2006 yılına girdiğimiz şu günlerde, geriye yani koca bir 2005 senesine
tamamen sırtımızı çevirmeden, son bir göz atalım dedik. Neler oynamışız neler?
Sabit disklerimizden ne oyunlar geçmiş, kimine uninstall yolu gözükmüş kimine
ise yeni işlemciler, yeni ekran kartları, RAM’ler feda olmuş. Cüzdanlar
zayıflamış, ancak karşılığı bilgisayarın başında eşsiz dakikalar olarak alınmış.
Şimdi o dakikaları hatırlayalım, neler kalmış aklımızda?
Hızlı bir başlangıç olacak ama Need for Speed: Most Wanted ilk aklımıza gelen
oyun oldu. EA Games’in en popüler serilerinden biri olan NFS’nin, belki de en
başarılı versiyonu olan Most Wanted, 2005 yılınında, yarış severlere çok şık bir
hediye oldu. Underground’lardan en büyük farkı olarak işin içine polislerin de
sokulduğu oyunda, en çok aranan yarış pilotu olmaya çalışıyorsunuz. Yine 2005
içerisinde raflarda kendine yer bulan Juiced’de modifiyeli otomobiller ve sokak
yarışlarını temel alıyordu. Most Wanted’dan önce çıktığı için Underground 2 ile
karşılaştırılan oyun, oldukça iyi eleştriler aldı. Ancak yine de NFS serisinin
gölgesi altında kaldığı da bir gerçek. Yarış oyunlarından bahsetmişken Moto GP
3’ün de
ismini telaffuz etmemek olmaz. Bu yıl ülkemize de konuk olan Moto GP
şampiyonasının lisanslı oyunu Moto GP 3, gerek oynanışıyla gerek grafiksel
özellikleriyle olsun adeta bir motorsiklet simülasyonu keyfi yaşattı.
Canımız kavga(!) istediğinde 2005 yılı bize bir çok alternatif sundu.
Birbirinden başarılı oyunların arasında Grand Theft Auto: San Andreas, bir
yıldız gibi parlıyordu. Öyle ki seri 3. boyuta geçtiğinde iyiden iyiye artan
oyuncu kitlesi, GTA: Vice City ile tavan yapmıştı. San Andreas’da, daha büyük
bir harita ile daha çok görev, daha çok ek görev, yapacak daha çok iş ve
içerdiği özgürlük ile Rockstar Games seriyi bir adım daha öne taşıdı. Hal böyle
olunca bilgisayar oyunları tarihinde GTA adı önemli bir noktaya yazıldı. 2005’in
bir diğer önde gelen aksiyon oyunu da Tom Clancy’s: Splinter Cell Chaos Theory.
Sam Fisher’ın bu yeni macerası herşeyiyle muhteşemdi. Gizliliğin ön planda
tutulduğu oyunun, gerek grafik gerek oynanabilirlik gerekse sesleri son derece
başarılı hazırlanmıştı. Muhtemelen Splinter Cell Double Agent çıkana kadar Chaos
Theory defalarca oynanılacak. Son yıllarda adından sıkça söz ettiren Prince of
Persia serisi de yeni meyvesini 2005 yılı içerisinde verdi. The Two Thrones adı
verilen oyunda, Prensimizi karanlık yönüyle de yüzleşmek zorunda kaldık. Çok
fazla yenilik içermese de şu gerçek ki, oyuncular bu seriyi seviyor. Sonuç
olarak Prince of Persia The Two Thrones ile 2005 yılının son dakikasında
aksiyona doyduk.
Spor oyunlarına geçtiğimizde futbolun taçsız kralı Pro Evolution Soccer 5, adeta
futbol simülasyonu kıvamında, sabit disklerimize yerleşti. Oynanıştaki
farklılığı serinin önceki oyunlarına nazaran dikkat çekiyordu. İlk zamanlar
oyuncuları son derece zorlayan bu oynanış, kısa süre sonunda yapacağını yaptı ve
bağımlılığa dönüştü. Bağımlılıktan konu açılmışken, Football Manager 2006’dan da
bahsetmemek olmaz. Futbol menajerliği oyunlarının önde gelen isimlerinden FM, bu
sene de bekleyenlerini yanıltmadı ve son derece başarılı bir yapım ile yeşil
sahalara indi. Her yıl olduğu gibi yine bazı geliştirmelerle karşımıza çıkan
yapım, bu sene medya eklentileri ile adından sıkça söz ettirdi. Her yıl olduğu
gibi bu sene de EA Sports’un yapımları ön planda kendilerine yer buldular. FIFA
06’nın başarısı yadsınamaz. Hele NBA 06’nın kalitesi ve PC platformunda
rakipsizliği, basketbolseverler için oyunu çok özel bir noktaya taşıyor. Görsel
yönden çok başarılı olan bu seri, oynanışıyla da kullanıcıları kendine hayran
bıraktı.FPS türü bu sene birbirinden kaliteli yapımlarla çalkalandı. İlk olarak Quake
serisinin son oyunu Quake 4’den konuyu açalım. Quake 2’nin kaldığı yerden devam
eden oyun Doom 3 motorunun daha iyi optimize edilmiş versiyonunu kullanıyor. Hal
böyle olunca ortaya muhteşem Quake serisine yakışır derecede başarılı bir yapım
çıkmış. Quake’den beklediğiniz herşeyi ve fazlasını, başarılı grafikleri, harika
bölüm tasarımları, rahat oynanabilirliği ile Quake 4 veriyor. Quake gibi bir
devam oyunu da Call of Duty serisine geldi. Öyle ki CoD 2, ilk oyunun
yukarılarda bıraktığı çıtayı aşmak zorundaydı. Karşımıza öyle bir oyun geldi ki,
gerek grafikleri, gerek sesleri, gerek oynanabilirliği, gerekse yapay zekasıydı
oynayanları büyüledi. İkinci Dünya Savaşı’nın atmosferini üst düzeyde bizlere
yaşattı. Böylelikle 2005’in adından en çok söz edilen FPS’lerinden biri oldu.
Devam oyunlarının haricinde ilk defa ortaya çıkan yapımlarla da 2005’te
karşılaştık. Geçen sene Farcry’ın yaptığı sürprizin bir benzerini bu sene
F.E.A.R. yaptı. İçerdiği korku öğeleriyle çeşitli sinema filmlerine benzetilen
F.E.A.R., atmosferi ve görselleri sayesinde bir çok oyuncuyu kendine hayran
bıraktı. Bir sır olarak biten finalinin ardından oyuncular devam oyununu
beklemeye koyuldular bile.
İnternet kafe kültürünü takip ediyorsanız, Age of Empires ismi neredeyse
kullanılan her makinede geçiyordur. Efsane strateji oyunu Age of Empires’ın 2005
yılında yeni versiyonu raflarda yerini aldı. Öyle ki şölen havasındaki
grafikleri ile AoE 3, eski kimliğinden biraz sıyrılmış. Ancak bu yeni
görüntüsüne de alışınca, bu yılın klasiklerinden biri çıkmış oluyor karşımıza.
Artık bir kaç yıl RTS dendiğinde akla ilk gelen isimlerden biri Age of Empires 3
olacak. 2005’in bir diğer önde gelen yapımı Rome Total War: Barbarian Invasion
oldu. Total War serisinin bildik oynanışını, teknolojinin son nimetlerinden
yararlanarak biz oyunculara sunan yapımcılar, Rome Total War’a gelen bu ek paket
ile, sevenlerini yine yanıltmadılar ve gayet başarılı bir oyun yaptılar.
Görselliği çok fazla ön planda tutmayan strateji severler için ise 2005 yılında
raflarda yer bulan Civilization 4, serinin önceki oyunlarını oynayanları
yanıltmayıp, yine muhteşem bir oyun ziyafeti sundu. Klasik strateji oyunlarından
daha farklı ve ayrıntılı yanları olan Civ 4’ün en büyük eksisi grafikleriydi.
Geri kalan tüm ayrıntılarıyla oyun, uzun yıllar unutulmayacak bir klasik olarak
ismini tarihe yazdırdı.
Alternatifin, en azından kaliteli alternatifin çok olmadığı bir türdü MMO
dünyası. 2004 sonlarında WOW’un Amerika’da yaptığı sarsıcı çıkışın sonrasında
Ocak-Şubat aylarında Avrupa’da ve dolayısıyla ülkemizde de satışa sunulan oyun
bariz bir şekilde yılı forse etti. Geçen günler içerisinde 5 milyon üyeye
ulaştığı haberlerini de hatırlatacak olursak WOW’un yılın en üst düzey
oyunlarından biri olduğunu kabul etmek gerekir. Onun yanı sıra Guild Wars da
NCsoft’un yıla damgasını vuran önemli oyunlarındandı. Aylık ücreti olmayışı ve
rakiplerine oranla daha ekonomik oluşu onu tercih edenleri mahcup bırakmadı;
kendi yarattığı alternatif evreni layığıyla ve başarıyla kullandı, sevenleri ise
önümüzdeki yıl çıkması dedikoduları dolaşan ek paketle ilgili gelişmeleri
yakından takip ediyorlar. Matrix Online ise Matrix evrenini keşfe çıkanlar için
iyi bir alternatifti, Everquest II ve Star Wars Galaxies’in eklenti paketleri
ise önceki sene piyasaya sürülmüş oyunlara hoş yenilikler kazandırdı. Ülkemize
Gizland’ın getirdiği Neocron 2: Beyond Dome of York ise FPS açıdan Neocron
dünyasında turlamamıza imkân sağladı. 2006’nın oyunları ise 2005’ten çok daha
fazla.Bu türde ise Simsmania fırtınası tüm hızıyla devam etti. 2004’te piyasaya
sürülen ana oyun Sims 2’nin diğer konsollardaki sürümleri dört bir yanımızın
tekrardan Sims 2 dolmasına yol açtı. Sadece onunla da kalmadı 5 sene önceki Sims
oyunu ve onun eklenti paketleri bile neredeyse yılın tamamında en çok satan
oyunlar listesinde yer almayı başardı. Sims 2: University ve Sims 2: Nightlife
oyunları sayesinde kafamızı ne yöne çevirsek Sims ile karşılaşır etti bizi.
Şimdiden bile 2006 yılı için piyasalarda olması planlanan Sims 2: Open for
Business’in yapımı sürdürülüyor. Fakat bir denizaltı simülasyonu olarak Silent
Hunter III’ün yılın en sağlam simülasyonlarından biri olduğu gerçeği Sims
fırtınasının bir nebze olsa da dinmesine yol açtı. Yine bir deniz simülasyonu
olarak Dangerous Waters, grafikleriyle olmasa da detay seviyesi sayesinde büyük
bir önem kazandı. Denizde hal böyleyken havada da Falcon 4.0: Allied Force’un
üstünlüğü vardı. 1998 yılında piyasaya sürülen Falcon 4.0’ın ismini taşıyarak
bir oyun piyasaya süren yapımcılar, Falcon isminin hakkını veren bir yapımla
karşımıza çıktılar. RollerCoaster Tycoon 3 ve ek paketleri ise, her ne kadar
isminde “tycoon” kelimesi geçse de lunapark işletmeciliği olarak hoş gördüğümüz
yapımlardandı. Ama yine de yılın en az oyuna sahip türlerinden biri olmaktan çok
da öteye geçtiğini söylemek mümkün değil.
Türün meraklıları bu sene hareketli sayılabilecek bir yıl geçirdiler denebilir.
Yılın en önemli olaylarının başında pek tabii ki MYST serisinin son bulması yer
alıyordu. Yılın son çeyreğinin başlarında gelen End of Ages ile Myst serisi
nihayete ermiş oldu. Sadece onunla da kalmadı, serinin yaratıcısı Cyan Worlds de
kepenkleri indirdi. Yalnız bu da çok uzun sürmedi ve bir süre sonra “şapkadan
tekrar tavşan çıkarmak için” geri döndüler. Fakat kesin olan bir şey vardı ki, o
da Myst serisinin son bulduğuydu. Sene içerisinde veda eden önemli bir diğer
firma da Syberia serisiyle akıllarımıza kazınmış olan Microids firmasıydı. Gerçi
onlarınkine tam anlamıyla veda denemez; Ubisoft, senenin başlarında alınan bir
kararla Microids hisselerinin büyük bir bölümünü satın aldı ve anlaşmaya göre
bir daha oyun yapamayacak. Onları yalnızca yayımcı tarafında izleyebileceğiz ve
bu da sadece Avrupa sınırları içerisinde gerçekleşecek. Tüm bu gelişmelere
rağmen Microids son olarak piyasaya sürdüğü Still Life ile 2005’e damgasını
vurdu. Yıla damgasını vuran gelişmelerden bir başkası ise Sam&Max’in yapım
haklarının Telltale Games tarafından alınması oldu. Yıl içerisinde Bone ile
dikkatleri çeken firmayı önümüzdeki sene içerisinde Sam&Max ile de görecek olmak
heyecan verici. Üstelik oyunun seneler önce LucasArts’ın yarım bıraktığı projeye
devam niteliğinde değil de sıfırdan başlanmış bir yapım olması da dikkat çekici.
The Adventure Company ise sürekli kötü oyun piyasaya sürme rutinine bu sene
içerisinde Kheops imzalı Voyage ve Echo ismindeki iki harika oyun ile nokta
koydu diyebiliriz. Bazılarımıza göre yılın en başarılılarından olan bu iki oyunu
önümüzdeki sene içerisinde aynı şirketten çıkacak başka oyunlar da devam
ettirecektir. Borken Sword 4’ün duyurulması, Benoit Sokal’ın yeni oyunu Paradise
hakkındaki gelişmeler de diğer önemli olaylardandı. 2006’nın 2005’ten çok daha
hareketli geçeceği bariz gibi görünüyor.Yıl içerisinde online ortamlarda kendine RPG bulamayanlar ya da tek kişilik bir
oyun oynamak isteyenler için de kaliteli yapımlar yok değildi. Özellikle önceki
sene XBOX için piyasalara sürülen Lionhead yapımlı Fable’ın PC versiyonu herkesi
epey bir süre oyaladı ve yılın en başarılı örneklerinden biri olarak ortaya
çıktı. Küçük bir çocukken aldığımız kahramanın büyüyüp evlenmesine kadar kontrol
edebiliyorduk. XBOX’tan transfer olan Sudeki de aynı türden iyi bir alternatif
olarak dikkatleri üzerine çekmeyi başardı. Final Fantasy dünyası ile
özdeşleştirilebilecek zenginliği onu tercih edenleri en azından memnun etmeyi
başardı. Herkesin büyük bir ilgiyle beklediği diğer bir oyun olan Dungeon Siege
serisinin ikincisi de hack’n’slash tarzı bir yapıyı benimseyerek önüne geleni
indirmek isteyenlere ilaç gibi geldi denebilir. Bard’s Tale ise eğlenceli
karakteri ile Commodore zamanından sesini duyuran eski bir arkadaş olarak sene
içerisinde kendini gösterebilme imkânı elde etti. X-Men Legends II: Rise of
Apocalypse ise takım olarak savaşmamıza imkan veren ve birçok X-Men kahramanını
içermesi bakımından X-Men hayranları için ilgi uyandırdı ve beğenildi, SW
Knights of the Old Republic 2 ise ilk oyunun üzerine birçok şey ekleyerek
karşımıza çıktı. Birçok oyunun sahne aldığı türde en azından burada ismen
belirtebileceklerimiz arasında Alman yapımı Restricted Area ve ER sadece
alternatif olmaktan öteye geçemedi. 2005’in iyi bir yıl olarak geçtiği RPG için
söylenebilir, 2006’da karşılaşacaklarımız ise umarız ki bize 2005’i
aratmayacaktır.
Türk Oyunları
2005 yılının Türk oyunları için çok iyi geçtiğini söyleyemeyiz. Ama buna rağmen
kötü bir yıl geride bıraktığımız da söylenemez. Bu yıl içerisinde Türk
oyunculuğunun Doom3’ü, Duke Nukem’i; kısacası fenomeni haline gelen Pusu’yu
karşıladık, çok da iyi ettik. Yıllarca onu bir FPS olarak bekliyorken o bize
üçüncü kişi kamera açısından bakıverdi ve şüphesiz ki yılın en önemli gelişmesi
Pusu’nun piyasaya sürülmesiydi. Güzel yanları kadar hataları da yok değildi; ama
eli ayağı düzgün, kanlı canlı bir Türk oyununu para verip orijinal olarak
alabilme imkânını bize yaşattı. Onun dışındaysa icraattan çok yine lafın piyasa
yaptığı bir yıldı 2005. Laftan kasıt olarak “haber” diye de hemen belirtelim.
Türk oyunlar arasında merakla beklediklerimizden bir diğeri olarak da Kâbus
22’nin 2005 içerisinde tamamlandığını öğrendik, ekran görüntüleri ve oyun içi
videolarından gördüğümüz kadarıyla sabırsızlanmamak elde değil.
Bu yıl içerisinde ayrıca bir önceki yıl duyurulan İstanbul adlı MMORPG “Hususi
Müşterek Zahiri Felaket Oyunu” için alpha tester alımı yapıldı. Nisan ve Haziran
aylarındaki bu gelişmelerin ardından oyuna dair başka bir haber meydana çıkmış
değil. 17 Ağustos cephesinde ise sene hareketli geçti denebilir. Yıl içerisinde
projeyi bir süreliğine durduran yapımcılar, birkaç ay önce kulaklarımıza
fısıldadıkları üzere yapıma devam edilme kararını vermiş bulunuyorlar. Türk
yapımı amatör oyunlar da yine bu yıl içerisinde karşılaştıklarımızdandı. Son
dönemlerden akılda kalanlardan Koridor, Coderis ve oyunyapimi.org umut vaat eden
yapımlardı. Üstelik oyunyapimi.org’un yapımcısı sene sonlarına doğru Sevgilim
Olur Musun? adını verdiği ilk ticari yapımını duyurdu. Bu saydıklarımızın
dışındaysa başkaca fazla önemli bir gelişmenin yaşanmadığı söylenebilir. Fakat
bunların da yabana atılacak şeyler olmadığını söylemek isteriz. Sonuçtaysa
2006’nın 2005’ten çok daha hareketli geçeceği kesin.