Erkekler ve kadınlar arasında bitmek bilmeyen kıyaslamalara çok girmiştim. Hatta kimi zaman belirli konularda erkeklerin üstünlüğünü savununca kadınlar bana “Hain! Ne biçim hemcinsimsin sen! Kadınsan, kadınları savun…” vb şekilde saldırılarda bile bulunmuştu. Açıkçası belirli insanlarda kadın ve erkek ayrımının bu kadar ileri seviyede olacağını ben bile bilemezdim. Bu ayrım ve en önemlisi bu tartışma anime ve manga dünyasına bile yansıyor. Nasıl mı? Bu hafta sizlere kadınların ne kadar güçlü yaratıklar olduğunu kanıtlayan bir animeyi yazacağım; Claymore.
Claymore 2002 yılında mangası ve Norihiro YAGI’nin ellerinden çıktı. Özellikle kadınlar üzerine yaratılan kurgusu, zamanında ciddi tartışmalara yol açmıştı. Ancak bu tartışmaların hiçbiri animenin kurgusunda veya kalitesinde en ufak bir eksiğe yol açmamıştır.
Şimdi sizi Claymore’un açılış müziğiyle baş başa bırakıyorum. Korkmayın spoiler içermiyor.
Fiziki anlamda Claymoreların tamamı gümüş renkli gözleriyle tanınır. İnsanların köylerine giderek kılık değiştiren yomaları avlarlar. Karşılığındaysa köyün veya kasabanın bir ödeme yapması gereklidir. Bu ödemeyi ise siyah cübbeli bir abimiz toparlar. Onun kimliğine değinirsem, tüm animenin heyecanı kaçar. Bu yüzden izlemenizi öneririm.
Claymore’un ilginç bir kitlesi var. Şu yönde; kimisi önce animesini izleyip, mangasına devam ediyor. Kimisi animesinden tiksiniyor, kimisiyse iki tarafa da tapıyor. Bana sorarsanız hem manga hem anime izlenilesi ve arşivlenilesi. Yani tatlı mı tatlı, kanlı mı kanlı. Size tavsiyem; önce animesini izlemeniz, sonra mangasına devam etmenizdir. Zaten animesini izledikten sonra ; “Bir dakika, böyle bitemez, hayııııııııııııııııır” diye devam etmesi gerektiğini belirten, yığınla cümle kullanacaksınız. Animesi, mangasından önce bittiği için tavsiyeme uymanız sizin yararınızadır.
Gelelim Claymore evreninde neler olduğuna. O kadar kadınlar böyledir, kadınlar şöyledir dedim size. Bu animede kadınlar güçlü. Hem de çok güçlü. Hatta kadınlar canavarlaştırılıyor ve claymore savaşçıları oluyorlar. Çünkü onlar saf güçle ilgilenmiyorlar, hepsinin çocukluğunda yaşanmış hüzünlü bir hikayesi var. Duygusallar ancak duygularını kontrol edebiliyorlar. Gözyaşını içine akıtan bir insanın, zamanla taşlaştığını bilirsiniz. Aradan geçen yıllara rağmen, ayakta dimdik duran insanları tanırsınız. Aranızda “evet ben de öyleyim” diyenler olacaktır eminim. Animede claymore savaşçılarının kadınlardan oluşmasının nedeni açıkça anlatılıyor. Söz konusu Claymore evreni, erkekleri kullanamadığını söyleyen bir konuya sahip.
Erkeklerin claymore savaşçıcı olarak kullanılamamasının çok özel bir nedeni var.
Claymore, erkeklerin saf güçle ilgilenmesinden dolayı zorluk çıkardığını savunan bir anime/manga. Kadınlardaki sahiplenme, anaçlık ve duygusallık o kadar başarılı anlatılmış ki; bazı bölümlerde gözyaşlarınızın akmasına engel olamayacaksınız. Ancak bir de şu var ki, yavrusu elinden alınan bir annenin ne kadar hırçın olacağını bilirsiniz. Claymorelar da kaybedecek bir şeyleri olmayan yaratıklardan farksızlar. Acımıyorlar ve yomaları verilen emirlere uyarak, zevkle parçalara ayırılıyorlar.
Clare & Raki
Her animede olduğu gibi Claymore da bizleri, bazı eksilerle baş başa bırakıyor. Öncelikli olarak, sonu muamma biten animelerden biri. Doğal olarak sizi mangaya okumaya itecek, bunu garanti ediyorum. Başrolde yer alan Clare (claymore) ve Raki (insan) hikayeyi mükemmel bir şekilde bizlere yansıtsa bile, sonunda “böyle bitmeseydi, iyiydi” diyebilirsiniz. Clare aslında bir insanken, nasıl bir claymore savaşçısı oldu; bunun bile hikayesi gayet güzel anlatılmış. Diğer Claymore savaşçılarından oldukça farklı. Claymore savaşçıları yarı yoma iken, Clare çeyrek yomadır. Bunun ise bambaşka bir hikayesi vardır.
Güzel olan tarafı ne biliyor musunuz? Anime ve mangası birbir aynı gidiyor. Sadece animesi daha önce bitiyor. Mangası o kadar akıcı bir dille gidiyor ki, tek eksi olarak; karakterlerin birbirine benzemesi olabilir. Ancak bu herkese göre değişir. Mangasını okuyanların bir çoğu, karakterlerin çizimlerini birbirine benzettiği için, yarım bırakmışlığı vardır. Bence bu bir hata, çünkü mangası gerçekten çok heyecanlı ilerliyor. Bana göre çizimleri gayet net ve karakterler arasındaki farkı da çok rahat anlıyorsunuz. Mangası hala devam ediyor. Bu aralar 137.bölümü yayımlandı. Devamını merakla bekliyorum. Animeden farkı ne mi? Sadece renksiz. Aynı heyecanı kesinlikle yaşacaksınız.
Animede her claymore, kendisinde bir takma isim barındırıyor. Yomalarla savaşları sırasında veya kişiliklerine en yakın takma isimlerle anılıyorlar. Claymoreların gelmiş geçmiş en güçlü ve 1 numaraları savaşçısı da Teresa oluyor (kendisinin hastasıyım). Yokileri o kadar rahat hissediyor ki, gerçekten korkulan bir savaşçı haline gelebiliyor. Savaşırken soğuk kanlı bir şekilde savaştığı için “soluk gülümseyen Teresa” olarak tanınıyor.
Soluk Gülümseyen Teresa
Clare (47 numaraları savaşçı) ve Teresa (1 numaraları savaşçı) arasındaki ilişkiyi hem izlerken, hem okurken çok etkileneceksiniz. Aralarındaki bağ ise tahmin ettiğinizden daha derin olacak.
Madem Claymorelar bu kadar güçlü, yomaları neden bir kerede yok etmiyorlar? Çünkü onların da yönetildiği insanlar var. Evet doğru duydunuz, onları birer savaşçı haline getiren örgüt, insanları öldürülerse; kendilerinin de idam edileceğini belirtiyor. Yani Claymorelar, insanları öldürürse kendileri de öldürülüyor. Bu insanlar kim? veya amaçları ne? En güçlü olanı ellerinde tutmak tabii ki. Erkekleri birer savaşçı yapamıyorlar, çünkü onları kontrol edemiyorlar ve içlerinde duygu karmaşası işleri güçleştiriyor. Ancak hiçbir şey örgütün istediği gibi ilerlemiyor. Manga ilerledikçe aradaki farkı anlayacaksınız, çünkü bazı olayların göründüğü gibi olmadığını gören claymorelar da ilginç bir savaşın ortasında buluyorlar kendilerini.
Kısacası Claymore, izlenmesi gereken animelerin başında geliyor. Tadından yenmiyor ve mangasına da devam ettiriyor. Bu haftalık bu kadar. Sizi Claymore’un mükemmel bitiş müziğiyle baş başa bırakayım, kulaklarınızın pası silinsin.