Oyun İncelemeleri

UberSoldier

Oyun yapımcıları aralarında mı anlaşır? Yoksa iç güdüleri böyle mi
davranmalarını sağlar? açıkcası bilmiyorum. Ancak bu adamların illaki belli bir
hasat zamanı var. Geçen sene Sonbahar aylarında bir bolluk yaşanmıştı. F.E.A.R,
Call of Duty 2, Age of Empires 3 vs… bir çok beklenen yapım ardı ardına çıktı,
arkasından bir suskunluk dönemi girdi. Bu kısım biraz uzun sürdü, bir kaç ay
bekledik. Arada çıkan çerez oyunlar, susuzluğumuzu bırakın dudaklarımızı bile
ıslatamadı. Beklenen yapımların çıkması ve tadlarının güzel olmasını unutamadık.
İşte kuraklıktan yine verimli zamana geçtik. Şubatın sonlarına doğru başlayan
verim yağmuru sürmeye devam ediyor. Empire at War’ın açılışı, senelerdir bizleri
bekleten Call of Cthulhu, ünlü filmin oyunu The Godfather vs… derken arkası
geldi. Yenilenen imajı ve daha çekici halen getirilen Lara’nın son oyunu,
atmosferi arıza ve gerilim yüklü Condemned verimli dönemi devam ettirecek.
Bunlar ismi bilinen oyun severlerin istediği yapımlar. Birde arada sürpriz
olarak serpiştirilen, bir kaç oyun daha çıktı. Bunlardan biri özellikle uzun
zamandır beklediğim ÜberSoldier’dı. Bu güzel oyunların arasında, hakikaten
sürpriz yapabildi mi?

No Escape

Oyunumuz ilk olarak East Front olarak duyrulmuştu. Sonrasında ise yapımcılar
ÜberSoldier olarak adını değiştirdiler. Karl Stolz’un için bulunduğu bir grup
asker, orman içinde araçları ile ilerlemektedir. Ne olduysa o sırada olur,
saldırıya uğrarlar. Karl’ın cipi bir ağaca bodozlama bindirir. Karakterimiz
uyanır, yarı baygın ve yaralı bir vaziyette araçtan iner, o sırada cip patlar.
Fakat ağır yaralı olan Karl olay yerinde bayılır. Bundan sonrasında ise
karakterimizi, Alman bilim adamları buluyor. Yaşadığımızı anlıyorlar ve süper
asker projesinde bizi denemek istiyorlar. İlk görüntüsü Star Gate’i andıran bir
enerji kütlesi içine Karl’ı sokuyorlar, artık karakterimiz üstün güçlere sahip
oluyor. Fakat güçlerini Almanların hain savaş planlarını çökertmek için
kullanıyor, yaratıcılarına kafa tutuyor.

Über kelimesi Almanca süper anlamına geliyor. Yapımcı firma bu yüzden East Front
ismini ÜberSoldier olarak değiştirmiş. Almanca ve İngilizce kırımı bir isim
seçmiş. Burut, daha önce Kreed ile ortalığa reklam yapmış ve başarısız olmuştu.
Aptal yapay zeka, oynanıştaki kusurlar, grafiklerdeki bazı eksiklikler vs…
derken ilk oyunları gümbürtüye gitmişti. Bu sefer piyasada bizde varız dedi ve
ÜberSoldier’ı duyurdular. İlk başlarda projeye ters baktım, açıkcası ön inceleme
dahi yaparken yapımcılardan şüphe duymuştum. Arada geçen haberler, yapımcıların
vaadleri vs… derken Burut oyunu tamamladı ve CDV ile anlaşarak piyasaya sürdü.

ÜberSoldier aslen saf bir aksiyon oyunu, yapmanız gereken önünüze geleni vurmak
ve görevleri yapmak. Açıkcası oyun bana Wolfenstein’ı hatırlattı. Direktifler
genelde bildiğimiz türden; git vanayı aç, şurayı hallet, burayı patlat, alan
savunmasına geç vs… şeklinde yabancılık çekmeyeceğimiz olaylar. Oyun bize
bunları bir güzel katıksız aksiyon olarak veriyor. Neredeyse bir çok yönden
gelen düşmanları makineli ile tarıyoruz. Arkasından yapılması gerekenleri
hallediyoruz. Yanlış değil, bir çok yönden gelen düşmanlar var ve sürekli olarak
çatışma içindeyiz. Bu olay aslında güzelce oyuncuya verilebiliyor, fakat bazı
zamanlar sıkmıyor değil. Sürekli adam öldür, herşeyi yok et mantığı oyuncuyu
bayma noktasına kadar getiriyor. Fakat makine başına oturup aksiyona
kapıldığınızda, bir güzel zamanınızdan harcayabiliyor.Havok değilse o zaman ne?

Burut firması Kreed’de fizik var demişti, ancak bu olay bir iki parça eşya
kırmaktan öteye gitmiyordu. Röportajlarında bunun ÜberSoldier’da olmayacağını
söylüyorlardı. Nitekim adamlar sözlerinde durmuş ve iyide bir iş çıkarmışlar.
Çevredeki eşyalar ile etkileşim içine girebiliyorsunuz. Tahta bir iskele üstünde
bulunan fıçılar ile oynayabilir veya iskele üstündeki patlayıcı varili suyun
içine atabilirsiniz. Güzel ve etkileşimli bir fizik motorumuz var. Etkileşim
alternatif öldürme taktiklerini yapmamız için gerekli koşulları sağlıyor. Mesela
siz bir üst kattasınız ve alt tarafınızda bir grup asker var. Yanınızda bulunan
patlayıcı varili onların üstüne atıp, üzerlerinde patlatabilirsiniz. Böylece
toplu bir katliam yapar, rakiplerinizden kurtulmuş olursunuz. Düşmanlarınızın
ölmesi fiziklendirmeden nasibini almış. Un çuvalı gibi yere pat diye düşüp
ölmüyorlar. Bir binanın üst katında yer alan bir adamı vurduğunuzda, cesedi
orada kalmıyor aşağı düşüyor. Ayrıca ceset aşağı düşerken üzerindeki eşyaları
çevreye saçılıyor. Ölen düşman askerinin miğferi kafasına yapışık kalmıyor,
başka yere fırlıyor. Açıkcası fiziklendirme oldukça hoşuma gitti. Belki bir Half
Life 2 kadar çok etkileşimli olmasa da, Rus programcılar ortaya iyi bir iş
çıkarmışlar.

Burut’un elinde zaten Kreed’den kalma bir grafik motoru vardı. Bu motoru alıp
geliştirmişler. Oyunun demo’sunu oynarken ortaya bir sonuç çıkarmıştım.
Kaplamalar bazı yerlerde oldukça iyi, bazı yerlerde ise oldukça acemi
görünüyordu. Sanki iki ayrı kişi tarafından bölümler yapılmış gibiydi. Tam
sürümde ne yazık ki bu olay devam ediyor. Çevredeki bazı yerler sanki plastik,
bazı kısımlar ise oldukça detaylı. Burut’un bir şeyler yapmaya çalıştığı belli.
Modellemeler genel olarak göze hoş geliyor, ortada batıcak eksileri pek yok.
Olsun bunlar grafiklerin hepsini baltalayacak cinsten değil. Işıklandırma ve
gölgelendirme biraz sırıtıyor, çok olmasa bile bu olay var. Gölgelendirmelerin
bazıları kara kalem el çizimi gibi duruyordu. Işıklandırma ise biraz garip bir
şekilde kalıyor. Bir ışık kaynağı olmamasına rağmen, sanki bir ampül yanıyormuş
gibi, bazı bölümlerde eşyaların üstünde parlaklık vardı. Açıkcası etkileyici
olsun, diye aralara böyle ışıklandırma ve parlaklık koymuşlar. Bu biraz işin
çılgını çıkarma olmuş diyebiliriz. Yani güzel göstermek için kötü bir uygulama
yöntemi olmuş. Bunlar haricinde patlamalar ve alev efektleri oldukça hoş. Yalnız
biraz suya gözüm takıldı, sanki su değilde resmen ayna. Tamam yansıma olur,
ancak titrek ve biraz yamuk yumuk olur. Über’de ise su resmen hiç titreme
olmadan, katı bir madde gibi yansımaları ortaya koyuyor. Grafiklerde nadir olsa
da bazı zamanlar eşyalar birbirinin içine girebiliyor, ancak bu rahatsız edici
bir hal almıyor. Oyunun grafik motoru ile ilgili genel bir durumda var.
Kullanılan motor ağır, bu yüzden ara yüklemeler de uzun sürebiliyor. Genel
olarak grafikler iyi olsa da, açıkcası şu uzun süre yükleme seansları insanı
sıkıyor.

Another Day

Sesler dinç bir şekilde yanstılmış, yine de efektler ve seslendirmelerde bazı
hatalar yer alıyor. Bazı zamanlar silahın sesi tutukluk yapabiliyor. Silah
sesleri ufak bir program hatasına uğramış. Hepsinin efekti ayrı yapılmış, hep
aynı ses kullanılmamış. Firma burada iyi iş çıkarmasına karşın, seslendirmelerde
biraz çuvallamış. Alman askerlerin hepsi ingilizce konuşuyor ve hepsi aynı sese
sahipler. Söyledikleri de hep aynı kelime, kısaca “Robot”. Başka bir kaç sözcük
daha ağızlardan süzülüyor, o kadar. Almanca konuşmalarını, farklı bir kaç sese
ve cümleye sahip olmalarını beklerdim. Kendi karakterimizin ve oyun içindeki
belli başlı kişilerin sesleri iyi yapılmış. Oyun içi grafik motoru ile
hazırlanmış sinematiklerde, seslendirmeler iyi sayılabilir. Kreed’deki Rus
aksanı ile ingilizce konuşan insanlar kısaca artık yok. Müzikler fena değil,
oyuna ilk girişte rock tarzında gaz bir parça var. Bunun dışında kalan diğer
müzik parçaları kötü değil. Arka kısımda rahatsız etmeden, kulak tırmalamadan
çalıyorlar.Düşmanlarımız akıllı değiller, son derece aptalca kalmışlar. Mesela siper alıp
bana ateş ediyorlar, tamam iyi güzel. Ancak yanlarına gittiğim zaman ateş etmeyi
kesiyorlar. Ne anladım ben bu işten, yine ilginç örnek bir duvar arkasına
düşmanlardan kaçmak için saklanmışım. Beni arayan rakibim ateşimden kaçmak için
eğilmiş duvarın orada tur atıyor. Önümden geçmesine rağmen beni bir türlü
görmüyor. Ne diyelim hakikaten düşmanlardan medet ummayın. Bu salaklıklarına
rağmen sizleri bir güzel tuş edebiliyorlar. Bunu yapmalarının tek nedeni, sayıca
çok olmaları. Baştan belirttim, ÜberSoldier katıksız aksiyona sahip bir oyun, bu
yüzden rakiplerinizin sayısı çok. Hoş yapımcılar, belki yapay zekaya önem
vermediler ve bu açığı bölümlere bolca düşman serperek buldular. Yinede ben
yapay zekanın verdiğim örneklerdeki gibi gerizekalılık yapmamasını isterdim.
Farklı zorluk seviyelerinde de hep aynılar, akılları yerine sadece vuruş güçleri
ve dayanılıkları fazlalaşıyor.

Bir aksiyon oyunundan bekleneceği gibi, oldukça güzel silah çeşitleri var.
Bunların çoğu 2. Dünya savaşından tanıdıklarımız. Bir çok oyunda karşımıza çıkan
ahbaplarımız, ÜberSoldier’da da bizleri yalnız bırakmamışlar. Modellemeleri ve
görüntüleri iyi kurgulanmış, hepsinin şekli şemali belli oluyor. Bıçak, makineli
tüfekler, el bombası, roket atar vs… gibi bir çoğu emrimizde. İyi güzelde,
fakat tek eksileri verdikleri tepkiler. Karakterimiz sanki ufak bir dal parçası
veya plastik bir oyuncak tutarmışçasına geri savrulmuyor. Biraz olsa silahların
tepki vermesi, itme kakma bir şeyler yapması gerekirdi. Ancak bu olay namına ben
pek bir kanıt göremedim. En kötüsü sniper ile ateş ederken, nefes almaktan
dolayı herhangi bir sarsıntı olmaması. Bu olay gerçekçilik atmosferini azaltmış.
Olumlu ayrıntılardan biri her silahı yanımızda taşıyamamız. En fazla beş adet
silahı sırtlanıp götürebiliyoruz. Bunun fazlasında ise silahları değiştirmek
zorunda kalıyoruz. Silahları ölen düşmanlarımızdan veya çevreden bulabiliyoruz.
Dediğim gibi yelpaze gerçekten geniş, bu yüzden sıkıntı çekmezsiniz. Bunlar
haricinde çevredeki uçaksavar, havan topu veya ağır makineli vb… bazı sabit
silahları da kullanma imkanımız var. Dolu dizin aksiyon içinde yine
düşmanlarımızdan çıkan veya etrafa serpiştirilmiş, kurşunları veya sağlık
paketlerini toplayabiliyoruz. Cephane ve sağlık açısından da rahatsızlık
çekilmiyor.

Ayrıntıda gizlidir

Oyun isminden de anlaşılacağı gibi, aslında bir süper askeriz. Yeteneğimiz ise
“Time Shield” adında bir kalkan yaratmak. Belli bir alanı kapsayan mavi renkli
bir koruma çemberi yaratıyoruz. Bu alan içine ne dışardan gelen mermiler
giriyor, ama bizim içerden attığımız mermilerde dışarı çıkamıyor. Eğer alan
düşmanlarımıza değerse, dokunması ile rakiplerimiz nalları dikiyor. Yine de
kalkanın belli bir ömrü var. Enerjisi çok fazla olmuyor, bu yüzden fazla uzun
süre açık bırakamıyoruz. Kalkanın gücünü hemen sol alttaki mavi bardan
görebilirsiniz. Adam öldürdüğünüz zaman kendi kendine çok yavaş bir şekilde
doluyor. Yalnız ufak bir ayrıntı daha var. Eğer üç kere üst üste Head Shot
yaparsanız, Time Shield’in gücü katlanarak bir anda artıyor. Koruyucu alanımızın
da belli bir etkinliği var. Kalkanınız açık bile olsa, yanınızda bomba patladığı
zaman oldukça kötü etkiliyor. Sizi öldürmese de büyük bir miktar gücünüz
gidebiliyor.

Firma karakterler ile diyaloglara gireceğimizi ve bunun oyunun gidişini
değiştirebileceğini söylüyordu. Karakterler ile etkileşim var, ancak bir kaç
cümle ve basitlikten öteye gitmiyor.Sadece belli olan kişiler ile konuşup,
onları takip edip çıkışa ilerlemek veya kilitli bir kapıyı açtırmak dışında
başka etkileşime girmiyoruz. Açıkcası bu olayın detaylı olmasını isterdim.
Sadece yapılacak olan görev için, belirli kişiler ile konuşmalara giriliyor o
kadar, daha fazla bir şeyde yok.

Oyunda güzel ayrıntılar da mevcut. Mesela ikinci bölümde pencereden size steş
eden düşmanlarınızı vurduğunuz zaman, ölüpte cesedi aşağı düşerken hemen
altındaki elektrik tellerine çarpıyor. Çarpması sonucu ortaya kıvılcımlar
çıkıyor. Eğer yakınınızda bomba patlarsa ekran bulanık hale geliyor ve belli bir
süreliğine etrafı net göremiyoruz. Bombanın etkisi görüntü olarak ortaya iyi
konulmuş.

Yanımızda olan aynı safhadan arkadaşlarımız da var. Genelde bir bölüme
başlamadan önce öylesine beraber takılıyoruz. Onlar bir bölüme gelip senaryo
gereği ölüyorlar, geri kalanları siz hallediyorsunuz. Emir verme gibi bir
durumunuz yok, ancak onların da düşman yapay zekası ile aynı kaderi taşıdığını
belirteyim. Belki takım arkadaşı diyebilirsiniz, yapımcılar oyunun havasında
değişiklik olsun diye koymuşlar. Senaryo gereği her bölümde ilginç bir şekilde
karşınıza, kendi tarafınızdan biri çıkabiliyor.

Yapacaklarımız sağ üst köşedeki harita ile resmen belli oluyor. Haritada görev
noktası kırmızı bir şekilde gösteriliyor, eğer bir bina içi filan olursa, o
yerin kapısıda kırmızı bir şekilde resmediliyor. Bu yüzden görev noktasını
kaybetme gibi bir imkanınız yok. Zaten normalde oyun çizgisel bir şekilde
ilerliyor, ne yazık ki alternatif bir yol sunulmuyor. Yapacaklarınız belli, bu
yüzden kaybolma gibi bir derdiniz olmayacak. Arada sırada ilginç görevlere
çıkabiliyorsunuz. Mesela casusluk yapmak veya denizaltı idaresini ele almak gibi
ilginç işlere imza atabilirsiniz. Denizaltını kontrol ettiğiniz zaman, gemilere
torpido atmanız ve uçaksavar ile size saldıran uçakları vurmanız gerekiyor.
İleriki bölümlerde böyle ilginç görevler oluyor. Bunlar açıkcası, sürekli Alman
askeri öldürme ve çatışma monotonluğunu bir nebze azaltıyor.

Burut bu sefer iyi

ÜberSoldier aslında bir Rus Wolfenstein’ı sayılabilir. Eğer Wolfenstein’ı
sevdiyseniz bu oyunu da sevebilirsiniz. Aksiyonu bir süre sonra sıksa da, yinede
hoşuma gitti. Yapımcı Burut kendini bir çok açıdan geliştirmiş, Kreed’den çok
daha iyi bir oyunu bizlere sunmuşlar. Onları bu konuda takdir ettim. Oyunun en
büyük eksisi ve kendilerinin hataları Multiplayer’ı es geçip, Single Player’a
ağırlık vermeleri. Multiplayer’ı olmaması ve çizgiselliği, yapımın yeniden
oynanmasını kısıtlıyor. Umarım bu konu için, yapımcılar yakın zamanda yama ile
çoklu oyuncuyu eklerler. ÜberSoldier’ın kontrolleri son derece basit ve yalın,
hiç bir şekilde ağır işlemiyorlar. Mesela Kreed’de fareyi hareket ettirmeniz
için, masada taklı attırmanız lazım olurdu. Über’de bu sorunlar yok ve oyun
boyunca hiç bir problem yaşatmıyorlar. Eğer aksiyon seviyorsanız ve
Wolfenstein’a alternatif istiyorsanız, ÜberSoldier belki sizlere iyi gelebilir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu