Makale

Arkham City’nin kötü adamları – Bölüm 4

Harley Quinn, nam-ı diğer Dr. Harleen Frances Quinzel, karşımıza ilk defa 11 Eylül 1992’de Batman’in meşhur çizgi film serisi Batman: The Animated Series’de karşımıza çıkar. İsimi, İngilizcede bir kelime oyunu ile palyaço/soytarıya (Harlequin) benzetilen Quinn’in görünümü de buna göre tasarlanmıştır. Harley Quinn, IGN’in “Çizgi Romanlardaki En Muhteşem Kötü Adamlar” listesinde 45. sırada bulunmaktadır.

Paul Dini ve Bruce Timm tarafından yaratılan Harley, doğrudan TV’de gözükmeye başladığı için onu seslendiren aktör olarak Arleen Sorkin seçilmiştir. Daha sonrasında TV dizilerinde sırasıyla Hynden Walch, Mia Sara ve Sherilyn Fenn oynamıştır.

Lisenin en güzel kızıyla çıkmak

Harley Quinn her ne kadar Batman’deki pek çok kötü adamdan daha az bir yere sahip olmuş olsa da, okurlar tarafından gösterilen ilgi bu konuda onu bir hayli ön plana çıkartmıştır.

Harleen Quinzel, Arkham Tımarhanesi’nde çalışmakta olan genç bir psikiyatri stajyeridir. Her ne kadar üniversite yıllarında yüksek notlarla dolu bir eğitim hayatı geçirmiş olsa da Harleen hiçbir zaman entelektüel, çalışkan ve zihni kuvvetli birisi olamamıştır. Lakin yine de üniversite boyunca profesörlerini baştan çıkartmayı da başarıyla gerçekleştirmiştir. Ancak ne yazık ki Harleen’in bundan önceki yaşamı hakkında detaylı bir bilgi bulunmamaktadır. Yine de fiziksel yapısına bakarak ve Amerika’daki sosyal durumu da göz önüne alarak birkaç tahmin yapabiliriz.

Sarışın ve mavi gözlü olan Harleen her zaman fiziği ile dikkat çeken bir bayandı. Atletik vücudu ilginin onda olmasını sağlıyordu. Özellikle de Arkham Asylum oyunundaki kıvrak yapısına ve zor akrobatik hareketleri rahatça yapabilmesine bakacak olursak zamanında jimnastik ile epeyce uğraştığını söyleyebiliriz. Nitekim Gotham Üniversitesi’ne de jimnastik bursu ile girmiştir. Bu özelliklerini göz önüne aldığımızda Harleen muhtemelen lisenin en popüler kızlarından bir tanesiydi, pek çok arkadaşı ve stresten uzak bir hayatı vardı. Hatta belki amigo kızlarının lideriydi. Aldığı spor eğitimi sayesinde güçlü bir fiziği de olduğu aşikardır. Ancak bütün bunların yanında bu kızın kafasında bir yerlerde hep delilik potansiyeli mevcuttu.

Geçirdiği yoğun ilgi dolu gençlik yıllarının etkisi ile Harleen her zaman için şöhrete, saygıya ve zenginliğe aç bir kişilik yetiştirmiştir içinde. Dolayısı ile okuduğu Psikoloji Bölümü’nden de yüksek bir derece ile mezun olabilmek için her yola başvurmaktan hiç çekinmemiştir. Yine de bu Harleen’in üzerinde hiçbir stres yaratmamış, aksine üniversite yılları lise yıllarından daha da eğlenceli geçmiştir, kaldı ki Harleen’de eğlenceyi seven bir kızdı. Zaten belki birazcık çalışkan olsaydı o zaman bitirme tezinden kalmazdı. Elbette tembel veya duygusal olarak kuvvetsiz bir zihne sahip olması onun zeki olmasına engel değil. Nitekim bu zekasını da tezindeki durumu kurtarmak için kullanmış ve profesörünü baştan çıkartarak en yüksek derece ile okulunu bitirmiştir.

Eğitim şart!

Eğitimini tamamladıktan sonra Arkham Asylum’da çalışmaya başlayan Harleen jimnastik hayatı sayesinde kişiliğine biraz da disiplin ve kararlılık eklemiştir. Çok çalışkan olmasa da kafasına koyduğu şeyi yapmak için ne gerekiyorsa yapar. Üstüne bir de seksi fiziği ve çekiciliğine de katarsak Harleen için erkekleri ikna etmek o kadar da zor olmaz. Tabii birkaç istisna dışında.

Bütün bunların ışığında bir anda kendini rakipsiz gören bu saf genç kızımız çok geçmeden hastanedeki tek bir hasta ile oldukça yakından ilgilenmeye başlar. En büyük özelliklerinden bir tanesi ikna yeteneği olan Joker için, bu zihnen savunmasız kızı etki altına almak çocuk oyuncağı olmuştur. Kısa zamanda Harleen’in Joker’e olan ilgisi bir tutkuya dönüşür. Gözü Joker’den başkasını göremeyen genç stajyer ne yazık ki bu azılı katilin onu sadece kullandığını fark edemez. Baş başa yaptıkları özel seanslarda Joker tüm gücünü Harleen’in kafasına yerleşmek için kullanır ve bunu kısa zamanda da başarır. Fakat bir süre sonra kayıtları dinleyen doktorlar Harleen’in artık Joker ile özel seanslar yapmasını istemezler.

Bunun ardından zaten nifak tohumlarını ekmiş olan Joker tımarhaneden kaçmak için defalarca Harleen’den yardım alır. Bu kaçışlardan bir tanesinde Joker, Batman tarafından tımarhaneye geri getirilir ancak bu sefer durum biraz farklıdır. Nitekim Batman de artık Joker’in kaçmasından çok sıkılmış olsa gerek son seferde Joker’i demir bir sopayla epeyce bir hırpalar. Geri dönen aşkının kanlar içindeki suratını gören Harleen o anda kafayı yer ve kostüm dolabını parçalayarak şimdiki kıyafetini oluşturur. Ardından Joker’in yardımcısı, ara sıra da kız arkadaşı olan Harley Quinn’e dönüşür.

Deli bir aşk

Quinn’in Joker ile ilişkisi her zaman için en üst seviyede bir karmaşıklığa sahiptir. Harley onu deli gibi sevmektedir hatta ona karşı saplantılı bir hale gelmiştir. Öte yandan hiç kimse için en ufak bir sevgi bile göstermeyen Joker’ın durumu o kadar basit değildir. Onu kendi çıkarlarına alet etmiş olsa da zaman zaman ararlında “gerçek” diye nitelendirebilecek samimiyet, şakalaşma ve ilgi besleme duyguları yaşanmıştır.

Fakat bir gerçek vardır ki, o Joker’dir. Saf kötülüğün en büyük temsilcisi, hiçbir acıma veya samimiyet duygusu olmayan bir insandır o. Nitekim Dark Knight filminde de savunduğu en büyük hatta tek tezi, her insanın içinde esasen büyük bir kötülük olduğu ancak toplumun baskısı ve yaptırımlarından dolayı bu duyguyu bastırıp yalandan iyilikler yaptığı yönündedir. Ta ki o beklenen kaos zamanı gelene kadar.

Yine de zaman zaman Joker, Harley’i öldürmeye niyetlendiği zamanlarda kafa karışıklığı ve rahatsızlık hissetmeye başlar. İşte bu tarz bir yapıya sahip Joker bir seferinde Harley’e karşı çok derinlerde bir aşkın başladığını hissettiği anda onu bir rokete atıp Gotham Şehri’nin göbeğindeki Robinson Parkı’na fırlatır. Yere çakılan Harley baygın bir şekilde Poison Ivy tarafından bulunur. Ivy’nin baştaki amacı onu öldürmektir. Lakin bunda başarısız olan Ivy buna çok şaşırır ve ona kendi hikayesini anlatır.

Harley, Ivy dostluğu

Kısa zamanda Ivy’nin de kanı Harley’e karşı ısınır. Ivy’nin gözünde o da dışlanmışlardan birisidir. Dolayısı ile Ivy onu ikna edip hem Batman’den hem de Joker’den intikam almak için onu beslemeye başlar. Onu kendi mekanına götüren Ivy, kendi kanında bulunan ve tüm zehirlere karşı bağışıklık kazanmasını sağlayan bir serumu da Harley’e enjekte eder. Bu serum sayesinde Harley belli bazı zehirlere ve Ivy’nin zehirli dokunuşuna bağışıklık kazanmışken, bunun yanında ilginç bir şekilde gücü ve hızı da büyük ölçüde gelişir. Ve kanı alev gibi kaynayan yeni Harley Quinn, Joker’e Batman’den daha kızgın olduğu için düşmanımın düşmanı dostumdur mantığı ile Batman’la işbirliğine girerek suç dünyasının palyaço prensini alt etmeye çalışır.

Joker’in adamlarını Batman alırken, Harley de Joker’i hasarlı bir binaya kadar kovalar. Niyeti Joker’in bir şekilde düşerek kendisini öldürmesini sağlamaktır. Ancak tam bu noktada Joker ondan özür diler ve affına sığınır. Harley o anda Joker’e tekrar aşık olur ve geri kalan hikayelerde onun ordusunun teğmeni olur. Bu olaydan sonra Ivy ile olan ortaklığı da sona ermiş olur. Yine de Ivy ne zaman bu ikilinin başı dertte olsa yardıma koşmaya devam eder. Harley’e göre Ivy artık abla rolünü üstlenmiştir. Zaten Ivy’de sürekli olarak Quinn’e Joker’e karşı olan zaafından kaynaklanan zayıflığı hakkında nutuk çekip durur.

Aile bağları

Bundan sonrasında ise Harley sürekli olarak suç dünyasında çeşitli şekillerde karşımıza çıkar. Genellikle Joker’in yanında yer alsa da bazen onu Poison Ivy ve Kedi Kadın ile birlikte görmemiz de mümkündür.

Bütün bu olanlara rağmen Harley’nin hala bir ailesi bulunmaktadır ve o da ailesini özlemektedir. Biz gün ailesini ziyaret etmeye gide ve Bensonhurst, Brooklyn’e yol alır. Lakin eve vardığında hiçbir şey beklediği gibi olmaz. Quinn’in erkek kardeşi iyice tembel bir adam olmuştur ve çalışmaktan hiç hoşlanmıyordur. Bu durum Harley’nin canını çok sıkar fakat esas sorun annesidir. Harley’nin aranan bir suçlu olmasından doğal olarak rahatsızlık duyan annesi sürekli olarak ona dırdır etmeyi sürdürür, her ne kadar Harley artık kendisini değiştirmeye başladığını belirtse de annesi buna inanmaz. Aile ziyareti Harley için hapisanede son bulur.

Mahkum olan babasını ziyarete gittiğinde babası Harley’e kendisinin de artık değişmek istediğini ve farklı bir yol izlemeyi düşündüğünü söyler. Duygulu anlar yaşarlar. Lakin Harley kısa zamanda babasının aslında zamanında sakladığı paranın yerini öğrenmek istediğini fark eder. Tam hapishaneden çıkarken bir gardiyan ondan fotoğrafını ister, Harley bunun reddeder ancak gardiyan ona babasının buna söz verdiğini ve hatta bunun karşılığından kendisinden para aldığını duyunca Harley’nin öfkesi daha da artar. Ona resmi verir ancak bu ailesi ile son görüşmesi olur.

Harley’siz olmaz

Harley Quinn, yazının başında da söylediğim gibi, Batman evrenine biraz geç girmiş bir üye olsa da en ilgi çekici üyelerin başında olduğu kesindir. Onun hakkında daha yazılacak binlerce şey bulabiliriz. Özellikle Joker ile olan aşkı ve bu aşkın olaylara, kişilere, Joker ve Harley’e ve Batman’e olan etkisi gibi.

Karmaşık ilişkiler yumağının bu üçlüsü sürekli olarak birbirleri ile çatışmakta ve sürekli olarak çıkar mevzusu gözetmektedirler. Joker için zaten her şey malumdur. Kaos ortamı yarattıktan sonra onun için gerisi teferruattır, Harley içinse Joker’e yardım etmek ve Batman’i yenmek yeterlidir. Batman’in ise Joker’i bir daha ve sonra bir daha ve sonra bir daha yakalaması her ne kadar gizlemeye çalışsa da egosunun tatmini açısından önemlidir.

Dark Knight filminin son Joker sahnesinde, palyaçonun dediği gibi: “Bence ikimizin kaderinde bu kovalamacıyı sonsuza kadar yapmak var.”

Öte yandan Joker ve Harley her zaman için bir şekilde birbirlerini bulmuş ve “destek” olmaya devam etmişlerdir. Harley gibi bir karakter, Joker’in belki de bu evrende Batman’den sonra en çok ihtiyacı olan ikinci şeydir.

Dr. Harleen Frances Quinzel, sarışın, mavi gözlü, popüler ve güzel fizikli bu genç kadın Gotham City güzelleri arasında sağı solu belli olmayan karakterdir. Evet, kötülük yapar ancak bunları Mr. J ya da “Puding”ine olan aşkından yapar. Ona hayrandır. İyi bir insan olduğu söylenmez ancak ne yaptığını da tam olarak bildiğinden de şüphe edilir.

Arkham Asylum’da karşımıza çıkan Harley her ne kadar sık sık ancak kısa kısa karşımıza çıksa da kilit rol oynadığı kesindi. Buna rağmen onunla tam manası ile bir boss dövüşü yapmamıştık.  Bakalım bu sefer Arkham City’de nasıl bir Harley Quinn ile karşılaşacağız?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu