World of Warcraft Tarihi – Yeni Dünya 1
İkinci bölümü “Yeni Dünya”ya geçtiğimiz World of Warcraft tarihi devam ediyor. Karşınızda ilk bölüm “Quel’Thalas’ın Kuruluşu”.
Önceki bölümlere buradan ulaşabilirsiniz:
World of Warcraft Tarihi – Mitler 1: Yaratılış & Titanlar ve Sargeras’ın İhaneti
World of Warcraft Tarihi – Mitler 2: Eski Tanrılar ve Azeroth’un Düzenlenmesi & Dragonflight’ların Görevlendirilmesi
World of Warcraft Tarihi – Mitler 3: Uyanan Dünya ve Sonsuzluk Kuyusu & Kadimlerin Savaşı
World of Warcraft Tarihi – Mitler 4: Dünyanın Ayrılması & Hyjal Dağı ve Illidan’ın Hediyesi
World of Warcraft Tarihi – Mitler 5: Dünya Ağacı ve Zümrüt Rüyası & Soylu Elfler’in Sürgünü & Gözcüler ve Uzun Nöbet
Quel’Thalas’ın Kuruluşu
Aşağıdaki bölüm Darkshore’da Auberdine’de, Duskwood’da Scarlet Raven Tavern’de ve Scholomance’de bulunan “The Founding of Quel’Thalas” adlı kitaptan alınmıştır. Bölüm, Warcraft: Orcs & Humans’dan 6800 yıl önce geçmektedir.
“Soylu Elfler, Dath’Remar’ın önderliğinde Kalimdor’dan ayrılarak Maelstrom’un fırtınalarıyla başa çıkmışlardı. Filoları uzun yıllar boyunca dünyanın enkazını gezdiler ve bu yolculukları sırasında gizemleri ve kayıp krallıkları keşfettiler. Sunstrider yani “günde yürüyen” adını alan Dath’Remar, kendi halkı için yeni bir yurt kurmak için vazgeçmeden yer aradı.
Filosu en sonunda insanların sonradan Lordaeron olarak adlandıracağı krallığın kıyılarına geldi. Soylu Elfler, karanın içlerine doğru ilerledikçe huzurlu Tirisfal Glades’in içerisinde bir yerleşim yeri kurdular. Birkaç yıl sonra birçoğu akıllarını yitirmeye başladı. Teorilere göre dünyanın belli bir bölgesinin altında şeytani bir şeylerin uyuyordu, ancak söylentiler hiçbir zaman kanıtlanamadı. Soylu Elfler, kamplarını topladılar ve kuzeye doğru daha zengin enerjilere sahip topraklara hareket ettiler.
Zul’Aman
Soylu Elfler, Lordaeron’un engebeli ve dağlık topraklarını geçtikçe, yolculukları da daha tehlikeli olmaya başladı. Sonsuzluk Kuyusu’nun hayat veren enerjilerinden kesildiklerinden beri çoğu soğuk iklim nedeniyle hasta düştü ya da açlıktan ölmüştü. En endişe verici değişiklik ise artık ölümsüz ya da elementlere karşı bağışık değillerdi. Boyları da görülebilir şekilde kısaldı ve derileri, karakteristik özellikleri olan mor rengini kaybetti. Sıkıntılarına rağmen, Kalimdor’da daha önce görülmemiş muhteşem yaratıklarla karşılaştılar. Ayrıca tarih öncesi ormanlarda avlanan ilkel insan kabileleri buldular. Ancak karşılaştıklarından en korkunç olanı, Zul’Aman’ın doymak bilmez ve kurnaz ağaç troll’leriydi.
Bir ağaç troll’ü
Bu yosun derili troller, kaybettikleri uzuvları tekrar oluşturabiliyor, acı veren fiziksel sakatlıkları iyileştirebiliyordu. Ancak kendilerinin barbar ve şeytani bir ırk olduklarını kanıtlamışlardı. Amani İmparatorluğu, kuzey Lordaeron’un çoğuna yayılmış ve troll’ler, istemedikleri yabancıları sınırlarından uzak tutmak için savaş vermişlerdi. Elfler, hırçın troll’lere karşı derin bir nefret duyuyor ve ne zaman karşılaşsalar onları gördükleri gibi öldürüyorlardı.
Devamı için diğer sayfaya geçiniz.
>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>
“Uzun yıllar sonra Soylu Elfler, nihayet kendilerine Kalimdor’u hatırlatan bir yer buldular. Kıtanın kuzeyindeki ormanların derinlerinde, Quel’Thalas krallığını kurdular ve Kaldorei kuzenlerinin krallığını gölgede bırakacak muazzam bir imparatorluk kurmaya and içtiler. Ne yazık ki kısa süre sonra Quel’Thalas’ın, troll’lerin kutsal kabul ettiği bir tarih öncesi troll şehrinin üzerine inşa edildiğini farkettiler. Bundan kısa bir süre sonra ise troll’ler, elf yerleşimlerine büyük bir orduyla saldırdılar.
Quel’Thalas’ın girişlerinden biri
Yeni yurtlarını vermek istemeyen inatçı elfler, Sonsuzluk Kuyusu’ndan topladıkları sihirleri kullandılar ve vahşi troll’leri uzak tuttular. Dath’Remar’ın liderliğinde, onların on katı olan Amani gruplarını yenmeyi başardılar. Kaldorei’nin tarih öncesi uyarılarının farkında olan bazı elfler, kullandıkları sihrin, sürgün edilmiş Yanan Lejyon’un dikkatini çekebileceğini düşündüler. Bu yüzden, sihirlerini uygulamaya engel olmayacak bir koruyucu engelle yurtlarını maskelemeye karar verdiler. Quel’Thalas’ın etrafında belli noktalara, sihirli engelin sınırlarını belirleyen, yekpare Runetaşları diktiler. Runetaşları, sadece elflerin sihirlerini boyut dışı tehditlerden gizlemek için değil, batıl inançları bulunan troll çetelerini de korkutmaya yarıyordu.
Bir runetaşı (Runestone)
Zaman ilerledikçe Quel’Thalas, Soylu Elfler’in çabalarının ve sihir cesaretlerinin parlayan bir abidesi haline geldi. Şehrin güzel sarayları, Kalimdor’un tarihi salonlarıyla aynı mimari tarzda yapılmış, doğal yapılarla da karışmış nitelikteydi. Quel’Thalas, elflerin yaratmak için özlemini çektiği parlayan mücevherdi. Silvermoon Meclisi, Quel’Thalas’a hükmeden yapı olarak kurulmuştu. Ancak Sunstrider Hanedanlığı, politik gücün bir bölümünü elinde barındırıyordu. Soylu Elf lordlarından en iyi yedisinden oluşan Meclis, elf topraklarını ve halkının güvenliğini korumak için çalıştı. Koruyucu bir bariyerle çevrelenen Soylu Elfler, Kaldorei’nin eski uyarılarını dikkate almadı ve hayatlarının her alanında göz göre göre sihir kullanmaya devam ettiler.
Silvermoon Meclisi
Soylu Elfler, neredeyse dört bin yıl boyunca, krallıklarının gözlerden uzak güvenliğinde, barış içerisinde yaşadılar. Ancak kindar troll’ler kolaylıkla yenilmemişlerdi. Ormanların derinliklerinde sayılarının artmasını beklediler ve planlar yaptılar. Nihayet gölgeli ormanlardan güçlü bir troll ordusu saldırıya geçti ve bir kez daha Quel’Thalas’ın parlayan kulelerini kuşattı.”
Modern Quel’Thalas
Devamı için diğer sayfaya geçiniz.
>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>
Arathor ve Troll Savaşları
Aşağıdaki bölüm Ironforge’da Hall of Explorers’da, Hissbrad Foothills’de Southshore Town Hall’da ve Tarren Mill’de, Tirisfal Glades’de Scarlet Monastery’de bulunan “Arathor and the Troll Wars” kitabından alınmıştır. Bölüm, Warcraft: Orcs & Humans’dan 2800 yıl önce geçmektedir.
“Soylu Elfler, hayatları için troll’lerin devam eden saldırılarıyla savaşırken, Lordaeron’un dağılmış ve göçebe insanları, kendi kabile topraklarını korumak için savaşıyorlardı. İlk insan kabileleri, birbirlerinin yerleşimlerine, ırklarını birleştirmek veya sadece gurur nedeniyle saldırıyorlardı. Arathi olarak bilinen bir kabile, troll’lerin yoksayılamayacak kadar büyük bir tehlike haline dönüştüklerini görmüştü. Arathi, tüm kabileleri kendi hükmü altında toplamayı ve bu yolla troll savaş çetelerine karşı tek bir güç oluşturmayı istedi.
Günümüzde Strom
Altı yıl boyunca, becerikli Arathi, rakip kabileleri teker teker yendi. Arathi, her zaferden sonra fethettikleri halklara barış ve eşitlik teklif ettiler, böylelikle yendiklerinin sadakatini kazandılar. En sonunda Arathi kabilesi, içerisinde birçok farklı kabileyi barındırıyor ve ordusu da oldukça büyümüş hale geliyordu. Arathi kumandanları, troll savaş çetelerine ve hatta inzivaya çekilmiş elflere karşı koyabileceklerinden emin bir şekilde, Lordaeron’un güney bölgelerinde büyük bir kale şehri inşa etmeye karar verdiler. Strom adı verilen şehir-devlet, Arathi ülkesi Arathor’un başkenti haline geldi. Arathor geliştikçe, geniş kıtanın her bölgesinden insanlar, güneye, Strom’un koruması ve güvenliğine yolculuğa çıktılar.”
Devamı için diğer sayfaya geçiniz.
>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>
“Tek bir birleşmiş bayrak altında insan kabileleri, güçlü ve iyimser bir kültür geliştirdiler. Arathor’un kralı Thoradin, kuzey topraklarındaki gizemli elfler’in troll’ler tarafından kuşatma altında kaldıklarını biliyor, ancak kendi insanlarının güvenliğini bu garip yabancılar yüzünden tehlikeye atmayı reddediyordu. Elfler’in yenildiği söylentilerinin kuzeyden güneye gelmesi aylar aldı. Thoradin’in troll tehdidinin gerçekte ne kadar büyük olduğunu anlaması, Quel’Thalas’tan gelen yorgun elçilerin ulaşmasıyla mümkün oldu.
Elfler Thoradin’e troll ordularının ne kadar büyük olduğunu ve troll’ler Quel’Thalas’ı yerle bir ettikten sonra güney topraklarına saldırmaya devam edecekleri bilgisini verdiler. Askeri yardıma ihtiyaç duyan çaresiz elfler, savaş çetelerine karşı yardım etme sözü karşılığında seçilmiş belli insanlara nasıl büyü kullanacaklarını öğretmeyi kabul ettiler. Her türlü sihirden şüphe duyan Thoradin, elflere yardım etmeyi kabul etti. Hemen ardından elf büyücüler Arathor’a ulaştı ve bir grup insana büyü yapmayı öğretmeye başladılar.
Elfler, insanların büyü kullanmada doğuştan sakar olduklarını ancak buna rağmen şaşırtıcı ve doğal olan bir benzerlik de barındırdıklarını farkettiler. 100 insana elfler’in büyü gizemlerinin temeli öğretildi: troll’lerle savaşmak için gerekli olandan fazlası değil. İnsan öğrencilerinin savaşta yardım etmeye hazır olduğuna ikna olan elfler, Strom’dan ayrıldılar ve Kral Thoradin’in güçlü ordularının yanında kuzeye hareket ettiler.
Alterac Dağları
Birleşmiş elf ve insan orduları, karşı konulmaz troll savaş çeteleriyle Alterac Dağları’nın eteklerinde çarpıştılar. Savaş günlerce sürdü, ancak bitmez tükenmez Arahtor orduları troll’lerin acımasız saldırıları karşısında ne yoruldular ne de bir santim toprak verdiler. Elf lordları, düşmanın üstüne büyü güçlerini salıvermenin zamanının geldiğine karar verdiler. Yüz tane insan büyücü ve katıyla elf büyücüleri, cennetlerin öfkesini çağırdılar ve troll ordularını yaktılar. Elemental ateşler troll’lerin yaralarını iyileştirmelerini engelledi ve işkence çeken vücutlarını içten dışarıya doğru yaktı.
Troll orduları bölünüp kaçmaya çalışırken, Thoradin’in orduları onları yakaladı ve sonuncu troll askerine kadar hepsini katlettiler. Troll’ler bu yenilgiden sonra hiçbir zaman tamamen iyileşemeyecek ve tarih bir daha troll’lerin tek bir ulus olarak yükselişine tanık olamayacaktı. Elfler, Quel’Thalas’ın yıkımdan kurtulmasından emin olduktan sonra Arathor ulusuna ve kralı Thoradin’in soyuna, sadakat ve dostluk yemini ettiler. İnsanlar ve elfler gelecek çağlara barış dolu ilişkiler içerisinde gireceklerdi.”
Yeni Dünya kısmının ilk bölümünün sonuna geldik. Önümüzdeki hafta Yeni Dünya bölümünün ikinci kısmı “Tirisfal’ın Koruyucuları” ve “Ironforge – Cücelerin Uyanışı” adlı bölümleri anlatacağız.