Oyun İncelemeleri

Total Overdose

Hani elinde gitarı, sakince girdiği bardan hafif tebessüm ile çıkan, sırtını
döndüğü binanın patlayışına aldırmadan yürüyüşüne devam eden kahramanların
başrolünü oynadığı Meksika aksiyon filmleri vardır ya… Hani yeraltı dünyasının
acımasız kurallarını sunan, uyuşturucu babalarının bir işaretle insanların
hayatlarına son verdiklerini, Güney Amerika lolitaları ile günlerini gün
ettiklerini izlediğimiz filmler… Hani yaptığı akıl almaz hareketlere tek seferde
onlarca kişiyi mermi yağmuruna tutan, bulunduğu yerde cam çerçeve ne varsa yerle
bir eden kahramanların olduğu Robert Rodriguez filmleri… İşte, oyun dünyasının
bu güne kadar hep es geçtiği o ünlü Meksika usulü aksiyon filmlerinin
atmosferini, çılgın aksiyonunu artık yaşamız mümkün. Total Overdose, son
dönemlerde gördüğümüz en hızlı, en hareketli, en çılgın ve en renkli oyunu
monitörlerimize taşıyor.

Are you in Hombre?

Kanun koruyucuların girmekten çekindikleri, silah seslerinin eksik olmadığı
çılgın Meksika sokaklarına hoş geldiniz. GTA (Grand Theft Auto) tarzı oyun
haritası, Max Payne tarzı aksiyonun, enteresan kombo hareketler ile buluştuğu
Total Overdose’da, hesabı sorulacak onlarca düşman, havaya uçurulacak sayısız
bina ve eşsiz müzikler eşliğinde yaşanacak onlarca araç takip sahnesi bizleri
bekliyor.

Aksiyonun ön plana çıktığı hemen her oyunda olduğu gibi gayet sıradan bir hikaye
ile karşılaşıyoruz Total Overdose’da. Belindeki silahı iyi kullananın sözünün
geçtiği bir dünya’da, kanun adına çalışmanın ne derece mantıklı olduğunu
ispatlayan ilk video ile bizi karşılayan oyunda Ramiro Cruz isimli bir karakteri
canlandırıyoruz. İzlediğimiz videoda yaman bir ajan olan babamız kötü bir olaya
kurban gidiyor. Kazanın ardında kalan iki erkek kardeşden Tommy, sıradan bir
polis memuru olarak babasının intikamını almaya çalışıyor ancak başarılı
olamıyor. Geriye tek bir seçenek kalıyor; kanunla uzaktan yakından işi olmayan,
Tommy’nin “yaramaz” ikiz kardeşi Ramiro Cruz’a işi teslim etmek…

Aksiyon başlıyor!

Kontrolü ele alıp oyuna ilk bakışı attığımızda GTA benzeri bir arabirim ile
karşılaşıyoruz. Total Overdose, genel yapı itibarıyla GTA’ya benzese de aslında
özgürlük açısından daha sınırlı ve “suç simülasyonu” olmaktan çok, bol hareketli
bir aksiyon oyunu. İstediğimiz gibi haritalarda turlamaktan ziyade, bir görevden
başka göreve odaklanıyor, bölümleri tamamlamaya çalışıyoruz. Asıl amacımız olan
babamızın intikamını almak için tam 18 bölüm boyunca Los Toros’dan Meksika
çöllerine kadar pek çok mekânda uğraş vermemiz gerekiyor. Her bölümü tamamlamak
için ise çeşitli görevler ediniyoruz. Karşımıza çıkanı lime lime edip, görev
gereğini tamamlamaya çalışıyoruz.

Herşey son derece sıradan gözüküyor olabilir, ancak Total Overdose’u türünün
benzerlerinden ayıran en büyük özelliği bol kombo hareketi sunması ve hemen her
an neden olduğunu anlayamadan kazanacağımız bonuslar içermesi. GTA’da
alıştığımız üzere karşılaştığımız her aracı elimize geçirebiliyoruz.
Kullanabileceğimiz silah sayımız çok fazla olmasa da yapabileceğimiz özel
hareketler ve Max Payne’den hatırladığımız oyunu kısa süreliğine yavaşlatan
Bullet Time sayesinde çok eğlenceli bir oynanabilirlik sunuluyor.

Sadece silah yetmez!

Karakterimiz yeri geldiğinde onlarca düşmanla aynı anda kapışabileceği için son
derece estetik hareketlere ve becerilere sahip. Eğer oyunun başındaki alıştırma
bölümünü oynarsak tüm hikaye boyunca çok işimize yarayacak olan bu özel
hareketleri bir kalemde öğrenebiliyoruz. Loco Moves ismi verilen bu hareketleri
kısaca anlatalım:

Golden Gun: Uzak mesafeden düşmanlarınızı sadece bir vuruşta öldürme
ihtiyacı duyduğunuzda en büyük yardımcınız olacak bu hareket sayesinde nişan
aldığınız her karakteri sadece tek vuruşta yere seriyorsunuz. Toplam dört atış
hakkı sunun Golden Gun, elbette bölüm sonu bosslarında işe yaramıyor.

Tornado: Etrafınız düşmanlarla çevrili. Hangi birini vursam, diye kafanız
karışıyor. Yapılacak tek bir şey var; Tornado. Bu gücü aktif ettiğimiz zaman
karakterimiz elindeki makinelinin tetiğine olanca gücüyle basılyor ve havaya
zıplayıp, kendi ekseni etrafında 360 derece dönüyor. İşlem tamamlandığında ise
dört bir yanımız kısa yoldan cehenneme gitmiş düşman cesetleri ile dolmuş
oluyor.

El Toro: İyi bir katil silahı ile başarılı olduğu kadar kafasını da
kullanmalıdır öyle değil mi? Bu enteresan gücümüzü aktif ettiğimiz zaman kızgın
bir boğa gibi düşmanların üzerlerine koşuyoruz ve kaşmıza çıkana kafa atarak
yere seriyoruz. Düşmanları alt etmek için üzerilerine koşmamız yeterli!

El Mariachi: Elinde gitar çantası ile dolaşıp korku salmak bu olmalı.
Aksiyon oyunlarında vazgeçemediğimiz silahlardan Minigun’ın gitar versiyonu olan
bu silah ile karşımıza çıkana adeta mermi kusuyoruz. Kısa süre içinde sayısız
düşmanı yere sermek mümkün.

Mysterioso: Eğer düşman sayısı çok fazla ise yanınızda bir koruma ile
dolaşmak hiç fena olmaz değil mi? İşte size Meksika’nın ünlü güreşçisi
Mysterioso. Siz hedefi gösterin kızgın Mysterioso hemen ortadan kaldırsın. Bu
güç sayesinde yanımızda kısa süreliğine bir koruma ediniyoruz ve adamımız hedefi
gösterdiğimiz düşmanı tek vuruşta yere seriyor.

Exploding Pinata: Meksika bahar şenliklerinde içi şeker dolu oyuncakları
bilir misiniz? İşte karakterimiz Ramiro Cruz’da zor durumda kaldığında
düşmanlarına bu oyuncaktan fırlatıyor, ancak oyuncağın içi şeker değil bomba
dolu! Bu bombayı düşmana fırlattığımızda hemen uzaklaşmalı ve çevreye uçuşan
insan parçacıklarını izlemeliyiz.

Sombrero of Death: Tıpkı Mysterioso kabiliyetindeki gibi yanımıza bir
koruma çağırıyoruz, ancak bu koruma ilki gibi güreşçi değil iskelet kıyafetli
yaman bir silahşör. Düşmanlarına mini roket atan ve onları parçalarına ayıran bu
arkadaşımız da oyunda sıkça başvuracağımız dostlarımızdan.

Bu özel güçlere ilaveten bir de oyunda hayat gücümüzün sıfırlanması durumunda
baş vuracağımız “rewind” yani geri sarma kabiliyetimiz var. Bu güç sayesinde
tıpkı modern Prince of Persia oyunlarında olduğu gibi ölmeden hemen evvelki
olayları geriye sararak kurtulabiliyor veya kolayca geçmemiz gereken yerde hata
yapmışsak başa sarıp tekrar deneyebiliyoruz.

Bonusu en bol aksiyon oyunu

Bu kadar çeşitli özel hareketlere sahip olan karakterimiz düşmanlarıyla kolayca
kapışabiliyor. “Peki bu kadar gücü nasıl elde ediyoruz?” diye sorarsanız, cevabı
basit; bol bol düşman öldürerek. Total Overdose, hareketli oyun yapısını bol bol
bonus ve kombo hareketlerle süslemiş durumda. Yeni bir güç kazanmak için mutlaka
seri bir biçimde düşman öldürmeli ve kombo vuruşlar yapmalıyız. Oyunumuzda her
bir düşmanı öldürdüğümüzde mini harita üzerinde bir geri sayım oluyor. Eğer geri
sayım bitmeden bir başka düşmanı öldürürsek sayım başa alınıyor ve tekrar geriye
doğru sayılıyor. Üst üste düşman öldürdükçe de ödül kazanıyoruz. Mesela 10
öldürüşte bir özel güç ya da rewind kabiliyeti gibi pek çok bonusa sahip
oluyoruz.

Total Overdose ismi gibi adrenalin yüklemesi yapan, son derece hareketli bir
oyun. Karşımıza genelde sayıca çok üstün düşmanlar çıktığından sürekli hareket
halinde oluyor ve sağ sola atlıyoruz. Max Payne’de olduğu gibi zamanı
yavaşlatarak sağa sola ateş edebildiğimiz gibi aksiyon filmlerini aratmayacak
sahneleri yaşayabiliyoruz. Mesela aracımızı hızlıca sürüp bir yere çarpma ve
dolayısıyla mekânı patlatmamız gerektiğinde son sürat gidip son anda araçtan
atlamamız gerekiyor. Fakat bu hareketi GTA’daki gibi sadece bir tuşla yapıp
bırakmıyoruz. Önce aracımız ile süratli giderken mouse’un sağ tuşuna basıp
kapıyı açıyor, daha sonra ise sol tuşa basıp dışarı fırlıyoruz. Daha gerçekçi ve
daha fazla seçenek sunan bu hareket sayesinde istersek son sürat düşman üzerine
aracı sürüp daha sonra da bir anda araçtan atlayıp havadayken düşmanlara ateş
ederek yere sermemiz mümkün.

Kendine hakim olmak

Bu kadar çok hareketi ve aksiyonu içinde barındıran bir oyunun kontrolleri de
elbette ilk dikkat edilmesi gereken nokta. Total Overdose gayet anlaşılabilir ve
basit bir kontrol sistemi sunsa da ilk başta herşeye alışmak mümkün değil.
Karakterinize tam anlamıyla hakim olmak için kendinize biraz zaman
tanımalısınız. Oynanış tipik üçüncül kişi görünüşlü aksiyon oyunları gibi ve
mouse ile kolayca nişan almak mümkün. Fakat sadece nişan almakla değil aynı
zamanda tıpkı modern Prince of Persia oyunlarında olduğu gibi duvarlardan
zıplamak, havada taklalar atmak gibi hareketler de yapabileceklerimiz dahilinde.
Mesela karşınızda dikilmiş 5-6 düşmanı alt etmek için hemen yanınızda duran
duvara atlayıp, oradan kuvvet alarak normalde yükselemeyeceğimiz kadar yükseğe
çıktıktan sonra bir taklalar atarken düşmanları mermi yağmuruna tutmak mümkün.

İlginç akrobatik hareketlerin haricinde düşmanlarımızı kafasından tek kurşunda
indirmemiz de imkânlarımız dahilinde. Alışması zaman alan ve seri biçimde
yapılması zor olan headshot vuruşunu yapabilmek için öncelikle bir düşmana nişan
alıp mouse’un sağ tuşuna basmalıyız. Önce büyük kırmızı çember halinde çıkan
nişan noktamız küçülüp, tam düşmanın kafasında küçük sarı obje halini aldığı
anda sol tuşa bası ateş etmemiz halinde tek vuruşta düşmanı yere seriyoruz. Hem
kısa yoldan öldürmüş hem de fazladan bonus puanı almış oluyoruz. İstersek bu
haketeki düşmana doğru koşarken bullet time moduna geçerek de yapabiliyoruz.
Üstelik bu şekilde yapmak bize artı bonus kazandırıyor, ancak çok da kolay
değil.

Aksiyonun dozunu ayarlamak

Total Overdose’un senaryosu bölümlere, bölümler de görevlere ayrılmış durumda.
Görevlerin hepsi ana senaryoyu etkilemediğinden istemediklerimizi ya da
yerlerini bulamadığımız görevleri yapmamamız olası. Genelde daha fazla bonus,
daha fazla puan kazanmak için yapmak isteyeceğimiz ara görevler ise birbirini
tekrar eden yapıda. Hatta ara menüye girip istediğimiz görevi seçerek hiç araç
sürmeden otomatik olarak görevin yapılacağı mekâna ulaşmak mümkün. Yine istersek
aynı görevi defalarca oynayıp daha fazla puan ve bonus da toplayabiliyoruz.

GTA benzeri hatira tasarımına ve arabirimine sahip olsa da Total Overdose’da,
ana harita belirli bölümlere ayrılmış. Her bir bölgeye geçmek istediğimizde
yolların sonunda bulunan logoya gitmeliyiz. Kısa yüklemenin ardından yeni mekâna
girmiş bulunuyoruz. Şehir içi dolaşmamızı en aza indiren, menü içinde görev
seçme imkânımızı bir kerana ittirecek tek sebep kaldırımlarda bulunan rampalar,
aracımızı zıplatarak kazanacağımız bonuslar ve haritanın sağına soluna gizlenmiş
olan diğer bonuslar. Her anı ve her noktası bonuslarla dolu olan oyunumuzda kimi
özel güçleri de yine aynı şekilde sağda solda bulduğumuz bonuslar neticesinde
topluyoruz.

Meksika’nın kötü yanları

Buraya kadar hep hareketliliğinden, eğlencesinden ve iyi yönlerinden
bahsettiğimiz, Total Overdose’un takıldığı birkaç nokta mevcut. Bunların başında
kontrol konusu geliyor. Evet oyunun kontrolleri her aksiyon oyununda olduğu gibi
ancak kalabalık düşman gruplarına karşı tuşlara hakim olmak ve hatta havada
perendeler atıp ateş etmek her zaman kolay olmuyor. İşin açıkçası oyunu bir süre
oynadıktan sonra bu kadar çeşitli harekete ihtiyaç olmadığımızı da
farkediyorsunuz. Aslında her önünüze çıkan düşmanı bullet time gücünü kullanıp
ağır çekimde ateş ederek yere sermek gayet mümkün. Kimi zaman fazlasına gerek
bile duymuyoruz.

En can sıkıcı noktalardan biri de araç kontrolleri. Eline geçen araçların hemen
hemen hiçbirinde rahat bir kullanım yok hatta yaptığımız manevralar gerçek dışı
tepkiler veriyor. El frenli dönüşler olsun ya da en basit manevrada dahi
anlamsız araç hareketlerine şahito oluyoruz.

Eksi olarak görmemiz gereken bir diğer nokta da yapay zekâ’da karşımıza çıkıyor.
Düşmanlarımız sağ olsunlar ya “gel beni öldür” diye bekliyor ya da üzerimize
kamikaze dalışı yaparak kendi ölümlerini kolaylaştırıyorlar. Açık alan
çatışmalarında özel güçlerimizin de yardımıyla kolayca toplu katliam
yapabiliyoruz. Zaten oyunun geneli karşınıza çıkanı öldürmek üzerine kurulu
olduğu için düşmanlar hiç bitip tükenmiyorlar. Tıpkı Serious Sam’de olduğu gibi
akın akın üzerinize geliyorlar ve bir süre sonra durmadan düşman öldürmek sıkıcı
olmaya başlıyor. Sokak ortasında yaptığımız çatışmalarada, yoldan giderken
sorgusuz sualsiz öldürdüğümüz insanlara rağmen peşimize ne bir polis çıkıyor ne
de saldıran birileri oluyor. Bu sebepten dolayı oyunun görevler haricindeki
heyecanı biraz sönüyor.

Renkli Meksika sokakları

Total Overdose’un genel grafik yapısı ve renkleri cıvıl cıvıl. Animasyonlar
başarılı olsa da genel grafik düzeyi beklenenin altında. Oyunun tamamına
yayılmış olan arcade havası hem grafiklerde, hem animasyonlarda, hem de
oynanabilirlikte kendini belli ediyor. Oyun içi grafiklerle yapılmış ara
videoların görünüşüne çok başarılı demek mümkün değil. Üstelik GTA gibi devasa
boyutta haritaları içermediğinden ve tek seferde hafızaya yüklemediğinden daha
yüksek seviyede grafik beklemek hakkımız olsa gerek. Oyunun fizik motorunda da
ciddi problemler var. Ölen düşmanlar saçma nedenlerle havada kalabiliyor,
yürürken başka birine çarpıp ölebiliyor ya da duvarların içine geçip orada
kalabiliyorlar.

Bence oyunun bol aksiyon içermesi, oldukça hareketli ve eğlenceli olmasının
yanında atmosferi tamamlayan en güzel özelliği sesleri ve müzikleri. Uzun
zamandır bu kadar kaliteli ve bu kadar oyun ile birebir uyumlu müzik listesine
rast gelmemiştim. Açıkçası Total Overdose’u uzun süre sırf müzikleri için
oynadım diyebilirim. Bu kadar güzel müziklere bir de profesyonel isimlerin
seslendirmeleri de katılınca; oyunun en güçlü yanı kulaklarımıza hitap etmesi
oluyor.

Herkes oynasın!

Günümüz aksiyon ve FPS oyunlarıyla kıyasladığımız zaman Total Overdose gayet
makul sistemlerde bile çalışma başarısı gösteriyor. Oyunun minimum sistem
ihtiyacı olan 1.5 GHz işlemci ve 256 MB RAM artık her oyuncunun sahip olduğu bir
konfigürasyon olduğundan sorunsuzca oyunu oynamak mümkün. Biraz daha yüksek
konfigürasyonlarda ise grafik kalitesini ve çözünürlüğü maksimuma getirip
rahatça oynabiliyoruz.

Sonuç olarak Total Overdose tam bir eğlence şöleni. Oyunun her anında aksiyona
doyuyor ve sürekli hareket halinde oluyoruz. Karşımıza sürekli bitmek tükenmek
bilmeyen düşman ordusu geliyor ve bizde hiç durman düşmanlarımıza kurşun
kusuyoruz. Oldukça estetik hareketlerle süslenmiş oyun yapısına rağmen, bir süre
sonra artık monoton ilerlemeye başlayabiliyor olsa da ciddi grafik ve animasyon
hatalarına rağmen her aksiyon severin mutlaka alıp denemesi gereken bir oyun
olarak görüyorum.

Ne dediler:

Murat: Aynı GTA’ya benziyor bu. Arabirimi bile aynı. Gerçi çok fazla
rekli olmuş ve grafikler de o kadar iyi değ… Oha… O hareket ne öyle!!!

Arda: Gerçekten çok eğlenceliye benziyor. Müziklere de bittim valla.
Gerçi GTA kadar özgür değiliz ama… Vaaayy… Tek seferde on kişiyi yere serdi!!!

Aykut: İstediği kadar hareket, kombo ve yetenek olsun, ben Path of Neo’yu
bekliyo… Hobarey… Duvardan sekip, havada dört takla atıp, beş adam ölürdü!!!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu