Sizinkiler

Trackmania Sunrise

Çok oyunlar oynadık. Gerek Pc’de, gerekse Ps2’de ve diğer konsollarda…
İçlerinde vasat olanlar, hemen unuttuklarımız oldu. Tabii ki, hafızamızdan
silinmeyen, 3 yıl sonra bile hatırlayacağımız oyunlar da oldu. Bir kategori de
vardı ki, adı “Yarış” idi. Çok fazla oyunlar yapıldı bu türe. “Need For Speed”
gerçekçilik açısından çok güzeldi. Burnout ise çılgınlığı ile bizleri büyüledi…

Bu oyun ise hepsinden farklı. Adı “Trackmania Sunrise”. Sunrise, bilindiği gibi
“Gün Doğumu” demek. Bu oyunda da; “Hep gün doğarken oynuyoruz, hiç gece
olmuyor.” dersek yalan olur. Neden böyle bir kelime var, onu da anlamadım.
İncelemeye geçmeden önce bu oyunu bir cümle ile özetlemek istiyorum. “Burnout”
ile “Beetle Crazy Cup” arasında kalmış bir eğlence bombası…

Nereden Başlasak ki?

Oyunumuz ilginç. İlginç ki ne ilginç. Araçlarımız için 500km/h gayet doğal bir
hız. Gerçekten bu olay, oyunu o kadar renklendiriyor ki, inanamazsınız.
İlginçliklere başlamışken şunu da söyleyeyim. Oyunda kendi yarış pistinizi
kendiniz yaratabiliyorsunuz. Evet yanlış duymadınız. (Klişeleşmiş bir söz).
Ancak bu işlere zınk diye girmek saçma oldu. İyisi mi, oyunu baştan başlatalım.

Zorluk Ne Alemde?

Trackmania Sunrise’da hemen bir profil yaratıp, oyuna girebiliyoruz. Oyunumuzda
toplam 3 zorluk seçeneği var. Klasik “Easy”, “Medium” ve “Hard” olayı elbette.
Ancak isimleri farklı. “Beginner”, “Normal”, “Expert”. Ben hemen “Normal”i
seçtim, genelde olduğu gibi… ve ilk yarışımı “Race” içindeki ilk bölümde
yaptım. Oradaki ilk yarışta bronz madalya aldım “Normal” seçeneğinde…

Bronz, Gümüş ve Altın…

Az önce “Race” diyorduk. Race, oyundaki çılgınca ve bölüm bölüm olan yarış
bölümü. Yarışı geçmek için; altın, gümüş veya bronz madalya kazanmanız lazım.
Diğer seçeneklerden de hemen bahsedeyim. Race dışında, “Platform”, “Puzzle” ve
“Crazy” seçenekleri mevcut.

Seçeneklerden neden hemen bahsettim? Bunu açıklayayım hemen. Diyelim ki hemen
Platform’a girmek istedik. Güzel ama, yok böyle bir şans. Önce Race’da belli
başarılar lazım. Peki nedir bu? Bazen sadece bitirmek bile yetmiyor. Şimdi
Race’ı biraz daha açalım. Burada madalyayı neye göre alıyoruz? Zamana karşı!
İşte kilit burada. Yani rakip araçların içinden geçiyoruz. Önemli olan belli bir
sürede yarışı bitirebilmek. Sadece bronz da yetmiyor bazen. Mesela Platform’da
oynamak için bilmem kaç yarışı altın madalyayla kapatmanız lazım. Bu olay duruma
göre değişiyor elbette.Grafiklere geçmeden önce, kısaca şu 2 şeyi de açıklayalım. Platform’da yolda
kalmaya çalışıyoruz atlamalı zıplamalı bir şey. Puzzle’da ise; “En hızlı pisti
yaratmaya çalışıyoruz.” Geçelim grafiklere…

Grafik, Ses, Oynanabilirlik…

Oyunumuzun çok ilginç grafikleri var. Güzel desek güzel değil, çirkin desek
zaten değil ama eski diyebiliriz. Yine de, aşırı sistem istemeyen oyunumuzun
grafik detayların full’e getirince, bayağı güzel oluyor. Kendi pistimizi
yaratırken ve yarış başlarken havadan çekme olayı ne yazık ki kötü. Oyunun
gerçek olmadığını hemen anlatıveriyor. Gerçek olmamaktan kastım şu. Zaten hiçbir
oyun gerçek değil, bir de buna ilginç saçmalıklar eklenirse, işin suyu çıkıyor…

Seslere geldik şimdi de. Oyunumuzun sesleri güzelce. Aslında coşkulu da, ama
oyunun kendisi o kadar coşkulu ki, müzikler nasıl olursa olsun bizi tatmin
edemezdi. Müziklerden öte, ben Ana Menü’yü pek sevmedim. Profil yaratmak falan.
Her şey çok basit, ama şık değil.

Son olarak ise oynanabilirlik. Güzel, hem de çok güzel. Yarış seven, sevmeyen…
her türlü oyuncuyu saatlerce başına bağlayabilir bu oyun. Heyecan, macera hiç
bitmiyor. Mesela, “Platform’a geçmek için çoğu şey altın madalya olmalı…” türü
olaylarda, insan hırs yapıyor ve yeni taktikler geliştiriyor. Sonunda altın
madalya’yı alsan da bırakamıyorsun. Kendinle yarışıyorsun… Gerçekten çok iyi.

Araçlar boyanabiliyor, yarışta bir yere düşerseniz hemen “Enter” ile parkura
dönebiliyor, ama araç modifiye edemiyorsunuz. Açıkçası bu iyi. NFS sağolsun,
modifiyeden sıkıldık baya. T.S’de bunun olmaması iyi.

Yani?

Gelelim toparlamaya. Son zamanlarda bu kadar hızlı, bu kadar dinamik bir oyun
oynamamıştım. Eğlence kavramını çok ilginç bir şekilde işliyor. Ayrıca bu oyunu
alacak kişi, 360 derece dönmelere, muhteşem akrobesilere ve hıza karşı duyarlı
olmalı, bir de bu var. Peki hiç mi eksileri yok? Var elbette, grafikler bir
garip öncelikle. Aslında güzel ama günümüze göre eski kalıyor ne yazık ki. Bir
de kendi parkurumuzu yapıyoruz ve her yarışa başlarken yukarıdan bakıyoruz ya,
işte bu iş de bir garip oluyor. Sanki strateji oyunu grafiği gibi.

Eğlenceli, hem de çok. Ancak bir yerden sonra bayınca da tam bayıyor. Bilmem
anlatabildim mi? Tüm bu eksilerine rağmen, oyunu arşivinize katmanın kesinlikle
faydalı olacağına inanıyorum. Görülmesi, yaşanması gereken bir oyun diyor ve
yatağıma gidiyorum…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu