Oyun İncelemeleri

White Day: A Labyrinth Named School

Korku oyunları genel olacak ıssız yerlerde ve ya eski dökük perli evlerde geçer. White Day’i diğer korku oyunlarından ayıran özellik aslında bu. Çünkü oyun bir okulda geçiyor. Asya korku oyunları, zaten günümüzde çıkan korku oyunlarından farklı. Paranormal olaylar ile arkanıza bakmadan sizi koşturmakta gayet başarılılar.

White Day 2001 yılında PC’de yayınlanmıştı ve ülkesi olan Güney Kore’de adeta kült haline gelmiştir. Resmi olarak İngilizceye çevirilmemiş olsa da hayranların projeleri ile İngilizce altyazıları hatta çevirileri çıkmıştır. Geçtiğimiz sene mobil platformlara çıkış yapan White Day: A Labyrinth Named School, PlayStation 4’e çıkış yaptı.

Oyun zaten korku oyunları arasında kendini kanıtladığı için daha çok Remaster versiyonunda neler değişmiş, bu değişen özelliklerden hangileri başarılı hangileri başarısız olmuş onu yazacağım. Eski oyunu oynayan biri olarak da söyleyebilirim ki değişen öğelerden bazıları aslında eski oyunu başarılı kılan özelliklerdendi.

Öncelikle oyundaki seslerden bahsedelim. Bildiğiniz gibi korku oyunlarında ses çok büyük bir etkendir. 2001 versiyonunda koridorlarda yürürken çıkardığımız ayak sesleri kulağı tırmalayan çürümüş tahta sesi çıkartıyordu. Çok rahatsız edici olan bu ses aynı zamanda ürkütücüydü. Remaster versiyonunda bu sesler sanki çekiçle yere vuruyormuş gibi sesler çıkartıyor. Aynı durum kapılar için de geçerli. Kapı sesleri ürkütücü olmaktan çıkıp TOKİ evlerindeki kapılar gibi kütük gibi kapanıyor. Kısacası, oyunda piyano seslerine kadar bütün sesler ile oynanmış.

Oyunu oynamış olanlar Kafa hayaleti denildiği zaman gözlerini kısarak başkabir yere bakmaya hazırlanır. White Day’in en temel korku unsurlarından olan Kafa hayaleti, bir gölgenin neredeyse görünmez olarak kamera yaklaşması ve belirli bir mesafede oyuncuya jumpscare yapması. Yeni versiyonda yine aynı şekilde oyuncuyu korkutabiliyor ama yeni ses efekti sanki duvarın öbür tarafında biri sifonu çekiyormuş gibi olmuş.

Gelelim atmosfer ve müziklere. White Day’in 2001 sürümü toplamda 18 dakikalık bir soundtrack albümüne sahip. Bu sadece bir korku oyunu için değil, genel olarak bir oyun için çok kısa. İşin güzel tarafı ise White Day’in müziğe ihtiyaç duymaması. Çünkü oyun tamamen çevre atmosferini işliyor. Remake’de ayak sesleri ve karakterin çıkardığı sesler etraftan gelen sesleri o kadar bastırıyor ki, ben de dahil çoğu oyuncu ses ayarlarından bu sesleri kısmış. Orijinal oyunda her yerden duyulabilen ve muhteşem bir atmosfer katan yağmur ve yıldırım sesleri artık sadece cam kenarlarında duyuluyor.

Jumpscare konusunda yetersiz kalan remake, kötü hazırlanmış yeni müzikler ve sesler kötü birşeyin olacağını anlamamıza yol açıyor. Bu da doğal olarak atmosferi bozuyor. Ara sahneler eski versiyonda bir anda giriyordu ve bu oyuna çok güzel entegre edilmişti. Yeni versiyonda ise ara sahneye girebilmek için belirli objelerle etkileşime geçmeniz gerekiyor. Bu da seslerde olduğu gibi bizi olası bir jumpscare’e bizi hazırlıyor.

Görsel elementlerden bahsecek olursak, benim en çok beğendim efekt heralde karakterlerin konuşurken ağızlarından çıkan buhar. Bildiğiniz gibi hayaletlerin bulunduğu bir yerde hava sıcaklığının düşmesi bir şehir efsanesidir. Bu efekt Remaster’da daha da güzelleştirilmiş. Bu tabi ki güzel bir haber. Bir diğer görsel element çanta sistemi. Ekipmanlarınıza bakmak istediğiniz zaman karakter çantasını açıyor ve fermuarları çekiştirmeye başlıyor.  Cidden içerisinde birşey aradığınız hissini yakalıyorsunuz. Remasterda bu sistemi değiştirmemişler, ancak renkleriyle oynamışlar, arka plan zaten siyahken ekipmanlar koyu gri olarak görünüyor. Bu da ekipmanları kurcalarken zaman kaybettiriyor. Ayrıca, çantadan çıkardığımız notlar eski ve yırtılmış olmasına rağmen üzerine bilgisayardan bastırılmış gibi bir font var. Gerçekliğe zarar veren bu notlar üzerinde daha özenli çalışılabilirmiş.

Oyunda bulunan objelerle etkileşime geçtiğiniz zaman sizi üç boyutlu bir ekrana sokuyor ve hareket kabiliyetinizi kısıtlıyor. Eski versiyonda bir obje ile etkilşimde sınırlandırma olmadan kontrol edebilip her yerini inceleyebiliyordunuz. Mekanikler de eskiye göre basitleşmiş. Örnek vermek gerekirse White Day’de kilitli bir kapıyı açmak için çantanızdan anahtarı seçip çıkartmanız gerekiyordu. Bu da kovalamaca sırasında gerilimi arttırıyordu. Yeni versiyonda sadece tek tuşla açabiliyoruz.

Karakter animasyonları bir Remaster’a göre çok tek düzey kalıyor. Yeni eklenen ara sahneler de biraz gereksiz olmuş. Korkması gereken kişi bizken oynadığımız karakter korkuyor. Remaster oyun yaparken kendi filmlerini çekmeye çalışan yapımcılar, ilk oyundaki first person sinematikleri third person’a çevirerek bizi hikayenin dışına atıyor.

Oyunun hakkını yemek olmaz tabi. Yeni eklenen bazı ara sahneler başarılı olmuş. Tadında bıraksalarmış ortaya çok daha güzel bir sonuç çıkabilirdi.Hayaletlerin ve diğer paranormal varlıkların yeni modellemeleri de başarılı olmuş. Korku oyunlarını seven oyuncular ve oyunun eski halini oynamış olanlar White Day’e kesinlikle şans vermeli. Çünkü oyun ne olursa olsun korkunç.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu