Makale

World of Warcraft Tarihi – Mitler 4

Geçtiğimiz hafta ikinci bölümüyle devam ettiğimi World of Warcraft Tarihi’nin Mitler kısmının dördüncü bölümüyle karşınızdayız. Bu hafta sizlere “Dünyanın Ayrılması” ile “Hyjal Dağı ve Illidan’ın Hediyesi” bölümlerini anlatacağız.

Önceki bölümlere buradan ulaşabilirsiniz:

World of Warcraft Tarihi – Mitler 1: Yaratılış & Titanlar ve Sargeras’ın İhaneti
World of Warcraft Tarihi – Mitler 2: Eski Tanrılar ve Azeroth’un Düzenlenmesi & Dragonflight’ların Görevlendirilmesi
World of Warcraft Tarihi – Mitler 3: Uyanan Dünya ve Sonsuzluk Kuyusu & Kadimlerin Savaşı

Dünyanın Ayrılması

Kuyu’nun yıkılmasıyla bir daha büyü kullanamayacağını bilen Illidan, bencilce grubu terketti ve Soylu Doğanlar’ı Malfurion’un planı hakkında uyarmaya gitti. Kardeşinin Tyrande ile olan ilişkisi zoruna gitmesi ve büyüye olan bağımlılığından dolayı aklını yitiren Illidan, Malfurion’a ihanet etmekten ve Azshara’yla ırkının tarafına geçmekten pişmanlık duymadı. Her şeyin ötesinde Illidan, Kuyu’nun gücünü ne olursa olsun koruyacağına and içti.


Cenarius, Malfurion ve Tyrande

Kardeşinin ayrılmasından dolayı kalbi kırılan Malfurion, arkadaşlarını Azshara’nın tapınağının kalbine götürdü. Tapınağın ana salonuna girdiklerinde, Soylu Doğanlar’ı son kara büyülerini söylerken buldular. Ortak söylenen büyü, Kuyu’nun çalkantılı derinliklerinde dengesiz bir güç girdabı yarattı. Sargeras’ın uğursuz gölgesi yüzeye yaklaştıkça, Malfurion ve dostları da saldırılarını arttırdılar.

Illidan’ın uyarısını almış olan Azshara, oldukça hazırlıydı. Neredeyse Malfurion’un takipçilerinin hepsi, çılgın kraliçenin güçleri karşısında düştü. Azshara’ya arkadan saldırmaya çalışan Tyrande, kraliçenin Soylu Doğan korumaları tarafından savunmasız yakalandı. Tyrande korumaları alt etmesine rağmen feci yaralar aldı. Aşkının düştüğünü gören Malfurion, ölüm saçan bir öfkeye girdi ve Azshara’nın hayatını sonlandırmaya karar verdi.


Yanan Lejyon (Burning Legion)

Savaş tapınağın dışına doğru devam ederken, Kuyu’nun kıyılarındaki gölgelerden Illidan belirdi. Illidan, bir grup özel hazırlanmış şişeyi, eğilerek Kuyu’nun ışıldayan sularıyla doldurdu. İblislerin gece elflerinin uygarlığını yok edeceğinden emin olarak, kutsal suları çalmayı ve enerjilerini kendisi için saklamayı planladı.

Malfurion ve Azshara arasında sonradan meydana gelen savaş, Soylu Doğan’ın dikkatlice hazırladığı büyüleri karmaşaya attı. Kuyu’nun derinliklerindeki dengesiz girdap patladı ve dünyayı sonsuza dek ayıracak bir grup zincirleme reaksiyona yol açtı. Devasa patlama tapınağı temelinden sarstı ve işkence görmüş olan toprağı yırtan depremlere yol açtı. Lejyon ve gece elflerinin müttefikleri arasında, yıkılmış başkentin etrafında ve üzerinde korkunç savaş devam ederken, dalgalanan Sonsuzluk Kuyusu kendi üzerine çöktü.


Büyük Ayrılma (Great Sundering)

Devamı için diğer sayfaya geçiniz.
>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>

Ortaya çıkan feci patlama, dünyayı parçaladı ve gökyüzünü yok etti.

Kuyu’nun göçüşünden oluşan artçı sarsıntılar dünyanın kemiklerini sarstı, denizler dünya üzerindeki delikten yaraya doluşmaya başladı. Kalimdor’un topraklarının yüzde sekseni kadar bir bölüm geriye sadece öfkeli denizi saran kıtalar bırakarak sulara gömüldü. Yeni denizin ortasında, Sonsuzluk Kuyusu’nun eskiden durduğu yerde, artık kaotik enerjilerden ve gelgitlerden oluştan gürültülü bir fırtına bulunuyordu. Maelstrom adıyla bilinen bu korkunç yara, hırçın dönüşünü hiçbir zaman kesmeyecekti. Korkunç felaketin ve ütopik bir çağın sonsuza dek yok olduğunun kalıcı bir hatırlatıcısı olacaktı…


Ayrılma’dan sonra Azeroth


Maelstrom’un kalbi

Tüm olanlara rağmen Kraliçe Azshara ve kendi Soylu Doğanlar’ı bu çileden kurtulmuşlardı. Ortaya çıkardıkları güçler tarafından işkence edilmiş ve çarpıtılmış olan Azshara ve onun takipçileri, Kuyu’nun çöküşüyle öfkeli denizin dibine çekilmişlerdi.  Lanetlenip –dönüştürülüp- yeni şekillerine kavuşarak nefret edilen yılansı naga’lar haline geldiler. Öfke ve nefretle genişleyen Azshara, kalbinde her zaman saklı olan kin ve kötülüğü yansıtan, dev bir hilkat garibesine dönüştü.


Naga haline gelen Kraliçe Azshara

Naga, Maelstrom’un dibinde kendilerine, güçlerini yeniden oluşturacak, Nazjatar isminde yeni bir şehir inşa ettiler. Naga’nın varlığını yüzeydeki dünyaya tekrar göstermesi için on bin yıldan fazla geçmesi gerekiyordu.”


Hyjal Dağı ve Illidan’ın Hediyesi

Bu bölüm Darkshore’daki Auberdine’de, Kuzey Barrens’da Ratchet’taki tavernada, Darkshire’da bulunan Scarlet Raven tavernasının ikinci katında, Stormwind’deki Academy of Arcane Arts and Sciences’da bulunan “Mount Hyjal and Illidan’s Gift” adlı kitaptan almıştır.

“Korkunç patlamadan kurtulan birkaç gece elfi, derme çatma yapılmış sallarla toplandılar ve görüşlerindeki tek kara parçasına doğru ilerlediler. Elune’nin lütfuyla Malfurion, Tyrande ve Cenarius, Büyük Ayrılık’ta hayatta kalmışlardı. Yorgun kahramanlar, hayatta kalanların önderi olmayı ve onlara yeni bir yuva kurmayı kabul ettiler.  Sessizlik içinde yolculuk ederken, dünyalarından arta kalan enkazı incelediler ve kendi tutkularının, etraflarındaki yıkıma sebep olduklarını farkettiler. Sargeras ve Lejyon’u, Kuyu’nun yok edilmesiyle birlikte dünyadan uzaklaştırılmış olsalar da, Malfurion ve yanındakiler, zaferin korkunç maliyetini düşünmek zorunda kalmışlardı.

Felaketten burnu bile kanamadan kurtulan birçok Soylu Doğan da bulunuyordu. Diğer gece elfleriyle birlikte onlar da bu yeni kıtanın kıyılarına ulaşmışlardı. Malfurion, Soylu Doğan’lara güvenmiyor olsa da, Kuyu’nun enerjileri olmadan herhangi bir tehdit oluşturamadıkları için memnundu.

Devamı için diğer sayfaya geçiniz.
>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>

Yorgun gece elfleri bu yeni kıtanın kıyılarına ayak bastıklarında, kutsal dağ Hyjal’in felaketten kurtulduğunu gördüler. Kendileri için yeni bir yuva kuracak yer arayan Malfurion ve gece elfleri, Hyjal’in yamaçlarına tırmandılar ve rüzgârın dövdüğü doruğuna ulaştılar. Ağaçlarla kaplanmış olan doruğun içine doğru ilerledikçe, dağın devasa tepeleri arasında, küçük ve huzurlu bir göl buldular. Gölün sularının da büyü tarafından pislendiğini de…

Büyük Ayrılık’tan kurtulan Illidan, Hyjal’in tepesine Malfurion ve gece elflerinden çok önce ulaşmıştı. Dünyadaki sihir akışlarını ele geçirme gibi çılgın bir isteği olan Illidan, içerisinde Sonsuzluk Kuyusu’nun değerli sularını barındıran şişelerini, dağdaki gölün içine döktü. Kuyu’nun enerjileri ateşlendi ve yepyeni bir Sonsuzluk Kuyusu olarak birleşti. Yeni Kuyu’nun gelecek nesillere bir hediye olduğuna inanan sevinçli Illidan, Malfurion onu yakaladığında şok olmuştu. Malfurion kardeşine sihrin doğuştan düzensiz ve kullanımının kaçınılmaz şekilde geniş alanda bozulmaya ve anlaşmazlığa yol açacağını açıkladı. Ancak buna rağmen Illidan, sihirli güçlerinden vazgeçmeyi reddetti.


Maiev Shadowsong

Illidan’ın acımasız planlarının neyle sonuçlanacağını çok iyi bir şekilde bilen Malfurion, gücün deliye çevirdiği kardeşiyle ilk ve son kez meşgul olmaya karar verdi. Malfurion, Cenarius’un yardımıyla Illidan’ı, zincirli ve güçsüz bir şekilde zamanın sonuna kadar bulunacağı dev bir yeraltı hapishanesine kilitledi. Malfurion, kardeşinin bulunduğu yerden hiçbir şekilde ayrılmayacağına emin olmak için genç gardiyan Maiev Shadowsong’u, Illidan’ın kişisel zindancısı olarak belirledi.


Druidizm’le ilgilenen gece elfleri

Yeni Kuyu’yu yok etmenin çok daha büyük bir felaket getirmesinden endişe eden gece elfleri, onu kendi haline bırakmaya karar verdi. Buna rağmen Malfurion, hiçbir zaman büyü sanatını kullanamayacaklarını açıkladı. Gece elfleri, Cenarius’un koruması altında, yıkılmış dünyayı iyileştirmeyi ve çok sevdikleri ormanlarını Hyjal Dağı’nda tekrar büyütmeyi sağlayacak drudizimin tarih öncesi sanatını incelemeye başladılar.”

Önümüzdeki hafta “Dünya Ağacı ve Emerald Dream”, “Soylu Elfler’in Sürgünü” ve “Gözcüler ve Uzun Nöbet” bölümleriyle sizlerle birlikte olacağız.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu