Tom Clancy’s Splinter Cell: Chaos Theory
Splinter Cell ile ilk buluşmamız 2003 yılının başlarında sessiz sedasız
gerçekleşmişti. “Çıktığımda beni al, süperim ben!” gibi reklam kampanyalarıyla
hazırlanmayıp, oyuncuları derinden vurmayı hedeflemiş ve başarılı olmuştu.
Özellikle sahip olduğu tür ve grafiklerle bizleri cezbetmeyi kolayca başarmıştı.
İlk oyunu yalayıp yutanlar, serinin yenisini kısa bir süre sonra beklemeye
başladılar. Ubisoft’taki çalışanları da gülen yüzlerini ve ceplerindeki paraları
unutup 2. bir oyun için kolları sıvadılar. Serinin ikinci oyunu; Pandora
Tomorrow, bekleneni pek veremedi. Multiplayer özelliği ve konusu dışında ilk
oyunla neredeyse aynıydı. Şimdi, 2. oyunu Şanghay stüdyolarına devreden
yapımcıların neden böyle yaptıkları kolayca anlaşılıyor. Meğerse Ubisioft, 2.
oyunu bizim susmamız için hazırlamış! Evet, asıl devam oyunu Chaos Theory
olacak. Hazırlanın, serinin 3. oyunun ön incelemesine başlıyoruz.
Sam sen yaşlanmışsın
Oyun boyunca sesini birkaç kez duyabildiğimiz ama yaptığı bin bir türlü
cambazlıklarla beğenimizi kazanan Sam Fisher, geçen yıllara rağmen hiçbir bir
yaşlanma belirtisi göstermeden görevden göreve koşmaya devam edecek. Chaos
Theory bize o kadar da uzak olmayan bir tarihte 2008’te, Uzakdoğu’nun tam
kalbinde Kore’de geçecek. Chaos Theory, Dünya’nın durumunun giderek vahimleştiği
ve 3. Dünya Savaşı’nın eşiğine gelinen bir zamanı konu alacak. Bu gidişatı en
çok hızlandıran etken de, uyuşturucuyla, silahlar ve mafyalarla haşır neşir olan
yurtdışı destekli bir örgüttür. Tahmin ettiğiniz üzere, serinin diğer
oyunlarından bilgili olduğumuz Ulusal güvenlik teşkilatı (namı değer NSA) bu işe
bir dur demek ister ve karizmatik ajanımız Sam Fisher’ı tekrar göreve çağırır ve
Sam Uzakdoğu yolu gözükür.
Saçların da beyazlamış
Sam Fisher, ilk oyundan beri kendini her yönden biraz daha geliştirdi, yeni
hareketler öğrendi ama o her derde deva silahı ve susturuculu küçük tabancası
dışında yanına pek bir şey almadı. Yeni oyunumuz da ise Sam yanına belki de daha
sessiz olmak için bir bıçak alacak. Yanına alacağı bıçakla birlikte, sessizce
yaklaşıp boyun kırmaktan vazgeçip uzaktan veya yakından bıçak fırlatabilecek.
Dolayısıyla 3. oyunun biraz fazla kanlı geçeceği ihtimali bir hayli yükseliyor.
Sana amca diyebilir miyim
Oyunun videolarında gördüğüm ve gözlerimin yaşarmasına sebep olacak şekilde
yenilikçi bir çok hareket olacak. Video’da elinize aldığınız bıçakla yaptığınız
hareketler, multiplayer’da iki ajanın birlikte yaptıkları müthiş cambazlıklar,
tavandan sarkıp düşmanın boynunu kırabilmeniz benim bu oyun için merak katsayımı
iki katına çıkarmaya yetti. Tabii, düşmanlarınız da bu sırada elleriyle armut
toplamayacak. Her daim sizi bulmaya çalışıp, izinizi bulduklarında da ortalığı
sizin için cehenneme çevirecekler. Düşmanların yapay zekaları üzerinde çok
çalıştıklarını belirten yapımcılar, anlaşılan bizi oyunda bir hayli terletmek
istiyor.
Oyunun belki de en heyecan verici özelliği bizi tanıdığı serbestlik olacak.
Bildiğiniz üzere, ilk iki oyunda tanınan serbestlik neredeyse sıfırdı ve bu
oynayanları bir süre sonra sıkmaya yetiyordu. Bunun farkına yeni varan
yapımcılar, Chaos Theory’de haritaları buna uygun olarak hazırlayacak. Bununla
birlikte, gezeceğimiz göreceğimiz yerler ilk oyunlara nazaran daha detaylı
olacak.
Grafiklerim çok iyi, kahretsin!
Biraz da oyunun fiziksel özelliklerinden bahsedelim. İlk iki oyun oldukça
başarılı olan Unreal motorunu kullanıyordu. Özellikle ikinci oyunda geliştirilen
motor, görsel şölen yaratmasa da herkesi tatmin etmeye yetmişti. 3. oyunda ise,
kullanılan motor ilk halinden fersah fersah ötede, her yönden sonuna kadar
modifiye edilmiş büyüleyici bir motor olacak. Yağmur ve yansıma efektlerinin
neredeyse gerçek olduğu görülüyor. Ubisoft, bu konuda da dersini iyi çalışmışa
benziyor. Merakınız arttıysa, screenshot’lara ve videolara dikkatlice bakın.
Sizin de ağzınızın suyu aktı, değil mi?
Serinin diğer oyunlarındaki bir diğer büyük eksikse, yeteri kadar önem
verilmeyen fizik motoruydu. Kafaların duvarlardan geçmesi, ölmüş vücutların
yerçekimine karşı koyması, vücutların birbirine girmesi gibi basit hatalar ilk
iki oyunda da bolca bulunuyordu. Devrimci 3. oyunda ise, kullanılan Hovoc fizik
motoru Rogdoll (modellenmiş karakterlerin hareketlerini ve eklem yapısını simule
etmeye yarayan teknoloji) efektleri oyunu oynarken göreceğimiz efektlerden
birkaçı. Böylece düşmanlarımızı bıçağımızla veya silahlarımızla katlederken daha
çok eğleneceğimiz kesin.
İki kişi de bitiririz bu işi
İlk oyunda unutulan ama ikinci oyunda başarıyla bulunan multiplayer modu, Chaos
Theory’de gelişmiş özellikleriyle bulunacak. 2. oyundaki multiplayer modları
dışında, yeni eklenen ve merak edilesi “CO-UP” adında bir mod daha bulunacak. Bu
modda, oyundaki görevleri multiplayer olarak arkadaşlarınızla birlikte yerine
getireceksiniz. Sanırım oyundaki en yaratıcı yenilik bu olacak zira bu modda
neler yapabileceklerinizi görseniz küçük dilinizi yutarsanız. Mesela karşınıza
normal insanın tırmanamayacağı yükseklikte bir duvar çıktı diyelim ve emrinizde
de iki tane ajan var; birisinin çömelip diğerinin de onun üstüne çıkıp duvarı
geçebilmeniz mümkün olacak. Bunun gibi birçok ortaklaşa işi bu modda
gerçekleştirebileceğiz. Bu konuda, Ubisoft’u tekrar kutluyorum.
Sam istersen emekli ol
Sam Fisher karanlıkların içinden sessiz ama derinden geliyor. Çıkış tarihi son
olarak Kasım ayından 2005 yılının İlkbahar’ına ertelendi. Yepyeni grafikler,
müthiş hareketler, yeni mekanlar, geliştirilmiş multiplayer modu… Dikkatli
olun, Sam Fisher bu sefer de iddialı, beklemediğimiz bir anda oyun dünyasını
sarsabilir.