Yıllardan beri severek oynadığım bir oyun serisi Battlefield. Serinin oyunculara yaşattığı atmosfer Battlefield 3 ile öyle bir noktaya gelmişti ki günlük hayatta yoldan geçenleri “Q” ile işaretlemeye başladık. Tanklar, helikopterler, arazi araçları vesaire vesaire. Oradaydık, nefes alıyorduk ve harita üzerindeki kritik bölgeler hayatımızın anlamıydı.
İki yıl sonra beklenenden de kısa bir süre içinde Battlefield 4 konuk oldu PC ve konsollarımıza. Yeni oyun motoru, inanılmaz yenilikler ve her anlamda bir öncekinden üstün bir oyun karşılamıştı bizi.
Ama bu buz dağının sadece görünen kısmıydı. Altta kalan kusurlar ve özensizlikler oyun sürecinden bir buçuk ay sonra ortaya çıkmaya başladı. Bugün halen PC üzerinde BF4’ün sorunları tam olarak halledilmiş değil.
Bana sorarsanız bunun tek sebebi EA’ın DICE’a yeni oyun için inanılmaz bir baskı uygulaması. Call of Duty’e rakip olmak adına resmen markanın tüm ruhu çiğnenmişti. Bugüne kadar yapılan en detaylı en güzel Battlefield oyunu olabilirdi BF4, ama vaktinden çok erken çıktı. Böylesine kapsamlı ve geniş bir oyunu, teknik olarak bir çok yenilik getirip her sene çıkartamazsınız. En az üç yıllık geliştirme süreci isteyen bir oyunu ittirerek kısa sürede oyuncuyla buluşturamazsınız.
Battlefield ve Medal of Honor gibi iki büyük ismi elinde bulunduran EA, ilk başta bu iki oyunu dönüşümlü olarak piyasaya sunmayı denedi. Amaç belli; piyasayı domine edebilmek. Eh, bildiğiniz gibi Medal of Honor tutmadı ve şimdi EA’nın elinde tek bir büyük marka var: Battlefield.
Çıktığından beri betayı oynamaktayım. Keyif almadım diyemem, hiç eğlenmedim de diyemem ama gerçekten büyük bir hayal kırıklığı içerisindeyim. Daha önce yazılarımı okuyanlar benim ne denli büyük bir Battlefield hayranı olduğumu bilirler. Colonel 100 olmak için sabahladığım, gece gündüz oynadığım BF3’ün ardından, Hardline ile resmen çöküşü gördüm.
Hep Call of Duty’i eleştiririz ya yenilikçi değil, grafik motoru eski, şöyle böyle diye. Ha işte onların aynını artık Battlefield Hardline ile bu seri için de söyleyebiliriz.
Ben bu oyunu daha önce oynadım!
E3 ile gelen beta, hepimizi sevindirdi. Hatta ben duyurulduğu anda beta sayfasına giderek saatlerce barşvuru yapıp durdum. Çünkü yeni Battlefield’ı oynamak zorundaydım. Neyse bir şekilde oyuna kavuştum ve kendimi artık hayli tanıdık olan Battlelog’da buldum.
Beta’da sadece bir harita ve iki oyun modu bulunuyor. Heist, Rescue, Hotwire ve Boodmoney adı verilen dört oyun modundan sadece ikisi -yani Heist ve Bloodmoney- oynanabilir durumda.
Haritamız ise hayli güzel ve kendilerine High Tension ismini uygun görmüş yapımcı firmalarımız.
Bu arada hazır yapımcılar demişken güzel haberi vereyim. Battlefield’ı bu sefer iki firma birlikte geliştiriyor. Dead Space’i yapan Visceral Games ve asıl yapımcı DICE.
Benim en kızdığım noktalardan biri bu oldu. Hani sırf satacak diye koskoca Visceral’e Battlefield yaptırıyor EA Games. Battlefield yapmaları sorun değil de onların yeni bir oyun geliştirmesi daha süper olmaz mıydı? Hani yine Dead Space gibi güzel bir isim ortaya çıkartsalar ya?
Aradım, sordum olmazmış. Her sene yeni bir Battlefield çıkması için gerekirse Bioware’i bile yardıma çağırırlarmış.
Şaka bir yana oyun modlarımıza geri dönelim. İki oyun modu aslında kendileri isimlerinden bile ediyorlar.
Heist modunda polis yada hırsız (Hunt Together) gruplarından biri oluyoruz. Olay ne mi? Elbette bir taraf soygun yaparken diğer taraf onların bu girişimini durdurmaya çalışıyor. Polis tarafı kasaları korumakla, hırsızlar ise bu kasaları kendilerine verilen bilet (ticket) bitmeden soymak zorunda.
İşin PayDay kısmını geçtim, oyunu oynarken en çok hissettiğim duygu, oynadığım modun bir kandırmacadan ibaret olması oldu. Nasıl mı? Teknik olarak modun klasik Battlefield Rush’dan hiçbir farkı yok. Burada patlatılmayı bekleyen M-COM’lar yerine soyulacak kasalar var o kadar.
Diğer mod Bloodmoney oynarken ise polis yada hırsız olmak arasında pek fark bulunmuyor. Ortak bir para havuzu var ve bize verilen süre bitene kadar en çok parayı kendi tarafımıza taşımaya çalışıyoruz.
Bayrak taşımanın gelişmişi işte. Yeni oyun modu, yersen?
Ek olarak iki oyun modunun da şu an 32 kişiye kadar destek sunuğunu söylemekte fayda var.
Yepyeni sınıflar
Enforcer, Mechanic, Operator ve Professional ismi verilen dört ayrı sınıfımız var. Diyeceksiniz vay be adamlar yeni sınıflar getirmişler.
Arkadaşlar ilüzyona aldanmayın derim. Bu arkadaşlar bildiğiniz Assault, Engineer, Support ve Recon. Ufak tefek ekipman değişiklikleri dışında, hani savaş alanında asker olmakla, Hardline’da banka soyguncusu olmak arasında fark yok.
Gelen yenilik ise araçlarda daha bariz hissediliyor. Artık tanklar yok, onun yerine şehir ortamına daha uygun araçlar var. Buradaki his aynen bildiğimiz gibi. Klasik Battlefield araç sürme hissiyatı tüm doyuruculuyla Hardline’da görülüyor.
Diğer bir yenilik ise ekipmanlarda görülüyor. Aslında şu an betada sadece 32 silah ve ekipman kullanılabilir durumda. Normal olarak biz Battlefield oyuncularına bu rakam halyi az gelecektir. Bunların arasında Crossbow ve Zipline Hook gibi oyunun ismine yakışan silahların yanı sıra karşı takımı gözetlemeye yarayan kameralar ve kapıları zorla açmamıza yarayacak özel patlayıcılar da var.
Yeri gelmişken söyleyeyim. Battlefield: Harldine’da ekipmanlarımızı oyun sırasında kazandığımız para ile açıyoruz. Oyun sonunda belli miktarda paramız birikmiş oluyor ve silahları bu paraları kullanarak aktif hale getirebiliyoruz.
Sonuç olarak
Battlefield Hardline’ı hiç ama hiç beğenmedim arkadaşlar. Asıl sıkıntımı ise daha önce bahsettiğim herşeyden daha beter durumda olan atmosfer konusunda yaşadım.
Banka soygunu sırasında 16 polis ve 16 hırsız olarak kapışıyoruz. İşin komik tarafı ise şehir bomboş, mekanlar bomboş. Sanki dekorlar arasında köşe kapmaca oynuyoruz. Soruyorum yapımcılar: Bu insanlar nerede?
Gündüz vakti şehrin ortasında insanlar birbirine giriyor ama şehir ölü durumda. Yahu bu olayın şu an bulunduğunuz muhitte yaşandığını düşünsenize? O kaos nerede? Hayır birde polislerin merkez noktası var, araçlar orada bekliyor. Battlefield 3 yada 4 oynamıyoruz ki. Bir savaş alanında değiliz. Herşey şehir atmosferine uygun olmalı. O ilk mermi sıkıldığında insanların kaçıştığını görmek zorundayız. Polisler alana girmeli, hatta ufak script destekleriyle soygun yaşandığı oyunculara hissettirilmeli.
Boş bir haritada meydan savaşı yaparak ile hırsız-polis oyunu olunmuyor kimse kusura bakmasın.
Grafiklerinse Battlefield 4’den zerre kadar farkı bulunmuyor. Yine muhteşemler, yine harikalar ama ben atmosferin “A”sını göremediğim için ilk defa o grafikler beni hiçbir şekilde etkileyemedi. Eğer yükleme ekranında konuşan abla olmasa, oynadığım oyun bildiğiniz Battlefield 4.5 sanacaktım.
Biliyorum birçoğunuz farklı şeyler söylememi isterdiniz ama olmuyor işte. Benim yıllarımı verdiğim bir seri Battlefield. Henüz fikir belirtmek için erken ama Hardline bu haliyle hiç iç açıcı görünmüyor.
Büyük konuşmak istemiyorum. Hardline kötü bir oyun olacak da demiyorum. Hatta umarım tam sürüme kavuştuğumuzda buraya yazdığım her kötü cümleyi afiyetle yerim. Tek kabul edemediğim; koca serinin ilk defa özensiz, hiçbir orjinal yanı olmayan bir oyunla geliyor olması.
Oyun çıkmadan Visceral ve DICE’ın yine o harika ruhu yakalaması dileğiyle…