Oyun Ön İncelemeleri

Warcraft 3: Reign of Chaos

Bundan uzunca bir süre önce (1999 yazı) yazlığımızın balkonunda oturmuş buzların içinde tiz melodiler çıkardığı ve flört ettiği meyve suyumu yudumlarken, hasırımın üstünde yabancı bir bilgisayar dergisinin İstanbul’ dan bir arkadaşım vasıtasıyla postayla gelen sayısını, gözümdeki güneş gözlüğüne rağmen dikkatle ve keyifle okuyordum. Radyodan çalan müziğin de verdiği dayanılmaz rehavetle birlikte yaşamın bu kadar güzel olabilmesinin mümkün olup olmadığını kendi kendime soruyordum. Şu an için yaşamdan tek beklentim huzurumu ebedi kılması idi. Kafamı kurcalayacak hiçbir sorun ve beklentim yoktu. Bazen beklentiler ızdırap verebilir ve bu da benim istediğim en son şeydi. Ben tembellik yapmak için doğduğumu kanıtlarcasına miskin bir şekilde yatarken, simsiyah tüyleri güneşin tatlı sıcağında parlayan ve dinlenmek için balkonun demirlerine konmuş bir kuzgun ilişti gözüme. Bir süre onu izledim. Büyüleyiciydi. Sanki diğer kuzgunlardan daha farklıydı görüntüsü. Bu garip kuş da belirsiz bir asalet vardı. Ya da güneşi arkasına alıp bana bir oyun oynuyordu. Siyah tüylerinin arasından su damlacıkları süzülüyordu. Tüyleri kurumaya başladıkça kabarıyordu. Varlığı bana huzur verse de kendisi benim kadar huzurlu değildi. Gözlerini bana dikmiş ve sanki onu burada rahatsız eden bir şey varmış gibi tedirgin bir şekilde kanatlarını ve bedenini geriyordu. Keyifli yaşamımı onunla paylaşırsam belki rahatlar diye düşündüm, ve ona sordum. ‘’Bu kadar kusursuz olabilir mi?’’ Kuzgunun gözlerinin içinde acıma duygusu taşıyan bakışlar buldum. Bakışlarıyla birlikte tedirginlik bende de baş göstermişti. ‘’Bu saadetin, bu mutluluğun bozulacağından çok korkuyorum’’ dedim bir Türk filmi repliğine benzer şekilde. Fakat bir cevap değildi bu bakışlar. Tekrar baktım kuzgunun gözlerinin içine. Aslında çoktan cevap vermişti bana. Yavaş yavaş bakışları beynimde kelimelere dönüştü. ‘’ Lanet, elinde tuttuğun derginin sayfaları arasında gizli. Şimdi onu bırakırsan bir süre daha bu rahatlığının keyfini yaşarsın. Fakat unutma, er yada geç öğreneceksin ve beklentin bir kabusa dönüşecek. Çünkü onlar bunu hep yapıyor.’’ Ben arkasından şaşkın ve korku dolu bakışlarla uçup gitmesini izlerken o gözden kayboldu.

Aradan geçen günlerle birlikte korkum her an biraz daha artıyordu. O dergi ve kuzgun birer haberciydi. Bundan artık emindim. İkisi de efendilerinin yanında basit habercilerdi, biri yaşamımı cehenneme çevirmek için gönderilmişti, diğeri ise beni kaçınılmaz sondan biraz daha uzak tutmak için. Fakat bana yasaklanan ve içinde laneti barındıran şey beni içine çekiyordu. Sanki tanıdık bir madde gibi. Vücudumda daha önce kullandığım ve etkilerinden kurtulmak için çok uğraş verdiğim bağımlılık yapıcı bir madde gibi. Bana kullandığım zamanlar büyük keyif veren eski bir dost.

İki gün dayanmıştım. Bu şartlar göz önüne alınırsa uzunca bir süreydi. Bu süre içinde gördüğüm kabuslar uykusuz kalmamın baş nedenleriydi. Uyku paranoyamın artmasına neden oluyordu. Her şeyden korkar olmuştum. Kendi gölgemden bile. Karşı koymak anlamsızdı. Önümden geçen, bronz ve pürüzsüz tenlerini, etkileyici vücutlarını cüretkar bikinilerle gözler önüne seren genç bayanları gördüğümde umursamadım bile. Aklımda yasaklanan şeyden başka düşünce yoktu. O zaman bunun cinsel dürtülerin bile üstünde olan bir etki olduğunu anladım. Benim irademin üstünde bir etki. Çünkü inanın bana dostlarım kızlar en azından birkaç dakika izlenmeyi hak ediyorlardı. Buraya kadardı. Öğrenmem gerekliydi. Terler içinde derginin sayfalarını karıştırmaya başladım. Benim için yasak olanın ne olduğunu bilmediğim halde ilk görüşte onu tanıyacağımı biliyordum. Arayışım fazla uzun sürmedi çünkü aslında ben onu değil, o beni bulmuştu.

Kaygan ve koyu mavi renklerle yazılmış olan o yazıyı gördüm önce. BLIZZARD! Altındaysa iki adet screenshotla birlikte kısa bir haber ve Warcraft 3 yazısı vardı.

İşte o zaman neler döndüğünü daha iyi anlamıştım. İblisin beni nasıl kolayca ağına düşürdüğünü ve bundan sonra yapacaklarını artık biliyordum. Durduğum yer de hıçkırıklar içinde ağlıyordum. Fakat umduğumun aksine gözyaşlarını korkumdan ya da üzüntümden dolayı akıtmıyordum. Ondan vazgeçemeyeceğimi her ikimizde biliyorduk. Karşı koymanın bir anlamı yoktu. Karşı koymak yalnızca kaçınılmazı geciktirecekti. Bende onun ne kadar güvenli olduğunun tartışılacağı kollarına bıraktım kendimi.Şimdi 2001 yazındayız. Warcraft 3 ün her bir wallpaperı nı belirli aralıklarla bilgisayarımın üstünde konuk ediyorum. Hepsini lazer teknolojisiyle kaliteli posterler haline getirdim. Odamın içi bir Warcraft tapınağına döndü. Her fırsatta oyunun screenshotlarına bakıp kendimi avutuyorum. Oyunla ilgili her bir videoyu günde beşer kez izleyip beynimin uyuşmasına büyük bir zevkle izin veriyorum. BLIZZARD’ın eski oyunlarını sanki uyuşturucunun etkisini azaltmak için yine düşük dozda uyuşturucu alarak atlatmak isteyen bir bağımlı gibi her gün oynuyorum. Aklımı kaçırmamın şaşılacak bir şey olmadığı bir dengesizlik dönemindeyim. İblis bundan çok önce merak tohumlarını içime attı ve bana acılar çektirerek yeşermesini iki yıldır büyük bir zevkle izliyor. Her zaman olduğu gibi yine verdiği sözü tutmadı çünkü böylesi onun için daha keyif verici. Benimse karşı koyacak gücüm yok.

Kafayı çizmiş bir WarCraft fanatiği…

Etrafınıza şöyle bir bakın bakalım. Ne görüyorsunuz. Ben etrafıma bakınca her dergi toplantısında Warcraft 3 den saf bir fanatizm le bahseden oyun yazarları, oyunlara gönül vermiş kişiler görüyorum. Bilgisayarcıların önünde muhabbetlerinin temelini Warcraft 3 oluşturan elemanlar. Bu türle ilgilenen yada ilgilenmeyen herkes eğer bir yerlerden Warcraft 3 ün çıkacağını duymuşsa büyük bir merakla bu oyunu bekliyor. Hatta her mübarek günde bilgisayarcısına gidip ‘’ eheh abi Fifa’ nın yenisi geldi mi?’’ türünden sorular sorup milleti canından bezdiren tiplerden tutunda bizim bakkal Hüsamettin e ( tamam kabul şimdi biraz abarttım ama bilse o da beklerdi ) kadar herkes bu çıktığında hem satış rakamları hem de yaşatacağı inanılmaz tecrübeler açısından ortalığı yerinden oynatacak bu klasik olmaya aday oyunu büyük bir merakla bekliyor. Bende bu oyunun ön incelemesi ile karşınızdayım ki bu da bana apayrı bir heyecan aşılamış durumda.

Yalnızca yapımcısı BLIZZARD’a bakarak Warcraft 3 ün ne çeşit özellikler taşıyacağını tahmin etmek pek zor değil aslında. İlk başta izledikten sonra uzunca bir süre hayranlık hissinden beyninizin vücudunuzla bağlantısını kesecek bir başlangıç videosu. Öyle ki videoyu tekrar tekrar izlemekten oyunu oynamaya yaklaşık 3-4 saat sonra başlayacaksınız. Artık oynamaya karar verip başlangıç videosunu geçip ana mönüye geleceksiniz ama dayanamayıp videoyu son bir kez daha kez izleyip oyuna başlayacağınıza kendi kendinize söz vereceksiniz ama nafile. Birkaç saat daha beyninizi uyuşturup ancak oyuna başlayabileceksiniz. Artık kendinizi hazır hissettiğinizi düşünüp oyuna başlayacaksınız ve daha ana mönüde piyasadaki her oyuna her firmaya yapılan meydan okumanın daha burada başladığını göreceksiniz. Oynamaya başladıktan birkaç gün sonra ise temel ihtiyaçlarınız haricinde bilgisayarın başından hiç kalkmadığınızın farkına varamayacak ve fare-klavye ikilisinin artık vücudunuzun ayrılmaz birer parçası olduğunu ancak oyun bittikten ve siz onları ellerinizden ayıramadığınız zaman anlayabileceksiniz. Mükemmel hikaye kurgusunun, bu tür bir oyuna yakışacak en iyi, en iddialı grafik motorunun varlığının ve birer şaheser niteliğindeki ara videolarının oyun boyunca yanınızda olacağını söylemeye gerek bile duymuyorum. Şimdi edindiğimiz bilgilerle bizi nasıl bir Warcraft bekliyor bir bakalım.

Bir kaplandan daha yırtıcı…

Senaryonun kuru kuruya gitmediğini, ana ve ara videolarla desteklenmesi gerektiğini en iyi bilen firmanın BLIZZARD olduğunu düşünürsek şu anda ki senaryonun bizi oyun elimize geçtiğinde defalarca kez daha fazla etkileyeceğini bilmek senaryo hakkındaki tereddütlerimizin ortadan kalkacağının garantisini veriyor. Oyun boyunca amacımızı belirleyecek olan ana senaryonun bir çok yan görevle besleneceğini fakat bunların oyunun sonuna etki etmeyeceğini (Ah! Ah! Fallout seni asla unutmayacağız.) biliyoruz. Oyunumuzun konusu ise şöyle; serinin diğer oyunlarının ve FRP tarihinin aksine orcların Warcraft 3’te eskiden soylu bir geçmişlerinin olduğunu öğreniyoruz. Bundan çok önceleri orclar aslında barbar bir ırk değillermiş ve hayatlarını barış içinde kendi hallerinde sürdürüyorlarmış. Fakat Burning Legion adında şeytani bir güç onları dünyanın kontrolünü ele geçirmeleri sırasında kullanmak için bildiğimiz barbar bir ırk olan vahşi orc lara çevirmişti. Orclar bu değişimle birlikte Azerot’ taki diğer ırklara karşı bir yıkıma giderler. Yıllarca süren savaşlar orclar da dahil bir çok ırkın izleri kolayca silinemeyecek yaralar almalarına yol açar. Buradan sonra devreye hikayesini artık bir çok BLIZZARD fanatiğinin bildiği Thrall adlı genç orc giriyor. Thrall’ın hikayesini derken BLIZZARD tarafından yapılan ve demolarını izleyip deliler gibi beklediğimiz adventure oyununu kast ediyorum. Bilgisayarlarda o dönemler (3-4 sene önce) adventure oyunları kısırlığı yaşandığını ve böyle bir yapımı piyasaya sürmenin riskli olabileceğini düşünen BLIZZARD bu oyunun yapımını durdurmuştu. Tabii birde teknolojik yetersizlikten dolayı durdurdukları açıklanmıştı ama artık bu hikayeyi ne kadar yerseniz. Thrall’ın konuya girmesinden bahsediyorduk. Bu genç orc doğumundan kısa bir süre sonra insanların eline düşmüş ve uzunca bir süre yaşamı onların egemenliğinde bir esir hayatı sürmüştür. İçinde bir isyankarın ateşini taşıyan Thrall insanların elinden kaçmayı başarır ve dağılmış olan orc kavimlerini toplayıp sınırsız egemenlik için örgütler. Orc lar Thrall’ın önderliğinde kendilerini barbar bir ırk haline getiren Burning Legion’ın lanetinden kurtarır ve yalnızca özgürlükleri söz konusu olduğunda savaşan bir ırk haline dönüşürler tekrardan. Burning Legion ise büyük ölçüde hakimiyeti eline geçirmiş ve Azeroth’ta ki ırklara son darbeyi vurmak için tekrar harekete geçmiştir. Artık Burning Legion için başarısızlığın telafisi yoktur. Azeroth diğer tüm canlılardan temizlenecektir.Gördüğünüz üzere senaryoda yüksek bir potansiyel var. Söz konusu yapımcı firmada BLIZZARD olduğuna göre de işleniş açısından da mükemmel rahatlıkla yakalanabilir. Yalnız bir şey var ki o da BLIZZARD’ın inatla orcları onurlu ve yiğit yaratıklar haline getirmeye çalışması. Orc’ları dehşetengiz hayal gücünde barbar bir ırk olarak yaratan ustanın mezarında kemikleri sızlar mı bilmem ama bu insana çok zor kabullenilecek bir olay gibi geliyor. Ben orcların geçmişi yavaş yavaş sağlamlaşmaya başlamış frp aleminde hiçbir zaman onurlu bir geçmişlerinin olduğunu yada iyi tarafta olduklarını hatırlamıyorum. Tabii bu her şey olduğu gibi kalsın, hiçbir şey değişmesin demek değil. Yalnızca bu biraz gereksiz geldi ve alışmak pek de kolay olmayacak. Fakat kimse şunu unutmasın. Burada bahsedilen yapımcı firma BLIZZARD ve izlediğim son Warcraft 3 videosundan sonra zor da olsa bu değişimi kabul edeceğiz sanki.

Bir akıl hastasından daha dengesiz…

Oyunun hangi tür içine dahil olacağını ve oynanışının ne şekilde olacağı yolundaki tüm sorularınızı ortadan kaldıralım şimdi de.

Oyunun ilk başta RPG (Role Playing Game) ve RTS (Real Time Strategy) karışımı olacağı söyleniyordu. Arada bu verilen umut dolu sözlerin biraz güven kaybına uğradığı ve bizi endişeye düşürdüğü bir geçek. Her şeye rağmen BLIZZARD sözünde duracağa benziyor ve her geçen gün sarsılan güvenimizi biraz daha fazla kazanıyor.

Bu RPG-RTS karışımını biraz daha açmak gerekirse, oyun içinde birliklerinizi aynen Warcraft 1-2’de olduğu gibi gerçek zamanlı bir şekilde kontrol ediyorsunuz. Yalnız bu sefer elinizde kolayca harcanmayı bekleyen ordularınız yok. İşte bu noktada RPG tarzı oynanışta işin içine giriyor. Şöyle ki elinizde sınırlı sayıda adamınız var ve bu savaşçılarınızla oyun boyunca ilerleyip düşmanlarınızı sıkı taktikler geliştirerek öldürmeniz gerekiyor. En kolay anlaşılabilir örnek sanırım Fallout Tactics olacaktır. Adamlarınız oyun içinde özellikleri gelişebilir türde olan kahramanların (kahraman özelliğine birazdan değineceğim) yanında savaşacaklar. Artık öyle eskisi gibi cinnet modunda kaynak toplayıp, karşı tarafa harcansa da umurunuzda olmayan devasa birlikler gönderemeyeceksiniz. Elinizde ki değişik yeteneklerde ki adamlarınızı tam bir stratejik düşünce sistemi ile yönetecek ve ölmelerinin sizi ne çeşit bir kaosa düşüreceğinin farkında olarak hareket edeceksiniz.

Karakterleriniz bölümler ilerledikçe mevcut yeteneklerini geliştirecek ve yeni yetenekler kazanacaklar. Böylece her bölümde aynı hit point’e ve saldırı yeteneklerine sahip adamlarınızı hep aynı şekilde yönetmeyeceksiniz. Oyunda ilerledikçe ilk bölümdekinden daha güçlü ve yetenekli olan adamlarınız yeni yetenekleriyle daha farklı stratejiler geliştireceksiniz.

İşin RPG kısmının nasıl olacağı konusunda kafamızdaki soru işaretleri yavaş yavaş silinirken serinin diğer oyunlarının özünü oluşturan RTS kısmı içinde temel bilgilere sahibiz. Oyunun kaynak yönetimi ve üretim kısmı bu kez biraz farklı olacak. BLIZZARD oyuncuların kaynak toplama ve birim üretimi gibi sıkıcı konularla oyunun aksiyon yönünün tadını tam anlamıyla çıkaramayacaklarını düşündüğünden oyunun savaş kısmını ön planda tutmayı uygun görmüş. Bu her RTS oyununda aynı oyun sistemini defalarca oynamaktan bıkmamış ve Warcraft 3’de de olsa yine bıkmadan oynayabilecek RTS manyaklarını üzebilir. Fakat onlar da şunu unutmamalı ki zevklerine ve düşüncelerine saygımız sonsuz ama eğer bu tür oynanış şeklini benimsemiş bir oyun istiyorlarsa zaten piyasanın yarısını hepsi birbirinin aynı RTS oyunları işgal etmiş durumda. Çok istiyorsanız onlarla vaktinizi harcayabilirsiniz ama bizim Warcraft’ımızdan uzak durun. Fazla mı tehditkar oldu. Başlıkları okuyun 🙂

Karakter özelliklerinin arasında oyunun sıcaklığını ve senaryonun sürükleyiciliğini arttıracağı düşünülen yeni bir özellik daha var. Kahramanlar (Heroes).

Bu karakterlerin üzerlerinde tıpkı Diablo 2’de olduğu gibi çeşitli özelliklere sahip silahlar kullanabilecek, onların yeteneklerini geliştirebilecek ve bazı yeteneklerini diğer dost birimlerle paylaşabileceksiniz. Kahramanlar diğer birimlerinize göre daha güçlü ve üretilmesi daha zor olacak tabii. Ayrıca sınırlı sayıda üretilebilecekler. Birimlerinizi onların önderliğinde savaştıracak ve zafer yolunu arayacaksınız.

Warcraft 3’te merakla beklediğimiz, firma tarafından devamlı değiştirilen ve yenileri eklenen karakterlerde şu andaki bilgiler ışığı altında incelenmeli.Oyun için hazırlanan 5 farklı ırk var. Her ırkın kendine ait ayrı senaryoları, birimleri, büyüleri, oynanış stratejileri olacak. Bunlardan insanlar, orclar, undead ve night elves olanları oynanabilir, Burning Legion (böyle korkutucu ve manyak bir isim olabilir mi?) olan ve senaryo içinde çok önemli bir yer tutan ırk ise oyuncu tarafından oynanamayan karakter grupları arasında yer alıyor. İlk başta Burning Legion’ınında kontrol edilebilir bir ırk olacağı söyleniyordu ama BLIZZARD bu ırkın kontrol edilebilir hale gelmesini çıkartacağı ek görev paketlerinde hizmete açmayı düşünüyor olabilir. Açıkçası onları ne kadar suçlayabiliriz bilmiyorum. Ticari kaygılar insanı nelere zorluyor. Sonuç olarak Burnin Legion’ı yalnızca karşınızdaki bir düşman olarak görebileceksiniz Fakat sanırım bu bile yeterli olabilir. Ayrıca yine elimize ilk haberler ulaştığında dwarf ve elf’lerin ayrı birer ırk olacağı söyleniyordu. Fakat şimdi baktığımızda iki ırkın da insan ırkı içine dahil olduğunu görüyoruz. Yani birbirine tamamen zıt karakterdeki bu iki ırkın ordular halinde aynı tarafta savaşması söz konusu. Hadi bakalım daha neler göreceğiz. Dediğim gibi eskiye körü körüne bağlılık beklemiyoruz. Belki de bunlar gözümüze hoş gelecek ayrıntılar olacaktır. Fakat BLIZZARD bunu mecburiyetten yaptı gibi. Bu kadar çok ırka ayrı senaryo, ayrı video tabii onların da gözünü korkutmuştur.

Karakterlerin burada her birinin tek tek özellikleri türünden bilgileri vermek istemiyorum çünkü bu bilgiler devamlı değişkenlik gösteriyor. Oyun çıktıktan sonra hazırlanacak bir strateji rehberinde karakter özelliklerinin derinlemesine incelenmesi hem daha sağlıklı hem de daha doyurucu olacaktır. Bizimde amacımız size en sağlıklı ve en doyurucu bilgiyi vermek olduğuna göre strateji rehberini beklemek en doğrusu.

Bir Orc’dan daha barbardır…

Peki bir çoğunuzun merak ettiği üzere grafikler konusunda Warcraft 3 neler vaat ediyor. İlk Warcraft 3 haberleri elimize ulaştığında oyunun tamamiyle 3 boyutlu olacağı söyleniyordu. Oyun içinde serbest 360 derecelik bir kamera açısının bulunduğu bir grafik motoru olacaktı. Fakat daha sonra BLIZZARD, RTS’lerde neredeyse hiçbir kolaylık ve yarar sağlamayan 3D desteğinin bir kısmını oyundan çekti çıkardı. Bence de çok iyi yaptılar. BLIZZARD oynanabilirlikte doğabilecek problemlerin getireceği tepkilerden çekinerek kamera açısını sabitlemiş. Hemen paniklemeyin. Warcraft 3’te yine serinin diğer iki oyununda olduğu gibi sabit bir kamera açısının kullanılacak olması grafiklerin gelişme kaydetmeyecek olması anlamına gelmiyor. Oyunun tüm grafik motoru yine 3D hızlandırıcı kartlara tam destek verecek. Karakter animasyonları, büyü efektleri, yer yüzü şekilleri ve bina üniteleri ilk başta söylediği gibi 3D modellendirilecek.

Bu sabitlemenin oynanışa getireceği rahatlık tartışılmaz. Ayrıca bu değişiklikle birlikte sistem gereksinimlerinde de bir düşüş bekleyebiliriz. Fakat BLIZZARD ın Diablo 2’de yaptığı gibi oyunun çok düşük sistemlerde de çalışması için grafik kısıntılarına gitmesini Warcraft 3’de tekrarlamamasını dileyelim. Bir oyunun grafik motorunun her sistemde rahatça çalışması tabii ki çok hoş bir şey ama eğer bu yüzden oyunun grafiklerinin kalitesinden ödün verilecekse o zaman bu bir özellik değil, eksiklik olur. Her zaman yaptığımız gibi bekleyip göreceğiz ama elimizdeki screenshoot lara bakarak bile BLIZZARD’ın bizi bu kez grafik konusunda hayal kırıklığına uğratmayacağını söyleyebiliriz. Hayırlısı olsun.

En son olarakta Warcraft 3’de takım ruhunun boy gösterebileceği deatmatch
tarzında multiplayer oyunlar oynayabileceğimizi söylemek istiyorum. BLIZZARD yine Diablo 2’de yaptığı gibi multiplayerda da oldukça büyük bir kesime hitap eden bir oyun hazırlıyor aynı zamanda. Gene bir çok kıta için ayrı server’lar kurulacak ve insanlar birbirlerini zevkle ezecekler. Yalnız klan kurma olayı Warcraft 3 ne kadar yaygın olur bilinmez.

Şu anda edindiğimiz bilgiler ışığında Warcraft 3’ün son yılların en çarpıcı oyunlarından biri olacağı konusunda şüpheye düşmüyoruz. Fakat Diablo 2’de de bu tür bir bekleyiş içine girdiğimizi ve birazcık hayal kırıklığına uğradığımızı da unutmuyoruz. Sonuçta Warcraft 3 piyasaya çıktığında single ve multiplayer modlarda tacı uzunca bir süre kiralayacak gibi gözüküyor. Şüpheye düşenler varsa kendilerini fazla üzmesinler çünkü BLIZZARD bu kez beklentilerin çok çok üstünde bir oyun yapacak gibi gözüküyor. Hep birlikte çıkış tarihini bekleyelim ve görelim. Bu arada oyunun beklenen çıkış tarihi 2001 kışı ama siz yine de o kadar emin olmayın. BLIZZARD dan bahsediyoruz. Bekletmeyi ve meraklandırmayı kendine sadistçe bir zevk olarak kabul ettiren firmadan.

Ne dediniz? Kuzgun mu? Anladım haberciyi soruyorsunuz. Warcraft 3’de ona bolca rastlayacağız merak etmeyin.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
  • Rage
Başa dön tuşu