World of Warcraft Tarihi – Arthas 2
Geçtiğimiz hafta anlatmaya başladığımız Arthas Menethil’in hikayesinin devamıyla karşınızdayız. Bu bölümde Arthas’ın Lich King olma yolunda nasıl ilerlediğini okuyacaksınız.
Stratholme’un İtlafı
Arthas ulaştığında, tahılın çoktan dağıtıldığını fark etti ve köylülerin yakın bir zaman sonra zombilere dönüşeceğini biliyordu. Uther ve şövalyelerine tüm şehrin arındırılmasını emretti. Dehşete düşen Uther, Arthas’a kral olsa bile böyle bir emri yerine getirmeyeceğini söyledi. Uther’in ihanet ettiğini iddia eden Arthas, Gümüş El Şövalyeleri’ni dağıttı. Askerlerinden bir bölümü Uther’le ayrıldı –Jaina’da dâhil-. Arthas’a sadık olup kalanlar ise ona kasaba halkını katletmede yardımcı oldu.
İtlaf’tan önce Stratholme
Arthas Stratholme vatandaşlarını öldürmeye başladığında, Mal’Ganis karşısına çıktı. Kendisi vatandaşların ruhlarını almakla meşguldü. Arthas, Mal’Ganis ruhlara ulaşmadan önce onları kendisi yok etmeye çalıştı. Nihayetinde Arthas, dreadlord’la karşı karşıya geldi. Mal’Ganis bu karşılaşmada kaçtı, ancak Arthas’a Northrend’de buluşmayı umduğunu belirtti. Ardından Arthas, Stratholme’ü ateşe verdi. O gün Arthas’a bir şeyler oldu, vebayı durduramaması, yakın zamanda takip edeceği soğuk ve yalnız yola göndermişti. O alevler bugün halen yanmaktadır.
Günümüzde Stratholme’de yangınlar hala devam ediyor
Northrend
Arthas ve bir grup askeri, Mal’ganis’i takip etti. Bir ay sonra Daggercap Körfezi’ne ulaştılar. Burada kamp kurmak için uygun bir yer aradılar. Cüce Kâşifler Loncası tarafından tanınana dek ateş altına kaldılar. Arthas, eski ustası ve iyi dostu Muradin Bronzsakal’ı görünce şaşırdı. İlk başta Muradin, Arthas’ın, kendi adamlarını kurtaracak bir kurtarma takımına önderlik ettiğini sandı. Muradin ve adamları, rünkılıcı Frostmourne’u ararken zombiler tarafından etrafları sarılmıştı. Arthas bunun ilginç bir tesadüf olduğunu dile getirdi. Birlikte yakındaki undead kampını yok ettiler, ancak halen Mal’Ganis’ten bir işaret yoktu.
Muradin ve Arthas, Frostmourne’u aramak için yola çıktıklarında Lordaeron’dan bir elçi zeplinle geldi ve Yüzbaşı Luc Valonforth’la konuştu. Uther ve Terenas’tan emirler getirdiğini, Arthas ve adamlarının eve dönmesi gerektiğini söyledi. Arthas üsse döndüğünde adamları yerlerinden ayrıldı ve tekneleriyle birlikte ormana doğru ilerlediler. Arthas’ın Mal’Ganis yok edilmeden ayrılmaya niyeti yoktu. Bir grup paralı askerin yardımıyla birlikte, adamları ulaşıncaya dek teknelerini yaktı. Adamları ulaştığında ise Arthas paralı askerlere ihanet etti ve onları gemileri yakmakla suçladı. Sonrasında ise Yüzbaşı onları öldürdü. Arthas adamlarına eve geri dönme imkânlarının kalmadığını ve buradan ayrılmanın tek yolunun zaferden geçtiğini söyledi.
Devamı Diğer Sayfada
>>>>>>>>>>>>>>>>>
Rünkılıcı Frostmourne
Arthas ve aserkerleri Frostmourne’un arayışında Drak’Tharon Kalesi’ne saldırmaya devam ettiler. Kaleye ulaştıklarında ise Mal’Ganis ona göründü ve öleceğini söyledi. Arthas, Muradin’le birlikte Frostmourne’u aramaya gitti ve Yüzbaşı’yı kampı savunmak için geride bıraktı.
Kadim bir geçiş kapısı kullanan Arthas, Muradin ve küçük bir grup adam, efsanevi rünkılıcının yakınlarına doğru yola çıktılar. Kısa bir süre sonra Arthas’ın karşısına Gardiyan çıktı ve Frostmourne’a ulaşmasını engellemeye çalıştı. Ancak bunu Arthas’ın kendi iyiliği için yaptı. Gardiyan yenildi ve Arthas’la Muradin, ödüllerine kavuşmak için ilerlediler. Kılıcın üzerindeki yazıları okuyan Muradin, kılıcın lanetli olduğunu ve Arthas’a kılıcı unutmasını ve adamlarını geri götürmesini söyledi. Ancak Arthas son derece kararlıydı. Arthas, mağaranın ruhlarına kılıcın buzdan çıkarılmasını söyledi ve ekledi: “eğer halkımı kurtamama izin verecekseniz, her şeyi vermeye, her bedeli ödemeye hazırım.” Kılıç serbest kaldığı anda Muradin bir buz kütlesi tarafından çarpıldı. Arthas, Muradin’e yardım etmek için hareket etti ancak, aklında Frostmourne’un çağrısıyla bundan caydı. Arthas, elindeki kutsal savaş çekici Işığın İntikamı’nı bıraktı ve Frostmourne’u eline aldı ve üsse geri döndü. Muradin’i ölüme terk etmişti. Arthas, elinde Frostmourne’la birlikte Mal’Ganis’in yardımcılarını öldürdü ve nihayetinde iblisle karşı karşıya geldi.
Frostmourne Mağarası
Mal’Ganis ona şu an duyduğu sesin Lich King’in sesi olduğunu söyledi. Ancak Arthas ona duyduğu sesin Mal’Ganis’i yok etmesini söylediğini belirtti. Dreadlord şaşırmıştı. Dreadlord’u öldüren Arthas, donmuş kuzeye doğru yol aldı ve askerlerini geride bıraktı. Kısa bir süre sonra ise Arthas, akıl sağlığından geriye kalan son parçaları da yitirmişti.
İhanet
Arthas aylar sonra Lordaeron’a hakettiği ödülü almak için döndü. Krallık Prens’ini ve kahramanını büyük bir neşeyle karşıladı. Arthas tahtın önünde eğildi ve babası Kral Terenas’a yaklaştı. Ancak ona Frostmourne’la birlikte gitti ve onu öldürdü. Lordaeron’u kralsız bir şekilde çürümeye terk edecekti. Kralın kanlı tacından kalanlar, bugün halen kayıp durumda.
Arthas olay yerinden kaçtı ve Balnir Farmstead’e doğru devam etti. Burada ruh çağırma güçlerini kullanarak sadık atı Invincible’ı hortlatıp tekrar bineği olarak kullanacaktı.
Haftalar sonra Arthas, Vandermar Köyü’nde ortaya çıktı. Burada Mal’Ganis gibi bir dreadlord olan Tichondrius’la tanıştı. Dreadlord’un Mal’Ganis olduğunu düşünen ve intikam için geri döndüğüne inanan Arthas, onu tehdit etti. Ancak sonrasında kendisini kutlamak için gelen bir başka dreadlord olduğunu anladı. Arthas’la konuştuğunda yaptıklarından pişmanlık duymadığını öğrendi. Tichondrius, kılıcın ruhları çalmak için tasarlandığını ve Arthas’ın kendi ruhunun ilk olduğunu belirtti.
Arthas, Vandermar’da saklanan Lanetliler Kültü’nün üyelerini topladı ve onların sihirli yeteneklerinin yardımıyla birlikte Androhal’a giderek Kel’Thuzad’ın cesedini alacaktı. Mezarı koruyan paladin Gavinrad the Dire’ı öldüren Arthas, büyücüden geriye kalanları aldı. Bu durum Kel’Thuzad’ın hayaletini hayata geçirdi ve Arthas’a gizlice dreadlord’lara güvenmemesi gerektiğini söyledi. Arthas sessizce bu konu üzerinde düşündü.
Kel’Thuzad’dan geri kalanlar kötü bir şekilde bozulmuştu ve yeniden hayata döndürülmesi için Quel’Thalas’taki mistik Sunwell’e götürülmesi gerekiyordu. Tichondrius Arthas’ı mistik bir vazo almaya gönderdi, bu vazo Kel’thuzad’dan geri kalanların taşınması için kullanılacaktı. Ancak bu vazo, Gümüş El Şövalyeleri’nin elindeydi. Arthas iki paladin’i öldürdü, Parlak Barador (sonradan hayatta kalacaktı) ve Sage Truthbearer. Ardından Işıkgetiren Uther’le karşılaştı. Uther ona vazonun babası Kral Terenas’ın küllerini muhafaza ettiğini söyledi. Arthas, ustasını katletti ve vazoyu aldı. Babasından arta kalanları döktü ve Kel’Thuzad’ınkilerle doldurdu. Ardından da Quel’Thalas’a olan uzun yolculuk başlamıştı.
Haftaya Arthas’ın hikayesinin devamıyla görüşmek üzere. Hoşça kalın!
Razer DeathAdder için 4. Kod: B