Transformers: Revenge of the Fallen
Autobot’lar ve Deception’lar arasında uzun yıllardır süren savaş, bir süre
önce dünyamıza taşınmış ve Autobot’ların zaferiyle sonuçlanmıştı. Fakat Optimus
Prime, her zaman tetikte olacaklarını, yapılacak yeni saldırılara karşı hazır
konumda bekleyeceklerini söylemişti. Deception’ların lideri Megatron, okyanusun
derin sularına terk edilmiş olsa da, kötü robotların diğer üyeleri dünyaya gelir
ve Sam Witwicky’nin yeni keşfettiği sırların peşine düşer. Böylece yeni
maceramız da başlamış olur.
Deception’lar pes etmiyor
Revenge of the Fallen’ın menüsüne göz attığımızda senaryo ve multiplayer
başlıkları dikkat çekiyor. İlk olarak moda giriyoruz ve bizi iki ırk karşılıyor.
Filmle benzer bir ilerleyişe sahip hikâyeyi oynamak istiyorsak Autobot’ları,
dünyayı yok etmek ve alternatif bir sonuca varmak istiyorsak ise Deception’ları
seçmemiz gerekiyor. Bu seçimlerin ardından oynayabileceğimiz tüm bölümler, dünya
üzerinde işaretli olarak gösteriliyor, ancak bir öncekini tamamlamadan yenisine
geçemiyoruz. İlk olarak eğitim modunu oynamamız gerekiyor. Saldırı teknikleri,
araç kullanımı, alternatif silahların neler olduğu ve kullanımı için gerekli
tuşları öğreniyoruz. Ardından tam anlamıyla oyuna başlayabiliriz.
“Yapım genel olarak birçok bakımdan ilk oyunun gerisinde kalıyor.”
Yapımda detaylı bir görev sistemi bulunmuyor. Önünüze geleni yok etmeli ve
belirlenen noktalara kısa sürede varmalısınız. Açıkçası ilk oyuna göre Revenge
of the Fallen’ın kötü olduğunu söyleyebilirim. Karakter ve araç kontrolleri,
birinci yapıma göre daha düz ve daha zor olmuş. Gerçekçilik hissinden uzak. T’ye
basarak alternatif silahımızı alabiliyor, Shift ile de düşmanımıza kilitlenerek
saldırabiliyoruz. Saldırı için farenin orta tuşu yeterli olurken, araç
pozisyonuna geçmek için sol tık tuşunu kullanmamız gerekiyor. Yapım, ilk
oyundaki gibi değişim imkânı sunmuyor. Tuşa basılı tuttuğunuz sürece araç
hâlinde ilerleyebiliyorsunuz. Bunun amacı ise, eğer araba veya uçak olarak
ilerlerken karşınıza aniden bir engel çıkarsa, elinizi tuştan çekebilir ve
üzerinden zıplayarak seri geçişler yapabilirsiniz. Bana kalırsa eski tarz daha
güzeldi, bu sebeple yeni yöntemi pek beğenmedim.
Autobot’lar savunmaya hazır
Tek bir robotu yönetmiyoruz, envanterimiz geniş. Her birinin saldırı ve araç
özellikleri farklı. Çeşitlilik olarak hoş bir özellik olsa da, pratikte işe
yarar bir yöntem değil. Yapımın teknik detayları tek kelimeyle “Vasat”.
Modellemeler, çevre detayları, ışıklandırmalar çok kötü. İlk oyuna nazaran daha
cansız bir çevre ve dengesiz fizikleri de bunlara eklediğimizde, tablo vahim bir
hâl alıyor. Bir örnek vermek gerekirse, uçak olarak yola devam ettiğiniz sürece,
kaza yapmanız, çakılmanız veya hasar almanız imkânsız. Ne yaparsanız yapın bunu
başaramazsınız ve bu gerçekçiliği fazlasıyla katlediyor.
Seslendirme konusunda ise Megan Fox başta olmak üzere filmin oyuncu kadrosundan
destek alınmış. Eğer tek kişilik senaryoyu tamamlayabilirseniz veya buna
dayanamazsanız, son olarak multiplayer modlara da göz atabilirsiniz. Robot
kapışmaları, şüphesiz tek kişilik deneyimden daha zevkli bir tecrübe
yaşatabilir. Sonuca gelirsem Transformers: Revenge of the Fallen, önceki
oyunundan kötü. İlk Transformers, çok iyi bir yapım olmamasına rağmen, başında
saatler geçirebilmiştim, fakat aynı yorumu Revenge of the Fallen için söyleyemem.