Tony Hawk’s American Wasteland
Hızımı aldım ve kendimi rampadan aşağı bıraktım. Burası trafiğe kapalı bir
alan olduğu için son derece rahatım. Sonra köşede bir merdiven trabzanı gördüm
ve üstüne zıplayıp oradan yan yan kaymaya başladım. Karşıma bir manavın brandası
çıktı, zıpladım oraya kondum ve oradan aşağı kaymaya devam ettim. Rampa bitince
kendimi boşluğa bıraktım, bu sefer kendimi bir otobüsün üzerinde buldum. Çok
beklemeden oradan da zıpladım ve havada bir takla atıp karşı balkona kondum.
Fazla uzun bir balkon olmadığından hemen karşısındakine zıpladım ancak onun
korkuluklarından kakmaya devam ettim. Dengemi kaybetsem kendimi metrelerce
yüksekten betona çakılmış vaziyette bulabilirdim. Ama o kadar hızlanmıştım ki,
biraz da gaza gelmiştim ve bir sıçrayışta kendimi damda buldum. Burada çeşitli
ayak ve bilek hareketleriyle kaykayımın marifetlerini sergilemeye başladım.
Artık fizik ve hız sınırlarını zorlamaya kararlıydım. Çatının sonuna geldim ve
kendimi boşluğa bıraktım. Çakılma korkusu olmaksızın havada parandeler atıyor ve
taklalar ile bunu daha da fazla süslüyordum. Betona yaklaştıkça beyaz bir toz
bulutu gözümün önüne gelmeye başladı. O da ne? Uyandım, rüyadaymışım meğerse…
Daldan dala atladım
Oyun dünyası içerisinde kendisine sağlam bir yer edinmiş ve iyiden iyiye konsept
haline gelmiş olan Tony Hawk serisi, verdiği yeni bir meyve ile karşımızda
duruyor. Tony Hawk’s American Wasteland aslında birkaç ay önce konsollarda
piyasalara sürülmüştü. Ancak, şimdi PC’lere de port edildi, heyecan ve
kombolarla dolu aksiyonu bilgisayarlarımıza taşıyor. Seri hakkında bilgisi
olmayanlara da yüzeysel bilgiler verelim; Tony Hawk serisi, bir kaykay
simülasyonu ve kaykaylarımız ile her türlü artistik hareketi, çevresel bütün
etmenleri kullanarak gerçekleştirebiliyor, bunları tekrarlı ve uygun
zamanlamalar ile yaparak kombolar haline dönüştürmeye çalışıyoruz. Bunun
birlikte ulaşmak istediğimiz maksimum puanlara ulaşıyor ve kendimizi bu konuda
daha da geliştirme şansına sahip oluyoruz.
American Wastelend’in de en çok vaadettiği şeyler; heyecan, adrenalin ve bir
araya getirdiğimiz manyak kombolardan sonra bize gelecek olan gaz. Yalnız bazı
ön uyarılarda bulunmakta da fayda var, öncelikle tüm hareketleri hakkıyla ve
zamanlamalarına uygun yapabilmeniz için, oyunun kontrolünü sağlam biçimde
sağlamanız gerekiyor. Klavye, maalesef hareketleri verimli yapabilmemiz için
maksimum performansı sağlamıyor. Herşeyi hakkıyla yerine getirebilmek için,
joystick’e ihtiyacınız var. Ancak onunla birlikte kolay bir yönlendirme ve
artistik hareket zinciri oluşturabilirsiniz. Bunun dışında, bunları klavye ile
yapmaya çalışmak son derece zor olacaktır ve kontrol sağlamak için ekstra bir
çaba sarfetmeniz gerekecek. Bu yüzden, oynayabilmek için joystick edinmek daha
akıl karı olacaktır. Bir de şöyle bir durum söz konusu, yapımcılar anladığım
kadarıyla American Wasteland’i sadece seriyi başından beri takip eden ve artık
gurusu olmuş oyuncular için hazırlanmışlar. Çünkü, içerisinde ilk defa denemek
isteyenler için az biraz oyundan ve hareketlerden bahseden herhangi bir tutorial
bölümü yok ve bu da aslında gayet büyük bir eksi niteliğinde. Birden bire
karşımızda oyun modlarını buluyoruz ve bunları kullanarak çözmeye çalışmak,
zaten kontrolleri zor olan bir yapımda bizi iyiden iyiye yormaya başlıyor.
Modlar olarak Story Mode, Classic Mode ve HighScore gibi bölümler bulunuyor.
Story Modu aslında güzel bir fikir olmuş. Tek tek bölümler geçmek ve bunun
yükleme süreleri ile uğraşmak yerine, büyük bir harita içerisinde çeşitli
insanlar ile konuşup onlardan görevler alıyor ve yerine getirmeye çalışıyoruz.
Genelde, konuştuğuz elemanlar bizden çeşitli artistik hareketleri ve komboları,
belirli zaman aralıkları içerisinde yapmamızı istiyorlar. Bu moddan daha
ayrıntılı olarak da bahsedeceğiz. Classic modda, bilgisayar bize sırayla çeşitli
görevler veriyor. Yine Story modundaki görevlerle benzerlik gösteriyorlar.
Belirli zaman aralıklarında bizden X puan kadar hareket yapmamız isteniyor.
Bölüm içlerinde kazandığımız puanlar ile, mod’lara başlamadan önce seçtiğimiz
kaykacının çeşitli özelliklerini arttırabiliyor ve daha sağlam artistik
hareketler yapabilmelerini sağlıyoruz. HighScore bölümü ise tamamen şehir
içerisinde serbest olarak dolaşabilmemizi sağlıyor. Aslında yapımcılar, oyuna
ısınabilmemiz için bu bölümü uygun görmüşler ve kafamıza göre takılmamızı
sağlamışlar. Ancak, kombo ve hareket olayı, American Wasteland’de o kadar
kabarık ve fazla ki, hepsini tek başımıza çözebilmemiz neredeyse imkansız ve
klavye kontrolleri ile daha da zor hale geliyor. Zaten bu yüzden başlarda, büyük
oranda serinin takipçilerine hitap ettiğinden sözetmiştik.Ayaklarım yere bassın istemem
Story modunun başında kendimize ana karakterimizi seçiyoruz ve ardından onunla
Los Angeles’a bir yolculuk gerçekleştiriyoruz. Şehre geldiğimizde ilk başta
bizden saç şeklimizi ve elbiselerimizi değiştirmemiz isteniyor. Cebimizde
bulunan az buçuk parayla bunu yaptıktan sonra, şehrin etrafında bulunan çeşitli
NPC’lerden görevler alıyoruz. Bu görevleri başardıkça, hem cebimizdeki parayı,
hem de puanlarımızı arttırıyoruz. Tabii, bir yandan karakterimiz de gelişiyor ve
daha da iyi bir kaykaycı haline geliyor. Gideceğimiz görevlerin yerleri, üstteki
mavi çizgiye denk gelen simgeler aracılığıyla belirtiliyor. Bazıları bizi
kıyafet mağazasına, bazıları kuaföre, bazıları da daha değişik yerlere
yönlendiriyorlar. Bunun dışında, işimiz sadece artistik hareketler yapmak değil.
Classic modda, bazı yükseltilerde çeşitli harfler göreceksiniz. Bu harfleri bir
araya getirip SKATER ya da COMBO yazdığınız zaman ekstra puanlar kazanabilecek
duruma gelebiliyorsunuz. Şehir içleri, puanlar kazanabilmek için mini oyunlarla
dolu. Araçların arkalarına tutunup ilerleyebilir ve belirbli bir süre boyunca
dengede kalıp puan kazanabiliriz, ya da kenar yerlere tutunup denge
gösterilerinde bulunabiliyoruz.
Görevlerin geneli artistik hareketler yapma mantığı üzerine kurulu olsa bile,
giderek daha da zorlaşıyorlar ve bizi daha da zor artistik hareketler ve
kombolar bekliyor olacaklar. Eğer klavyeden oynuyorsak, NumPad tuşları ile
çeşitli manevraları ve komboları yapabiliyoruz. Ancak, işte daha önce de
bahsettiğimiz gibi kontrol problemi son derece fazla açığa çıkıyor. Bunun
dışında, en enteresan özelliklerden birisi, bisiklet de kullanabilmemiz. Şehrin
bir yerinde, elemanlardan birinin yanında gidip onla konuştuğumuzda, onun
bisikletini sürerek çeşitli artistik hareketler yapmaya başlıyoruz ve o da bir
görevi teşkil ediyor. Yine belirli bir zaman aralığı içerisinde onun bizden
istediği kadar puanı toplamaya ve para kazanmaya çalışıyoruz. American
Wasteland’de hareket bisikleti sürebilme olayı, oyuna oldukça renk katmış.
İlk başta oyunu çalıştırırken, bize grafik kartımıza göre nasıl bir grafiksel
detayda çalıştırmak istediğimiz soruluyor. Biz deneme amaçlı olarak en yüksek
seviyede çalıştırdık. Oyun içi grafiklerini gördüğümüz zaman da aslında bayağı
şaşırdık. Çünkü, yüksek detaydaki grafikleri seçmiş olmamıza rağmen, grafiksel
beklediğimiz detayda değildi ve hatta hatalar da bayağı fazlaydı. Kaykaycımız
birçok kez bazı objelerin, özellikle de araçların içerisine giriyordu ve çeşitli
animasyon hataları da söz konusuydu. Bunu bir bakıma, konsollardan port edildiği
için bu hale geldiği şeklinde de yorumlayabiliriz ancak bunun dışında çeşitli
grafiksel öğeler son derece sönük kalıyor ve zamanımızın görüntü teknolojisine
uyan bir durum teşkil etmiyor. Yanlış hareketler yapıp yere düştüğümüz zaman,
karakterimizden çıkan kanlar da oldukça yapmacık duruyorlar ve bize düştüğümüz
ve daha dikkatli olmamız gerektiği hissini pek vermiyorlar. Bu yüzden aslında,
American Wasteland’de bir bakıma oyuncu – oyun ilişkisinde kopukluklar da
bulunuyor. Eğer, seriyi ilk defa denemeye kalkıyorsanız, bu kopukluk çok daha
fazla olacaktır.
Kurallara bağlı kalmak
Biz maceramıza devam ederken bir yandan başka kaykaycılar da kendi çaplarında
çeşitli harekteler yapıyorlar ancak genelde tüm hareketler programlanmış biçimde
karşımıza çıkıyor ve şehir bize kendisini gerçek zamanlı olarak tanıtmıyor,
bunun eksikliği de aslında bir yerden sonra kendisini hissettirmeye başlıyor.
Genel olarak özetlersek, American Wasteland’i beğenmek için öncelikle Tony Hawk
serisini uzun yıllar takip ediyor olmanız gerekiyor. Bu sayede, temel
hareketlere ve kombolara bir alışkanlığınız oluşmuş olur. Seriye olan
alışkanlığın yanında, ayrıca bir de joystick sahibi olmamız gerekiyor. Bu sayede
alışmamız çok daha kolay olacaktır ve oyundan maksimum zevki o zaman
alabilirsiniz. Bu kıstasların dışında kalanlar için, American Wasteland üzgünüz
ki sıkıcı bir hal alabilir ve bir süre sonra kapatma isteği duyabilirsiniz.
Yalnız, yapımcıların bu oyuncuları düşünmesi de gerekirdi. Kombolar hakkında
ufak ipuçları veren ya da tutorial tarzı bir bölüm olmalıydı. Ancak, bu
olmayınca, oynamak da zorlaşıyor. Yine de Tony Hawk adına saygımızdan ve fikrin
güzelliğinden dolayı, artı puanları da hakediyor tabii ki.