Makale

X-Box dedikleri

Konsollar’ın babası geliyor…

Oyun konsolları, televizyona bağlanarak çalıştırılan, kullanımı son derece kolay, elektronik eğlence araçlarıdır.Seksenli ve doksanlı yılların başlarında piyasanın revaçta oyun konsolları genelde kartuş adı verilen, önceden programlanmış romlar ile çalışırdı. Konsol kullanıcıları oynamak istedikleri oyunun kartuşunu gerekli yuvaya yerleştirip makinayı açtıklarında hemen oynamaya başlayabilirlerdi. Sonraları cdrom teknolojisiyle beraber konsollar da kartuş yerine cd’lerdeki romlarla çalışmaya başladılar.

Seksenli yıllarda Atari 2600, doksanlarda ise Sega Satürn, Nintendo 64 ve Sony Playstation ile evlerimize giren konsol teknolojileri bu günlerde de bir hayli ilgi çekici hale geldi. Günümüzde oyun potansiyelinin yüzde yetmişini oluşturan konsol pazarında hayli ilginç gelişmeler yaşanmakta. 1999’un kasım ayından itibaren hakkında söylentiler duyduğumuz Microsoft’un “X-Box” adlı oyun konsolu, 9 mart 2000 günü Bill Gates tarafından tanıtıldı.

Biraz da X-Box’ın duyurulan teknik özelliklerine bakalım: İlk bakışta üzerinde Pentium III 600, 64 Mb ram ve 8 Gb sabit disk olan bu aletin pc oyunlarını çalıştıracağını düşünsek de Microsoft bu dizaynın pc uyumlu olmayacağının altını çiziyor. Nvidia’nın bu konsol için geliştireceği grafik işlemcinin de pc lerle uyumlu olmayacağı söyleniyor. X-Box’ı geliştiren takımın başında bulunan Seamus Blackley, bu cihazla sadece oyun oynanmayacağını, televizyon izleme, tv programlarını sabit diske kaydetme ve dvd seyretmenin de mümkün olacağını belirtiyor. Ayrıca X-Box kullanıcıları internette surf yapabilecek, online oyun oynayabilecek, X-Box oyunlarının demolarını indirip deneyebilecek ve kendi mp3 arşivlerini oluşturabilecekler. Microsoft’un duyurduğu, hedeflenen sistem özellikleri şunlar :

  • İntel Pentium III 600 Mhz işlemci ve Simd eklentisi.
  • 64 Mb 200 Mhz ddr bellek, 8 Mb rom (kernel için).
  • Nvidia’nın X-Box için özel geliştireceği grafik işlemci.
  • 8 Gb sabit disk.
  • Dolby surround sound ses sistemi.
  • 4 usb kontol girişi.
  • 4 x dvd rom.
  • 100 Mps ethernet çıkışı ve isteğe bağlı olarak modem.

Bir konsol için dikkat edilmesi gereken en önemli nokta grafik performansıdır. Nvidia’nın “xchip” kod adlı işlemcisi, saniyede 300 milyon kaplamalı, 150 milyon aydınlatılmış ve dönüştürülmüş poligon çizimiyle bir hayli etkileyici görünmekte. Aynı anda üst üste 4 doku kullanabilme (multitexturing),tam ekran anti-aliasing (düz çizgi ve eğrilerin ekran çözünürlüğü nedeniyle basamaklı ve kırık görüntüler vermesi probleminin, kenarlarının uygun renkler ile kapatılarak yumşaklaştırılmasıyla çözülmesi),8:1 oranında doku sıkıştırma (texture compression) bu işlemcinin ilk bakışta dikkat çeken en önemli özellikleri. Televizyona, hdtv veya plazma ekranlara bağlanarak kullanılacak olan konsolun çıkabileceği en yüksek ekran çözünürlüğü 1920×1080 olarak belirtildi.

Konsol sistem mimarisi olarak Microsoft’un yeni işletim sistemi Windows2000 kernelini ve Directx 8 api’sini kullanacak. Konsol açıldığında kernel 8 Mb’lıkrom üzerinden okunacak boot benzeri zaman kaybına sebebiyet veren herhangi bir işlem olmayacak.Kullanıcı arabirimi (interface) herhangi bir Windows’la benzerlik taşımayacak. Kullanıcı oynamak istediği cd yi X-Box a yerleştirdikten sonra bir tuşa ( muhtemelen start 🙂 ) basarak oyunu oynayabilecek. Konsolun işlemci, hafıza ve grafik işlemci arasındaki band genişliği de saniyede 6.4 gigabyte. Bu da ortalama performansı yükselten en önemli faktörlerden biri. Daha fazla band genişliği, daha hızlı grafikler, ses ve oynanabilirlik anlamına gelmekte. Sistemin ses özellikleri de çarpıcı. Günümüzde yaygınlaşmaya başlayan dolby surround sound sistemleri ve ac3 dijital ses sıkıştırması teknolojisiyle tam uyumlu olarak üretilecek olan cihaz, 64 dijital ses kanalı, midi ve dls2 desteği ile rakip konsollardan geri kalmayacak. Üzerinde bulunan dvd rom player ile dvd filmleri home theater sisteminizle izleyebileceksiniz. Oyun oynamak için 4 adet usb portu bulunacak. Ancak kullanmak istediğiniz kontrol cihazının Microsoft’dan X-Box sertifikası almış olması gerekmekte. Ayrıca ethernet bağlantısıyla bir kaç X-Box’ı birbirlerine bağlayarak multiplayer oyunlar oynama, çok daha zahmetsiz lan party’ler verme şansınız olacak. Konsol üzerinde bir adet de genişleme portu bulunacak.

Bu noktaya kadar herşey güzel görünüyor. Peki Microsoft X-Box’ın sabit disk yönetimini nasıl yapacak ? Mesela disk üzerinde problemler çıktığında bunları kullanıcıya hissettirmeden çözebilecek yardımcıları olabilecekmi? X-Box kerneli Win2000 olduğuna göre muhtemelen Microsoft’un çok iddalı olduğu, Nt kökenli ntfs dosya sistemi ile çalışacak. Windows 9x serisinde çok sık rastladığımız dosya sistemi sorunlarına çok az rastlanan ntfs, gerçekten çok daha güvenilir bir yapıya sahip. Acaba X-Box mevcut sabit disk kapasitesini bölümlere ayırıp, her programı kendine ait sabit disk alanı içerisindemi çalıştıracak? Bu ve benzeri birçok sorunun cevabını zaman içerisinde öğreneceğiz. Henüz teknik detay açısından X-Box kapalı bir kutu. Konsol piyasasını takip edenleriniz 4 Mart 2000 tarihinde (4.3.2000 piyasaya çıkış için çok hoş bir gün !) Sony Playstaion 2 nin piyasaya çıkışı ve yarattığı sansasyonları bilirler. Microsoft X-Box’ın kesinlikle psx2 den daha kullanışlı ve daha eğlenceli bir konsol platformu olacağını savunuyor. Webdeki bir çok X-Box tanıtım yazısında bu iki konsolun karşılaştırmalarını bulabilirsiniz.

Sonuçta neredeyse her açıdan X-Box psx2 den 2 kat daha üstün özelliklere sahip görünüyor. Ancak şunlara da değinmeden geçemeyeceğim. Microsoft bu konsolu neredeyse birbuçuk sene sonra piyasaya sürecek. Hardware dünyasında bu süre gerçekten çok uzun bir zaman dilimi ve 2001 yılının sonuna gelindiğinde özellikle pc lerde büyük ilerlemeler olacaktır. Bence bu teknolojik ivmenin X-Box konsolunun mimarisini değiştirme olasılığı çok yüksek. Dolayısıyla Microsoft Pentium III 600 yerine çok daha hızlı bir işlemci ve daha fazla ram kullanabilir. Özellikle Nvidia nın kullanacağı teknoloji bu zaman zarfında daha da ileri gidecektir. Demolarda izlediğiniz görüntüler için kullanılan nv15 kod adlı grafik işlemci şu an piyasada bulunan Geforce256’nın bir üst modeli. Bazıları X-Box içerisinde nv25’in kullanılacağından bahsetse de Nvidia bunu yalanladı. Sadece kendine özgü ve pc’lerle uyumlu olmayan bir grafik işlemci (xchip) olacağı duyuruldu. Geçmişe baktığımızda Sony Playstation piyasaya çıktığında donanımsal olarak o günlerdeki en hızlı pc den daha yavaş bir yapıya sahipti. Ancak konsolun render kapasitesi ve oyunların oynanabilirliği tartışmasız hem tüm ev bilgisayarlarından hem de benzer konsollardan çok daha ilerideydi. Bunun en önemli nedenide Sony bu makinada kendi içine dönük ve basit bir yapıya önem vermişti. Açıkçası bu güne kadar başarı kazanan tüm konsolların ortak özelliği sabit ve hızlı bir mimariya sahip olmalarıydı. Bu yüzden konsollara oyun yazmak, ev bilgisayarlarına yazmaya göre çok daha kompleks ve çaba gerektiren bir iş haline gelmiştir. Konsol programcıları makinayı hem en ince detayına kadar tanımak, hemde programlarını çok daha düşük seviyedeki dillerle kodlamak zorundadırlar. Sonuç olarak X-Box eğer konsol piyasasına karmaşık bir yapı ve pc anlayışında kodlanmış oyunlarla girerse, Playstation 2 ile arasındaki iki kat performans farkı sadece kağıt üzerinde kalacaktır. Dolayısıyla şu an için bu gibi karşılaştırmaların bence pek bir anlamı yok.

Her ne olursa olsun en azından Microsoft piyasaya çok güçlü bir alternatif sunmuş olacak. Bu sayfada bulacağınız demolar konsolun real time render kapasitesinin en az ne seviyede olacağı konusunda fikir veriyor. Şimdilik X-Box için üretileceği açıklanan oyunlar şunlar (bir buçuk yıl sonra pek anlamı kalmayacak da olsa) :

  • Tony hawk’s pro skater (Activision)
  • Black and white (Lionhead Studios)
  • Unreal, Unreal Tournament (Epic Megagames)
  • Alone in the dark (Infogrames)
  • Looney tunes.

Bu grubun sessiz çoğunluk olmasının nedeni düşüncelerini herhangi bir halka açık tartışma ortamında ifade etmemeleridir. Üyeleri, kendilerini oyuncu olarak görmezler ve hardcore grubuyla ilişki kurmalarını sağlayacak online rekabetine nadiren girişirler. Çünkü onlar, kişilikleri sırf bu tür eğlence etrafında yoğunlaşmamış, sıradan oyunculardır. Bu konu hakkında konuşma gereği duymazlar. Bazılarınız, ‘eğer bu doğruysa, bunu nereden biliyorsun?’ şeklinde bir soru getirebilir. En yakın arkadaşlarımdan bazıları bu sessiz çoğunluğun arasında. Sadece zeki fanatikler topluluğuyla bağlantı kurmaktansa, neredeyse hiç oyun oynamamış olanları buluyorum ki, diğer tarafın ne düşündüğü hakkında bir bilgim olsun. Eğer yeni ortaya çıkan bu duruma alışmaya başlamazsak, olayın dışında kalacağız ve baskın dijital isteklerle temasımız
kesilecek.

Oyun şirketleri ilk olarak eleştirisel değerlendirme yapmaktansa piyasanın isteklerine cevap verdikleri için yazılım dükkanlarına girdiğimizde, rafların Barbie, Lego ve Hot Wheels’larla dolu olduğunu görüp, bize hitap eden hiçbir şey olmadığını fark edebiliriz. İstediğimizi bulmak için tanınmamış hobi dükkanlarının dar alanlarında alışveriş yapmak zorunda kalabiliriz. Tabi ki bu görüşe tamamen karşı gelenler var ve iki kademeli sistemin çok iyi bir şekilde yürüyebileceğini savunurlar. Bu görüşü paylaşanlara göre hardcore’lar hardcore’larla, acemiler acemilerle konuşmalı ve bunların ikisi bir araya gelmemeli. Niye insanlar kendilerinden çok farklı olanlarla ilişki kurmak zorunda kalsın ki? Onlar “techno-weeny” (küçük teknoloji) olarak nitelendirdikleri insanlarla bir diyaloga girmenin bir anlamı olmadığını düşünürler. Bu mantık, sayıca ve hızca eşit iki gruptan bahsediyor olsaydık, anlamlı olabilirdi; fakat piyasadaki son rakamlar ve anketler bugünkü oyucuların çoğunun 5 sene önce hiçbir bilgisayar oyunu oynamıyor olduğunu ve birçoğunun da belli bir alanda önceden deneyim gerektiren karmaşık oyunlara ilgi duymadığını onaylıyor.

Bunlar yerine, biz hardcore oyuncular, yeni gerçekleri görmeye başlamalıyız. Bu olaya yeni girenleri cahil diye nitelendirip onlardan uzak durmayıp, satın almayı düşündükleri oyunları çocukça ve ilkel bulmamalıyız. Bilgisayar yazılım dükkanlarında sorularına ve yorumlarına kulak misafiri olup “bir insan bu kadar mı aptal olur!” diye düşünmemeliyiz. Kısacası toplumumuzun geri kalanını temsil eden bu gruba yukardan bakan, çekilmez dinazorlar olmamalıyız.

Özellikle bu yeni gelenlere kollarımızı açıp, onları iyi bir şekilde karşılamalıyız. Birkaç sene önce bilgisayar oyunları hakkında bir şey bilmeyenlerin artık yavaşça onların ne kadar da eğlenceli olduklarını anlıyor olmalarına sevinmemiz gerek. İlk başta zevkleri her ne kadar kaba görünse de, onlara karşı hoşgörülü olmalı ve onları sabırla bu eğlencenin daha ileri düzey ve karmaşık örnekleriyle tanıştırmalıyız. En önemlisi, tartışmalara katılmalarını sağlamalı ve onlara hizmetlerinde olan kaynakların ne kadar bol olduğunu göstermeliyiz. Bu yeni gelenlerin bize gelmelerini beklemektense, biz hardcore oyuncuların onlara el uzatmamız gerekmektedir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu