Oyun İncelemeleri

Unreal Championship 2: The Liandri Conflict

Bundan yaklaşık 7 sene kadar evvel, FPS türünün en önemli örneklerinden biri
olan Quake 2, tüm oyun piyasasını allak bullak etmişken, 3Dfx hızlandırıcılı
ekran kartlarının yeteneklerini yeni yeni keşfetmeye çalışırken ve Quake 2’den
daha iyi bir FPS düşünemediğimiz zamanlarda Epic Mega Games isimli, o zamana
kadar adı sanı duyulmamış oyun firmasının bir nevi hidrojen bombası sayılan
Unreal isimli oyunu piyasayı alt üst etmişti. Hem grafiksel olarak pek çok
açıdan Quake 2’de daha iyiydi hem de teknik alt yapısı son derece güçlü olan ve
uzun yıllar oyunların yeni teknik motoru olacak olan Unreal motorunun da adını
dünyaya duyurmuştu. 3 boyutlu hızlandırıcıları olmayan oyuncuların da iyi
görüntü almasını hedefleyen grafik motoru devrimsel nitelik taşıyordu. Tüm
bunlara ek olarak da yapay zekâ’nın da sunduğu üstün kabiliyet deyim yerinde ise
bir kralı tahtan indirmiş, Unreal kelimesini onurla anılan bir isim haline
getirmişti.

Çoklu oyuncu temalı FPS dönemi

Tek kişilik oyuna odaklanmış, senaryo bazlı FPS’lerin yerini özellikle
multiplayer modlarını destekleyen FPS’ler almaya başlayınca yine ilk adım id’den
geldi ve pek çok hayranını şaşırtarak sadece çoklu oyuncu modu üzerine
yoğunlaşılmış bir devam oyununu, Quake 3’ü sürdü piyasaya. Oyunun o zamana kadar
geliştirilmiş en iyi grafik motoruna sahip olduğu kesinlikle su götürmez bir
gerçekti. Bunun en iyi örneğini bahsi geçen dönemde çıkarılan sayısız oyuna
teknik alt yapı sunmasından anlayabiliriz. Uzun bir süre geçmedi ki; Epic Mega
Games’in cevabı yine büyük oldu. Unreal Tournament (UT) isimli tıpkı Quake 3
gibi sadece çoklu oyuncu modlarına destek veren bir oyun piyasaya sürüldü ve
kimilerine göre pek çok yönden Quake 3’ü katlamış, mezara göndermişti. Aslında
abartılanın aksine UT, Quake 3’den teknik olarak daha üstün gözükse de, Quake
3’ün hemen her sistemde kolayca ve sorunsuzca çalışabilen motoru, ismini
sayamayacağımız kadar çokluktaki oyunun ana motoru olmuştu. Kısacası iki motoru
karşılaştırırken; “Kaliteli görüntü sunan mı? Yoksa sistem uyumluluğunu
benimseyen mi?” ön planda oluyordu, bu her oyuncu için değişiklik gösteriyordu.

Teknoloji ilerleyip, bundan 2 sene evvel alınması imkansız olan ekran kartları
bilgisayarlarımızda standart olarak belirmeye başlayınca, UT motorunun değeri
daha da arttı. Çünkü her sene daha da geliştirilen ve zamanında yüksek sistem
istediği için eleştirilen motor, artık gelişen teknoloji sayesinde standart
bilgisayarlarda bile çok rahat oynanılabiliyordu. Hal böyle olunca çoklu oyuncu
destekli FPS oyunlarının hemen her yönden en başarılı örneklerinden biri olan
Unreal Tournament 2004 piyasanın söz sahibi oyunları arasında en yukarılarda yer
aldı.

Konsollarda durum nasıl?

Buraya kadar anlattığım minik FPS tarihinde hep bir kenara atılan konsollar, FPS
türünde kısır dönemler yaşadı. Konsollar için üretilen FPS’lerin çok ama çok az
bir kısmı başarılı ve oynanılabilir halde iken son dönemin gözde konsollarından
olan Xbox’da HALO’nun çıkması ile belki de her şey değişti. “Game-pad ile FPS
oynanmaz!” mantığını buruşturup çöpe atan HALO, kendinden sonra gelecek pek çok
oyun içinde öncü oldu ve yaklaşık 3 yıldır konsollarda gerçekten başarılı FPS
oyunları çıkmaya başladı.

Şimdi bahsettiğim bu iki konuyu tek noktada birleştirirsek, konsolcuların tek
bir isteği vardı; çoklu oyuncu destekli FPS’lerin artması. Elbette yazının
başında belirttiğim gibi çoklu oyuncu destekli FPS’lerden bahsedip de Unreal’ı
es geçmek mümkün olamazdı ve uzun zaman geçmedi ki; 2002 yılında Epic Mega Games,
Digital Extremes ile birlikte ilk Xbox oyunları Unreal Championship (UC) ile
konsol dünyasına merhaba dedi. Atari’nin yayıncılığını üstlendiği UC’in en büyük
özelliği tabii ki çoklu oyuncu modu üzerine kurulu olması ve mükemmel
grafiklerle süslü oyunu hızlı aksiyonla birleştirmesi oldu. Özellikle Xbox Live!’ın
güçlü online sistemi ile sayısız oyuncu tarafından hep birlikte oynandı.

Epic Mega Games ile yeniden

Aradan yaklaşık 3 sene geçti ve bu dönem içerisinde çıkan oyunlardan özellikle
HALO 2 FPS’ler arasında çoklu oyuncu modu en sağlam yapımlardan olunca pek çok
oyunun kaderinde olduğu gibi UC’de yavaş yavaş bir kenara atılmaya başlandı.
Teknik yapısı, oyun motoru ve zengin modları olmasına rağmen yavaş yavaş sönük
gelmeye başlayan grafikleri ve modellemeleri ile HALO 2’den geride kalmıştı.
Hayranlarını fazla bekletmeden harekete geçen Epic Mega Games bu kez çıtayı daha
yükseğe çıkartmaya kararlı idi. Hem FPS olarak sağlam bir oyun yapısı
sunacaklar, hem de grafikleri bir seviye daha arttıracaklardı. Aksiyon konusunda
oyunun standartlarını bir üst kademe daha artırabilmek için belki de en doğru
kararı vererek oyunun yayıncılığı için daha evvel çalıştıkları Atari yerine
Midway ile anlaştılar. Açık söylemek gerekirse bu karar oyunun tüm karakteristik
yapısını değiştirdi, başarılı olan oyunu tek kelime ile mükemmele yaklaştırdı.

Bir oyunda emeği geçen isimler arasında eğer Midway varsa o oyun hem aksiyon
açısından hem de kanlı sahneler açısından en yüksek seviyede demektir. İşte UC
2’nin ilk oyundan en büyük farkı bu. Daha fazla aksiyon ve daha fazla kan…

Senaryo modu unutulmamış

Unreal Championship 2, her ne kadar çoklu oyuncu modlarına yönelik bir oyun olsa
da tek kişilik oynanılabilecek güzel videolarla süslenmiş bir senaryo moduna
sahip. İlk olarak yaklaşık 3 görevde kontrolleri öğreten bu senaryo modunu
herkesin mutlaka bir kere oynaması gerek. Çünkü oyuna eklenmiş güzel artıları en
iyi anlayabileceğimiz bölümler bunlar. Bölümlerin ilerleyişi ise tıpkı Quake
3’te olduğu gibi. Önce bir veya iki kişiye karşı haritalarda frag (öldürme
sayısı) savaşı veriyoruz. Her başarılı turun ardından bir sonraki bölümü aktif
etmiş oluyoruz. Bu şekilde hep bir sonraki bölümü açmak için daha zorlaşan
haritalarda daha zeki düşmanlara karşı savaşıyoruz. En güzeli ise hemen her
bölümün arasında bir video izlememiz. Her biri gayet güzel hazırlanmış olan
videolar bizi belli bir senaryo üzerinde ilerlediğimizi hissettiriyor.

Artık yavaş yavaş oynanıştan bahsetmek gerekirse dikkati bazı özellikler
çekiyor. Mesela oyun her ne kadar FPS olsa da yakın dövüş silahlarını
kullanmamıza, 3. kişi kameraya geçmemize imkan tanıyor. Hatta rakibimize son
derece akrobatik saldırırlar yapmamıza ve en ilginci de bitirici kombo vuruşlar
yapmamıza izin vermesi önemli artılarından. Tüm Unreal oyunlarında kullanmaya
alıştığımız tipik silahların elden geçirilmiş versiyonları oyunumuzda mevcut.
Her birinin normal atış haricinde ikincil saldırı modları var.

Yakın dövüş sistemi ile bambaşka bir Unreal

UC 2’in en önemli özelliği olan yakın dövüş sistemini hemen açıklamaya
başlayalım. UC 2’de her karakterde standart olarak bir mızrak, kılıç ve benzeri
yakın dövüş silahı buluyor. Bunları istersek yakın dövüş uygulamak istediğimizde
ya da kurşunumuz tükendiğinde kullanıyoruz. Elbette yakın dövüş bu tip bir
oyunda devrim niteliğinde ve oynanabilirliği kökünden değiştiriyor. Rakibinizin
oyun yapısına göre kimi zaman geçeceğimiz bu yakın dövüş modunda, eğer özel
güçlerimizi doğru kullanırsak son derece ölümcül oluyoruz. Yakın dövüşe
geçtiğimizde kamera üçüncül kişi görünüme geçiyor ve oyun tam anlamı ile aksiyon
moduna dönüşüyor. Burada tipik saldırı ve korunma modlarını kullanabiliyorken
yapımı sırasında Midway’in emeğinin geçtiğini hemen ispatlayan bitirici kombo
vuruşlar dikkati çekiyor. Yanlış okumadınız! Bir Unreal oyununda düşmanınızla
kapışırken son vuruşunuzu tıpkı Mortal Kombat oyunlarında olduğu gibi
kombolarla, ölümcül bitirici vuruşlarla yapıyorsunuz. Oyunu kökten değiştirdiği
ve farklı bir tat kattığı gözden kaçmayan bir ayrıntı.

Unreal Championship 2’nin kontrolleri elbetteki tüm Xbox kullanıcılarının en
merak ettiği unsurlardan biri. Kullanış rahat mı? Karaktere hakim olabiliyor
muyuz? Komboları kolayca uygulayabiliyor muyuz? Gibi soruların oyuncuların
kafasında oluşması normal. Bunların hepsine verilecek tek bir cevap var;
“Evet!”. İlk olarak tipik FPS kontrolünden başlarsak her şey tıpkı HALO oyununda
olduğu gibi gerçekleşiyor. Analog kollarla gayet rahat biçimde karakterimizi
kontrol ettiğimiz gibi, son derece hızlı ve seri hareketleri de kolayca yerine
getirebiliyoruz. Ayarlar bölümünden en ufak ayrıntısına kadar kontrolleri
değiştirebiliyor olmamız da bu başarıyı bir kat daha arttırıyor. Çift zıplama
tekniği olması daha seri hareketler yapmamıza imkan tanıdığı gibi, sağ analog
tuşa basmamız halinde ise rakibimize kilitleniyoruz. Ancak bu kilitlenme %100
isabetle ateş etmemizi değil, üçüncül kişi moda geçip rakibimize ani saldırı
yapmamıza yarıyor. Eğer rakibimizin gücü bitmek üzere iken ona kitlenir aniden
yanına uçarak karşısında dikilirsek o zaman kombo vuruş yapabiliyoruz. Özellikle
alıştırma bölümünde ayrıntılı anlatılan bu kısmı tıpkı Mortal Kombat türü
oyunlardaki fatality sisteminde olduğu gibi belli tuş kombinasyonunu seri bir
biçimde girerek bitirici bir hareket uyguluyoruz. İnanın bana çoklu oyuncu
tabanlı normal FPS oyunlarından kat be kat daha hareketli bir oynanış sunuyor bu
sistem.

Buraya kadar her şey iyi de peki görsellik nasıl?

Kesinlikle itiraf etmeliyim ki son dönemlerde biz, yılların Xbox kullanıcılarını
bile şaşırtacak kadar kaliteli grafiklere sahip oyunlar çıkıyor. Doom 3, Jade
Empire ve tabii ki Splinter Cell: Chaos Theory gibi yüksek grafik seviyeli
oyunlarla birlikte UC2’yi de aynı kategoriye koymak mümkün. Grafikler son derece
başarılı. Tüm görsel efektler yeri geldiğinde abartılarak, yeri geldiğinde
oyuncuyu büyüsüne kaptırarak ekrana taşınıyor. Midway’in de etkisi ile kan
seviyesi oldukça arttırıldığı gibi patlama efektleri, silah efektleri ve
karakterlerin animasyonları gayet başarılı. Harita dizaynları ise gerçekten
şaşırtıcı seviyede güzel. Hatırlarsanız HALO 2 geçtiğimiz E3 fuarında en çok bu
konuda, yani çoklu oyuncu modundaki harita dizaynları konusunda ön plana
çıkmıştı. UC2 ise çıtayı bir adım daha yükseltiyor. Tıpkı Quake 3 de olduğu gibi
bölümler geçtikçe büyüyen ve karmaşıklaşan haritalar, 3’erli takımların
kapışması esnasında tam bir savaş alanına ve ani çıkışlara, saklanma noktalarına
ve dürbünlü tüfekle av bekleme noktalarına sahip.

Kısaca bahsetmek gerekirse UC2’nin seslendirmeleri ve tipik Unreal oyunlarındaki
silahların ses efektleri son derece başarılı. En güzel ayrıntı ise böyle bir
oyunda duymaya alışık olmadığımız Mortal Kombat vari sesler. Yani gerek kombolar
ve bitirici vuruşlar esnasında gerekse oyunun diğer bölümlerinde bu gaz verici,
tok erkek sesi oyuna farklı bir hava katıyor.

Son notlar

Çoklu oyuncu modu temel olarak hazırlanmış UC2’nin tek kişilik senaryo modunu
oynayıp bitirdikten sonra, elbette ki en önemli özelliği, yani çoklu oyuncu modu
botlarla değil de arkadaşlarınızla oynayınca anlam kazanıyor. İlk olarak aynı
konsol üzerinde split screen (yani ekranın bölünerek oynanması) özelliğinin
olduğunu belirtmek gerek. UC2 için en kısır mod olsa da en kısıtlı kaynakla
oynanılabilecek bir tür. Bunun haricinde LAN ile farklı Xbox’ların bağlanması
sistemi ile gerçekten güzel maçlar yapılabilir. Daha çok Xbox oynatan kafelere
özgü olacak olan bu sistemin bir adım ötesine geçen mod ise hiç kuşku yok ki
Xbox Live!. Xbox Live! sistemi sayesinde dünya üzerinde sayısız Unreal oyuncusu
ile kapışabilir, takımlar halinde maçlar yapabilirsiniz.

Sonuç olarak Unreal Championship 2, Xbox’da eksikliği en belirgin şekilde
görülen çoklu oyuncu tabanlı yapımların yerini fazlasıyla alıyor. Grafiklerinden
seslerine, harita tasarımlarından teknik alt yapısına ve sayısız çoklu oyuncu
moduna kadar her şey oyuncuların avantajına sunuluyor. Tüm bunlara ek olarak
güzel videolarla süslenmiş tek kişilik senaryo modu da eklenince, oyun tadından
yenmez oluyor. Son zamanlarda sıklıkla söylediğim lafı tekrarlamak zorunda
kalmaktan mutluluk duyuyorum ve eğer Xbox sahibi iseniz bu oyunu şiddetle
almanızı öneriyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu