9mm (iOS İnceleme)

Sol altta sanal joystick, kamera sağ elle, sağ altta ateş etme butonu. Yıllardır mobil platformlardaki bu kontrol şemasına asla alışamadım, mümkün olduğunca uzak durdum. Bunun sebebi akıllı telefonların ekranlarının küçük olması değildi, tabletlerde de pek verimli olmuyordu zira. Genel olarak mobil platformdaki aksiyon oyunlarının sorunu bu, bu kadar çalışmayan bir kontrol şemasıyla oyun yapıyor olmak. Son zamanlarda oyun yapımcıları yavaş yavaş bu kontrol şeması modelinin, yani klasik joystick simülasyonunun işe yaramadığını görmeye başladılar ve daha yeni kontrol şeması fikirleri uygulamaya başladılar. Bunun meyvelerini önümüzdeki aylarda alacağız.

Fakat bu demek değil ki, bu sorunlu kontrol şeması tasarımını uygulayan güzel oyunlar yok. iPhone 4 kullanırken parmaklarıma giren kramp, iPhone 5’e geçtikten sonra bir nebze olsun rahatladı açıkçası. Böylelikle bu kontrol şemasına sahip olan oyunları biraz daha rahat oynayabilir oldum. Eminim iPhone 4’ten iPhone 5’e geçen bir çok oyuncu da bu rahatlamayı yaşamıştır.

Aslına bakarsanız Gameloft’un 9MM oyunu, iPhone 5’in ekran oranına göre değil ve oynanışının rahatlığını geniş bir ekrandan almıyor. Oyunu açtığınız zaman 16:9 yerine 16:10 oranında oynamaya devam ediyorsunuz. 9MM’ı rahat oynanabilir yapan şey, geliştirici ekibin bu kontrol şemasını akıcı kılmak için büyük emek sarfetmiş olması ve dolayısıyla oynarken parmaklarınızın birbirine girmemesi. Ki bence bu bile bir mobil oyunu puanlarken tek başına yeterli olabilecek bir konu. Bu kontrol şeması sorununu çözen oyun, mobil oyunlar tarihini yeniden çizebilecek oyun olacak. The Drowning bu konuda ümit veriyor ama onunkinin de fazla deneysel olma ihtimali var.

Mobil oyunların problemlerini bir kenara bırakıp 9MM’ye dönecek olursak, yıllardır telefonunda TPS veya FPS oynamayı reddeden biri olan beni bile saatlerce başında tutmayı başardı. Doğru düzgün bir hikayesi, ekrana bakanlarda “aa ne güzel grafikleri” dedirten grafikleri, rafine kontroller, temaya uygun ve zorlamayan müzikler ve enfes vuruş hissi. Bu şekilde özetleyebiliriz 9MM’yi tek cümleyle anlatmak gerekirse.

Önce hikayesinden başlayalım çünkü GTA Vice City’nin iPhone uyarlamasından sonra bu yukarıda saydığım şeyleri düzgün bir biçimde uygulayabilen bir mobil oyun pek görme şerefine nail olamamıştık. 9MM’nin hikayesi biraz klişe öğelere sahip aslına bakarsanız. Narkotik bir polis, büyük bir baskın yapar ve uyuşturucu lordunun kardeşini öldürür. Baskın sonunda da eline yüklü miktarda para geçer ve bu parayı örgüte karşı kullanmaya karar verir. Aslına bakarsanız oyun hemen bir plot-twist ile başlıyor ve twist üzerine twist ile gidiyor. Karakterimiz “Loose” Kannon, eşiyle ayrılmıştır ve kızı her şeyden önemlidir. O yüzden onları korumak için her şeyi yapabilecek biridir. Bu sebepten de, çocukları korumak uğruna tüm uyuşturucu karteline savaş açar ve El Diablo’yu öldürmek için ant içer.

Açıkçası oyunun hikayesi bir mobil oyuna göre başarılı olsa da hikaye anlatımı konusunda oldukça büyük eksikleri var. Hikaye çok fazla ana hatlarıyla veriliyor ve çoğu zaman karakterimizin motivasyonlarını gözden kaçırabiliyoruz. Ayrıca oyun içi motorla hazırlanmış sinematikler oyunun hikayeyi ilerleten kısımları olsa da bazılarının kurgularında ufak tefek boşluklara rastlayabiliyoruz.

Hikayeyi bir kenara bırakırsak, “ben metrobüste eve dönerken adam vurup deşarj olmak istiyorum” diyorsanız, oyunu bir iş çıkışı saatinde metrobüste rahatlıkla oynayabileceğinizi belirtmek zorundayım. Eğer bir Vatan Şaşmaz metrobüsüne denk gelirseniz zaten keyfinize keyif katarsınız, ama kısaca demem odur ki 9mm’yi oynamak oldukça rahat. Ne ellere kramp sokuyor, ne yaptığınızı algılamamazlık ediyor, ne de lüzumsuz onlarca tuş var arayüzde. Sanal joystick ile yapıyorsunuz hareketlerinizi, sağ üstten silah değiştirip şarjör değiştirebiliyorsunuz (silahlar demişken, çeşitlilik de oldukça yüksek, ve tüm silahları aynı anda taşıma mantıksızlığı yok).

Oyunun parmak hareketlerinizi algılaması ve hedef noktasını düşmanın üzerinde tutma süresi ve hassassiyeti oldukça doğru ayarlanmış. Kameranın dönüş hızı konusunda daha hızlı dönme opsiyonu olsa aslında iyi olurdu. Hem oyunun multiplayer’ında oynanış açısından, hem de Max Payne vari ağır çekim sahnelerinde artistlik yapma açısından iyi olurdu. Onun dışındaysa otomatik hedef alma ayarı çok fazla kolaylaştırmıyor oyunu, olması gereken incelikte olmuş. Bu arada iPhone’un içindeki gyroscope ile de kamera açınızı kontrol edebiliyorsunuz ama çok verimli olduğunu söyleyemeyeceğim bu özelliğin.

Şunu söylemek zorundayım, oyunda grafik şiddet ve küfürlü dil kullanımı oldukça yüksek. Yani küçük yaştaki kardeşlerimiz bu oyunu oynamasa iyi olur. Kafalar patlıyor, headshot’larda ortalık kan gölüne dönüyor. Oyunlar şiddete yöneltmiyor olabilir ama oyunların içinde şiddet olduğu gerçeğini göz ardı edemeyiz.

Lafı daha uzatmadan oyunun multiplayer moduna da değineceğim son olarak. Dört farklı harita var oyunun multiplayer’ında ve “Free For All” ile “Team Deathmatch” olmak üzere iki farklı mod var. Açıkçası oyunun multiplayerını çok başarılı bulduğumu söyleyemeyeceğim. Çünkü ortada bir karambol durumu var. Spawn noktaları da çok iyi ayarlanmadığından dolayı, ekseriyetle spawn olduktan sonra arkadan vuruluyorsunuz. Kamera dönüş hızı da en yüksekteyken bile çok hızlı olmadığı için arkanızı dönüp çatışamıyorsunuz. Bir noktadan sonra siz de bunu yapabilmeye başlıyorsunuz aslında; ama bu hem dengesiz bir şey, hem de sinir stres katsayısını yükseltiyor. Hele hele FFA oynuyorsanız, “ciraaa cira cira” diye çarşı pazar karışıyor.

Son minvalde bakacak olursak, en başta da söylediğim gibi 9MM telefonlarınızda oynayabileceğiniz nadir iyi TPS’lerden birisi. Mutlaka denemelisiniz.

Exit mobile version