Şeytan bir babadan ve insan bir anneden doğan Dante’nin, video oyunları dışında başka yapıtları da olduğunu biliyor muydunuz? Eminiz ki aranızda Devil May Cry’ın animesini daha önce hiç duymamış olanlar da vardır (ben izlememiştim mesela – bja). Ancak Devil May Cry gibi güzel bir oyunun ilginç bir animeyle bağlantısının olması da birçok insanı kendisine çekmeye yetiyor.
Anime, Capcom’un popüler PS2 oyunu Devil May Cry’dan yola çıkarak hazırlanıyor. Sparda ve Eva’nın oğlu olan iblis avcısı Dante, 12 bölümlük güzel bir animede bizlerle buluşuyor. Bu hafta oldukça hareketli ve aksiyonlu bir anime yazıyor olacağım. Ancak anime ve oyun arasında bağlantı olsa dahi, yapım kalitesi açısından beklentilerinizi çok da yüksek tutmamanızı öneriyorum.
Devil May Cry; 2007 yılına ait, arşivinize ekleyebileceğiniz güzel bir anime. İlk olarak sizi animenin sevilen açılış müziği ile baş başa bırakıyorum.
Devil May Cry için aklınızda tutmanız gereken şey; oyununu oynamayanlara anime gerçekten kötü gelebilir. Oyununu oynayan ve sırf merakını gidermek isteyenler için de oldukça güzel, ancak bölümler arası yaşanan kopukluklar en büyük eksi olacak.
İblis avcısı Dante’nin hikayesini bilmeyenimiz yoktur. Partilerden, aksiyondan, pizzadan oldukça hoşlanan; karizmatik bir avcı. Ayrıca çilekli dondurmaya da bayılıyor! Evet doğru duydunuz; çilekli dondurma (nom nom nom). Bu animede Dante ne yazık ki istemese de bebek bakıcılığı yapıyor. Aslında en sevdiğim yanlarından biri de Dante’nin görünüşünün ardındaki farklı bir kişiliğin ortaya çıkması. Video oyununda görmediğiniz farklı bir hikayeye tanıklık etmek, gerçekten eğlenceli. Saçları mı? Tabii ki beyaz!
Gelelim animemizin asıl konusuna; Patty isimli büyük bir mirasın varisi olan küçük bir kızı korumakla görevli olan Dante, Trish ve Lady ile omuz omuza savaşıyor. Dante’nin tüm hayatı Devil May Cry isimli bürosunda geçmektedir ve kendisine de Morisson isimli bir arkadaşı yardım etmektedir. Ciddi borçlar altına girmiş olan Dante, son olarak bir kızı korumakla görevlendirince işler biraz daha farklı ilerler.
Bölümler arasında yaşayabileceğiniz kopukluklara değinmek de lazım. Bu durum animedeki en büyük eksi. Bu nedenden animeye başlamadan önce kendinizi elinizden geldğince oyundan arındırın, böylece “öğğğ, iyyyy, ama niye ki?!” gibi tepkilerden uzak tutmuş olacaksınız.
Bir konu üzerine odaklanmak istediğinizde, bazı şeylerin kopuk olduğunu anlayacaksınız. Görsellik bakımından neredeyse hiç eksisi yok, çünkü gerçek anlamda sizi doyuruyor. Bir Hellsing kadar başarılı olmasa bile, Devil May Cry kendi içerisinde sizi aksiyonu da yaşatacak.
Devil May Cry’ı izlerken, en çok şikayet edeceğiniz nokta; Dante’nin mükemmelliği olacak. Düşmanlarını acımasızca tek bir darbeyle yok ediyor. Hoş, söz konusu DmC olduğunda, normal gibi gelebiliyor. Ancak animenin kısa sürmesinin nedenlerinden biri de bu olsa gerek.
Özellikle Patty ve Dante arasında geçen diyaloglara bayılacaksınız. Küçücük bir kızın, koskoca iblis avcısına kafa tutması ve ona laf sokması kadar eğlenceli bir şey olamaz. Tek bir konu üzerine yoğunlaşan bölümler yüzünden, kimi zaman canınızın sıkılacağını söylemek zorundayım. Bu yüzden her bölümde bir şeyleri sorgulamak zorunda kalabilirsiniz. Ancak Devil May Cry’ın video oyununu sevenler, bu animeden hoşlanacaklar. Farklı çizgilerle Dante’yi tekrar görmek ve Lady ile Trish’i ilginç bir bakış açısıyla izlemek, hepinizin hoşuna gidecek.
Bu arada, kan görmekten de geri kalmayacaksınız. Özellikle müziklere bayılacaksınız, birebir video oyunlarından alıntı yapılmasa bile, bir o kadar aksiyon dolu ve hareketli müzikler sizleri bekliyor.
Her animede olduğu gibi, Devil May Cry’ın da artı ve eksisi bir o kadar fazla. Aksiyon bol, ancak kısa sürüyor. Karizmatik bir karakterimiz var, ancak boğazına kadar borca batmış durumda (buna bir eksi diyemeyiz, çünkü oldukça esprili bir anlatım olmuş). Devil May Cry’ın animesindeki hemen hemen tüm bayan karakterlerin, para düşkünü olduğunu da belirteyim. Utanmasalar Dnate’yi satın alacaklar, o kadar ileri gidebiliyorlar.
Animenin kısa sürmesinden kaynaklı, karakterleirn geçmişlerine veya asıl hikayelerine değinilemiyor. Eğer aranızda Claymore izleyen varsa ve beğendiyse, Devil May Cry’ı da beğenecek demektir. Aranızda daha önce Devil May Cry’ın video oyununu oynamayan varsa, bu animeyi izledikten sonra kesinlikle oynama kararı alacak. Dante’yi sevenler mi? Bu animeyi izledikten sonra tekrar oyuna sarılacak ve belki de tekrar bir dört buçuk saat daha ayırıp, animeyi yeniden izleyecekler.
Bu haftalık bu kadar. Sizi Devil May Cry’ın tanıtım videosuyla baş başa bırakıyorum. Bu arada; çilekli dondurmanızı unutmayın. Afiyet olsun! Itadakimasu!