Oyun İncelemeleri

Valhalla Chronicles

Efendiim.. Ne varmış elimizde? Valhalla Chronicles. Kopyacı amcanın bilmemhangi siteden birebir kopi peyst yaptığı kapak arkasındaki açıklamaya bakacak olursak, “M.S. 800-1000 yılları arasında Viking dünyasında geçen mükemmel bir role playing oyunu.” Eyvallah, ben de böyle birşeylerin özlemi içerisindeydim zaten.. Yani en son oynadığım oyunun Britnis Dens Bit olduğunu gözönüne alırsak, kesintisiz 64 saat Mayın Tarlası bile oynayabilecek durumdayım, yeter ki eli yüzü düzgün olsun.

Zaten ne zaman istediğim oldu ki? Kapak arkasındaki açıklamanın ciddiye alınabilecek tek kısmı oyunun Viking dünyasında geçtiği. Oyun “izometrik”, yani Diablo kibin, halen jeton düşmediyse “iki boyutlu, üstten görünümlü” olarak oynanıyor. Sevdiğim tek kısmı da bu. Rpg dediğin iki boyutlu olur kardeşim. Verdiler NeverWinter Nights’ı elimize, onbeş dakika sonra midem bulanmış olarak kalktım. Sevmiyorum törd pörsın viyuv’u, cidden midem bulanıyor. Şimdi aranızda bazıları törd pörsın şeysinin ne olduğunu merak etmiştir. Açıklayayım efendim. Bu gavurca bir kelimedir. Türkçesi “Selahattin Abinin bakış açısı” olmaktadır. Selahattin Abi de şu anda arkanda dikilen ve sokacağı saat ücretini hesaplayan internet kafe sahibi oluyor. Şimdi geç Selahattin Abinin durduğu yere.. Yavaş, düşürüyodun adamı. Bişey diil oyun oynama ücretinden tutacak hesabı, fena olacak. Geçtin mi? Bak şimdi ekrana.. Selahattin Abinin bakış açısı bu işte. Şimdi hemen kaç yalnız. Selahattin Abi yanına üç garsonu da almış, “Bana kasten çarpan herif bu işte!” diyerek geliyor. Kaç. Uza!

Ne diyorduk? İkinci boyut, üstten görünüm vs. Her neyse. Oyundaki tek kaydadeğer şeyi söylemişiz o zaman. Mevzu şöyle: Odin, ki kendisi Vikinglerin en baş tanrısı oluyor, bi nevi big boss yani, günün birinde elinden sekiz adet rün tableti düşürür. Hikayenin o kısmında telefon çaldı, (Murat arşivindeki bilmemhangi oyunun bende olup olmadığını soruyordu, bende tabii ki, ama vermiycem) tam olarak niye düşürmüş anlayamadım. Diyelim ki kaşınırken elinden kayıverdi. Bu rün tabletlerinin en dikkat çekici özelliği dünyanın sonunu getirebilecek etkiye sahip olmaları. Zaten Odin’in yemek tarifleri yazıyor olsaydı şaşardım, illa dünyanın sonu, ki Vikingler Ragnarok diyor buna, gelecek. Gelsin. Odin baş tanrı olduğunu unutup tek bir hareketle tabletleri toplayabilecekken niyeyse bu işi insanların yapmasına karar verir. Zaten oyun başlarken dört karakterden birini seçmeniz isteniyor, birisi şahane bir hatun, diğerleri ise bol sakallı, tipsiz ve meşe odunundan hallice herifler. Bu tür oyunlarda kolayca zafere ulaşmak istiyorsanız en odun görüneni seçmeniz gerekir, hatırlatırım. Zaten ben de uzaktan en çok meşe ağacını andıran tipi seçtim. Mevzu bu yani, git tabletleri topla, arada da bi sürü yan quest çöz. Güzel mi? Değil. Oyun kocaman bir şaka gibi.

Başlar başlamaz ilk dikkatinizi çeken grafiklerin berbatlığı olacak. Berbat diyorsam ciddiye alın. Öyle böyle değil, Amiga’da bile çok daha güzel grafiklere sahip olan oyunlar vardı. Karakter animasyonları diyeceğim, öyle birşey yok. “Dövüş animasyonu” çlank çlonk efektiyle, ki çok daha iyisini mutfaktaki tencerelerle yapabilirsiniz, “koşma animasyonu” ise kesinlikle bir şeye benzetemediğim hışırtı sesleriyle tarif edilebilir, bu esnada karakterinizin hareketleri ise cidden odunca. Yani meşe ağacı falan diyorduk ya, o ciddi. Özetlemek gerekirse, grafikler “şaka yapıyor olmalılar, bu kadar kötü olamaz” dedirtecek kadar berbat. Oyunda ciddi bir Diablo özentiliği seziliyor. Hareket sistemi, quest’ler.. Elbette olmamış. Inventory, map gibi nesneler inanılmayacak kadar baştan savma hazırlanmış ve kullanılamıyor. Sağlık iksirini (ki sağlık iksiri olduğunu tahmin ediyorum, anlamanızın bir yolu yok) içmek için yarım saat falan uğraştım. Kontroller konusunda bir “brifing”
verilmediğinden, deneme yanılma yoluyla sonuca ulaşmak zorundasınız, benim de bu oyun için o kadar vakit ayırmaya niyetim yok. Menü dağılımı, kontroller, inventory vs. o kadar kötü ki, oyun halen alpha aşamasında mı acaba diye merak ediyorsunuz. Kendine saygısı olan hiçbir yapımcı, bu haliyle bir oyunu piyasaya sürmez. WizardWorks bile sürmez diyeyim de anlayın. 

Oyunun ilerleyen aşamalarında bir grup kurabiliyor ve hatta bu grupla İstanbul’a (MS bilmemkaçta ismi neyse) gelebilme imkanınız bile varmış ama o kadar sabredemedim. Gerçekçi olmak gerekirse, oyunu bir saat oynadım, ki bu sürenin 45 dakikası incelemesini yapmak zorunda olduğum içindi (hani farklı bir şeyler görür müyüm acaba diye), sağlık iksirini nasıl içeceğimi bulamadığımdan da öldüm, ölür ölmez de derhal kaldırdım. Size de aynını tavsiye eder, yapımcı firmaya buradan selam yollarım. Siz işi bırakın da bi Ganyan Bayii açın, oyun yapmaktan anlamıyorsunuz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu