Makale

World of Warcraft Tarihi – Kael’Thas Sunstrider 1

Bir süredir ara verdiğimiz World of Warcraft Tarihi başlıklı yazı serimize devam ediyoruz. Son olarak Sargeras ve Illidan’ın hikayeleriyle devam ettiğimiz seri, Kan Elfleri’nin başındaki isim Kael’Thas Sunstrider’la devam ediyor.

Kael’thas Sunstrider

Unvanları: Güneş Kral, Kan Elflerinin Lordu

Kael’thas “Kael” Sunstrider, Kirin Tor’un kıdemli bir üyesi, Quel’Thalas’ın Prensi ve Sunstrider hanedanlığının son üyesiydi. Quel’Thalas’ın düşüşünden sonra Kael’thas, halkından geri kalanlarla Alliance’a hizmet verdi. Halkının büyüye olan bağımlılığını yatıştırmaya çalışan Kael’thas, sonrasında gizlice Illidan Stormrage ve Yanan Lejyon’la ittifak kurdu. Lejyon’la ittifakı ortaya çıktından sonra kendisine hain denmeye başlandı. Kael’thas, Kil’jaeden’ı Sunwell yoluyla ortaya çıkarmayı planladı ancak planları Shattered Sun Offensive tarafından bozuldu. Ardından Magisters’ Terrace’ta onlara karşı verdiği savaşta yenik düştü.

Dalaran

Prens Kael’thas güçlü bir büyücüydü ve Altılı’nın, yani Kirin Tor’un gizemli yüksek konseyinin bir üyesiydi. İkinci Savaş’tan önce, o ve yüksek konseyin üyeleri, Khadgar’ı ork’lar ve Medivh’in ölümüyle sonuçlanan Karazhan’daki olaylar hakkında sorguladılar.

Üçüncü Savaş sırasında gerçekleşen Quel’Thalas’ın Scourge tarafından işgalinde, hayatta kalanlardan olabildiğince fazlasını oradan çıkardı ve büyülü ormanları Scourge’u durdurmak için ateşe verdi. Hayatta kalan soylu elflerin büyük bir bölümünü yönetti ve takipçilerine, katledilen ırkını onore etmek için kan elfleri adını verdi. Ayrıca babası Anasterian’ın kafatasıyla birlikte kırılmış ve sonrasında tekrardan dövülen rünkılıcı Felo’melorn’u, Quel’Thalas’ın yıkıntılarının arasından almayı başardı.


Illidan Avı

Silvermoon’un yok edilmesinin ardından Kael, kendi içinde ve yandaşlarında bir boşluk, doyumsuz bir açlık ve düzensizlik hissetmeye başladı. Ancak Kael’in bu hislerle baş etmek için vakti yoktu.

Dalaran’ın içinde ve çevresinde undead tehlikesi baş gösterdiğinde, Kael ve askerleri Silverpine Ormanı’nda bulunuyorlardı. Undead’ler Kael’in kurduğu karakolları basmaya başladılar ve Kael, güçlerini görece olarak daha güvenli olan Arevass Nehri’nin diğer yakasına çekti.

DEVAMI DİĞER SAYFADA
>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>

Tedarik vagonlarını yüklerken, iki beklenmedik yabancıyla karşılaştı: Maiev Shadowsong ve Tyrande Whisperwind. Bu gece elfleri, Illidan Stormrage’i denizin karşısından bu yana 3 gündür takip ediyorlardı. Kael, belki de Illidan’ın Dalaran’daki sorunun arkasındaki neden olabileceğini düşündü. Gece elflerine kendi hikâyesini anlattığında ise Tyrande yardım etmeyi teklif etti. Maiev bunun bir zaman kaybı olacağını düşündü, ancak yine de kabul etti. Gece elflerinin koruması ve Dağ Devleri’nden oluşan müttefiklerle birlikte Kael, hızlıca Pyrewood Köyü’ne ulaştı ve kendisinin gömülü olan zulasına gitti. Daha fazla müttefik topladıktan sonra Maiev, Kael’e kendi ırkından geri kalanların nerede olduğunu sordu. Kael buna cevap olarak Quel’thalas’ın yıkımından bahsetti. Tyrande anlayışlı davrandı, ancak intikam ve öfkenin doğru bir yol olmadığını da belirtti.


Maiev Shadowsong

Pyrewood’a ulaştıklarında undead’ler saldırıyorlardı ve konvoya ulaştılar. Kael, Maiev, Tyrande ve güçleri, ilk saldırıyı püskürttü. Ancak ikinci dalga gelirken konvoylarının bir başka saldırıya daha dayanamayacağını anlamışlardı. Maiev ve Kael, konvoyu köprünün öbür tarafına götürürken, Tyrande undead’lerle savaşmak için tek başına geride kaldı. Kendisi Elune’nin güçlerini çağırırken köprü yıkıldı. Tyrande nehirde gözden kayboldu. Kael onu takip etmek istedi ancak Maiev onu, Tyrande’nin bir savaşçı olduğunu ve risklerin farkında olduğunu söyleyerek durdurdu. Ardından Maiev, Kael’den anlaşmalarını onurlandırmasını ve Illidan’ı yakalamakta ona yardımcı olmasını istedi.

Kael ve Maiev, Illidan’ı Dalaran’a kadar takip etti. Kael’in gözcüleri onu bulduklarında ise Illidan, gizemli bir değerli taşla birlikte ilginç bir ritüel düzenliyordu. Malfurion geldi ve onlara Illidan’ın büyüsünün Sargeras’ın Gözü’nü kullandığını ve Northrend’i ikiye ayıracağını söyledi. Kael üslerini undead’lerden korurken, diğerleri Illidan’ın yanına gitti. Illidan’ın büyüsü engellendiğinde Malfurion kardeşine yaklaştı ve Tyrande’nin ölümüne neden olduğu için ona kızdı. Aklı karışan Kael, Tyrande’nin öldüğünü kabullenmek için erken olduğunu söyledi ancak Maiev tarafından hiddetli bir şekilde susturuldu.

Aldatıldığının farkına varan Malfurion, Maiev’i sarmaşıklara sararak Illidan’la birlikte Tyrande’yi kurtarmaya gitti. Maiev kendisini kutardu ve peşlerinden gitti. Kael’thas ise Dalaran’ın harabeleri arasında bırakılmıştı.

Önümüzdeki hafta Kael’in hikayesinin devamıyla karşınızda olacağız.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu