Alan Wake

Bilgisayar oyunları, son 10 yılda inanılmaz bir gelişme gösterdi; ikinci
boyutu bırakıp yavaş yavaş üçüncü boyuta kaymaya başladılar, bizleri hayal bile
edemeyeceğimiz yerlere inanılmaz görselliklerle birlikte götürdüler, İkinci
Dünya Savaşı’nda bir komutanı ya da sıradan bir askeri yönetmemize olanak
verdiler, bir Roma imparatorluğunu yönetme şansı bulduk, Dünya’yı birçok kez
uzaylılardan, yaratıklardan kurtardık. Ama bütün bu oyunları oynarken hep
eğlendik, senaryoya kapılıp zamanın nasıl geçtiğini anlayamadık. Peki hiç bir
oyunu oynarken duygusallaştığınız, bitirdiğinizde hüngür hüngür ağladığınız oldu
mu? Bundan yaklaşık 8 yıl önce oyunseverlere sessiz sedasız sunulan Sanitarium’u
oynayanların cevabı muhtemelen “evet” olacaktır. Her bölümü ayrı bir güzellikte
olan, sonlarına doğru etkileyiciliği tavana vuran, o zamanların standartlarına
göre üst düzey bir yapımdı Sanitarium. Ama ne yazık ki, değeri sonradan
anlaşıldı; o yıllarda beklediği satışı elde edemeyen yapımcılar dağıldı, onları
bir daha bir araya getirebilen de olamadı.

Neden mi bu oyundan bu kadar bahsettim, çünkü Alan Wake’de bu türde,
duygularımızla oynamayı planlayan, etkileyici bir oyun olacak; hem de Max Payne
gibi bir klasiği bizlere sunan Remedy’den. Bizler Max Payne’le üçüncü
maceramızın hayallerini kurarken, onlar Alan Wake’in yapımına başlamışlar, Max’i
tadında bırakmayı uygun görmüşler. Peki yeni kahramanımız Alan’ın macerası nasl
olacak? Açıkçası oyunun o kadar güzel özellikleri var ki, nereden başlayacağımı
şaşırdım. En iyisi senaryodan başlayalım…

Oh My Head…

Yazdığı korku kitaplarıyla hayatının son dönemlerinde ününe ün katmış, başarılı
bir yazardır Alan Wake. Böyle başarılı korku kitaplarını yazabilmesinde en büyük
katkı gece sevgili nişanlısıyla beraber uyuduğunda gördüğü korkunç kabuslardır.
Kabuslarını kağıda dökerek kitaplarını yazmakta, hayatını sürdürmektedir. Ama
birgün nişanlısı ortadan kaybolur, Alan ne kadar arasada bulamaz onu, iz
bırakmadan kaybolmuştur sevgilisi. Böylelikle ilham kaynağını kaybolmuş, artık
geceleri uyuyamaz olmuş, hayatı tamamiyle altüst olmuştur. Bu olaylar karşısında
ne yapacağını şaşıran Alan, bir doktora görünmeye karar verir. Gittiği hastanede
tedavideyken gördüğü hemşire, nişanlısına oldukça benzemektedir. Hemşireyi
gördüğü anda gönlünü bu kadına kaptıran Alan’ın kabusları bu vesileyle tekrar
geri döner, ama bir şeyler ters gitmektedir. Gördüğü kabuslar kabus olmaktan
çıkmış, ilginç bir şekilde gerçek hayatına sızmaya başlamıştır. Artık gece
olduğunda kabuslarını gerçek hayatında görmektedir.

Max Payne’in senaristinin ellerinden çıkmış bu senaryo, tam bir korku filmi
senaryosu olmuş. Remedy’nin böyle başarılı senaryoları anlatış biçiminin de çok
başarılı olduğunu Max Payne’den biliyoruz. O zaman, Alan Wake’in de bu konuda
bizi izmeyeceğine garanti verebilirim.Where am i?

Oyun boyunca Alan Wake’in başına gelen türlü çılgınlıklardan kurtulmak için
çabalayacağımız yerin adı Pride Falls; kendisi San Andreas kadar olmasa da
büyük, yaşayan, keşfedilmeye açık bir yer. Şehrin büyük bir bölümü kırsal
alanlardan oluşuyor, ekran görüntülerinden de anlayabileceğiniz üzere huzurlu,
sakin bir şehir yaratmaya çalışmış Remedy. Tabii, akşamları da böyle huzurlu
olacak sanmayın, özellikle de Alan Wake için.

Pride Falls, GTA gibi yaşayan bir şehir olacak, görevleri istediğimiz anda
yapabileceğiz. Oyunun senaryosu, görevi hangi şekilde yaptığınıza, ne zaman
yaptığınıza göre değişebilecek. Görevlerin çok farklı, bazen ıssız yerlerde
olacağı söylenenler arasında. Görev yerine varmak için yaya gitmeyeceğiz
elbette; şimdilik kullanabileceğimiz araçlar arasında sadece jipin olduğu
söylendi. Muhtemelen araba ve motorsiklet gibi araçlarda kullanılabilir biçimde
emrinize amade, oyunda bulunacak.

Oyun boyunca gece ve gündüzü gerçek zamanlı olarak görebileceğiz. Yayınlanan
videoyu izlediyseniz, gece-gündüz geçişlerinde binaların gölgelerinin son derece
gerçekçi bir şekilde değiştiğini, denizin üzerindeki yansımaların buna göre
değiştiğini görmüşsünüzdür. Bana göre, Remedy gene yapacağını yapmış, oyunun
havasını gerçekçi bir biçimde ekranlarımıza yansıtabilecek grafik motoru
hazırlamış. Tabi oyunun yeni jenarasyon konsollar içinde hazırlandığını
düşünürsek, sıradan grafikler beklemek yanlış olurdu. Son dönem oyunlarda artık
fizik motoru kullanmak da olmazsa olmazlardan bir özellik oldu. Alan Wake’de de
HL2’deki gibi etrafınızdaki çoğu nesnenin hareket edebilmesini sağlayan Havok
fizik motoru kullanılıyor. Böyle güzel grafikler, durdurulamaz ekran kartı
piyasasına yetişmekte zorlanan bizlerin kartlarına burun kıvırmaz umarım. Aksi
takdirde pamuk elleri cebe götürmek zorunda kalacağız.

What is this place?

Alan Wake’in gece olduğunda kabuslarıyla karşı karşıya geleceğini, ne olduğu
belirsiz ‘yaratıklarla’ baş etmesi gerekeceğini söyledik. Alan, GTA’daki
karakterimiz gibi mini bir cephanelik(!) olmadığına göre bu yaratıklarla nasıl
savunacağını sorarsanız, çoğu korku filmi ve oyununda kullanılmış bir silahımız
var; ışık. Oyun boyunca elinizde mütamadiyen bulunması gereken el feneri sizin
en büyük yardımcınız olacak. Işıkla etkisiz hale getirdiğimiz yaratıkları,
elimizdeki silahlarla hayatlarına son vereceğiz. Sadece el feneri değil tabii,
etrafınızda görebileceğiniz potansiyel tüm işık kaynaklarını yaratıklara karşı
savunmak için kullanabileceğiz.

Am i going mad?

2006’nın ilkbaharında piyasaya sürülmesi beklenen Alan Wake, şimdiden çoğu
oyuncuyu cezbetmeyi başarmış gibi görünüyor. Ben şimdiden sabırsızlanmaya
başladım bile. Umarım Remedy gibi başarılı bir firma, 2006’nın potansiyel
klasiklerinden olması muhtemel bu oyunun yapımını fazla uzatmaz da, bizde oynama
şerefine zamanında erişmiş oluruz.

Exit mobile version