Uçsuz bucaksız bir okyanusun ortasında başlıyoruz Abzu’ya.. Nasıl ya da nedenini bilmediğimiz bir şekilde okyanusun dibine doğru dalıyoruz ve yavaş yavaş kendimizi bu güzellik karşısında kaybetmeye başlıyoruz.
Giant Squid tarafından geliştirilen Abzu, adını da osmanlı dilinde de kullanılan ve “su, okyanus” anlamına gelen “AB” ve “bimek, bilgelik anlamına gelen “ZÛ” sözcüklerinin birleşiminden alıyor. genel olarak “Bilgelik Okyanusu” diyebileceğimiz oyunun adı Abzu olarak kısaltılmış ve özel bir isme kavuşmuş.
Abzu hikaye olarak ucu açık bir şekilde karşımıza çıkıyor. Oyunun belli noktalarına yerleştirilen hiyeroglif yazıtlar ile ufak ipuçları barındırsa da genel olarak tıpkı Journey ve Flower oyunlarında olduğu gibi oyunun hikaye detayları da biraz hayal gücünüze bırakılmış. Zaten Journey’de aktif olarak rol alan isimlerin Abzu’da da rol aldığını görmekteyiz. Journey’de sanatsal tasarımlara imza atan ve kendi firmasını kuran Matt Nava, bu projenin başındaki isim. Daha önce çalıştığı Austin Wintory ile benzer bir çalışma içerisine girmiş. Journey’de bizleri büyüleyen Austin, bu oyunun müziklerine de imza atmış durumda.
Doğal olarak okyanusun dengesini kurmaya çalıştığımız yapımda müziklerin önemi de oldukça büyük. mavi derinliklerde, su akıntıları içerisinde süzüldüğümüz oyun kullanılan müzik ve ritimler ile adeta bir sanat eserine dönüşüveriyor.
Oyun her anlamda Journey’den izler taşıyor. Tıpkı onda olduğu gibi tam olarak ne olduğunu kestiremediğimiz bir karakteri kontrol ediyoruz. Ciğeri oldukça sağlam olacak ki su altında nefes alma gibi bir derdimiz yok. Dilediğimiz gibi derinliklere dalsakta su yüzeyine çıkıp o eşsiz güzelliğin tadına varmakta mümkün.
Oynanışta yapmanız gerekenler oldukça basit. Zaten zorlayıcı bir yapısı olmadığı gibi size gerekli kolaylığı da sağlıyor Abzu. Hal böyle olunca su gibi akışkan bir oyun ile karşılaşıyorsunuz. Sürekli ilerliyor, gördüğünüz bazı noktalardan okyanusa yeni hayatlar katıyor ya da önünüzü kapatan geçitleri açmak için ufak robotları keşfediyorsunuz. Oyundaki yegane amacınız ilerleme olduğu için çok fazla kafa yormanız gerekmiyor. Oyunun sonunda ne olacağı ya da neden burada olduğunuzdan çok tıpkı Journey’de olduğu gibi nereye varacağınız değil, yolculuğunuz üzerine odaklanan bir yapımla karşılaşıyorsunuz.
Oyunun en etkileyici olduğu nokta müziklerinden sonra grafik stilinde yatıyor. Tamam, sistem canavarı bir oyun ya da şahane grafiklere sahip bir yapım değil ama tam olarak gerektiği dozda bir grafik stili ile karşılıyor bizi Abzu. Zaten oyunun görsel yönünü en kuvvetli kılan noktalar grafik tasarımı ve atmosferde gizli. okyanusun dibine doğru daldığınızda karşınızda adeta dans ediyormuşcasına süzülen balıklar sizi de bambaşka alemlere sürüklemeyi başarıyor. Oyunun başına oturduğunuz andan itibaren büyük bir dinginlik hissini kucaklıyorsunuz ve bu his emin olun sizlere fazlasıyla huzur veriyor.
Oyun bu kadar çok Journey’e benzeyince belli bir noktadan sonra gözleriniz bir yoldaş aramaya başlıyor. journey’in eşsiz multiplayer modu sayesinde tek bir karakterle yola devam ediyormuş gibi hissetseniz de oyunun sonunda ne kadar çok yoldaşınız olduğunu anlıyordunuz. Abzu’da malesef böyle bir dinamiğe yer verilmemiş. Yani bu koca okyanusta sizden başka bir oyuncuya yer verilmemiş.
Sonuç olarak Abzu özellikle Journey gibi oyunlardan keyif alan oyuncuların kesinlikle deneyim etmesi gereken bir maceraya dönüşüyor. 2-3 saat içerisinde bitirmek mümkün olsa da tıpkı bu tarz oyunlarda olduğu gibi tadı damağınızda kalıveriyor.