Oyun İncelemeleri

Uncharted: Golden Abyss

Sony’nin uzun süredir merakla beklenen yeni nesil mobil konsolu PS Vita, nihayet 22 Şubat itibarıyla Avrupa’yla aynı anda ülkemizde de satışa sunuldu ve bekleyiş sona erdi. Yeni konsol, yanında birçok yeni oyunla beraber geldi, ki bunlardan bir tanesi de Uncharted: Golden Abyss oldu. Henüz PS3’teki Drake’s Deception’ın etkisinden kurtulamayan bizler, şimdi de Golden Abyss ile yepyeni bir maceraya yelken açıyoruz. SCE Bend tarafından geliştirilen yapım, PS Vita için hazırlanan ilk ve tek Uncharted oyunu olma özelliğine sahip.

Yeni bir konsolu ele almanın verdiği heyecan ve mutlulukla Uncharted’ı cihazımıza takıyoruz, ekrana dokunarak da oyuna giriş yapıyoruz. İlk etapta, ana menüde çalan müzik tanıdık geliyor kulağımıza. Evet, önceki oyunlarda da duyduğumuz, son olarak Uncharted 3’ün ana tema müziği olarak dinlediğimiz melodiler bunlar. Vakit kaybetmeden yeni oyun seçeneğini işaretliyoruz ve maceraya adım atıyoruz.

Ormanın derinliklerinde, uzun uzun zaman önce

Uncharted: Golden Abyss, PS3’e çıkan ilk Uncharted oyununun öncesini konu alıyor. Adamımız Nathan Drake, katliama uğrayan İspanyol askerlerinin 400 yıllık gizemini çözmek için yıla koyuluyor. Derken bir karakter daha selamlıyor bizi, ki bu da Drake’in eski bir arkadaşı Jason Dante. Dante hakkında yapabileceğim en güzel benzetme, The Mummy filmindeki Beni karakteri olacaktır. Hikayemizin bir de bayan kahramanı var. Esrarengiz bir şekilde ortadan kaybolan bir arkeologun torunu Marisa Chase. Chase’e dedesinden miras kalan bir eser, hem bu üçlü, hem de düşman kuvvetler için oldukça önemli. Peki ama neden?


Şuraya da ulaştım mıydı, tamamdır bu iş!

Üçünün de ilk etapta farklı amaçları var, ancak hikaye ilerledikçe olaylar dallanıp budaklanıyor ve kendinizi mini bir sinema filminin içinde buluveriyorsunuz.

Biz partneriz, hayır değiliz

Oyunun ilk dakikaları, alıştırma bölümleri kıvamında geçiyor. Çünkü oyunu oynamayı öğrenirken, bir yandan da yeni konsol PS Vita’nın nimetlerini ilk kez öğreniyoruz. Oyunumuz kontrol mekanizması, dokunmatik ve tuşlar üzerine kurulmuş. Sol analog çubuğuyla hareket ederken, sağ analog çubuğuyla da gidiş açılarımızı düzenleyebiliyoruz. Klasik Playstation tuşlarıyla ateş et, mermi doldur, zıpla veya siper al gibi işlevleri görüyoruz. Dokunmatik sistem ise, daha çok araştırma yaptığımız zamanlarda veya denge gerektiren işlemlerde devreye giriyor. Golden Abyss, PS Vita’nın hem öndeki ekranında bulunan dokunmatiğe, hem de arkasında bulunan dokunmatiklere destek veriyor.

Adamımız Nathan Drake’i az çok tanıyoruz değil mi? Yol alabilmesi için illa düz bir güzergahı takip etmesine gerek yok. Bulduğu her çıkıntıya tırmanabilir, her boşluktan yeni bir yol hazırlayabilir kendine. Aynı durum, yeni oyunumuzda da mevcut ve görüyoruz ki Drake, PS Vita’da da bir hayli esnek ve göze hoş gelen animasyonlara sahip. Macera boyunca bir hayli akrobatik hareket yapmamız gerekiyor ve o da bu hareketleri başarıyla yerine getiriyor.

Zamanı geldiğinde oradan orada atlamayı kesip, saklanmamız, düşmanlarımızı bir bir ortadan kaldırmamız gerekiyor. İşte burada da en büyük düşmanımızla karşılaşıyoruz; General Guerro! Guerro, bayan arkadaşımız Marisa Chase’nin elinde bulunan madalyonun peşinde. Belki de önemli bir sırrı ortaya çıkaracak anahtarın ta kendisidir, bunu henüz bilemeyiz.

Alarm, alarm!

Şimdi bir yandan araştırma yaparken, bir yandan da eli silahlı düşmanlarımıza dikkat etmeliyiz. Ama ne var ki buluşma kaçınılmaz oluyor ve oyun boyunca birçok kez onlarla karşı karşıya geliyoruz. Çatışmaya girmeden önce, kendimizi sağlam bir sipere emanet etmekte fayda var. Sipere geçtikten sonra sol tetik tuşuyla nişan alıp, sağ tetik tuşuna basarak ateş edebiliyoruz. İstersek vücudumuzu dışarı çıkarmadan, sadece kolumuzu uzatarak da ateş edebiliyoruz. Öldürdüğümüz düşmanların üzerlerinden mermi ihtiyacımızı gidermeyi de unutmamız gerekiyor. Bu arada, aynı anda üzerimizde iki silah ve bomba taşıyabildiğimizi belirtelim. Bazı zamanlar yakın dövüşe de girmemiz gerekiyor, ki bunlar gayet zevkli atraksiyonlar. Düşmanınıza genellikle arkadan gizlice yaklaşarak, birkaç vuruşta işini bitirebiliyorsunuz.


Yavru ceylan gibi kaçar, seke seke çaydan geçer…

Yapay zeka düzeyleri genel olarak iyi, ancak bazen saçmaladıkları da oluyor. Eğer uzak mesafeden çatışmaya girerseniz, düşmanlarınızın sürekli yer değiştirdiğine, siperde kendilerini güvene alarak ateş ettiklerine ve bir süre sonra da size ulaşmak için harekete geçtiklerine tanıklık edeceksiniz. Ancak yakın mesafe mücadelelerde, işler biraz daha değişiyor ve yapay zeka kararsızlığa uğrayabiliyor.

Her ipucu önemli

Mıntıka temizliği yaptıktan sonra, bulunduğumuz her mekanı incelemekte fayda var. Bazen önemli bulgular elde edebiliyoruz. Misal, yedi tane kağıt parçası bulduk diyelim. Bunları, PS Vita’nın dokunmatik sistemini kullanarak birleştirmeye çalışıyoruz. Veya eski bir miğfer bulduk diyelim. Kime aittir, nedir? Üzeri kirlendiyse, yine ekranı parmağımızla temizler gibi yaparak miğferi temizleyebiliyoruz. Cihazın arkasındaki dokunmatikleri de kullanarak miğferi döndürebiliyoruz ekranda. Böylelikle her tarafını inceleyebiliyoruz. Bir örnek olarak da ışığı verelim. Bir kağıt bulduk, ama üzerine yazılanlar silik, görebilmemiz için ışık kaynağı gerekiyor diyelim. PS Vita’nızı ışığa tutarsanız, yazıların da yavaş yavaş görünür olmaya başladığını göreceksiniz.

Bunun gibi birçok güzel detay, Uncharted: Golden Abyss’de sizi bekliyor. Yine de birkaç zor bulmaca olsaydı, hiç de fena olmazdı. Bazen “bul-vur-kaç” döngüsünde olduğunuzu hissediyorsunuz.

Bu arada, gittiğiniz mekanlarda fotoğraf çekebildiğinizi, fotoğrafın zum işleri için yine arka dokunmatikleri kullanabildiğinizi, çektiğiniz fotoğraflarla puan ve bilgiler topladığınızı da belirtelim.

Uncharted, PS Vita’da nasıl görünüyor?

Uncharted 3’ün PS3’te nasıl grafikler sunduğunu hepimiz görmüştük. Golden Abyss’i oynadığımda ise, açıkçası Uncharted 3’ün konsantre versiyonunu gördüm diyebilirim. Özellikle önemli karakterlerin tasarımları ve animasyonları gayet güzel. Ara sinematikler ve oyun içinde devamlı olarak değişen kamera açıları, oynanışa olumlu yönde etki ediyor. Çevre tasarımları, ışık gölge efektleri de iyi. Fizik namına pek bir şey gördüğümü söyleyememekle birlikte, patlama ve yıkılma efektlerinin biraz özensiz olduğunu da itiraf etmeliyim.


Çalışmalarından çok memnunum, maaşına 1 dolar zam yaptım!

İşin işitsel boyutuna geldiğimizde, bizi memnun eden bir tabloyla karşılaşıyoruz. Ana menüde çalan, oyun içinde tempoya göre değişiklik gösteren müzikler gayet hoş. Karakter seslendirmeleri ve çoğu zaman akılda kalıcı diyaloglar da geçer not almayı başarıyor. Silah ve patlama sesleri de güzel, ancak yoğun çatışmalarda bazen silahımın sesinin çıkmadığına şahit oldum.

Sonuca gelecek olursak Uncharted: Golden Abyss, PS Vita sahiplerinin kesinlikle oynaması gereken bir aksiyon macera oyunu. Vita’ya uygun olarak geliştirilen kontol yapısı, güzel grafikleri ve film gibi atmosferiyle PS3’teki Uncharted heyecanı, şimdi PS Vita’ya taşınmış. Birkaç eksik yönünü de es geçerseniz, bu oyunu seveceksiniz. İyi oyunlar!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu