Amnesia: Rebirth İnceleme
Herkese selamlar, bugün korkunun klasiklerinden bir seriden gelen, klasik korku oyunlarının tanımını yeniden şekillendiren Amnesia: Rebirth oyunundan bahsedeceğiz. Siz oyun oynadığınızı sanarken size oyunlar oynayan ve bir şekilde sizi kendi rızanızla kucağına davet eden bu yapımın detaylarına ineceğiz. Ne ucuz diye adlandırabileceğimiz bir anda fırlamalar ne de “senin ne sorunun var da buraya giriyorsun?” diye sordudan hamleler. Tamamıyla klasik bir korku oyunu ve tamamıyla Amnesia…
Amnesia: Rebirth oynamıyorsunuz, o sizinle oynuyor!
Hikayenin giriş kısmını anlatıp geçeceğim, her saniyesini ve bulduğunuz her notu okumanın anlam kazandırdığı bir yapısı olduğu için gerisi spoiler olacaktır. Ana karakterimiz eşi Salim ile birlikte bir uçak seyahatinde. Salim Cezayirli, bizim karakterimiz Tassi de Fransız. Cezayir çöllerinin üzerinde seyrederken bir anda uçak bir çeşit arıza vererek düşüyor. Başlangıç biraz klişe gibi ilerlese de animasyonlar ve sahnenin gerginliği bu klişeliği bastırıyor diyebiliriz. Uçakta uyanarak başlıyoruz ve karakterimizin kontrolü ilk kez bizim ellerimizde oluyor. Hikayenin baya dolambaçlı ve size bir şeyi “tam olarak aldığınızı hissederken asla almamış olduğunuzu gösteren” türden olduğunu söylemeliyim. Düşmanınız asla tam olarak düşmanınız değil, sizinle sürekli oynuyor ve zayıf noktalarınıza saldırıyor. Bunun da hikayenin ilerleyişi sırasında oyundaki karakter ile sizin yer yer aynı şeyleri düşünmenize yol açtığını belirteyim.
Oynanış mekanikleri ve bulmacalarla başlamak istiyorum. Amnesia serisinin vazgeçilmezi fizik nesneleriyle etkileşim bu oyunda da çok önemli. Bazen bir tahtayı alıp doğru şekilde yere bırakarak üzerinden geçmeniz gerekiyor, bazen de sadece merak edip bir çanağı kırarak sizin için hayati önem taşıyan kibrit bulabiliyorsunuz. Kibritler demişken, oyunun büyük bir kısmı kapalı ve karanlık ortamlarda geçiyor. Bir korku oyunundan günlük gülistanlık bir parkta geçmesini de bekleyemezdik. Ortamlar alabildiğince dar ve tehditkar. Fizik nesneleriyle olan etkileşimleriniz ve diğer sabit nesnelerle girdiğiniz etkileşimler çok başarılı. Kontrolcü ile oynadım ve yer yer yaptığım şeyleri hissettiğim oldu. Bu korku oyunlarında çok önemli ancak çok da göze çarpmayan bir kısım. “Yaptığınız şeyleri hissetmek” oyunun size doğrudan bir kanal yoluyla bağlayıp sizi gönlünce korkutabilmesini sağlıyor. Bu da iyi geliştirilmiş bir korku oyununu diğerlerinden ayırır. Amnesia bu anlamda geçer not aldı diyebilirim.
Ayrıca diğer Amnesia oyunlarını oynadıysanız aşina olduğunuz bir sistem hala varlığını sürdürüyor. Karakterimiz karanlıkta kaldığında ya da yalnızca korkunç şeyler gördüğünde (buna yükseklik korkusu da dahil) stres seviyeniz yükseliyor. Bazı bölümlerde “Ludanum” adı verilen rahatlatıcı ilaçlar bulabiliyorsunuz ancak bu çok nadir oluyor. Genelde bu stres anlarında aydınlık olan bir yere geçip bir süre beklemeniz gerekiyor, başka yöntemler de var ancak spoiler olacak. Bahsetmesem de onları da çok beğendiğimi, oyunu oyuncunun nazarında içselleştirdiğini söylemeliyim. Stres vücudunuzu ele geçirdiğinde bir anlamda karanlık tarafa geçiyorsunuz. Stres ile tetiklenen bir hastalığınız var ancak bunun ne olduğunu ne doktorlar biliyor ne de siz. Amnesia Rebirth‘ün temel yapısı “kaç ve kurtul” üzerine, çoğu zaman saklanmak durumunda kalmıyorsunuz. Korku olayları genelde tetikleyiciler ile çalışıyor ancak bir yerde gereğinden fazla oyalanırsanız rastgele korkunç şeyler yaşayabiliyorsunuz. Bu da “ben burada göreceğim her şeyi gördüm şimdi gönlümce gezip etrafı kurcalayabilirim” hissini alıyor. Yerine “aman tadımız kaçmasın gidelim buradan” diyerek ilerleyişe devam etmenizi sağlıyor.
Bölüm tasarımları ve grafikler bambaşka bir şey!
Bölüm tasarımları resmen “ben korku oyunuyum” diye bağırıyor. Gezinirken her an bir yerden bir jumpscare (ekranınızda bir anda beliren korkunç şeyler) ile karşılaşacakmış gibi hissediyorsunuz. Hayır… Amnesia öyle bir seri değil. Ucuz korkutma hareketleri yok, eğer korkutursa iliklerinize kadar hissediyorsunuz. Sadece şu konuda belki eleştirebilirim, bölümlerde çok fazla fizik nesnesi olması yürürken bunlara takılabilmeniz anlamına geliyor. Onları da kolaylıkla kaldırıp atabiliyorsunuz. Amnesia Rebirth oynarken elinize sığacak ve kaldırabileceğiniz her şeyi kaldırıp yerini değiştirebiliyorsunuz. Bazı kısımlarda bu özellik bulmacalarınız için size yardımcı olurken bazen de sadece bir kapıyı açmaktan korktuğunuz için kapıya çanak çömlek fırlatarak açılmasını sağlayabiliyorsunuz. Tabi bu her kapıda olmuyor, bazı kapıları çekmek gerekiyor. Bölüm tasarımlarında son olarak şuna da değineyim, harika bir çeşitlilik mevcut. Bazı haritaların bazı yerlerinde birden çok yolunuz oluyor ve birini seçerek ilerliyorsunuz. Bunlar oyun deneyiminizi değiştiriyor ve oyun bittikten sonra bir “yeniden oynanabilirlik” kazandırıyor. Ayrıca bulmacaları da çözmenin birden fazla yolu var ve bu yollar oyun deneyiminizi etkiliyor.
Gel gelelim grafikler ve atmosfer kısmına. Oyun bu anlamda gerçekten çok etkileyici. Yazarken iki kez düşünüyorum “abartıyor muyum acaba?” diye fakat abarttığımı düşünmüyorum. Bazı sahnelerde gerçekten büyüleyici görünüyor ve korksanız bile çok güzel göründüğü için sanat kaygısı güderek cellatınızın baltasına aşık olabiliyorsunuz. Hayır burası bir spoiler değil, oyunda cellat ve balta yok. Aydınlatmalar, parçacıklar, özellikle dinamik aydınlatmalar (kibrit, gaz lambası gibi) çok güzel bir görsellik sağlıyor. Oyunun bir kısmında mağaralarda bulunuyorsunuz, burada yine yukarıdan gelen ışık huzmeleri, karanlığın belirsizliğini çok güzel hissettiriyor. Karanlık demişken, oyunda ışığınızın olmadığı yerlerde de ufak bir aydınlatma desteği alıyorsunuz. Karakteriniz çevresini çok az yalnızca yolu görebileceğiniz şekilde aydınlatıyor. Bunun ne kadar gerçek dışı bir olay olsa da korku oyunlarında olmasının gerekliliğine inanıyorum. Doku çözünürlükleri çok güzel fakat burada bir şey çok dikkatimi çekti. Ana düşmanımıza yeterince yaklaştığımda çok da korkulacak bir şey olmadığını gördüm. Evet, birkaç kez delilik yapıp üstüne koştum. Model olarak daha detaylı ve daha ürkütücü görünebilirmiş, ancak animasyonları çok deli! Çığlıklar atarak kaçmanızı sağlıyor. Performans olarak ise benim hafiften yaşlanmakta olan sistemimde çok iyi çalıştı. En yüksek ayarlarda dahi sabit 60FPS aldım. Optimizasyonu oldukça başarılı.
Bir paragraf da oyunun bende bıraktığı izler için açmak istiyorum. Öncelikle dokunaklı ve etkileyici bir hikayesi olduğunu belirtmeliyim. Çok enteresan yerlere giden ve Cezayir’de bir çölde geçtiği için içinde İslam unsurları da barındıran hikayesine ilk etapta yabancılık çekmiyorsunuz. Sonradan fazlasıyla dallanıp budaklanıyor ve bambaşka bir boyuta geçiyor. Burada “Ne oluyor farklı bir oyun mu oynuyorum ben” tarzında düşüncelere sürüklüyor sizi. Ancak bir yerden sonra hikaye herkesi etkileyecek bir hikaye olmaktan uzaklaşabilir. Buna sizin ilgi alanlarınız ve hayata bakışınız büyük etki ediyor. Bulmacaları çözdükçe verdiği ilerleme hissi tatmin ediyor ancak bulmacaları yeteri kadar zor bulduğumu söyleyemeyeceğim. Oynamaya karar verirseniz çok fazla yaşayacağınız “ulan hep gözümün önündeymiş nasıl atlamışım” hissi oyunun size çok az yardım etmesinden ötürü yaşanıyor. Bu da oyun süresini kişiden kişiye değişken hale getiriyor. Öyle ki bulmacaları çok hızlı çözerek ilerleseniz bile oyunu 10-15 saatten önce bitirmeniz zor. Zaten oyunun başında “Oyunu bitirmek için oynamayın. Hikayeyi ve olayları anlamak için gayret edin” tarzında bir metin beliriyor. Daha girerken oyun size bunun bir speedrun macerası olmadığını, hikayeyi irdeleyerek ve ipuçlarını dikkatlice izleyerek ilerlemeniz gerektiğini söylüyor. Zaten oyunu bitirdikten sonra bile tekrar başlayıp ilk seferde girmediğiniz ve görmediğiniz yerlere girerek tekrar oynamak ve farklı bir deneyimle tekrar bitirmek gibi bir şansınız var. Yani oyunu satın aldığınızda sizi uzun bir süre ekran başına kilitleyecektir.
Uzun lafın kısası
Amnesia: Rebirth serinin klasik dokusunu bozmadan eklediği yeniliklerle şahane bir korku oyunu olmuş. Eğer korku oyunu arıyor ve ekrana bir şeyler fırlatmadan, “edebiyle delikanlı gibi beni korkutsun” diyorsanız sizin için bu oyunu gönül rahatlığıyla önerebilirim. Psikolojik korkunun tanımını yeniden şekillendiren, grafikleriyle, atmosferiyle ve bölüm tasarımlarıyla sizi içine çekip, sonra sizinle başka başka oyunlar oynamayı başaran nadir yapımlardan. Ancak eğer “kaç ve kurtul” tarzındaki korku oyunlarından ziyade mücadele edebileceğiniz ve düşmana yanıt verebileceğiniz oyunlar arıyorsanız uzak durun, sizin için bu oyun fazlasıyla sıkıcı gelebilir. Steam ve Epic Games Store üzerindeki fiyatı sunduğu deneyime nazaran oldukça uygun, aynı zamanda boyutu da inanılmaz büyük değil. Oyunda Türkçe dil desteği olmadığından hikayeyi anlamak ve derinliklerine dalmak için iyi bir İngilizce bilginiz olması gerektiğini de söyleyeyim. Amnesia: Rebirth oyunundan size aktaracaklarım bu kadardı, bir başka incelemede daha görüşmek dileğiyle. Sevgi ve oyun ile kalın.