Velvet Assassin
Uzun zamandır geliştirme aşamasında seyreden Velvet Assassin, birkaç erteleme
sonunda piyasaya sürülebildi. Stealth-Action türündeki yapım, Violette Summer
isimli bir kadın ajanın, artık birçok oyunda işlenen ve suyu sıkılan İkinci
Dünya Savaşı sırasında yaptığı görevleri ele alıyor. Oyun aslında İngiliz ajanı
Violette Szabo’nun (Violette Reine Elizabeth Bushell Szabo) gerçek yaşam
hikayesine dayanıyor. 1921’de doğan Szabo, Müttefik Kuvvetleri tarafında
Almanlara karşı yer almış. Birinci görevinde başarılı oluyor, fakat ikinci
görevinde yakalanıyor. Ravensbrück Toplama Kampı’nda 23 yaşındayken 5 Şubat
1945’te idam edilip, vücudu da yakılmış.
Anılar şimdi gözümde canlandılar…
Velvet Assassin’de, Szabo’dan esinlenip yaratılan ve ilk adı Szabo ile aynı olan
Violette Summer’ı yönetiyoruz. Aslında yapımda Violette’nin anılarını oynuyoruz
desek daha doğru olacaktır. Zira karakter aslında bir hastanede yatıyor. Biz de
onun sesinden hikayesini dinleyerek, hatıralarındaki görevleri yapmaya
çalışıyoruz. Yapımda ilerledikçe ara sinematikler devreye giriyor ve senaryo
hakkında bazı detaylar da ortaya çıkıyor.
Görevler üst düzey bir komutanı öldürmek, belge çalmak, bir yere gizlice sızmak
vs… gibi bildiğimiz amaçlardan oluşuyor. Klasik sayabileceğimiz görevleri, ne
yazık ki kısır sayabileceğimiz yollardan yapıyoruz. Bunun en büyük nedeni de,
aptal yapay zeka. Oyundaki rakiplerimizin zekası iyi değil, hatta çoğu zaman
saçma davranışlar gösterebiliyorlar. Bazen sizi hemen diplerinde olsanız da
görmüyorlar, bazen de görebiliyorlar. Öldürdüğünüz birinin cesedini bir başkası
bulunca alarma geçiyor. Eğer düşmanınız sizi görmezse, etrafı biraz daha
aradıktan sonra sanki yerde hiç ceset yokmuş, biri ölmemiş gibi görev yerine
geri dönüyor. Hatta yanı başında ceset olsa bile nöbet tutmaya devam ediyor.
Böylesi durumlar atmosferi baltalıyor.
Eğer Stealth-Action türünde biraz tecrübeniz varsa, bölüm başlarında biraz
etrafa baktığınızda, bölümü nasıl geçebileceğinizi kolayca çözebilirsiniz.
Farklı yollardan düşmanlarımızı öldürüp, görev noktasına gidebiliyoruz. Mesela
ıslık çalarak (Violette ıslık çalıp dikkatleri üstüne topluyor) düşmanımızı
olduğumuz yere çekip, onu orada öldürebilir veya gizlice oradan uzaklaşarak
düşmanın arkasından dolanıp, ilerleyebiliriz. Bazen sadece karanlıkta ve
engellerin arkasında saklanarak, sessizce görev bölgesine gidebiliriz. Bazı
bölümlerde kılık değiştirip (Görev gereği), gitmemiz gereken görev noktaları
oluyor. Böylece gizlenmeden gerekli yere ulaşabiliyoruz. Ancak kılık
değiştirdiğimizde dikkat etmemiz lazım. Zira düşmanlarımızın yakınında durdukça
bizi fark ediyorlar ve ateş ediyorlar.
“Yeri geldiğinde elektrik akımı olan telin elektiriğini kesip, üstünden atlamamız gerekiyor.”
Farklılık
Rakiplerimizi farklı yollardan öldürebileceğimizi söylemiştim. Violette,
herhangi bir rakibe arkadan yaklaştığında, düşmanını rastgele bir şekilde
gerçekleşen 50 farklı animasyondan biriyle öldürüyor. Bu çeşitli animasyonlar da
göze daha hoş geliyor. Aynı hareket olsaydı, sıkıcı olurdu. Yeri geldiğinde
arkadan yaklaştığımız düşmanımızın el bombasının pimini çekip, üstünde bombayı
patlatabiliyoruz. Suya elektrik vermek, patlayıcı varillerle rakiplerimizi
ortadan kaldırmak veya zehirli gazların olduğu varillere ateş edip,
düşmanlarımızı zehirleyip öldürmek gibi farklı yollar kullanabiliyoruz.
Velvet Assassin’de yanımızda sürekli olarak bir bıçağımız ve susturuculu
tabancamız var. Bölümlerde ilerlerken karşımıza farklı silahlar, zırh
çıkabiliyor. Cephane de çevrede az bulunuyor. Gizliliğin daha ağır basması
gereken oyun, bazen iyice aksiyona kayabiliyor. Yeri geldiğinde pompalıyı alıp,
rakiplere giriştiğimiz zamanlar da olmuyor değil. Nişan aldığımızda TPS olan
kamera açısı, omuza açısına geçiyor.
Çevremizde sağlık paketleri ve morfin bulunuyor (Kilitli kapıların anahtarları
ve bazen sağlık paketleri ölen düşmanlarımızın üstünden de çıkabiliyor). Morfin
demişken, oyunun öne çıkan özelliğinden bahsedelim. Morfin kullandığımızda zaman
ve tüm her şey duruyor. Ekran da değişiyor. Violette’nin giysisi hastanedeki
yattığı haliyle değişiyor. Kısa süren morfin modunda bulunduğumuz yerden
kaçabiliriz veya rakibimizi öldürebiliriz. Ancak tek bir kişiyi hakladığımızda
veya çok kısa bir süre sonra morfinin etkisi geçiyor ve her şey eski haline
dönüyor. Acil durumlarda morfin modunu kullanmak daha kârlı. Artı morfinler
sadece tek kullanımlık. Başka bir tane daha morfin bulana kadar modu yeniden
aktif edemiyoruz.Gizlilik ve sessizlik
Işık en büyük düşmanımız. Bazen ışıklara enerji veren kaynakları patlatmak veya
ışığın önüne kutu çekip, ışığı kesmek gibi atraksiyonlar gerçekleştiriyoruz.
Bazen bir yere çıkmak veya yolumuzu açmak için önümüzdeki cisimleri itmemiz ve
çekmemiz de gerekiyor. Karanlıkta Violette’nin etrafı mor bir renge bürünüyor,
bu durumda güvenli haldeyiz. Karakterimizin pek dayanıklı olduğunu söyleyemem.
Artı olarak Violette, giysi dolaplarına ve tuvaletlerin içinde de saklanabiliyor
(Kıyafet değiştirme de dolap veya tuvalette oluyor).
Velvet Assassin’de Violette’nin üç özelliğini geliştirebiliyoruz. Bunlar; morfin
süresini uzatmak, sessizce ilerlemesinin daha hızlı olması (Stealth) ve son
olarak dayanık (Strength). Bu özellikleri belli bir tecrübe puanına
ulaştığımızda, bir kademe arttırabiliyoruz. Puanları ise çevre bulduğumuz özel
toplanabilir nesneler ve bazı gizli kolay yan görevler sonucu kazanıyoruz.
Toplanabilir eşyalar ve saklı görevler için bölümde biraz dolanmak gerek. Mesela
yan görev için, katedralde bulunan altın bir heykeli, gizli bir bölüme
yerleştirmek örneği verilebilir. Kazandığımız tecrübe puanını istediğimiz
özelliğe yatırabiliyoruz (Özellikler yıldızla gösteriliyor ve en fazla beş
yıldız oluyorlar).
Teknik yapı
Velvet Assassin’in grafikleri genel olarak ortalama halde seyrediyor. Görselliğe
bolca Blur basılmış. Oyunun atmosferine uygun olması gereken gölge ve ışık
efektleri bazı yerlerde hoş durabiliyor. Yalnız Violette’nin modellemesi biraz
yapay. Hareketleri de bundan az da olsa nasibini almış. Rakiplerimizin
modellemesi de hep aynı tipte diyebiliriz. Çünkü bölümler farklılaşsa bile, daha
önce öldürdüğümüz bir düşmanın suratını başka bir rakipte görebiliriz. Genel
olarak çevre ve bina tasarımları da İkinci Dünya Savaşı’na uygun olarak
yapılmış.
“Violette, arkadan yaklaştığı rakibini, rastgele şekilde gerçekleşen 50 farklı hareketten biriyle öldürüyor.”
Seslendirmeler fena değil. Başka oyunlarda karşılaştığımız İngilizce konuşan
Alman askeri örneğine rastlamıyoruz. Hatta Violette, Fransa’da bir hastanede
yatıyor ve hastanede geçen sinematikte konuşmalar Fransızcaydı. Bu ayrıntılara
dikkat edilmiş. Ana karakterin seslendirmesi de iyi sayılır. Yalnız Alman
askerlerinin çoğu zaman tek başlarınayken aynı şarkıyı söylemesi ve bunu da aynı
ses tonuyla yapması kötü olmuş. Ses efektleri de ne yazık ki pekiyi sayılmaz.
Varile veya duvara bıçakla vurduğunuzda aynı ses çıkabiliyor. Müzikler genel
olarak atmosferi tamamlayıcı ve uygun olmuş.
Yapımın optimizesi biraz kötü, bazen ufaktan performansta sorunlar
yaşanabiliyor. Ayrıca bazı hatalar da var. Birbirinin içine geçen cesetler veya
cesetlerin içine giren Violette olabiliyor. Görünmez duvarlar da oyuna entegre
edilmiş. Mesela öldürdüğümüz bir düşmanın cesedini, deniz atmak istiyoruz
diyelim. Yalnız iskeleden cesedi aşağı sallamaya çalışırken, görünmez duvardan
dolayı ceset geri dönüyor. Aynı şekilde oyundaki ilerleyiş de bundan nasibi
almış. Yapımcıların belirlediği bir iki farklı yoldan gitmemiz lazım. Yoksa
görünmez duvarlar gene engel teşkil edebiliyor.
Sonlara gelirken…
Yapımda zıplama yok. Eğer bir yere çıkacaksanız veya bir yerden inecekseniz,
illaki farenin tuşuna basıp, Violette’nin inmesini, zıplamasını veya çıkmasını
sağlıyoruz. Kapıların anahtar deliklerinden bakıp içeride ne var yok kontrol
edebiliyoruz. Ancak Splinter Cell’deki gibi kapıyı yavaşça ve birden açmak gibi
bir özellik yok. Keşke olsaymış. Siz kapıyı tüm gıcırtısıyla açtığınızda bile
aptal yapay zekalı düşmanlar sizleri duymuyorlar. Bu da gerçekçiliği bozuyor.
Ancak yerde suya bastığınızda veya cam kırıklarında çıkan sese aşırı duyarlılar,
gene yapay zeka ve enstantane bir durum!
Artık son yorumlara gelelim. Açıkçası Velvet Assassin, daha iyi bir oyun
olabilirmiş. Temeli gerçek bir ajanın yaşamına dayansa da, ne yazık ki eksik bir
yapım olmuş. Gene de Stealth-Action türünde az sayıda çıkan oyunlardan biri.
Eğer türü seviyorsanız, güzel Violette ile 12 görevlik macerayı
yaşayabilirsiniz.