Two Worlds 2
Antaloor’un üzerindeki kara bulutlar hiçbir zaman dağılmadı ki!.. Kara Lord Gandohar, Ateş Tanrısı Aziraal’ın düşmesinden sonra kontrolü iyice ele almıştı. Dünya üzerindeki bütün dengeler değişmiş, elementlerin taşları yerlerinden oynamıştı. Her şeyi düzeltmek için yemin etmiş ve dengeleri düzeltebileceğine inanan kahraman ise Gandohar’ın sarayında esirdir. İsteği sadece dünyanın gidişatını normalleştirmek değil, aynı zamanda kendi özgürlüğünde hapsolmuş kız kardeşini de kurtarmaktır. Ne şanstır ki; nefret ettiği Orclar, onu oradan kurtarmak için bir plan yapmış, hatta bunu uygulamaya koymuşlardır. Esrarengiz kadın Dar Pha ve diğer Orclar sayesinde bu ölümcül saraydan kaçmayı başarır. Şimdi dertlerinin arasına bir yenisi daha eklenmiştir; neden nefret ettiğim bu ırk bana yardım etti? Bunun altında başka bir olabilir mi? İşte bu soruların cevaplarını bulabilmek için, Two Worlds 2 dünyasına giriş yapmak gerekiyor.
Karanlık güçlere karşı
İlk oyun 2007 senesinde PC’nin yanında konsollar için de piyasalara sürülmüştü. Kulağa hoş gelen özelliklere sahip olmasına rağmen, oyun bir türlü vasatı aşamıyor, bekleneni tam olarak veremiyordu. Yine de Two Worlds’ün iyi niyetine sığınarak umutlarımızı ikinci oyuna sakladık. Two Worlds 2, üçüncü şahıs görünümünden oynana bir RPG oyunu ve türün aşina olduğumuz tüm öğelerine bünyesinde barındırıyor. Bunların üzerine kendine has bazı özellikler ekleyerek bir karışım yaratmaya çalışıyor. Önden bir yorum yapmak gerekirse, ilk oyundaki bazı teknik hataların gölgesinde kalmaya devam ediyor ama yine de bir şekilde oyunculara iyi vakit geçirtebiliyor.
Grafiklere baktığımız zaman, GRACE motorunun kullanıldığını görüyoruz. Bu motorun özelliklerini incelediğimizde; gerçekçi grafikler, animasyon sistemi, etkileşim ve modellemelerden bahsediliyor. Pratikte maalesef bunların birçoğunun içinin dolmadığını görebiliyoruz. Öncelikle arka planlar beklentimizin üzerindeydi ve güzel görüntülerle karşılaşıyorduk. Özellikle başlarda deniz ve güneşin, kale görüntüsüyle birleştiği yerlerde epey hoş görüntüler vardı. Kapalı mekanlardaki bazı detaylar da hoş hazırlanmışlardı. Fakat bu hoş arka planların üzerindeki karakter modellemeleri ve hareketleri çok garip duruyor. NPC’ler ve ana karakter için bu kadar özenilmemiş. Hareketler de son derece yapmacık ve mantık hataları içeriyor. Dövüşler sırasında kombo adı altında yaptığımız aksiyonlar, anlamsız hareketler silsilesi olarak gözüküyor. Üstelik bazı vuruşlar düşmanların içinden geçebiliyor ve bazı objelere anlamsız şekilde takılabiliyoruz.
Yürümeler, zıplamalar ve yüzmelerde de bu tarz grafiksel hatalarla karşılaşmak mümkün. Grafikler konusunda iyi iş çıkartılmış özelliklerden birisi de, göz adaptasyonu. Yani, kapalı bir alandan açık bir yere gelindiğinde gözün kamaşması ya da ışığın gelişine göre ekranın ışığının ayarlanması gibi durumlar iyi ayarlanmış. Animasyonların neden bu kadar vasat durumda bırakıldığını biz de anlamadık.
Klasikleşmiş RPG sistemine denk bir oynanış hakim. Birçok NPC ile etkileşime giriyoruz. Onlardan ana ve yan görevler alıyor ya da ara sıra mini oyunlara katılabiliyoruz. Her yaptığımız görev bize çeşitli mükafatlar ya da para olarak geri dönüyor. Oyunda Aura denen bir para birimi kullanılıyor ve bu sayede geldiğimiz kasabalardaki marketlerden silah, kıyafet ve alet-edevat satın alabiliyoruz. Arayüze baktığımız zaman ana ekranda sol altta harita, onun yanında atayabileceğimiz kısayollar, en sağda da sağlık, mana ve stamina göstergelerini görebiliyoruz. Asıl bol bol kullanacağımız tuşlar, F tuşları olacak. Bunlar sayesinde silahlar, alet-edevat, sihir ve yetenek ağaçlarımıza ulaşabileceğiz. Kamera sistemi tamamen bizim kontrolümüzde ve hareket ettiğimiz zamanlarda bizi zora sokacak bir hale gelmiyor.
Kendi işini kendin yap
Kullanabileceğimiz çok çeşitli silahlarımız bulunuyor. Kılıçlar, oklar, asalar ve daha nicelerine ulaşabilmek mümkün. Tabii daha iyi silahları kullanabilmek için bol bol seviye atlamamız gerekiyor. Silahların kendilerine has özel güçleri ve büyü sistemleri oluyor. Kısayol olarak da atayabileceğimiz bu özellikler, dövüşler sırasında bizlere avantajlar sağlıyorlar. Kılıç kullanırken, güçlü düşmanların gardlarını düşürmek için özel bir vuruş yapabiliyoruz. Bir başka örnek de ok üzerinden verebiliriz. Sniper modunu da kullanarak, aynı anda iki ok atıp çoklu düşman öldürme şansına sahip oluyoruz. Üzerimize zamanla giyebileceğimiz farklı kıyafetler keşfedebiliyoruz. Ağır zırhlar, pantolonlar, başlık, bot, eldiven ve amulet’ler kullanarak kahramanımızı daha dayanıklı bir hale getirebiliyoruz. Inventory’mizde sınırlı sayıda eşya taşıyabiliyoruz ancak zamanla daha fazla slot’a sahip olabiliyoruz. Öldürdüğümüz her düşmanın üzerinden bir şeyler toplayabiliyoruz. Bunun özel bir artısı oluyor ki az sonra bundan bahsedeceğiz.
Yetenek ağacımız toplam 6 bölüm ve bu bölüm içerisindeki birçok yetenekten meydana geliyor. Bu bölümler; warrior, mage, ranger, general, crafting ve assassin olmak üzere ayrılmışlar. Level atladıkça kazandığımız puanlar ile, geliştirmek istediğimiz özellikler ve bunların içerisindeki alt yetenekler üzerinde yoğunlaşabiliyoruz. General yeteneklerimiz içerisinde; mana, stamina ve sağlık durumumuzu etkileyen çeşitli yetenekler bulunuyor. Warrior ile daha sağlam bir yakın dövüşçü olabiliyor, Mage ile büyü güçlerimizin daha ölümcül hale gelmesini sağlıyoruz. Two Worlds 2’de her işimizi illa gürültülü biçimde değil, sessiz ve derinden de halledebiliyoruz. Yanımızda taşıyabileceğimiz hançerler ile suikast şeklinde düşman haklamak mümkün. İşte bu yüzden de Assassin başlığı altında da birçok yetenek geliştirebiliyoruz. Oyunun kendine has özelliklerinden birisi de Crafting başlığı altında yatıyor.
Two Worlds 2’de istediğimiz silahları upgrade edebiliyoruz. Bunu yapmak için; taş, demir, deri, tahta gibi bazı aletleri biriktirmemiz gerekiyor. Bunları etraftan bulabileceğimiz gibi; ilginç bir özellik olarak bulduğumuz silahları Craft seçeneğiyle parçayarak da elde edebiliyoruz. İş upgrade etmeye geldiği zaman, silahına göre kullanmamız alet edevat miktarı neyse bunu kullanıp silahımızı geliştirebiliyoruz. Crafting özelliğimizi geliştirdiğimiz zamam; silahlarımıza daha sağlam özellikler ekleyebilme ve daha da geliştirebilme şansına sahip oluyoruz. Ana başlıklar altındaki yetenekleri serbest bırakabilmek için, öncelikle o yeteneği içeren Skill Book’u oyun içerisinde bulmamız gerekiyor.
RPG’lerin vazgeçilmezlerinden olan büyüler de Two Worlds 2’de yerlerini almışlar. Asalar ve çeşitli silahlarla kullanabildiğimiz büyüler çeşitli elementlere ayrılmışlar. Hava, Su, Ateş, Toprak ve Kara Büyü olarak ayrılmış olan çeşitli büyülerimiz bulunuyor. Bu elementleri içeren büyüleri aktif hale getirmek için de magic card’ları bulmamız gerekiyor. Şöyle bir örnek verelim; elimizde ateş büyüsü taşıyan ve bu tarz özellikle sergileyen bir asamız var. Bulduğumuz su magic card’ıyla birlikte, asamızın özelliğini değiştirebiliyor ve artık suyla alakalı olan büyüler yapmasını sağlayabiliyoruz. Bunu düşmanların dayanıklıklarına ve zayıf noktalarına karşı istediğimiz şekilde değiştirebiliyoruz. Sihirle alakalı yeteneklerimizi geliştirdiğimizde hem değişik güçlere sahip oluyor, hem de büyü yapmak için daha az manaya ihtiyaç duymaya başlıyoruz. Ayrıca düşmanlardan gelebilecek elementli büyülere karşı da dayanıklı hale geliyoruz.
Antaloor’da hayat
Two Worlds 2’deki bir başka önemli özellik de; oluşturabileceğimiz iksirler. Hayvanlardan, bitkilerden ya da düşmanlardan toplayabileceğimiz çeşitli yiyecek ve kemik parçalarıyla kendi iksirlerimizi meydana getirebiliyoruz. Two Worlds 2’de uygulanan bu özellik için PAPAK denen bir sistem geliştirilmiş. Bu sayede iksirler oluşturulabiliyor. Bunların dışında, oyun içerisinde kilit kırma ya da tuzaklar oluşturabilme gibi durumlar da var. Bu ve bunlar gibi çeşitli özellikler de geliştirmeye tabiiler. Bu arada ufak bir detay daha, at sürebilme şansına da sahip oluyoruz. Two Worlds 2’deki grafiksel eksiklerden sonra göze çarpan bir eksi de yapay zekanın yetersizliği. Düşmanlarla kapışma sırasında pek mantıklı hareketler sergilemiyorlar. Tuhaf hareketlerle ve rastgele vurmaya çalışıyorlar. Bu yüzden gerekli yerlerde korunma yapıp daha sonra kombolarımızla düşmana giriştiğimizde çoktan onları öldürmüş oluyoruz. Bazıları çeşitli elementlere karşı dayanıklı olabiliyor ancak biz de kendimizi geliştirdikten sonra onlara karşı da ölümcül oluyoruz.
Two Worlds 2, aksiyon görünümüyle RPG öğelerini harmanlayan ortalama bir oyun ancak bu tarz yapımlarda yapay zeka son derece önemli. Nitekim, istediğiniz gibi geliştirdiğiniz karakter bir bakıma yapay zekaya karşı sınav oluyor. Bu sınavda karşı taraf mantıksız davrandığı ya da vasat gözüktüğü zaman, geliştirmenizin de bir süre sonra anlamı kalıyor. Grafikler de güzel arka planlar üzerine kötü animasyon ve modellemeli karakterler olarak özetlenebilir. Yine de; Oblivion tarzı RPG sistemini sevenler bir süre alıp deneyebilirler çünkü hepten de çöpe atılması gereken bir yapım da değil. Ön yargı ya da aşırı beklentiyle oynanılmaması gereken, normal bir RPG oyunu. Farklı bölgeleri keşfetmek isterseniz Two Worlds 2’ye bakabilirsiniz.