The Witcher

Dile kolay tam 3 senedir beklediğim oyunlardan biriydi The Witcher. İlk
olarak E3 2004’te yayınlanan videosuyla tanımıştım. O sıralarda oyunla ilgili
çok fazla ayrıntı yoktu, daha yeni yeni yapılıyordu. Sonraki zamanlarda
ayrıntılar çıkmaya başladı, videolar ve görseller daha arttı. Artık Witcher’ın
sisi dağılmaya ve kayıp parçalar birleşmeye başlamıştı. Oyunun ne olduğu, nasıl
bir şeyler barındıracağı ortaya çıktı. Bazı yenilikler, bazı saklananlar tam
sürümde tüm cevabı verecekti. Geçen onca senenin ardından merakla beklenilen ve
kendine has bir dünyada geçen Witcher sonunda piyasaya çıktı. Bundan sonrası
oturup oynamaya kaldı.

Karizmatik savaşçı

Witcher, Polonya’da oldukça meşhur olan Andrzej Sapkowski’nin yarattığı dünyada
geçiyor. Sapkowski’nin 5 ciltlik “Büyücü Gerald” adında bir serisi var. Bu seri
Polonya’da en çok satan listesinin başlarında yer alıyor. İşte bu noktada
oyunumuz Büyücü Gerald’ı dijital ortama aktarıyor. Wicther’da kitaplarda geçen
Gerald adlı karakteri kontrol ediyoruz. Oyunun hemen başındaki videoda Gerald
yaralı bir biçimde ormanda koşturuyor. Ama bir anda yere yığılıyor. Arkasından
gelen kişiler onu bir at arabasının arkasına koyup, Kaer Morhen’deki bir kaleye
götürüyorlar. Gerald burada toparlanıyor ve kendine geliyor. Fakat bir grup
düşman Gerald’ı istiyor. Kaleye yapılan baskınla beraber hem macera başlıyor hem
de Tutorial devreye girip neyi nasıl yapacağımız anlatılıyor. Bundan sonrasını
artık oynayanlar görecektir. Asıl oyunun mekaniklerine geleyim. İlk olarak dövüş
sisteminden bahsedeceğim. Witcher’daki dövüş sistemi normalde alışan sistemlere
göre biraz daha değişik. Sıra tabanlı bir sistem değil, gerçek zamanlı ama
kombolarla pekiştirilmiş. Hemen açıklayayım; normalde karşımızdaki rakibe
vuracağımız zaman farenin sol tuşuna sürekli olarak basarız. Böylece
karakterimiz sürekli olarak vurur, kılıcını sallar. Ama Witcher’da durum işte
böyle değil. Düşmana sadece bir kere tıklıyoruz ve Gerald otomatik olarak
saldırıya geçiyor. Ama sürekli vurması için sürekli tıklamamız lazım. Eğer
sürekli tıklarsak Gerald her seferinde saldırıyı baştan alıyor ve vuramıyor.
Gerald vurduğu anda ekrandaki fare imleci ortasında kılıç olan mavi renkli bir
daireye dönüyor. Gerald vurmaya devam ederken atağının sonuna doğru kısa bir
süre içinde, fare imleci bu sefer sarı sivri bir şekle dönüşüyor. İşte bu Fire
Attack adı verilen Gerald’ın hızlıca vurduğu, ama atağının sonunu oluşturan
kısım oluyor. Eğer fare sarı işaretteyken bir kere daha sol tık yaparsanız,
Gerald bu sefer ilk atağından daha güçlü ve daha hızlı şekilde vuruyor. Eğer bu
olayı birkaç kere daha yaparsanız, seri ve güçlü ataklar yapıp komboları böylece
oluşturabiliyorsunuz. En başlarda alışması ve uygulaması zor gibi gözükse de,
birkaç denemeden sonra son derece basit ve kolay oluyor. Zaten kombo yapmadan
bazı rakipleri geçmek de zor. Dövüş sistemi sadece bunlarla sınırlı değil. Asıl
olay bir de dövüş stilinde yatıyor. Toplamda üç adet stilimiz var, bunlar;
Strong, Fast ve Group atak olarak adlandırılıyor. Z’de Strong, X’te Fast ve C’de
de Group atak olarak klavye kısa yolunda bulunuyor. Strong atak adından belli
olduğu gibi güçlü ama yavaş, Fast daha hızlı ama Strong’a göre daha güçsüz,
Group atak en güçsüzü ama en hızlısı. Düşmana göre uygun olan stili seçmek
lazım. Uygun olmayan stil normale göre daha etkisiz kalabiliyor. Mesela güçlü ve
büyük rakiplere karşı Strong atak giderken, birkaç kişi olarak gelip ok atan
kısa boylu düşmanlara karşı Group atak en etkilisi oluyor. Aslında düşman boyuna
ve tipine göre stili belirliyorsunuz. Bu da komboyla birleştiğinde oldukça
etkili oluyor. Gerald ayrıca bloğu otomatik olarak yapıyor. Blokla böylece ayrı
olarak ilgilenmiyorsunuz.Geri kalan mekanikler

Oyunla ilgili her şey dövüş sisteminde bitmiyor. Karakterimizin yetenek ağacı da
biraz daha farklı. Genel olarak pasif yeteneklere sahibiz. Steel Sword, Silver
Sword, Signs ve Attributes olarak 4 ana ağaça yayılıyor. Attributes klasik
olarak Strength, Desterity, Stamina ve Intelligence’yi kapsıyor. Signs(Büyüler)
Aard, Igni, Quen, Axii ve Yrden olarak çeşitleniyor. Steel ve Silver Sword’ta
atak stillerimiz yer alıyor. Strong, Fast ve Group stillerini daha
kuvvetlendirebiliriz. H tuşuna basarak Gerald’ın statlarının ve yeteneklerinin
yer aldığı bu ağaca ulaşıyoruz. Skill ve statları geliştirmek level atlandığı
gibi hemen yapılamıyor. Geliştirme işlemini meditasyon sırasında uyguluyoruz.
Meditasyon yapmak içinse bir kamp ateşi üstüne tıklamak veya biriyle konuşurken
ekranın sol kısmında çıkan uyuma ikonuna tıklamak yeterli oluyor. Meditasyon
oyunda yetenek ve statları geliştirirken uygulayacağımız tek yol olurken, sadece
bununla sınırlı kalmıyor. Ayrıca meditasyon yaptığımız sürede Gerald’ın güç
barları yeniden doluyor. En önemlisi iksir yapmak için de meditasyon sırasında
olmamız lazım. İksir demişken çeşitli iksirler ve simyacılık Witcher’da olan
diğer başka bir özellik. Belirli iksirler var ve bunların Gerald’a kazandırdığı
özellikler oluyor. Ancak bu özellikler belirli bir süre için geçerli. Süreler
oyun zamanına göre ayarlı olduğundan, normalde klasik şekilde karşımıza çıkan
1-2 dakikalık süreler değil. Daha uzun ama oyunda ilerleyen zamana göre
iksirlerin tesiri geçebiliyor. Bir tanesi dayanıklılık, bir diğeri daha fazla
güç ve çeviklik sağlayabiliyor. Her iksiri yapmak için çeşitli malzemeler
gerekiyor. Bu malzemeleri çevrede bulabiliyorsunuz.

Oyunda sürekli akıp giden bir zaman var. Güneş doğuyor-batıyor, gece oluyor,
alacakaranlık oluyor. Zaman değişirken hava şartları da değişiyor. Yağmur
yağabiliyor veya güneşli tertemiz bir gün olabiliyor. Yapımcılar yaşayan bir
çevre yapmak istemişler. Çevrede koşturan çocuklar, evinin önünü süpüren NPC’ler
veya evine gitmeye çalışan karakter vs… bir sürü örnek var. Bu olay çevrenin
canlı olmasını ve atmosferin daha güzel olmasını sağlıyor. Böylece kitaplarda
belirtilen fantastik dünyanın canlılığı sağlanmaya çalışılmış ve başarmışlar da.
Yalnız NPC’ler bazı zamanlar aşırı duyarsız. Mesela bir NPC’nin hemen bir adım
yanında, yaratık başka bir NPC’yi parçalarken diğerinin hiç umurumdan oluyor.
Sanki normal bir olaymış gibi sakin sakin duruyor. Böylesi ilginç örnekler de
görebiliyoruz.

Witcher’da görevlerimiz aslında kolay, ama biraz can sıkıcı olabiliyorlar.
Görevler ana ve yan olmak üzere ikiye ayrılıyor. Ama tek bir görevi yapmak, şunu
buradan al götür ile bitmiyor. Kendi altında biraz daha dallanıp budaklanıyor.
Sadece bir ana görevi tamamlamak için 3 farklı amacı yapmak durumunda
olabiliyorsunuz. Aynı şekilde bu sadece ana görev için değil, yan görevler
içinde yeri geldiğinde geçerli olabiliyor. Bu olay oyunun oynanış süresini
uzatırken bir taraftan kötü bir hale geliyor. Özellikle görevleri yapmak için
sürekli birbirinden uzak noktalara koşturmak açıkçası bir süre sonra sıkıyor.
Birde oyunda serbestlik var gibi gözükse de aslında serbestlik yok. Bir yere
gitmek için illaki belirli yolu veya patikayı kullanmamız gerekli. Ormanın
içinden yardırıp gideyim, kısa yoldan tabanları yağlarım gibi düşüncelere
girmeyin. Bu konuda Witcher biraz can sıkıcı.Diğer eksi bir nokta yapımda çok fazla yükleme ekranı var. Normalde harita biraz büyükçe sayılabilir, çoğu yere
girip çıkabiliyoruz, ama her girdiğimiz yerde bir yükleme ekranı. Mesela birinci
bölümde yol kenarındaki evlerin içine girme imkanımız var. Ama ufacık ev içi
mekan için hemen bir yükleme oluyor. Ufak bir mekan için böylesi yükleme olması
bana göre gereksiz olmuş. Ev içlerine yükleme olmadan, hemen girip çıkma
yapılabilirdi.

Silahlar ve büyüler

Witcher’da büyü yerine “Sign” kullanılıyor. Aslında işlev aynı ama isim farklı.
Toplamda 5 farklı Sign var. Aard, Igni, Quen, Axii ve Yrden olarak
isimlendirilmiş. Her birinin işlevi farklı. Sign’leri farenin sağ tuşuna basarak
kullanabiliyoruz. Mesela Aard sayesinde ittirme gücüne sahibiz. Böylece
düşmanlarımızı geriye doğru hızlıca ittirip yere düşmanlarınız sağlarken, ayrıca
yolu tıkamış olan kayaları da dağıtabiliyoruz. Yalnız yolumuza çıkan engelleri
aşmak aslında senaryo gereği hazır olaylar sayılabilir. Çünkü belirli yerlerde
bu engelleri aşmamız isteniyor. Silah bakımından oyunda olması gerekenler var.
Silver Sword ve Steel Sword kullanabilirken ayrıca ek olarak yanımızda fazladan
silah daha olabiliyor. Bunlar normal ama kullandıklarımıza göre biraz daha
güçsüz bir kılıç, balta veya gürz olabiliyor. Ayrıca en küçük sınıf olarak bir
hançer yanımızda taşıyabiliyoruz. Ancak bu silahlarda atak stilimizi
değiştiremiyoruz. Stil değiştirme işlemi ana silahlarımız için geçerli. Oyunda
silahları ve üstümüze giydiğimiz zırhı görevler icabı veya çevreden
bulabiliyoruz.

Yapımda diğer karakterlerle etkileşimdeyiz. Ana belirli karakterlerle diyaloglar
çeşitli olurken, çevredeki NPC’lerle ise basit konuşmalar oluyor. Bazı zamanlar
diyaloglarda yaptığımız seçime göre görevde ve hikayede değişiklikler
olabiliyor. Ayrıca gittiğimiz yerler, tanıştığımız yeni karakterler, yaratıklar
günlüğümüze kaydediliyor. Günlüğe bakarak haklarında daha fazla detaya sahip
olabilirsiniz. Ayrıca günlük kısmında görevler, iksir yapımı, haritaya
ulaşabilirsiniz. Haritaya ayrıca M’ye basarak da bakabilirsiniz. Görev yerleri
için “Track the Quest” seçeneğini işaretlediğiniz taktirde haritada görevin
yapılacağı yer gösteriliyor. Görev yerini bulmak bu yüzden kolay. Ayrıca
günlükte de görevle ilgili gerekli bilgiler de yazıyor. Böylece görevi yaparken
zorlanmazsınız. Harita iki kısma ayrılıyor. Birincisi bulunduğunuz yerin
haritası, ikincisi ise ana dünya haritası. Harita normalde kapalı ama
ilerledikçe açılıyor.

Oyunda en güzel özelliklerden biri kamera açısı seçenekleri. Böylece oyuncuya
esnek bir görüş açısı sunulabiliyor. Kamerayı F1, F2 ve F3’ten
değiştirebiliyoruz. F1’e basarsak kamera tepeye geçiyor. Sanki Baldur’s Gate
veya NWN oynarmış gibi bir hisse kapılıyorsunuz. F2’de kamera Gerald’ta biraz
daha yaklaşıyor. Son olarak F3’te TPS kamera açısına geçiyoruz. TPS olarak
dövüşmek oldukça rahat oluyor.Grafikler ve diğer kalan özellikler

Grafikler gerçekten harika. Oyunda bilindiği üzere Aurora grafik motoru
kullanılıyordu. Ancak motor ağır bir modifiyeden geçmiş kendini belli ediyor.
Gerald dahil ana karakter modellemeleri gerçekten iyi tasarlanmış Gerald’ın
göğsündeki kılları bile belli oluyor. Aynı şekilde diğer karakterlerin de
ayrıntıları güzel yapılmış. Ancak ana karakterler dışında kalan NPC’ler üstünde
fazla özen gösterilmemiş. Biraz dikkat edildiği zaman aynı modelleme NPC’lerin
farklı yerlerde kullanılarak, çevredekilerin sanki birbirinden farklıymış hissi
yaratılması belli oluyor. Aslında bu zaten eksi bir özellik değil. Çok fazla NPC
üstünde tek tek uğraşmadan farklı farklı yerlerde kullanmak en iyi yöntem.
Kaplamalar ve ışıklandırma güzel. Büyülerdeki ışık oyunları ve renkler hoş
gözüküyor. Yalnız oyunun geçtiği dünya gereği genel olarak, çevre rengi sürekli
olarak koyu ve biraz karanlık bir atmosfere sahip. Güneşli havalarda bile etraf
iyice yemyeşil çimenlerle kaplı olmuyor. Daha koyu yeşil ve karanlık bir hava
hakim. Witcher genel olarak aşmış grafiklere sahip olmasa da, kaliteli
grafiklere sahip diyebilirim.

Seslerde genel olarak kaliteli yapılmış. Yine ana karakterlerin konuşmaları
üstünde durulmuş kendini belli ediyor. Ancak sesle ilgili en çok hoşuma giden
kısım müzikler oldu diyebilirim. Atmosfere ve oyuna uygun güzel müzikler
kullanılmış. Yalnız tek eksik bazı zamanlar karakterler konuşurken, sesin gelip
ağızlarının hiç hareket etmemesi. Bu da bazı zamanlar çok nadiren oluyor. Pek
takılacak bir sorun değil.

Oyun içinde bazı zamanlar görev icabı veya icabı olmayan ufak oyunlar
oynayabilirsiniz. Bir tanesi zarla oynanan bir poker. Kurtardığınız bir Dwarf’la
yan görev olarak oynayıp, onu yenerseniz. Görevi de yapmış oluyorsunuz. Hem para
da kazanıyorsunuz. Daha böylesi ufak oyunlar yer alıyor ki, arada değişiklik
olarak iyi geliyor. Oyun başladığında gösterilen sinematik oldukça güzel
yapılmış. Sakın es geçmeyin izleyin. Zaten oyunda sürekli olarak oyun içi
motorla yapılmış ara sinematikler var. Hikaye anlatımı için yerli yerinde
sinematikler ekrana geliyor. Gerald’ın kayıp hafızası da oynadıkça yavaş yavaş
tazeleniyor ve bulmacadaki yerler yerine oturuyor. Yönettiğimiz Gerald normalde
ölmüş ve yeniden dirilmiş biri.

Yapım toplamda 5 tane ana bölümden oluşuyor. 5 bölümde ayrıca ayrıntılı
görevleri ve yan görevleri de eklersek oldukça uzun bir oynama süresine de sahip
diyebilirim. Türü sevenler için değişik kombat sistemi ve farklı dünyasıyla ilgi
çekici bir yapım. Unutmadan hemen belirteyim. Oyunu minimum oynamak için 2.4Ghz
işlemci, 1GB ram ve 128MB 9800 veya 6600 ekran kartı isteniyor. Ancak minimum
ihtiyacına bakmadan; çift çekirdek bir işlemci, 2GB ram ve X1600 veya 7600 dengi
ekran kartına sahip bir sistemi tavsiye ederim. Yoksa oyunu yavaş bir
performansta ve yükleme süreleri daha uzun bir şekilde oynarsınız. Bu aralar
aksiyonu ve RPG’si olan güzel bir oyun arıyorsanız, The Witcher; atmosferi,
hikayesi, grafikleri, geçtiği dünyası, bazı yenilikleri ve karizmatik kahraman
Gerald’la oldukça güzel bir yapım. Kesinlikle bitirilmesi gerekiyor.

Exit mobile version