Blog

Yeni DOOM’dan neler beklemeliyiz?

1993 yılında oyun dünyasına bomba gibi düşen DooM’un sıkı bir takipçisiyseniz siz de benim gibi yeni oyunu dört gözle bekliyor olmalısınız.  Beklemiyor musunuz? O da anlaşılabilir bir durum, nedenini de birazdan konuşuruz. Yeni oyunun çıkmasına neredeyse bir aydan daha az kaldı ve heyecanım her geçen gün daha da artıyor.

Doom, bir oyuncu ve oyuncudan da öte bir ‘çocuk’ olarak benim hayatımda büyük bir yer edinmiştir her zaman. Wolfenstein sayesinde oyun dünyasıyla tanışmış, DooM sayesinde de şiddet öğelerine karşı garip bir sevgi beslemeye başlamıştım. Annemin ısrarla ‘oğlum oynama bunu psikolojini bozacaksın’ demelerine aldırış etmeden her seferinde bir yolunu bulup, bir şekilde oynamayı başardım Doom’u ve defalarca, peş peşe bitirdim. Her koridoru, her canavarın çıkacağı yeri, her anahtarın ve her gizli hazinenin yerini ezberlemiştim neredeyse. Doom mükemmel bir şeydi. Benden bir yaş büyük olduğundan dolayı herkese göre birkaç sene daha geç başlasam da Doom’un yeri benim için her zaman ayrı olacaktır.

DooM 2 ve ek paketler çıktığında tıpkı ilk oyundaki başarının aynısını yakalamayı başarmıştı. id Software işini biliyordu ve iyi yapıyordu. Bu başarı hak edilen bir başarıydı. 2004 yılında çıkan DooM 3 ile seri köklü bir değişikliğe adım atmıştı. Çoğu oyuncunun bildiğinin aksine DooM aslen hiçbir zaman bir korku oyunu olmayı amaçlamamıştı. Bu korku teması aslen DooM 3’te seri ile tanıştırılmıştı. Eh haliyle seriye DooM 3 ile başlayan ve ilk iki oyunu ‘fazla eski olduğu’ ve ‘hikayesinin önemsiz olduğu’ sebepleriyle oynamayan oyuncular da yeni DOOM’u görünce “bu nasıl Doom yahu hiç korkunç değil, sırf aksiyon olmuş!” gibi tepkiler verebiliyorlar. Sizi suçlamıyorum. id Software’in kararsızlığı diyelim buna. Ama dediğim gibi, ilk iki oyunu oynayan insanlar zaten Doom 3 çıktığında ufak bir hayal kırıklığı yaşamıştı. Tamam, Doom 3 mükemmel bir oyundu. Eşsizdi. Harika bir korku/aksiyon oyunuydu. Fakat o ilk iki oyunun sunduğu ‘badass’ yapıyı oyunculara sunamıyordu. İlk iki oyunda cehennem sizden korkardı, siz cehennemden değil. İşte yeni DOOM da seriyi tam bu noktaya geri getirmek için geliyor.

Oyunun tekli oyuncu modu ve sahip olacağı hikaye konusunda pek bir bilgiye sahip olamadığımız için aslında korku mu olacak aksiyon mu olacak kestiremiyoruz doğrusu. Fakat yayınlanan fragmanlardan gördüğümüz kadarıyla rahatlıkla oyunun durmak bilmeyen bir aksiyon treni olacağını tahmin edebiliyoruz. Fragmanlarla beraber yayınlanan müzikler de zaten ne kadar ‘gaz’ bir oyunun bizleri beklediğini gösteriyor. Peki yeni DOOM gerçekten seriyi köklerine döndürerek mükemmel bir FPS örneği olabilecek mi gerçekten? Maalesef bu konuda biraz kaygılıyım. Ne kadar büyük bir DOOM hayranı olsam da eğri oturup doğru konuşmak gerekiyor ve bu oyun hakkındaki düşüncelerimi de size doğru bir şekilde aktarmalıyım.

Yeni DOOM hakkında neden kaygılarım var? Öncelikle bunu oyun dünyasına genel bir bakış atarak birkaç örnekle açıklamam izin verin. Geçtiğimiz son birkaç yıl içerisinde FPS oyunları birkaç yeni yapım dışında bir tekel sektörü haline geldi. Oyuncular ‘Battlefield mı, Call of Duty mi?’ diye kapışırken bir de ortaya tamamen farklı bir kulvardan Counter Strike: Global Offensive çıktı ve dengeleri değiştirmeye oynadı. Bir bakıma öyle de yapmayı başardı. Ama adeta üç büyükler haline gelen bu oyunların bir ortak yönü var. O da her birinin hikaye ve tekli oyuncu modları yönünden oldukça zayıf olmalarıydı. Tamam belki Call of Duty, son oyunu Black Ops III ile hikaye anlatımına bir tık daha önem vermiş olabilir fakat üç oyunun da genel odağının online oyunculuk olduğu su götürmez bir gerçek.

Hal böyle olunca ve bu üç büyük oyun da tomarlarla para kazanınca insanın içine bir kurt düşüyor. “Ya acaba id Software da yeni DOOM’da sırf çoklu oyuncuya yönelip tekli oyuncuyu tırt bir mod olarak mı sunar?” diye düşünüyor insan haklı olarak. Özellikle efsane serilerin son oyunlarına bakınca (bkz. Phantom Pain) firmaların oyunları ‘her oyuncuya uygun’ hale getirebilmek için oyunların ana hatlarını büyük ölçüde değiştirdiklerini görebiliyoruz. Tamam oyun dünyasının en oturaklı ve efsane firmalarından birisi olabilir fakat günün sonunda yine id Software da para kazanmaya çalışan bir işyeri olarak karşımıza çıkıyor. Yine de güvenimizi henüz sarsacak bir şey yapmadılar. En azından bunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Son tekli oyuncu denemeleri Rage ile beklenen başarıyı yakalayamasalar da güzel bir tekli oyuncu deneyimi sunduklarını söyleyebiliriz. Yani en azından ben, koyu bir FPS oyuncusu olarak Rage’i sevmiştim.

Peki multiplayer modu ne durumda? İşte o konuda bol bol bilgim var. Bu haftasonu da dahil gerçekleştirilen tüm alfa ve açık-kapalı betalara girip oyunu saatlerce oynadım. Harika bir multiplayer modu yapmışlar oyuna. Ciddi anlamda eğlendim oynarken. Silahlar, vuruş hissi, yakın mesafe saldırıları ve daha birçok şey oyunu saatlerce oynamam için beni motive etmeye yetti. AMA. Evet, bir amamız var. Ama bütün bunları avucumuzun içine aldığımızda ve diğer avucumuzda bulunan klasik DOOM hissine baktığımızda, iki maddenin ağırlığının çok farklı derecelerde olduğunu görüyoruz. Oynadığım oyun ne kadar eğlenceli olsa da bir DOOM hissi vermiyor. Tam aksine bir Unreal Tournament oynuyor gibi hissediyorum.

Yeni DOOM’un multiplayer moduna bakınca, piyasadaki diğer birçok oyundan kopya çekildiğini rahatlıkla görebiliyoruz. Hele ki Call of Duty’nin son oyunlarında multiplayer modunu oynadıysanız ve DOOM’un testlerine girdiyseniz, lobinin bile direkt olarak Call of Duty’den ‘çakma’ olduğunu anlayabiliyorsunuz. Yargısız infaz yapmak istemem fakat göz var nizam var. Karakter özelleştirmelerinden tutun karakterlerin duruşlarına kadar büyük bir özverisizlik mevcut şu anda. Tamam eğlenceli ve zevkli bir hale getirmeye çalışmışlar. Fakat aynı zamanda serinin sahip olduğu karanlık ciddiyeti de alıp götürmüşler. Şahsen karakterimi tamamen pembe bir zırhla donattım ve pembe bir pompalı tüfekle düşmanlarımı avladığımı biliyorum. Eğlendim, çok eğlendim ona lafım yok. Ama DOOM hissi aldım mı? Kesinlikle hayır.

Lafı daha fazla uzatmadan son sözlerime geleceğim. Yeni DOOM geliyor. Biz ne desek de, nasıl düşünsek de gümbür gümbür geliyor. Büyük bir heyecanla bekliyorum. Eminim benim gibi sizler de bekliyorsunuz. Umalım da id Software yüzümüzü kara çıkartmasın ve DLC derken, para kaygısı derken bizi bu efsanevi seriye sırt çevirmeye zorlamasın. Gün saymaya devam!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu