Oyun İncelemeleri

Watch Dogs Legion inceleme

Watch Dogs Legion inceleme : Watch Dogs her zaman güzel bir konsepte sahipti. Çevrenizde gördüğünüz hemen hemen her teknolojik alet ile etkileşime geçmek cidden harika bir fikirdi. Her ne kadar serinin ilk oyunu bu fikri güzel bir şekilde uygulasa da, oyunun eğlence faktörü tamamen unutulmuştu. İkinci oyun ise eğlence ve çeşitlilik bakımından ilk oyunun üzerine daha fazla şey katmıştı diyebiliriz. Yayınlanan ilk fragmanlarından itibaren gördüğümüz üzere 2. oyunu kendine baz alan bir devam oyunu var karşımızda. Peki Watch Dogs Legion bir önceki oyunun üzerine neler katmış, gelin hep birlikte bakalım.

Watch Dogs Legion incelemesi

Oyunun hikâyesi, yakın gelecekte yapay zekâ yüzünden sıkıntıya giren İngiltere ekonomisinin çöküş döneminde geçiyor. Hikâyeye DedSec adlı hacker grubunun bir üyesi olan Dalton Wolfe olarak başlıyoruz.  Parlamento Binası’nı patlayıcılarla yıkmayı planlayan “Zero Day” adlı bir grubun planlarına engel olmaya çalışıyoruz oyunun giriş kısmında. Ancak, tam da patlayıcıları etkisiz hale getirecekken, Zero Day, Londra çevresinde ek olarak yerleştirdiği patlayıcıları patlatarak şehri kaosa sürüklüyor. Oyunda kısa bir süreliğine gördüğümüz Dalton, Dedsec’in bombalamalarla uzaktan yakından alakası olmadığına dair kanıt sunamadan öldürülüyor ve suç tamamen Dedsec’in üzerine kalıyor. Bu patlamanın ardından İngiliz hükümeti, özel bir şirket olan Albion ile Londra’yı düzene sokması için anlaşma yapıyor. Bu patlamaların suçlusu da DedSec olarak görüldüğü için grup eskisi kadar aktif olamıyor ve kabuğuna çekilmek durumuna kalıyor.  Biz de DedSec grubunun bir üyesi olarak üzerimize atılan iftiradan kurtulmak için ekibimize yeni üyeler alıp grubumuzun adına sürülen bu kara lekeyi temizlemeye çalışıyoruz.

Çevre ve Karakter

Oyunun giriş kısmı bittikten sonra karakterimizi seçmemiz için bir ekran beliriyor. Her karakterin farklı bir özel yeteneği bulunmakta. Örneğin; bir karakterde çağırıldığı zaman hemen yanımızda beliren bir motor varken bir diğerinde hackleme süreleri düşmekte. Bu da size görevlerde bir hayli kolaylık sağlamakta. Ben şahsen araç sürüş mekaniklerini deneyimlemek için motoru olan bir karakter seçtim. Seçimlerinizi tamamladıktan sonra güzel Londra sokaklarını turlamaya başlıyorsunuz. Şehir detay açısından baktığımızda gayet güzel ve tatmin edici. Oyunun sokaklarında adımlarken sanki cidden Londra’da olduğunuzu hissettiriyor. Harita gayet büyük ve gidilecek bir hayli yer var. Oyun içinde bolca yan görev olduğu için vakit geçirecek ve uğraşacak tonlarca şey bulabiliyorsunuz. Şehirden bahsetmişken sürüş dinamiklerine de değinmek istiyorum. Açıkçası sürüş dinamikleri konusunda oyun beni biraz hayal kırıklığına uğrattı. Neden diye sorarsanız, Watch Dogs 2’nin sürüş dinamikleri üzerine neredeyse hiçbir şey katılmamış. 2. Oyundaki hantallık bu oyunda da devam etmekte ne yazık ki. Herhangi bir araç kullanırken o aracın ağırlığı oyuna pek yansıtılamamış gibi gözüküyor.

Optimizasyon ve grafikler

Sanırım oyunda beni en çok rahatsız eden olaya geldik. Optimizasyon. Bu sorun yalnızca benimle mi alakalı bilmiyorum fakat ortalama 45 FPS ile deneyimlemek durumunda kaldım Watch Dogs Legion’ı. Oyunun yükleme süreleri ve oyun içi takılmalar da cabası. Bu olay oyun deneyimimi fazlasıyla baltaladı diyebilirim. Dediğim gibi yalnızca benden kaynaklı bir durum da olabilir bu. Fakat bu durum, oyunun grafiklerinin güzel olduğunu ve gayet güzel bir renk paleti kullanıldığı gerçeğini değiştirmiyor. Fakat Ubisoft’un ileride yayınlayacağı güncellemeler ile bu sorunun üstesinden gelinebileceğini, daha da önemlisi gelmesi gerektiğini düşünüyorum.

Recruitment sistemi ve karakterler

Gel gelelim Watch Dogs Legion’un en çarpıcı noktasına. Oyunda gördüğünüz her NPC oynanabilir karakter konumunda. Yani diyelim ki canınız sıkıldı ve karakter değiştirmek istiyorsunuz, gidip de otobüs bekleyen bir büyükanneyi oynayabilirsiniz. Ancak her güzel şeyin bir bedeli vardır demişler. Watch Dogs: Legion’da da bu sözün ne kadar doğru olduğunu görebiliyoruz. Çünkü gözümüze kestirdiğimiz karakteri ekibimize katmak için o karakterin sizden istediği şeyleri yerine getirmeniz gerekmekte. Bu konudan memnun kaldığımı söylemem gerek. Ekibime 10’dan fazla karakter kattım ve hiçbirinde kendini tekrar eden bir göreve rastlamadım. Bu görevlerin oyun ilerledikçe tekrara düşmesi olası fakat görev havuzunu yeterli düzeyde tuttuklarını söyleyebilirim. Peki bu ekibe her yeni üye kattığımızda görev yapacağımız anlamına mı geliyor? Neyse ki hayır. Çünkü Londra sokaklarında rastgele oluşan olaylarda yardım ettiğiniz NPC’ler direkt olarak ekibinize katılmayı kabul ediyorlar. Bu da karakter görevi tekrarını engellediği gibi farklı karakter yelpazesinin de geniş bir şekilde tutulmasını sağlamış. Bunu da belirtmeden geçmeyelim 

Yönettiğimiz karakterlerin başta da belirttiğim gibi kendilerini öne çıkaran birtakım özellikleri bulunmakta. Örneğin bir suikastçı seçtiğiniz zaman yakın dövüşte uçan tekmeler savurmaya başlıyorsunuz. Fakat bu da sizin hack yeteneklerinize bir eksi vuruyor. Aynı şeyler hack yetenekleri yüksek olan NPC’ler içinde geçerli. Fakat oyunda istemediğiniz kadar çok karakter olduğu için bu tarz ufak detaylara takılmamak gerekli. Aynı zamanda belirtmek isterim ki, yetenek ağacında bir yetenek geliştirdiğiniz zaman bu geliştirmeler tüm karakterlere etki ediyor. Bu da her karakter için ayrı ayrı uğraşmanızı engellemiş oluyor bir bakıma. Yani aslında karakterin değil de DeadSec grubunun yeteneklerini yükseltmiş oluyorsunuz da diyebiliriz. 

Fakat bu durum yine de karakterler konusunda eksikler olmadığı anlamına gelmiyor. Örneğin oyunda oynayabileceğiniz karakterler o kadar fazla ki, bir süre sonra birden fazla karakteri aynı kişiler seslendirdiği için dönüp dolaşıp aynı karakteri oynuyormuşsunuz gibi bir hissiyat bırakıyor insanda. Kaldı ki hem bazı karakterler hem de oyunun genelinde bir seslendirme problemi var gibi duruyor. Diyalog ve selendirmeler doğallıktan uzak, yapmacık geliyor. Örneğin benim oyuna başlarken ilk seçtiğim karakterde İngiliz aksanı yok denecek kadar azdı. Denemeye çalışıyordu fakat pek de başarılı olduğunu söyleyemem. Bu recruitment sistemi aynı zamanda benim gibi oyunlarda tek bir karaktere bağlı kalmanın önüne geçmiş diyebilirim. Yani bu kadar çok karakter olunca yönlendirdiğiniz kişi ile empati yapamıyorsunuz. Oyunda karakter özelleştirme de mevcut ancak oyunda o kadar çok karakter var ki, oynadığınız karakterleri özelleştirmenize gerek bile kalmıyor.

Ekipmanlar

Oyunda herkese hitap eden ekipmanlar bulunmakta. Elektronik Muşta’dan tutun da görünmezlik pelerinine kadar. Bu da oynanış stiline bir artı sağlamış diyebilirim. Ekipmanları oyun içindeki görevlerden ve açık dünyadan kazandığınız paralarla geliştirebiliyorsunuz. Bu da her ekipmanı ayrı ayrı güncellemeniz gerektiği anlamına geliyor. Kısacası oyunda sunulan ekipmanlar gayet yeterli olmuş diyebilirim.

Görev çeşitliliği

Evet, gel gelelim oyunun görevlerine ve görev çeşitliliği kısmına. Oyunun hikâyesi her ne kadar bir şeyleri eğlenceli bir dilde anlatmaya çalışsa da, tekrar eden görevler yüzünden bu anlatımlar çok gölgede kalıyor. Örneğin, görev almaya gidiyoruz, eğlenceli esprili diyaloglar ile başlıyoruz göreve. Daha sonrasında ise yapmanız gereken görevler öyle bir kısıtlanıyor ki, neredeyse her görev birbirine benzemeye başlıyor. Örnek vermem gerekirse; Hikâye odaklı bir görev alıyorsunuz, görevde verilen mekânı hackleyip DedSec’in propagandasını yapmanız isteniyor. Bunlar ilk başta her ne kadar eğlenceli gelse de daha sonrasında tekrara düşüyor. Kağıt üzerinde görevler her ne kadar farklı olsa da temelde aynı kalmış. Yani bana kalırsa, bir görev sadece telefonunuz ile bir kapıyı hackleyip gizlice düşman öldürmeye çalışıp görevi tamamlamak olmamalı. Oyunda ekipman olarak örümcek ve drone da kullanabiliyoruz ancak temel olarak yaptığımız her şey aynı. Tek fark bu işleri kimi zaman farklı ekipman ve lokasyonlarda yapmamız. Ben şahsen Watch Dogs 2’nin üzerine hikâye bakımından pek de akılda kalıcı bir iş çıkardıklarını söyleyemeyeceğim ne yazık ki. Ancak şöyle bir durum var, oyunun Multiplayer modu ben bu incelemeyi yazarken mevcut değildi. Çoklu oyuncu modunda görevler daha eğlenceli olur belki de kim bilir?

Sonuç

Ubisoft’un son zamanlarda adından söz ettirdiği oyunu olan Watch Dogs 2’yi kendi gözlemlerim ile sizler için yorumladım. Yukarıda da belirttiğim gibi, görevlere, karakter ve araç kullanım mekaniklerine biraz daha özen gezdirilse, bu yılın ses getirecek oyunlarından birisi olmayı başarabilirdi diye tahmin ediyorum. Yine de serinin önceki oyunundan mekanikler barındırdığı için, Watch Dogs 2’yi sevenlerin bu oyunu da seveceklerini düşünüyorum. Yine de hikâye bazında çeşitlilik arayan oyuncular için gönül rahatlığıyla tavsiye edebileceğim bir oyun değil Watch Dogs: Legion. Ben oyunun gayet yenilikçi ve potansiyel sahibi bir oyun olduğunu düşünüyorum. Ancak bu oyunun içine tam olarak oturtulmadığı için birazcık yavan oynanış elementleri ve tekrar eden bir yapı sunuyor. Yine de Ubisoft’un her NPC’yi kontrol edebildiğimiz yenilikçi özellik, oyun dünyasında bir mihenk taşı olabilir. Belki ileride bolca NPC kontrol ettiğimiz oyunları daha sık göreceğiz Ubisoft’un bu cesur atılımı sayesinde kim bilir?  Bu yazımızda sizler için Watch Dogs: Legion’u yorumladım. Umarım yaptığım inceleme ile size yeterince bilgi verebilmişimdir. Bir sonraki incelememizde görüşmek üzere. Sağlıcakla kalın!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu