Sanıyorum ki oyun dünyası içerisinde tam anlamı ile marka olmayı başarabilmiş seri sayısı çok da fazla değil. Yarış oyunu denildiğinde aklımıza gelen seriler, dövüş oyunu denildiğinde aklımıza gelen seriler var, strateji denildiğinde ise aklıma gelen ilk serilerden biri Total War serisi. Creative Assembly tarafından ilk olarak 13 Haziran 2000 yılında tanıştığımız Total War serisi, harita üzerinde kendi ülkümüze ulaşmak için bizlere her türlü imkanı veren, ülkemizi yönetirken, diplomasiye, kültüre, savaşa ve gelişmeye önem verdiren, kısacası bizleri gerçekten de bir imparator gibi hissettiren nadir yapımlardan birisi. Shogun Total War’dan sonra Medieval Total War ile iyice ün kazanan ve Rome Total War ile tam şanına kavuşan serimiz, şimdiye kadar toplamda 13 oyuna ev sahipliği yaptı. Warhammer oyunlarını saymazsak, tüm oyunlarında tarihin belli dönemlerine odaklanan yapımcılar, bizleri bu sefer Antik Çin’in oyuna adını da veren Üç Krallık dönemine dönemine götürerek Çin’i birleştirmemize izin veriyor.
Öncelikle Total War: Three Kingdoms’ın en büyük yeniliğinden başlamak istiyorum. Three Kingdoms’daki karakter sistemi, önceki oyunlara kıyasla büyük bir değişime uğramış. Oyun içerisindeki karakterlerin kendi geçmişi, arka planı ve özellikleri var. Yeni oyunda karakterlerimiz belli başlı sınıflara ayrılmış değil. Bir karakter hem general olabiliyor, hem casusluk yapabiliyor hem de diplomat görevi görebiliyor. Bunun haricinde oyunda bulunan yüzlerce farklı karakter, farklı özelliklere sahip olabiliyor. Örneğin Liu Bei isimli bir derebeyi, erdemi ve dürüstlüğü ile ön plana çıkarken, bir başka karakter güven vermeyen, hain konumunda bulunabiliyor. Bu tip karakter özelliklerinin rahatlıkla görülebilmesi ise oyundaki diplomasinize ciddi etki ediyor. Kime güvenip, kime güvenemeyeceğinizi bilmek keyifli bir özellik olmuş.
Karakterlerin hikayeleri ve kişisel özellikleri haricinde Three Kingdoms’da ekipmanları da değiştirilebiliyor. Generallerinizi farklı zırhlarla, silahlarla veya bineklerle özelleştirebiliyor, farklı yetenekler kazandırabiliyorsunuz. Ayrıca yetenek ağacı sayesinde karakterleri geliştirebilmek, Three Kingdoms’a hafif bir RPG sosu da katmış, bu da yönettiğiniz generale karşı bağınızı geliştirmiş. Bunlarla birlikte oyunda krallığınızı güçlendirdikçe rütbe atlayarak yeni yetenekler de kazanabiliyorsunuz. Ayrıca artık bu özel karakterlerimizi tek başına da kontrol edebiliyoruz ki bu da karakter ile özeleşmeş adına hoş bir durum diyebiliriz.
Three Kingdoms içerisinde artık düşman generalleri ve komutanları ile duello yapmamız da mümkün. Eğer komutanınıza güveniyorsanız karşı tarafa duello teklifi götürerek birebir gücünüzü er meydanında gösterebiliyorsunuz.
Diplomasi tarafında da özellikle yapay zekada dikkat çeken gelişmeler söz konusu. Diğer derebeyleri sizin güvenilirliğinize ve gücünüze göre tekliflerle kapınızı çalabiliyor, yahut sizi görmezden gelebiliyor. 1 haftalık hızlı oynayışımda Cao Cao ile Çin’in doğusunun neredeyse tamamına hakim, zengin bir derebeyi olarak anlaşmalar konusunda hayli rahat takılabildim. Askeri ve ekonomik gücüm ile farklı derebeylerini birer uydu devlet haline getirip, Çin’in kaderine etki etmeyi başardım. Güçlendikçe anlaşma yapmakta daha rahat davranabilmem ve diğer derebeylerinin bana tavrındaki değişiklik de yapay zekadaki gelişmelerin birer göstergesi olmuş.
Diplomasi yaparken dikkat edilmesi gereken noktaların başında az önce belirtmiş olduğumuz karakterlerin güven durumu ve kişisel özellikleri geliyor. Ancak tıpkı yapay zekanın yönettiği karakterlerin güven özellikleri gibi, oyun boyunca aldığınız kararlara göre sizin de karakteriniz şekillenmeye başlıyor. Eğer anlaşmalara uymayan bir yönetim anlayışı çizerseniz, size olan güven düşebiliyor ve zaman içerisinde oyundaki diğer derebeylerine hiçbir şeyi kabul ettiremeyecek hale gelebiliyorsunuz. Buna örnek olarak başıma gelen bir olayı anlatmak istiyorum. Görece gücüme denk bir derebeyi ile yaptığımız 20 turnluk bir savaş sonrasında derebeyi uydu devlet olmayı kabul ederek barış istedi. Yüklü bir tazminat karşılığında barış isteğini kabul ettim. Zaman içerisinde kendisi ilhak etmeye kalktığım anda güvenilirlik puanım ciddi anlamda düştü ve diğer devletler ile anlaşma yapma kabiliyetim ciddi anlamda zarar gördü. Eğer çok güçlü bir ordunuz yoksa ve güvenilirliğinizi yüksek tutmak istiyorsanız, daha önce yaptığınız anlaşmalara kesinlikle uymanızı tavsiye ediyorum.
Oyundaki dış diplomasi haricinde iç diplomaside de önemli noktalar var. Mesela artık generallerinizi belli şehirleri yönetmeleri için atayabiliyorsunuz. Atadığınız kişilerin özelliklerine göre o şehirlerde farklı bonuslar elde etmek mümkün. Ayrıca atama ekranında gördüğünüz her karakterin farklı özelliklerinin bulunmasını unutmamakta fayda var. Hangi şehre nasıl bir yöneticinin gelmesi gerektiğinin kararını siz vereceksiniz. Diğer yandan Rütbeniz yükseldikçe devlet yönetimine de bakanlar atayabiliyorsunuz. Bu atamalar o karakterler ile olan ilişkinizi de derinleştirebiliyor ki karakterler arası ilişki Three Kingdoms’da oldukça önemli bir yer teşkil ediyor.
Haritadan çıkıp savaşlara giriş yaptığınız anda ise klasik bir Total War oyunu ile karşılaşıyorsunuz. Yine yüzlerce kişilik ordunuzu komuta ederken generallerinize ayrı bir önem göstermeniz ve onları bireysel olarak hareket ettirebilmeniz haricinde çok büyük bir değişiklik göze çarpmıyor. Bu tarafta eski oyunları oynayanlar için zorlanacak bir durumda da bulunmuyor.
Görsel tarafta ise ufak tefek geliştirmeler haricinde dikkatimi çeken büyük adım atılmamış. Karakter modellemeleri, ışıklandırmalar yine fevkalade olsa da, özünde çok büyük bir değişim gözükmüyor. Animasyonlarda da keza yine büyük bir gelişme söz konusu değil. Şahsen özellikle iki ordunun birbirine ilk temasında daha kaliteli animasyonlar görmeyi beklemedim değil, ancak Creative Assembly’nin hala daha 2009 yılında çıkan Empire: Total War’dan beri TW Engine 3 kullandığını hatırlayınca beklentilerim de azalmış oluyor. Yapımcıların artık yeni nesle ramak kalmışken, yeni bir motora geçiş zamanı geldi de geçiyor.
Sesler ve müzikler tarafında ise yapımcılar güzel bir iş çıkarmış. Özellikle karakter seslendirmeleri hayli başarılı. Müzikler de dönemin temasına fazlasıyla uygun olmuş. Genel anlamda sesler ve müzikler sizi antik Çin dönemine taşıyabiliyor.
Uzun lafın kısası Total War: Three Kingdoms eğer hali hazırda bir Total War oyuncusuysanız beklentilerinizi karşılayabilecek bir yapım olmuş. Eğer o dönemin Çin kültürüne de meraklı biriyseniz kesinlikle tatmin olacaksınızdır, ancak eğer bir Total War oyuncusu değilseniz veya seriye yeni başlama niyetindeyseniz, önceki oyunlar ile başlamınızı tavsiye ederim. Keza bu seri öyle bir heyecanla başlanıp uzman olunacak ve zevk alınacak bir seri değil.