Oyun Ön İncelemeleri

Total War: ATTILA

Total War serisinin tutkunları beni taşlayabilir ama söylemeden geçmeyeyim: “Ben Rome II: Total War’u çok sevdim.”

Yukarıdaki sava karşı çıkmadan önce söylemek istediğim daha başka şeyler de var. Ben, Rome II’yi birçoğunuzla aynı zamanda oynamadım. Çıkışından bir yıl sonra, geçtiğimiz ay oynamaya başladım. Haliyle ilk aylarda canınızdan bezdiren hataları, korkunç ötesi tur bekleme sürelerini hiç görmedim.

Elbette bu durum Rome II’nin yaptığı hataların üstünü örtmüyor, biraz geç olsa da en azından düzgün bir oyun deneyimi yaşayabildim.

Tam bu noktaya kocaman bir “AMA” koyuyorum!

Rome serisini kendi içinde değerlendirecek olursak ve Total War serisinin genel işleyişi içinden ayrıştırırsak, affedilmez hatalar ortaya çıkıyor. Yine kendimden örnek vereyim; Diplomasinin bu kadar basite indirgenmesi, entrikalar, iç savaşlarla anılan bir uygarlığa yakışıyor mu? En basitinden, oyundaki 3 ailenin güç çekişmesi o kadar kötü işleniyordu ki, denge bozulduğu anda ufak bir evlilik veya suikast emriyle dengeyi sağlamak yaptığımız “tek” şey oluyordu. Diğer devletle ilişkilerin rütbeli diplomatlarla değil de bizim direkt olarak yapmamız inandırıcılığa büyük bir darbe vuruyordu.

Şehir planlamalarının Rome I’de ne kadar güzel olduğunu hatırlayın… Rome II’nin bayındırlık dehamızı yok eden yapısı göze çarpan en büyük eksiler arasındaydı.

Neredeyse yarım sayfadır Roma’yı anlattığımın farkındayım. Yapacak bir şey yok, Rome II hem Total War serisinin en son oyunu hem de yenin oyun, bir nevi devam niteliğinde.

Yaklaşık bir haftadır Total War: Attila’yı oynuyorum ve yapım sürecinde olan bir oyun için fazlasıyla bilgi sahibi oldum.Tahminleriniz doğru çünkü Attila kesinlikle bambaşka bir oyun değil. Oyunu açtığınızda Rome II menüsü, senaryoya başladığınızda Rome II ara yüzü, savaşlarda Rome II oyun motoru…

Eğer Rome II’ye hayli vakit geçirdiyseniz Attila’ya alışmanız 20 saniye filan sürüyor. Attila zaten konu olarak bile devam yapımı olarak görülebilir. Sizin bilmem kaç yüz tur boyunca uğraşıp, dünyaları fetih ettiğiniz Roma İmparatorluğu ikiye bölünmüştür: Doğu Roma ve Batı Roma.

Eğer biraz bile tarihe ilgi duyuyorsanız Total War: Attila’nın konusunu tahmin ediyorsunuzdur. Avrupa’yı deyim yerindeyse “ağlatacak” Hun istilasından hemen önce oyuna başlıyoruz. Zaten oyunun verdiği ana görev, ileride işimizin ne kadar zor olacağının en büyük kanıtı:

“401 baharına kadar hayatta kal.”

5 farklı fraksiyon içerisinden seçebileceğimiz 10 tane devlet var. Oyun öncesi sadece bir söylenti olan, Hunların oynanabilir olmayacağı, ön inceleme versiyonuyla beraber yalanlanmış oluyor. Evet, istersek Hunları seçip, tozu dumana katabileceğiz.

Peki, ben tozu dumana katabildim mi? Elbette ki hayır! Elimizdeki tam sürüm olmadığı için sadece 5 devlet oynanmaya açık ve olayın kalbini oluşturan Hun ve Batı Roma uygarlıkları maalesef seçilebilir değil.

Ben iki farklı devletle oynadım ve ikisi de kesinlikle bambaşka deneyimler yaşattı. En azından Atilla’nın bu yönüyle kendini yeniden oynatmaya müsait olduğunu söyleyebilirim.

Bir klasik olarak Doğu Roma’yı seçtim ve işlerin ne kadar zor olduğunu fark ettim. Bakın, oyuna başladığımızda daha ortada Hun tehdidi yok, Attila yok! Roma İmparatorluğu sağ olsun her yer düşman kaynıyor. Daha ikinci turda orduları yönetmeye hazırlanın, sınır devletler gözünüzün yaşına bakmıyor.

Sonra Attila büyüyor, Hun ordusunu ardına takıp sizi kabuğunuza çekilmeye zorluyor. Burada büyük bir yenilik var. Eğer şehrinizin düşeceğinizden eminseniz, onu tamamen yıkabiliyor ve kaynaklarını alabiliyorsunuz. Böylece olası bir eyalet çıkmazından da kurtulmuş oluyorsunuz.

Teknoloji menüsü ise Rome II’ye göre biraz adam edilmiş. Menüler içinde oraya buraya gidip vakit kaybetmiyorsunuz, tüm teknoloji dalları tek bir ana ekranda geliyor. İnşaat içinse yine sınıflandırma yapabiliyoruz, Rome I’den kalan bu özellik özellikle beni çok rahatlattı.

Sırf güçlü diye Roma devletleriyle oyuna başlamak isteyenleri yine uyarayım: Devletiniz ne kadar büyükse işiniz o kadar zor. Sadece tecrübeli Total War oyuncularının Roma devletleriyle oyuna başlaması gerektiğini düşünüyorum.

Ben özellikle savaşları merak ettiğim için Doğu Roma ile başladım. Dedim ya, daha ikinci turdan tepenize biniyorlar. Kuşatmalar inanılmaz gerçekçi olmuş. Kuşatmanın uzunluğuna göre şehir resmen kan ağlıyor. Bu sefer karşınızdaki insanların dayanma gücünü iliklerinize kadar hissediyorsunuz.

Oyun motoru da elden geçirildiği için savaşlara odaklanmak isteyenler bir nebze daha rahatlayabilirler. Kamera sorunları büyük ölçüde giderilmiş, artık daha fazla alana hakimiz.

Kısacası Total War: Attila güzel bir devam oyunu gibi görünüyor. “Gibi” diyorum çünkü şu an oyundan atma, gereksiz kasmalar, script hataları gibi birçok sorun var. Yapımcıların da belirttiği gibi şu anlık tam bir kanıya varamıyorum, çünkü oyun halen geliştirme aşamasında.

Oyunun 27 Şubat’ta, Türkçe ara yüz ve altyazı desteğiyle geleceğini de hatırlatalım. Bakalım at beylerinin karşında durmayı başarabilecek miyiz? Gerçi ben Hunları seçerim, orası kesin.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu