Yooka-Laylee
“Bir dakika, Banjo Threeie değil ki bu…”
Gruntilda, Banjo ve Kazooie’ye alt edilmeden önce “Banjo Threeie’de görüşeceğiz!” demişti… Yooka-Laylee’nin, Gruntilda’nın bahsettiği oyun olduğuna eminim fakat tek sorunum boz ayı veya bir kırmızı kuşu ortalıkta görememem, görünürde sadece yeşil bir sürüngen ve mor bir yarasa bulunuyor.
Şaka ve nostalji bir yana, Yooka-Laylee’nin çıkışı duyurulduğunda aşırı sevinmiştim. Nintendo 64’te bulunan efsanevi Banjo Kazooie’den ve biraz da Donkey Kong 64’ten esinlenlenen 3D platform oyunu, yakında piyasada sürülecek ve çoğu retro oyunlarla ilgilenen toplulukların ilgisini çekecekti. Hele hele, yapımcıların Rare firmasının eski çalışanlarından oluşması, oyunun daha kaliteli olacağına ve kolay bir şekilde başarıyı elde edeceğini de gösteriyordu.
Playtronic, bu türün kurtarılması için ulaşılması kolay bir para hedefi ile Kickstarter başlatmıştı. Bu süreç içerisinde parayı kolayca topladı ve oyunun yapımına başladı. Şunu söylemeliyim ki, Banjo Kazooie yeni nesillere uyarlanmış olsaydı, Yooka-Laylee kesinlikle beklenen oyun olurdu. Atmosferi, asıl ve yan oyun modları, karakterleri, kontrolleri ve haritaları, bariz olarak N64’teki oyunlara iki yapıma karşılık bir hayli gelişmiş olsa da, tamamen 1997’de yaşadığımız aynı hissi tekrar yaşatabildi.
“Sıcak bir yaz atmosferinde- ama ben ne yapayım, oyunun girişi böyle.”
Yooka Laylee, beklendiği gibi, sıcak bir günün ortasında başlıyor. Çiftimiz, günlerini güneşlenerek geçirirken, buldukları gemi enkazını kendi evlerine çevirmenin ve dibinde buldukları kitaplar hakkında konuşmaya başlarlar . Laylee, kitaplar arasında sadece bir tanesinin ona göre önemli olduğunu ve onu geri satıp kara dönüştüreceğinden bahseder. Bilmedikleri tek önemli şey ise, kitabın gerçekten değerli olduğu ve kötü ellere geçerse evrenin sonu geleceğidir. Kötü karakterlerimiz Capital B (buradaki espri, “Büyük Arı” olarak geçiyor) ve yardımcısı Dr. Quack’in Novaliser 64 (adı üstüne, Nintendo 64’e bir gönderme) ile dünyadaki bütün kitapları toplama gibi bir planları bulunuyor, bu sayede hem kitap endüstrisini alt etmek hem de önemli kitabı ele geçirmeyi planlıyorlar. Şanslarına, kitabı Laylee’nin elinden alıyorlar, fakat sadece dış kabı bulunuyor. Fabrika yolunda düşen ve kitabın sayfaları olan “Pagie”leri toplamak ise bize kalıyor. Zaten Pagie’leri toplamak Banjo Kazooie’deki yapboz parçalarını toplamak ile aynı felsefeye sahip. Ne kadar fazla Pagie’ye toplarsanız, o kadar fazla bölüm açma veya bölümü genişletme yetkisi etkisine sahip olursunuz.
“Toplanabilir eşyalar… Klasik.”
Banjo Kazooie’nin satış noktası tamamen büyük haritalar ve toplanabilir eşyaların çoğunlukta olmasıydı. Her girdiğimiz ayrı dünyada toplanacak çokça eşya ve gizemli toplanabilirler her bölüme ayrı bir zevk katıyordu. Banjo’da bulunan müzik notalarının yerini bu sefer kuş tüyleri almış bulunmakta. Topladığımız tüyleri arkadaşımız ve hikayemizde bize yardım eden Avustralyalı yılan olan Trowzer’dan özel haraketleri almak için harcıyoruz- ki bu daha önceki 3 boyutlu platformlarda bulunmayan bir özellikti. Banjo Kazooie’de 100 tane müzik notası toplamak can eklerken, burada en azından kuş tüylerinin bir amacı bulunuyor. Tüyler dışında toplayacağımız eşyalar da bulunuyor, bunlar için can ve güç barını arttıracak özel tokenler veya başka bir arkadaşımız olan Dr. Puzz’un deneylerinde kullanılabilen “Atom Parçası” gibi eşyalar içinde bulunduğumuz bölümü bitirmeyi daha da kolaylaştırıyor.
Direk bu konuya atlamak istemem ama uzun zamandır yeni bir oyun oynamadığım için bahsetmem gerektiğini düşünüyorum. Grafiksel anlamda muhteşem olan Yooka-Laylee, orta-derece bir bilgisayarın kolaylıkla kaldıracak bir şekilde optimize edilmiş, üstüne Playtronic’in oyun üzerinde halen güncellemeler yapması da çoğu frame-rate sorunun ortadan kalkacağının habercisi. Sahip olduğum AMD8350 ve HD7950’de sorunsuz ve sabit 60FPS’de oynayabiliyordum, ki bu da daha düşük bir bilgisayara sahip olanların kolaylıkla oynayabileceğini gösteriyor.
“4th Wall, iyi güzel de, abartmak bir yere kadar.”
Oynanışı ve güzel zamanlar bırakan Banjo Kazooie’deki diğer önemli unsur, esprileriydi. Çoğu zaman 4. duvarı aşarken ya da herhangi bir pop-kültür referansı ile üstüne daha fazla ilgi çekiyordu. Zamanın ilerlemesi ve internetin gelişmesi ile çoğu espri veya gönderme diğer oyunlarla alakalı- ya da diğer oyun yapımcılarının tutuşlarına karşı olabiliyor. Mesela Capital B’ye 2 lira verirseniz, sorunsuz bir şekilde diğer bölümü açacağını söylüyor, ki bu zaten işin esprisi, bütün bölümleri açmak için sadece oynamanız yeterli. Bir yere kadar bu espriler oyuna ayrı bir tad katsa da, bir süre sonra zorlanan şakalar bunaltıyor veya sahte gülüşlere sebep oluyor- en azından her 30 saniyede bir yüzünüze bu espriler vurulmuyor, sadece gerektiğinde karşılaşıyorsunuz.
Espri ve şakalardan bahsetmişken, Playtronic’e saygı duyduğum ve iyiki bu oyunda dediğim diğer bir şey, her ne kadar küçük olsa da, benim için önemliydi. Karakter dizaynı, tamamen Banjo’daki karakterler psikolojik olarak çok benziyor. Özellikle Yooka’nın çoğu zaman saf ve iyi kalpli olması gibi durumlar bulunurken, Laylee daha çok her şeyden canı çok sıkılmış veya herkesle dalga geçmeyi seven bir stereotip. Yani Banjo-Kazooie ikilemesi ile tamamen aynı.
“Seslendirme yok arkadaş, mırılda şuraya biraz.”
Nintendo 64’ün sadece 32 veya 64MB’lık kartuş kapasitesi, çoğu oyunda seslendirme olmayacağı anlamına geliyordu. Rare tabii bu durumun üstesinde her karakter için humlama veya mırlama sesi koyarak o karakterine kendine ait bir sesi olduğunu göstermişti. Tabii, bu durum, yapımın en öne çıkan özelliklerinden biriydi. Mırlama seslendirmesini yeni oyuna aktarmamak bir hayli kötü gösterir, hem de orijinalinden sapar endişesi ile Playtronic, bunu yapımda tuttu- ki bu zaten Banjo Kazooie spin-off’undan beklenebilecek bir şeydi…
“Geçmişe dönmek kavramı bu olsa gerek.”
Banjo-Kazooie serisi, çıktığı sene içerisinde N64’ün ününü arttırmış, beklenildiğinden fazla derecede satmış ve en iyi platform oyunlarının arasında yer almıştı. Kişisel düşüncem, bu türün harika olduğundan yana, fakat içinde bulunduğumuz sene, türün ilgi çekeceğinden pek umutlu değilim. Piyasada çokça indie ve yeni tür oyunlar bulunurken, platform denilince herkesin aklında 2 boyutlu piksel platform oyunları gelir. Yooka-Laylee, her ne kadar eski bir türü kurtarmaya çalışsa da, sadece ağır ve tutkun hayranların yapıma 1 haftadan fazla ilgi göstereceğini düşünüyorum. Buna ben de dahil, şahsen objektif olarak konuya baktığımda “Neden birisi bunu oturup oynasın ki?” diye kendime sorarken buldum. Çünkü neredeyse 20 sene içerisinde unutulmuş bir oyun türünden bahsediyorum.
Yapım, her ne kadar içinde olduğumuz jenerasyon konsollarına çıkmış olsa da, Nintendo Switch versiyonu halen bulunmuyor. Nedeni ise yapımı başlandığında WiiU için çıkması beklenen yapım, Switch’in piyasaya sürülmesiyle beraber WiiU versiyonunu iptal etniş ve Switch portu üstünde çalışmaya başlamıştı. Yani Switch versiyonu içi biraz beklememiz gerekecek.
Yooka Laylee, herhangi bir oyun-içi-ödeme veya ek paket bulunmayan nadir oyunlardan biri, yani halen atalarının izini sürmeye devam eden ve oynarken de eğlenebileceğiniz harika oyunlar listesinde şüphesiz yer alabilir.