Zombi
Voidu’nun katkılarıyla,
Çizgi romanlarla hayatımıza girerek, ölümün bir son olmadığını bizlere göstermiş olan hayali karakterler arasında girmeyi başaran zombiler, birçok yapıtın baş konusu olmaya devam ediyor.Genel olarak, hastalıkla başlar ve bu virüse yakalanan kişi zombi olarak nitelendirilir. Ayını zamanda bulaşıcıdır, ısırdığı kişilerde bu virüsten etkilenerek başkalaşım geçirir. Zombiler bu yönden birçok korku filmine de konu olmuştur. Vampirler ile eğlencesini koruyan iki öğe ile ilgili kafada oluşan sorulardan biri de The Big Bang Theory dizisinde karşımıza çıkmıştı: “Eğer bir zombi bir vampiri ısırırsa, vampir de bir insanı ısırırsa, insan zombi mi olur vampir mi? Yoksa zompir mi?” yorum sizlerin…
Tabi film sektöründe bu kadar popüler olan ve para kaynağı olan bir nesne oyunlarda da kullanılmaz mı? Kullanılır hem de suyu çıkana kadar. 8 bitlik oyunlardan tutun, gelişmiş grafikli oyunlara kadar, insanları sıkana kadar kullanılan bu öğenin zamanı geçecek gibi de durmuyor. Bunlardan birisi de sade ismi ile karşımıza çıkan ZombiU isimli oyun oldu.
2012 yılının Kasım ayında Nintendo markasının Wii U isimli cihazına özel olarak piyasada yer alan ZombiU,Ubisoft Montpellier firması tarafından geliştirilmişti. Wii U için bir hayli beğenilen yapım, bu yıl da bilgisayar, PlayStation 4 ve Xbox One için raflardaki yerini aldı. ZombiU yerine Zombi ismi ile Straight Right firması tarafından diğer platformlara port edilen oyun, bir hayli olumsuz eleştirilere rağmen oyuncuların karşısına çıktı. Gelin, şimdi hep beraber Zombi isimli oyunumuza göz atalım.
Oyunun da isminden anlayacağınız üzere, zombi temalı bir oyun daha bizleri karşılıyor. Fakat, daha önceki yıllarda oynadığımız zombi türündeki oyunlar arasında bir farklılık yaratmayı hedefleyen Zombi, artık Amerika kıtasından bizleri alıyor. İngiltere’nin başkenti olan Londra şehrinde zombi macerasına atılıyoruz. İlk olarak bir hastane ortamında kendimize geliyoruz ve o an heyecan başlıyor. Daha ilk adımımızı atar atmaz, zombiler bizlere misafirperverlik gösteriyor.
Çıkış kapısına doğru koştuğumuz senaryodan sonra kısa bir video ile gerçek oyuna dahil oluyoruz.
Oyuna başlamadan önce ise, iki adet kategori karşımıza çıkıyor. Bunlardan ilki normal kategorisinin altında; standart ve chicken yani tavuk seviyesinde kolaylık seviyeleri karşımıza çıkıyor. Bu seviyelerde oynamanın avantajı ise, ölseniz bile oyuna devam ediyor olmanız oluyor. Ama bir farklılık ile: Karakteriniz değişmiş olarak! Evet, oyunun gerçekçi bir yapı kazanması için, öldüğünüz karakter gerçek anlamda ölüyor ve oyuna başladığınız yatakta farklı bir karakter ile uyanarak oyun devam ediyorsunuz. Diğer bir kategori ise survival ismi ile bizleri karşılıyor. Bu oyun modu ise, öldüğünüz zaman oyunun tamamen bitmesi ile sonuçlanıyor.
Peki, normal kategoride oyuna başladınız ve karakteriniz bir zombi oldu. Yeni bir karakter ile oyuna devam ettiğiniz zaman, o karakteri de görme şansınız var mı? Evet, var! Diyelim birçok nesne topladınız ve zombi oldunuz. Yeni karakteriniz ile o noktaya gidip, eski karakterinizi öldürüp, çantanızdaki eşyalara tekrar sahip olabilirsiniz.
Güvenli bir odada başladığımız maceramızda, güzel bir şekilde uykumuzdan uyanarak başlıyoruz. Alışılmış diğer zombi türü oyunlarının yanı sıra Zombi’de, dışarıdan üçüncü bir ses bizlere yardım ediyor. Peter Knight isimli doktor olan karakter, yaptığı yardımların yanında ise kurtulmamız için gereken görevleri de aktarıyor. Bunun için ise bir adet tablete sahibiz. Oyunun haritasına ulaştığımız tablet ile, gelen sesli komutları da duyabiliyoruz. Bu tablet ile şifrelenmiş kilitli odaları, Londra sokaklarında ki kameraları, zombilerin yerlerini, toplanabilir olan nesneleri de ekranımızda görebiliyoruz. Peki ya siz kimsiniz? Bazen Evie, bazen Aidan, bazen Muhammad isimlerini taşırken; mühendis, öğrenci, reklamcı gibi meslekteki karakterler ile oyuna dahil olabiliyoruz.
Toplanabilir nesneleri açacak olursak, hayatta kalmak için ne lazımsa oyun onu bizlere sunuyor. Yemek, çikolata, enerji içeceği, sağlık çantası gibi sağlık barını dolduran öğelerin yanında, zombilere karşı kullanacağımız silahlar ve silahları özelleştireceğimiz nesneler yer alıyor. Silahlar konusunda yeterli olan oyun, ilk olarak elimize tahta bir sopa veriyor. Daha sonra ise L9A1 türü tabanca, N4Mk 1 tüfek, C4 patlayıcı, el bombası ve zombi oyunlarının olmazsa olmazı Crossbow; ilerleyen bölümlerde bizlerin karşısına çıkıyor. Fakat, mermi ve ses yönünden olumsuz etkiler yaratan silahları kullanmak daima ikinci bir plan olarak kalıyor. Bu silahları yükseltmek yani özelleştirmek istiyorsanız, o silahı daima kullanmanız gerekiyor. Her silah için ayrı ayrı belirlenen zombi öldürmelerine karşılık, o silahın da daha kullanışlı bir hal almasını sağlıyorsunuz. Bunun için bu hedeflenen görevlerin yanında da, yükseltmek için gerekli olan malzemeleri bulmanız gerekiyor. Bu malzemeleri de bulduktan sonra, oyunu kayıt etmek için keşfettiğiniz yatakların yanı başında bulunan küçük masalarda yükseltme işini tamamlayabiliyorsunuz.
Bu eşyaları ise ilk başlarda kapasitesi 10 olan sırt çantanızda ve kapasitesi 30 olan ilk doğdunuz yerde ki sandık içerisinde utabilirsiniz. Sırt çantası demiş iken; oyun içerisinde eğer derin bir su içerisinde yürürseniz, karakter sırt çantasını eline alıyor ve ıslanmaması için yukarıya kaldırarak savunmasız bir şekilde yoluna devam ediyor. Bu tür ince ayrıntıların oyun içerisinde sık sık kullanılması, bizleri etkileyen yönlerden birisi oldu.
Gelelim oyunumuzun ana karakteri olan hatta karakterleri olan zombilerimize… Modelleme olarak gayet başarılı olan zombiler, sadece kafasına vurduğunuz sürece ölüyor. İlk vuruşta, tabi kask yok ise, kafatası parçalanan zombi; ikinci vuruş ve bitiriş hamlesi ile tekrar ölü diyarına yolculuk ediyor. Birçok çeşit zombi ile karşılaşıyoruz. Kimi asker, kimi polis, kimi sanatçı olan zombiler, bu kimliklerine göre dayanıklılık ve saldırı güçleri bulunuyor. Biraz önce bahsettiğimiz gibi yaklaşık olarak birkaç vuruşta ölen zombiler, sizlere kolay gözükmesin. Daha önce deneyim edindiğimiz; Left 4 Dead ya da Dead Rising oyunlarında ki gibi Rambo şeklinde aralarında dalmayın! Çünkü Zombi isimli oyunda, zombiler size saldırırken, bir yandan da ısırmaya çalışıyor. Eğer zaten zombi tarafından ısırılırsanız, oyunun bittiğini anlayacaksınız. Yok ben dayanamam, alırım sopamı dalarım derseniz; bu da sizleri birazcık zorlayacaktır.
Gerçek hayattan kopmak istemeyen geliştirici ekip, kullandığınız karakteri de normal bir birey olarak gösteriyor. Yani, diğer türlerdeki gibi saniye beş, altı zombi öldürmeniz neredeyse imkansız hal alıyor (Tabi elinizde bomba veya molotof yok ise). Bu zorluğu ve gerçekçiliği ile oyun bizlerden olumlu bir not alıyor.
Karakterimizi, düşmanlarımızı, toplanabilir eşyalarımızı tanıdıktan sonra sıra geliyor bu öğelerin buluşacağı ve hayat bulacağı mekanımıza… Sizlere yazı başında da belirttiğimiz gibi Zombi, Londra sokaklarında geçiyor. Londa’nın tarihi mekanları, muazzam metro ve alt geçitlerinin pastel renk dışında oyuna aktarılması, kısa süre içerisinde atmosfere de kolay bir şekilde alışmanızı sağlıyor. Alt geçitlerinin görselliği dışında, bizlere daha hızlı bir yolculuk sağladığını da oyun oynarken unutmamak gerekiyor. Oyun içi seslerin sizleri zaman zaman gerdiği, özellikle bir zombiye vurduğunuz zaman karakterinizin çıkardığı ses, gayet başarılı bir şekilde oyuna senkronize edildi.
Gerçekçi bir FPS deneyimi sunan yapıtın bir eksiği ise, çoklu oyuncu modunun bulunmaması oldu. Genel olarak bu yüzden de düşük puanlara layık görülen oyunda, çoklu oyuncu modunun olmaması bizleri de üzdü. Eğer klasik ve kolay hale gelen zombi oyunlarından sıkılıp, yeni zombi oyunları arıyorsanız; Zombi’yi sizlere şiddetle öneriyoruz.