Athens 2004

Üzerinde dünyanın 5 kıtasını temsil eden 5 farklı renkte iç içe geçmiş
halkaların bulunduğu olimpiyat bayrağını bilmeyen yoktur. Dört yılda bir
düzenlenen olimpiyatların bir diğer simgesi de meşaledir. Bugüne kadar onlarca
farklı şehirde dolaşan meşale, en son doğduğu yer olan komşumuz Yunanistan’ın
başkenti Atina’daydı. Olimpiyat ateşi, Yunanistan’ın Olimpos Dağı’nda güneş
ışığı dev merceklere yansıtılarak tutuşturuyor. Meşale oyunların yapılacağı
ülkeye kadar, elden ele geçtiği ülkelerin sporcuları tarafından taşınıyor.
Buradan da olimpiyatın yapılacağı stadyumdaki meşale, bu meşale ile
tutuşturulur. Ve kapanış törenine kadar bu meşale kesinlikle söndürülmez.

Olimpiyat meşalesi ne zaman bizim ülkemizde ki bir stadyumda ki meşaleyi
tutuşturacak bilmiyorum ama yetkililer bunu başarmak için büyük bir çabayla
uğraşıyor. Yıllarca farklı ülkelerde farklı kültürleri ısıttı bu meşale. 2008 de
ise Pekin’e gidecek.

Olimpiyat Oyunları’nda ülkemin şerefi ve sporun zaferi için kurallara uyarak
dürüst yarışacağımıza ve gerçek sportmenlik ruhu içinde mücadele edeceğimize ant
içeriz.

Yaz olimpiyatları biteli aylar oluyor fakat biz PC’ciler Athens 2004’ü yeni
oynama şansına sahip olduk.
Yapımcılar önlerinde 4 yıl gibi uzun bir süre olmasına rağmen, başarılı bir
olimpiyat oyunu yapamıyorlar. Böylesine önemli bir organizasyonun oyununun
yakışır şekilde yapılmasını beklerdim. Fakat sonuç, yine hüsran!

Yapımcı Eurocom Entertainment henüz altı senelik bir firma. Çok kısa bir zaman
dilimi olmasa da firmanın henüz kayda değer bir PC oyunu bulunmuyor. Tabii hal
böyle olunca, Athens 2004’te beklentilerin altında karşımıza çıktı.

Sözü fazla uzatmadan konuya girmek istiyorum. Oyunu açtığınız andan itibaren
olimpiyatlardan aşina olduğumuz renk tonlarıyla bezeli menüler ve yükleme
ekranlarıyla karşılaşıyoruz. Bu gerçekten güzel, zaten olması gereken de bu.
Menüde karşınıza gelen başlıklardan ilki “Arcade”. Burada oyuna alışmanız için
pratik yapabilirsiniz ve açıkçası madalya istiyorsanız sık sık ziyaret etmeniz
gerekiyor.

Fazla zorluk oyuncuyu usandırır!

Menüde karşımıza çıkan ikinci önemli başlık “Competition”. Burası oyunun
organizasyon kısmı. Eğer kendinize güveniyorsanız, tıklayıp Olimpiyatlara
katılabilirsiniz. Oyunda uzun atlamadan haltere, atıcılıktan serbest stil
yüzmeye… kadar yarışabileceğiniz 20 farklı yarışma var. Emin olun hepsi
birbirinden zorlu. Açıkçası oyunun böyle olması bir yere kadar iyi. Kimse ilk
oynayışında dünya rekoru kırmak istemez. Yapımcılarda bunu düşünüp, oyunu gayet
zorlu yapmışlar ama fazlası da oyuncuyu usandırır.

Parmaklarına güvenmeyenler bu oyuna yaklaşmasın!

Genel olarak kullanacağınız tuşlar sınırlı. Bu oyun insanı yoruyor hatta
parmaklarına güvenmeyenler kesinlikle yaklaşmasın. Hem de parmak ağrıları
yapıyor. Özellikle hasta ve yaşlıların bu oyundan uzak durmalarını öneriyorum.
Ne kadar sağlıklı olsanız da tahammül süreniz 1-2 saati geçmeyecektir.

Sonuç

Üzülerek söylüyorum ki yine olmamış. Oyun yukarıda da bahsettiğim gibi çok zor
olmasından dolayı kendini tekrar ediyor. Takdir edersiniz ki bu durum bir oyuncu
için gayet sıkıcı. Ayrıca oyuna eklenebileceğini düşündüğüm geçmiş dünya
rekorları maalesef bulunmuyor. Bence güzel bir ayrıntı olurdu. Grafiklere
gelince çok fazla bir şey beklemeyin. Ortam rengarenk ve içindeki sporcu
çizimleriyle gayet uyumlu, fakat çok daha iyi grafiklerde gördük. Tribünlere
bakıldığında seyirciler kağıt bebekleri andırıyor. Bu görüntü bana Fifa’yı
hatırlattı. Müzikler ise oyundan sıkılmanızla doğru orantılı olarak rahatsız
edici bir unsur halini alıyor. Fakat Athens 2004 zaten sizin grafiklere veya
seslere bakmanıza fırsat vermeden, yüksek bir tempo ile oynanıyor. Böylesine bir
tempo ile uzun süreli bir oynayışın sonunda yeni bir klavye ihtiyacınızın
doğacağı muhtemel. Yapımcılar böylesine büyük bir organizasyonun oyununu çok
daha başarılı yapabilirlerdi. Bu demek oluyor ki ümitler 2008 Pekin’e kaldı.

Exit mobile version