Alien Resurrection

Yaratık tekrar dirildi!!! Ünlü sinema filminden uyarlanan oyunda, Teğmen Ripley yine vahşi yaratıklara karşı amansız bir mücadeleye giriyor. Hatırlayacağınız gibi 4. filmde Ripley genetik olarak kopyalanmış ve vücudundaki Alien bir operasyonla çıkartılmıştı. USM Auriga isimli uzay gemisinde bilim adamlarının kontrolünde gerçekleştirilen deneylerle, yaratıklar birer biyolojik silah olarak kullanılmak için üretilmeye başlanmıştır. Her nasılsa yaratıklar bilim adamlarının kontrolünden çıkar ve USM Auriga’nın içinde serbestçe üremeye başlarlar. Böyle olunca gemideki tüm canlılar, yaratıklar için birer av konumuna gelmiştir. İşte Ripley buradan sonra devreye giriyor ve heyecan dolu macera başlıyor. Olaylar USM Auriga’da geçiyor ve 8-10 civarında zorlu görev bulunuyor. Tek kişilik mod üzerine kurulan oyunda Ripley’in ise tek bir amacı var; tüm yaratıkları ve kraliçeyi ortadan kaldırmak. Diğer FPS oyunlarında olduğu gibi Alien Resurrection’da da makinalısından tutun lazerine kadar bir çok silah bulunuyor. Yalnız cephanenin az olması, oyunu zorlaştıran etkenlerden birisi. Yani öyle deli gibi sağa sola mermilerinizi boşaltırsanız, büyük ihtimalle yaratıklara karşı pek şansınız olmayacaktır. 

Genelde karanlık ortamlarda geçen oyunda, bir çok tehlikeli yaratıkla yüz yüze geleceksiniz. Gelişmiş yaratıkların aksine, yumurtadan yeni çıkmış Alien’lar çok daha tehlikeli. Filmde de olduğu gibi bu yaratıklar suratınıza yapışıyor ve vücudunuza girerek göğüs kafesinizde gelişmeye başlıyorlar. Oyun esnasında böyle bir olay başınıza gelirse, hemen vücudunuzdan bu yaratığı temizlemeye yarayan aleti bulmalısınız. Eğer geç kalırsanız, yaratık göğüs kafesinizi parçalayarak dışarı çıkıyor ve haliyle ölüyorsunuz. İlginç olan, içinizde bir yaratık varken, diğer yaratıklar sizi anneleri sanarak zarar vermiyorlar. Yaratıkların bir özelliğide çok iyi gizlenebilmeleri. Oldukça hızlı hareket edebilen yaratıklar, geminin kuytu köşelerinde ve havalandırmalarda bolca bulunuyor. Bazı yerler o kadar karanlık ki, el feneriniz olmadan hiç bir şeyi göremiyorsunuz. Yaratıkların üzerinize geldiğini belirten bir hareket algılayıcı cihazınız da bulunuyor. Bu cihaz her zaman yaratıklardan korunmak için yeterli olmasada, oldukça işe yarıyor. Oyunun kontrolleri ilk başta çok zor geliyor. Bir süre sonra kontrollere alışıyorsunuz fakat, bazı noktalara nişan almak yinede zor oluyor. Bu arada yürürken ya da sürünürken, oynanabilirliğin çok gerçekçi olduğunu da fark edeceksiniz. 

Grafiklerin de çok mükemmel olduğunu söyleyemeyeceğim, ama yinede yeterli ölçüdeler. Yaratıklara dikkatli baktığınızda köşeli köşeli oldukları da gözden kaçmıyor. Aslında oyunu güzel ve çekici yapan grafikleri değil, USM Auriga’nın harika atmosferi. Uzay gemisinin içindeyken her an bir yaratığın üzerinize atlayıp, size saldıracağı duygusunu üzerinizden bir türlü atamıyorsunuz. Yani havalandırmalarda sürünürken suratınıza güm diye bir Alien yapışırsa, ne demek istediğimi anlarsınız. Bazı durumlarda zamana karşı yarışıyorsunuz ve eğer geç kalırsanız uzay gemisiyle birlikte tarih oluyorsunuz. 

Sesler oyunun atmosferini tamamlayan diğer bir etken. USM Auriga’nın içinde yankılanan ve insana benzer bir sesi olan bilgisayar sistemi oyuna oldukça ilginç bir hava vermiş. Ayrıca bu sistem genelde bize, o anda geminin bulunduğumuz bölümüyle ilgili bilgileri veriyor. Bunun dışında nereden geldiği belli olmayan çığlıklar, yaratıkların çıkarttıkları garip sesler, mürettebatın parçalanmış cesetleri ve silah efektleri… Hepsi gerçekten çok güzel. Tüm bunlar sanki gerçekten oradaymışsınız hissini veriyor. Bu arada söylemeyi unttum, oyun başlamdan önce şöyle bir mesaj veriliyor; Bu Oyun En İyi Karanlıkta Oynanır! Artık gelin gerisini siz düşünün. Alien Resurrection bu kadar korkutucu olmasına rağmen, Medal of Honor kadar iyi bir oyun değil. Bu aralar Medal of Honor’dan başka bir FPS arıyorsanız, Alien’ı deneyebilirsiniz…

Exit mobile version