Oyun İncelemeleri

Typing of the Dead

Çıkış Tarihi: 1998
Yapımcı: Smilebit / Sega
Tür: Arcade – Educational
Platorm: Dreamcast / PC

Arcade salonları, gürültü, neşe, arkadaşlık ve başka oyuncularla kapışma yeridir. Sadece gamepad ile oynanan dövüş oyunları, yeterince ses getirip hayran kitlesi oluşturmuştu. Bir zamandan sonra Taito, Namco ve Sega gibi oyun yapımcıları kendine ait kontroller ile arcade ortamını silahlar veya farklı joystickler ile donatmıştı. Direksiyondan tutun, silah ve motor şeklinde bulunan joystickler, her ne kadar bazen rahatsız etse de, yine de eğlenceli bulunuyor ve çoğu oyuncunun o durumun içinde hissettiriyordu.

Saydıklarımın içinde silah, direksiyon ve neredeyse birebir replika motosiklet bulunduğunu söylemiştim. Peki bunların kategori içinde klavye olsa, şaşırır mıydınız, bilmiyorum ama benim için farklılık yaratmazdı doğrusu.

1999 yılında arcade salonlarında yer bulan Typing of the Dead, ilk başta herkesin kafasını karıştırmıştı. Klavye olarak joystick konması, cidden başlarda garipti. Çünkü insanlar The House of the Dead adlı asıl yapımdan sonra yine bu oyunda silah olmasını bekliyordu. Yan oyun olarak çıkan Typing of the Dead ise adından anlaşılacağı gibi klavyeye bakmadan ve hızlı yazma kabiliyetlerinizi ölçüyordu. Tabii oyuncular bunun ne kadar eğlenceli ve aynı zamanda arcade hissini hala yaşattığını anladıktan sonra, özellikle Japonya’da farklılığı ile popüler bir oyun oldu.

Nasıl oynandığı isminden anlaşılsa da, ondan önce basit ve pek de önemli olmayan hikayesinden bahsedeyim. İtalya’nın Venedik şehrinde geçen oyun, Goldman denen kötü bilim adamının, zombi istilası ile dünyayı ele geçirmeye çalışıyor. Buna karşılık AMS denen “Klavye birlikçileri”, Goldman’i durdurmak ise elinden geleni yapmak zorunda kalıyor.


Yapım, anlattığım gibi herhangi bir klavye ile sorunsuz çalışabiliyor. İster en gelişmiş mekanik klavyeye sahip olun, ister PS/2 girişli ofis klavyesi, sorunsuz olarak oyunu oynayabilirsiniz. Ha, eğer elimde Dreamcast klavyesi var diyorsanız, ne yazık ki PC portunda işe yaramayacak, üzgünüm- Ama çok çabuk üzülmeyin, oyunun Dreamcast versiyonu PC versiyonu kadar iyi oynanabiliyor. Dreamcast’ten bahsetmişken, ek parça olarak satılan Dreamcast klavyesi hem internette sörf yapmak için hem de Typing of the Dead’i oynamak için bayağı bir el verişli idi.

Oynanışı bir o kadar basit, fakat zorlayıcı olan oyun- eh, eğlenceli denebilir. Önünüze gelen zombileri silahla değil, göğsünüzde duran klavye ile alt ediyorsunuz. Gözüme takılan küçük bir detay ise AMS üyelerin sırt çantalarının kocam bir AA pil ile Dreamcast olması. Direk Dreamcast portu olduğu bundan dolayı anlaşılıyor zaten, bunun için de Smilebit’i suçlayamam. Elbette sorunsuz port kadar iyi bir şey yok.

İlk bölümlerde iki karakter ve harfli zorluk ile başlayan oyun, sonlara doğru kelime ve tam anlamı ile cümlelerle karşınıza çıkıyor (ve bazıları çokça esprili ve kafa karıştırıcı, “Kendimi muzlarla savunuyorum.” ne demek?). Zombilerin saldırı sırasında eliniz çabukluğuna kalmış bir durum, ne kadar hızlı yazarsanız o kadar çok puan toplar ve bölümü hızlı bitirirsiniz. Şayet sürekli yazı yazarken hata yapan ben, bu oyunun oynanış sırasında sıkıntılar yaşadım. Bölümün sonunda ise ne kadar iyi yaptığınız ile alakalı bir belge alıyorsunuz. Bunun içinde ne kadar hata yaptığınız ve ne kadar hızlı yazdığınız bulunuyor, sonucunda ise daha önce puan kazanmış 100 kişi arasındaki yeriniz belirleniyor.


TTOTD, arcade anlamında tam yerine oturmuş bir yapım, fazladan puan kazanmak için kombo yapmanız, insanları kurtarmanız ve hata yapmadan bölümü bitirmeniz. Benim sıkça yaptığım hatalardan biri olan yanlış harfe basıp kombomu bitirmek, iki üç kez canımı sıktığı için oyunu aniden bırakıp sinirle çıktım, aman, dikkat edin, eğer hızlı yazarken çokça hata yapıyorsanız, bölümlere sakin ve yavaş olarak başlamanız benden tavsiye. Zaten oyun bu olayı anlıyor ve bir can kullandıktan sonra kısa kelimeler göndererek oyunu devam etmenizi sağlıyor, tamamen arcade oyunu hissi bu mekanikte de var.


Tabii her arcade oyunun eksiz olmazsa olmazı bölüm sonunda karşılaştığınız “canavarlar”. İçinde yaklaşık yedi veya sekiz tane bölüm sonu canavarı bulunduruyor Typing of the Dead, hepsi birbirinde farklı özelliklerle karşımıza çıkıyor. Birisinde sorulan cevabı doğru girmemiz, diğer bölüm sonunda ise canavarın kalbi açıkken yazmanız gerek. Farklı tasarımları ile bölüm sonu canavarları şayet bayağı eğlenceli ve tekrar oynanası, hatta ana menüde sadece bölüm sonundaki canavarlarına karşı oynayabileceğiniz bir seçenek bile mevcut. Şahsi yorumum “Strength” adlı testere ile peşimizden koşan canavar onu alt etmemiz için girdiğimiz cümle cümle yazılar. Her geri döndüğümde farklı bir hikaye anlatıyor yazılar ve esprili anlatış ile eğlenceli bir oyun sunuyor.

Tabii, her oyun kusursuz olmadığı gibi, Typing of the Dead’in de sevilmeyen tarafları var (en azından oynanış ile alakalı değil). Daha öncesinde Jet Set Radio’nun yapımında bulunan Smilebit nasıl bir şekilde görüntü ve seslendirme çerçevesinde çuvallamış, anlayabilmiş değilim. Hani, düşününce pek fazla etki etmiyor bu durum ama, 2000 senesinde çıkmış bir oyun… Sanırsam ekip daha çok oyuna önem vermiş gibi gözüküyor. Fakat söylediğim gibi, eğer elinizi geliştirmek ve daha hızlı yazmak istiyorum diyorsanız Typing of the Dead en iyi klavyede yazı yazma ve seri öğrenme yollarından biri. Aynı zamanda eğlenceli de!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu