Oyun İncelemeleri

Tom Clancy’s Ghost Recon

Bir zamanlar Delta Force vardı.. “Aha furdum, hem de gafasından!”, “La oğlum hep peni furmayun la!” nidaları arasında, arkadaşlarımızı multi’de katlederdik. Sonra Rainbow Six geldi ve binaların içinin açık araziden daha ölümcül olduğunu gösterdi bize. Pusu kurmayı, dakikalarca beklemeyi öğrendik. Bu oyunlar hala var. Ama bunlara ek olarak, artık Ghost Recon var ve size iki oyunu da unutturacak kadar güzel..




Başlıktaki Tom Clancy, bir yazar oluyor efendim. Türkiye’de de pek çok kitabı yayınlandı. Netekim Rainbow Six, Gökkuşağı Altı gibi Türkçesi tuhaf kaçan bir isimle piyasada, oyunun kaynağı da o kitaptı. Eski CIA silah danışmanı, yeni yazar ve daha da yeni “oyun fikir babası”dır kendileri. Önceleri birkaç oyunda daha gördük ismini, hatta bir tanesi grafik mrafik hak getire turn-based bir oyundu, ama “tanınması” R6 ile oldu. Oyunuyla hemen hiç ilgisi olmasa da (oyun bağımsız bir ekip tarafından yapılmıştı), R6 çok tutuldu ve resmen Tomb Raider serilerine dönüp neredeyse her ay yeni bir görev paketi çıkmaya başladı. Ve bildiğiniz gibi, bu iş çok sıkıcıdır.. Tamam, güzel oyun, ama HOMM’u geçmişti be kardeşim! Hatta şu anda, yeni bir paket daha piyasada..
Neyse ki, birileri bu işin hakikaten uzadığını fark etmiş. R6 “serileri” daha da devam edecek gibi dursa da, hiç olmazsa bir alternatifleri var. Ve R6’yı unutturacak kadar da iyi bir alternatif..




Ghost Recon, 5. Özel Operasyonlar Ekibi’ni kontrol etme fırsatı veriyor. “Onlarla karşılaşırsanız.. çoktan ölmüşsünüzdür.” Böyle tipler de kendilerine “ghost” (hayalet) adını vermekte haklılar tabii.. Yalnız Casper misali hayalet değil, kodu mu oturtuyorlar! Hikaye aslında tanıdık: 2008’de, Rusya’daki komünistler güçleniyor ve “o eski güzel günlere” kavuşabilmek amacıyla, eski Sovyet Cumhuriyetlerine saldırmaya başlıyorlar. (Bu heriflerin bi bildiği var ya, du bakalım.. Her oyunda bu “yeniden güçlenen gomuniskler” hikayesi! N’ooluyor kardeşim?) Eh, ABD burnunu sokmadan olmaz tabii.. Henüz resmen savaş başlamamış olsa da, Ghost Recon ekibi bölgeye sevk ediliyor ve operasyonlara başlıyor. Siz de ekibin bir üyesi olduğunuza göre, hazırlansanız iyi olur, yoksa askerliği yakarsınız..




Oyunu “çok gelişmiş Delta Force” olarak tanımlamak yanlış olmaz. Eğer adamlarınızı bilgisayarın atamasını tercih ederseniz, toplam altı kişilik ve üçe bölünmüş bir takımınız olacak. Üç kişi kısa menzilli silahlarla donanmış ve Alpha takımında, ki bu da sizin takımınız oluyor. İki kişi çok daha güçlü assault silahlarıyla donanmış olarak Bravo takımında ve bir kişi de sniper olarak Charlie’de.. Oyuna alışana kadar, adamların seçilme işini bilgisayara bırakmanızda bir zarar yok, R6’da olduğundan çok daha iyi seçimler yapıyor. Yalnız verilen silahları bir kurcalayın. Maalesef, Delta Force’da olduğu gibi tonla ekipmanla göreve başlayamıyorsunuz. Belirli “kit”ler var ve seçiminizi bunların içinden yapmak zorundasınız. Kit’ler iki adet silahtan oluşuyor, birincisi ana silahınız, ikincisi ise isterseniz ana silaha yapacağınız bir ekleme (bomba atar gibi) ya da dürbün gibi yardımcı “mühimmat”. Ve fakat bunlar da çok sınırlı şeyler. Koskoca ABD ordusu yardıma muhtaç durumda mı ne? Daha fazla silah seçeneği olmalıydı.. Gerçi ilerleyen görevlerde aranıza “specialist”ler katılıyor ve seçenekler biraz daha artıyor, ancak yine de yetersiz. Artık mod’ları ya da oyunun görev paketini bekleyeceğiz bunun için..Görevlerin büyük bölümü açık arazide geçiyor. Yani R6 kurallarını unutun.. Yavaşça, hatta sürünerek ilerleyecek, bulabildiğiniz her türlü şeyi siper yapacaksınız. Ama bunlara rağmen, yine de nereden geldiği belirsiz bir kurşunla zart diye öleceksiniz.. “Ölmek”, oyunda en çok karşılaşacağınız şey. (Öldüğünüzde bir sonraki takım üyesinin yerine geçiyorsunuz, R6 gibin yani.) Kamuflaj, hakikaten ciddiye alınmış. Kötü adamları araziden ayırmak cidden zor. Bazen (üstelik “pusulanız” yakınlarda düşman olduğunu gösterir şekilde kırmızı yanmaya başladığında bile) burunlarının dibine kadar geldiğiniz halde fark edemiyorsunuz. Ama onların böyle bir sorunu yok! Tek tabanca takılmaya yeminliyseniz, yani önden kimseyi göndermek istemiyorsanız, bazen iyi saklanmış tek bir adam bütün takımı indirebiliyor. Buradan da şunu anlıyoruz, tek tabanca takılmayacaksınız!




R6’daki oyuna psikopatça bir ilgiyle bağlanmış kişiler dışında herkesi sıkan “taktiksel ekran”ları hatırlıyor musunuz? A takımı şurdan gitsin, go code’u beklesin, o esnada B takımı hela penceresinden girsin.. Unutun. Takım arkadaşlarınıza emir vermek, bir embesilin bile yapabileceği kadar basitleştirilmiş. Shift tuşuna basarak açacağınız ekranda, basit mouse tıklamalarıyla bütün takımı yönetmeniz mümkün. Peki güvenilir mi? Hem de nasıl! Takım arkadaşlarınız mükemmel bir yapay zekaya sahip. Hatta bazen sizden daha iyi oynuyorlar! O kadar iyiler ki, önden sürekli onları gönderirseniz, bütün görevleri rahatça bitirebilirsiniz. Ama o zaman da işin keyfi kaçıyor..




Kötü adamların yapay zekası da hiç fena değil. Hiç olmazsa Delta Force’ta olduğundan daha iyi! Fakat hala saldırı sırasında kaçmak yerine put gibi beklemeyi, üstelik hemen yanındaki vurulduğunda bile aynı şeyi yapmayı sürdürüyorlar. Gerçi tamamen “insansı” tepkiler verselerdi, oyunu bitirebilir miydik, o da ayrı konu.. Tüm bu salaklıklarına rağmen, oyun oldukça zor. İlk görevi tamamlamak bile bir saati buluyor. Fakat atmosfer muazzam. Ateş altında olmanın stresini, her an herhangi bir yerden gelebilecek bir kurşunla ölebileceğiniz gerçeğini ter atarak yaşıyorsunuz.




Grafikler açısından, muazzam bir şey olmasa da, sonuçlar tatmin edici. En azından yeni bir grafik motoru kullanılıyor.. Görevlerin geçtiği bölgeler oldukça büyük. Ancak sınırlarının fazlasıyla belirgin olması, işin keyfini biraz kaçırıyor. Bütün görevler de çevresi dağlarla kaplı çukurlarda geçmez ki! Nedense ağaçlara özel bir dikkat gösterilmiş. Başka oyunda bu kadar çok ağacı bir arada göreceğinizi sanmıyorum! Gerçi saklanmak için ideal yerler, ama aynı zamanda sistem ihtiyaçlarını da felaket arttırıyorlar. En az 128 RAM ve 32 MB’lık bir ekran kartı olmadan tatmin edici bir sonuç alınamıyor. PIII500, 64 RAM ve TNT2’lik bir sistemde oynadım, takılmalar sinir bozucuydu. Üstelik bütün ekstra özellikleri (gölgeler, texture kalitesi vs.) kapatmış veya azaltmıştım.




Ses ve müzikler ise her zamanki gibi çok güzel. Bir Hollywood filmindeymiş gibi.. Böyle bir oyunun multi’si de, aynı derecede eğlenceli ve zevkli tabii. Özellikle “bu ekranın altındaki şey kırmızı yanmaya başlayınca n’ooluyo?” diye soran bir patronunuz varsa. Tam kafasından vuruyorsunuz, çok güzel oluyor.. Bence CS’den kafanızı kaldırın ve şunu bir deneyin.




Sözün kısası, yüksek sistem ihtiyaçlarını ve alışana kadar yön bulmanın zorluğunu (pusulayı kullanmayı öğrenene kadar kafayı yiyodum) saymazsak, neredeyse mükemmel. Delta Force’un bir türlü yapamadığı şeyi yapmayı çok iyi becermiş. Muhakkak deneyin.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu