani çizimde kıpkırmızı görünüyordu. Pite girdim. Çıkarken bir baktım şaftım bembeyaz. Yahu bu adamlar 15 sn’ de koskoca şaftı mı söktüler:) 

Biraz da yapay zekadan bahsedeyim. Yapay zeka çoğu durumda bizi zorlayabilir. Geçmek için kurallar dahilinde her şeyi yapıyorlar. Bazen sağdan soldan vurdukları ufak darbeler ile öne geçmeye bile çalışıyorlar. Ayrıca eğer arka sıralara düşerseniz üzülmeyin çünkü öndeki rakipleriniz kazanma hırsı ile kendi aralarında kazalar bile yapıyor. Bunlardan yararlanırsanız 1.olmanız içten bile değil. Ancak her pistte bazı duraklama noktaları var ve yapay zeka buralarda daima belirgin şeyleri yapıyor. Biraz oynayıp deneyim kazandıktan sonra hemen her yarışta ilk 3’ e girmeniz mümkün. 

Gelelim oyunun grafik ve ses boyutuna. Etraftaki grafikler oldukça canlı ve bazıları inanılmaz güzel gözüküyor. Özellikle araçlar –genelde- güzel çizildiğinden yarışlarda gerçeklik havası hissediliyor. Bana bazı pistlerin etrafı oldukça boş gibi geldi (özellikle Meksika’ da olanlar). Kilometrelerce yol yapılmış ama yanlarda ne bir ağaç ne bir araba veya ne de bir seyirci konulmuş. Sadece uzayıp giden yol ve yanlarda çakıl+çim banketler ve upuzun duvarlar. Buna karşın kimi pistler ise çok güzel yapılmış. Etraf ağaçlarla, yardımcı araçlarla, seyircilerle dolu. Manzarayı seyretmek isteyebilirsiniz. Gökyüzü çoğu yerde oldukça berbat yapılmış. Ancak açık ve bulutsuz havalarda iyi gözüküyor. Zaten oyun da genelde açık veya parçalı bulutlu havada geçiyor. Yağmurlu pist çok az. Yağmur ise sadece görünüşte var. Colin McRea 3’ ün videosunda, camlarda görülen yağmur damlalarını bu oyunda da görmek isterdim ama aracımıza yağmur düşmediği için bunu görmek kısmet olmadı. Yağmur yağarken çalışan silecek ise ayrı bir iğrençlik. Bunlardan başka, biraz durup etrafa dikkatlice bakarsak aslında pek çok şeyin baştan savma olduğunu görebiliriz. Seyirciler gene karton ve civardaki ambulans, itfaiye gibi araçlar yakından bakılınca son derece berbat görünen kutulardan ibaret. Bir artı nokta ise şu;patinaj yaparken çakıllar, çimler veya hızla giderken su damlaları aracın lastiklerinin altından çıkıyor. Ayrıca yolda giderken kırılan, düşen araba parçaları, araçların fren izleri oldukları yerde duruyor ve diğer turlarda bunları görmeniz mümkün. Karakterlerin hareket oldukça gerçekçi fakat görünüşleri berbat. Derileri son derece kötü gözüküyor. Ayrıca bölüm arası videolarda ise karakterlerin orasından burasından acayip çubuklar çıkıyor. Koskocaman bir eksi daha. Her ne olursa olsun oyun oldukça renkli ve hareketli yapıldığından bütün bu olumlu ve olumsuz özellikleri görmeniz için elinizde en azından 64 MB’ lık bir ekran kartının olması şart. Ayrıca son günlerde çıkan bazı oyunları, ekran kartları desteklemediği için oynayamayan arkadaşlara iyi bir haberim var. ToCA Race Driver, Vodoo ve TnT kartlarını destekleyen bir oyun. dolayısıyla düşük çözünürlükte de olsa bu oyunu oynamanız mümkün.

Evet, oyunun belki de en iyi taraflarından biri sesleri. Oyunda her aracın motor sesi markasına göre değişiyor. Ayrıca motor hasara uğrarsa veya araçtan bir şeyler yerlere temas ederse buna uygun olarak sesler de duyuluyor. Yoldan giderken yandaki bankete veya çakıl/çimlerin arasına düşerseniz burada çıkan sesleri duymak mümkün. Çarpışma sesleri mükemmel. Metalin, metale veya duvara sürtmesinde çıkan seslerle araç bir yerlere çarpınca çıkan cam patlama, far kırılma gibi sesleri duyabilirsiniz. Burada beğenmediğim tek şey müzikler ile telsiz konuşmalarının çok alçak bir şekilde duyulması. Ayrıca normalde kokpit içinde azalması gereken motor sesi hiçbir durumda azalmıyor ve hangi kamera açısına geçerseniz geçin aynen kalıyor. Ayrıca adamımız, bize herhangi bir araç çarparsa bu aracın sürücüsüne kızıp küfredebiliyor. Ayrıca oyunun EAX desteği olduğundan ses kartında audigy özelliği olanlar yaşadı.

Evet sıra geldi son sözlere. Öncelikle oyunun CodeMaster tarafından yapıldığını duyanca oldukça heyecanlanmış ve CM3’ te kullanılan bazı güzelliklerin ToCA Race Driver’ da da olacağını sanmıştım. Ancak beklentilerim boş çıktı. Oyun genel olarak vasatın üzerine çıkamıyor. Heyecanlı dakikalar yaşar mıyım diye soracak olursanız cevabım, “evet yaşarsınız ama kısmen” olurdu. Bu kadar farklı bir senaryo kurgusu ile buna bağlı olarak geliştirilmiş menüler (bilgisayarınızın boot etmesi bile var) çok güzel düşünülmüş şeyler. Ancak birazcık detaylara indiğimizde beklenen performansın altında kalan bir oyun ToCA Race Driver. Yine de CM3’ ü beklerken sıkıldığımız şu günlerde, piyasada henüz daha iyi bir alternatifi olmadığında ToCA’ yı alıp denemenizi öneririm.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu