Tomb Raider: The Angel Of Darkness
Dünya’nın en güzel, en sempatik, en seksi ve en tehlikeli arkeoloğu tekrar karşımızda. Evet, Tomb Raider Angel Of Darkness işte.
Core Design firmasının yegane para kaynağı, her yeni oyunla birlikte vücut ölçüleri biraz daha seksileşen ve her seferinde firmanın cebini doldurup taşıran kişilik Lara Croft sonunda piyasaya indi.
Açıkçası, beni bilen bilir. Lara Croft serisi ilk oyundan sonra kabak tadı verdi bana ve her eklenen oyunda gitgide nefrete vardı bu durum. Ne vardı suyunu çıkarıp çorba yapacak, kurutup tozuna tavuk bulayacakta kızartma yağına ekmek banacak?
Merak etmesin fanatikler, bu seri daha senelerce gider
Gene benim naçizane fikrime göre, bu sefer Core Design düzgün bir iş çıkarmış. Elindeki malzemenin kumaşı çok güzel aslında. Ancak aynı motorla minnacık oynamalarla senelerce bize yedirdikleri şeyler kabak tadı vermişti. Ufaktan göz atalım hemen.
Öncelikle karakterdeki grafiksel değişime inanmakta zorlandım. Gerçekten Core Design bu sefer kendini aşmış. Lara Croft neredeyse kusursuz modellenmiş bir bayan haline gelmiş. Gerçekten seksi, gerçekten orantılı olmuş. Yaklaşık 5000 poligonluk bir vücut bizi bekliyor izlememiz için.
Bu ne demek peki? Bu şu demek, Core Design elindeki malzemeyi en güzel gösterecek aletin en güzel özelliklerini kullanmayı başarmış. Muhtemelen Playstation 2 için çıkmış en yumuşak grafikleri görmek üzeresiniz.
Grafikler dışında, oyun artık lineer değil. Yani belli bir konuya enine ucuna kadar bağlı kalmanız gerekmiyor. Birkaç farklı yöntem ve yol var. Bunların her biri de seçmeniz için elinizin altında. Kafanıza göre devam edip, istediğiniz yerden aksiyona girebilirsiniz. Bununla birlikte, artık oyun içinde gideceğimiz yerleri belirlerken, etkileşime gireceğimiz karakterler de önem taşıyor. Yani kiminle savaşıp kimi yanlışlıkla öldüreceğinize karar vermeniz lazım.
Kontroller geliştirilmiş ve Lara’nın yönetimine ek hareketler eklenmiş. Artık hem hareketler daha rahat yapılıyor hem de görünüm rahatlamış. Eskiyi hatırlayın, renkler ve perspektif birbirine girerse hiçbir şey göremezdik. Neresi köşe, hangi bir yerden sarkalım, nereye sallanıp düşelim diye kıvranmaya yer bulamazdık. Gerek grafik gelişimi olsun, gerek kontrollerin kamera açıları olsun artık rahatlamışız.
Rahatlamışız ama alışana kadar zorlandım açıkçası. Ne olursa olsun, ilk etapta el alışkanlığı olmayanlar yandı. Mühim olan eğlenceyse diye, bir süre etrafı gezinin derim.
Oyunun sesleri de güzel, diyecek fazla bir şey yok. Lara’nın zıplamasının seslerini zaten incelemek, irdelemek gereksiz olurdu. Ne eksik, ne fazla yani.
Araya da birkaç satırlık konu gireyim
Korkunç cinayetler sonrasında uğursuz bir simyagerle karşı karşıya kalır Lara Croft. Ayrıca bir de gizli birliktelikler içindeki muammalarla örülü kişiler vardır etrafında onu engellemeye çalışan. Tam merkezde, bunca karakteri buluşturan da beş tane tablodur. Merkeze çekilirken bir de cinayetle suçlanan Lara, artık başlamıştır ve yakalanmamak zorundadır. Bazı güçler serbest kalmadan, birileri Lara’nın gazabına uğrayacak. İşte böyle garip birleştirilmiş bir materyal.
Oynanışta tek sinirime giden yer, bazı yerlerde bulmacaların gereksiz derecede zorlaştırılmış olması derim. Ne hikmetse, adamlar oyuncuların “Oyun çabuk bitiyor” serzenişlerini dinlemiş ama her nasıl dinledilerse, kaptırıp imkansıza oynamışlar. Daha biraz ilerledikten sonra gelen bulmacalar bile bezdirebiliyor.
Post prodüksiyonu bu kadar uzun süren bir oyun için son sözler nedir peki?
Bana kalırsa ne olursa olsun, Lara gene aynı Lara. Belki daha kadınsı, daha da erkeksi bir savaşçı ama hala zıplayıp koşturuyor. Bilemiyorum, fanatikleri alıp oynayacaktır elbet ama normal oyuncular almadan önce bir kez daha düşünsünler.