Bir hakem gözü ile WCG

2002 yılından bu yana ülkemizde her yıl düzenlenen World Cyber Games
turnuvasına bu yıl Taksim’deki Elite otel ev sahipliği yaptı. 7,8,9 Ekim
tarihleri arasında gerçekleşen turnuvada, Türkiye’yi Singapur’da temsil edecek
olan Milli takımımız belirlendi. Merlin’in Kazanı ekibinin bir üyesi olarak
turnuvada yer alan ben, aynı zamanda hakemlikte yapmaktaydım. Bunun için bu yıl
ki WCG’yi biraz traji-komikte olsa bir hakem gözü ile anlatmak istedim.

Turnuvadan 1 gün önce hazır ol!

Turnuvadan bir gün önce görev alacağım yeri görmek için Elite otele doğru yola
çıktım(yol dediysem bizim evden 30 dk.) Otele geldikten sonra Teknoloji TV’den
Serhat Bekdemir ile konuştuk, görüştük sonra o bizi oynasana.com
yöneticilerinden Touch&Go’ya yönlendirdi. Biraz bilgi aldıktan sonra hemen işe
koyulduk. Otelden ayrılmadan önce Turnuva Kordinatörü Özberk Ölçer bize; FIFA,
Warcraft III ve Counter Strike: Source kuralları hakkında bilgi verdi. FIFA ve
Warcraft III’ü çok iyi anlamıştım ancak CS: Source baya karışık gelmişti bana.
Eve dönerken yarın CS hakemliği almayayım diye dua ettim, hatta yolum Eyüp
üzerinde olduğu için arabadan inip biraz daha dua edeyim demeye varmadı çünkü ne
kadar abartmış olduğumun farkına vardım.

İlk gün her zaman yorucudur

Cuma sabahı erkenden kalkıp turnuvanın yapılacağı yere gittim. (diğer iki
arkadaşımla buluştuktan sonra tabii) Görevli hakemler bir odaya toplandı ve
kapılar kapatıldı. Bir yandan tüm dünya ile bağlantımızın kesildiğini
düşünürken, bir yandan da bir aksiyon halinde odadan nasıl kaçarım diye plan
yapıyordum. Tabii ki öyle saçma sapan bir şey olmadı, Özberk Ölçer görev
dağılımını yaptı. Korktuğum başıma gelmedi ve Warcraft III ile FIFA oyunlarında
görev alacağımız söylendi. Böylece oyunların oynanılacağı alana geçtik ancak
hakemlikte yeni olduğumuzdan, yanımıza tecrübeli bir hakem verildi. Adının
açıklanmasını ve görüntülerinin çekilmesini istemeyen “Zuzu” kod adlı saygı
değer hakem ağabeyimiz bize çok yardım etti(ona da buradan saygı ve sevgilerimi
yolluyorum). Artık maçların başlama saati gelmişti kuralları vs. bir kez daha
gözden geçirdikten sonra çekişmeli geçmesini beklediğim ve öyle de olan Warcraft
maçlarına başladı… ve bitti. Akşama doğru ilk günün maçları tamamlanmak üzere
iken(tabii ben bu arada aylak aylak dolaşıyorum bizim maçlar bitti diye) bir
odadan bağırış çağırış ve akabinde kahkaha sesleri yükselmeye başladı. Bir
hışımla odaya daldım ve ne göreyim! LEVEL ve CHIP dergisi yazarları Cs: Source
maçı yapıyorlar onlara belli etmeden(öyle sanıyorum!) boş bir masaya geçtim ve
oyunlarına dahil oldum… olmasaydım,pişman oldum. Herhalde oyunu oynayanlardan 30
dk. boyunca kimseyi vuramayıp sürekli ölen tek kişi bendim(düşünün o kadar
dehşet oynuyorlar). Sonra zaten eve dönme zamanın geldiğini anlayıp, utancımdan
onlara selam bile vermeden sessizce oradan ayrıldım.İkinci günü kazasız belasız atlatmak önemlidir

Turnuvanın 2. günü erkenden orada olup arkadaşlarla oyun oynarım diye
düşünmemiştim ama öyle oldu. Arkadaşlarla oyundayken içeriye elinde iki tişört
ile Özberk Ölçer girdi. Ben ikisini de bana verecek sandım ama birini diğer
arkadaşa verdi(çok üzüldüm) ve “Bunları giyin arkadaşlar” dedi. Ben amacıma
ulaştığımı düşünüp turnuvadan ayrılma kararı almadım tabii ki, tişörtü giyip
hemen görevimin başına geçtim(ama tam otelden ayrılırken diğer hakem
arkadaşlardan birinin beni görüp; boynumdaki hakem kartını ve üstümdeki koskoca
“Staff” yazan tişörtü almakla tehdit etmiş olması da beni işimin başına tekrar
döndürmüş olabilir, ancak çok az bir ihtimal bu, neyse fazla uzatmayalım.)

Bugün de FIFA maçları çok heyecanlı geçmişti. Yazı tura atıldıktan sonra bir
yandan maçı izlemek bir yandan da skorları tutmak oldukça eğlenceli idi. Gün
için sayamadığım kadar klavye mouse takıp çıkartıp sürekli bir üst ve bir alt
kat arasında mekik dokumak beni hiç yormadı(yine olsa seve seve yaparım).

Last day: Final Round

Belki de turnuva içinde benim en fazla eğlendiğim(en fazla oyun oynama fırsatı
bulduğum) ve en fazla zevk aldığım gün son gün oldu(Turnuvanın o gün bitmesi ile
kesinlikle alakası yoktur!). Çünkü o gün Lan Parti vardı ve tanıdığım birkaç
arkadaşımda oraya gelmişti. Lan parti’de gelen konuklara teknik olarak yardımcı
olmakla görevliydik, ancak boş yer bulduğumuz anda, bizde oyuna dahil olmak
istiyorduk. İlk boşalan yeri görmüştüm ancak hızlı davranamadığım için orayı
başka birine kaptırdım.. Bir dahakine çok daha hızlı olmalıydım! Aradan 1 saat
geçtikten sonra yavaş yavaş yerler boşalmaya başladı ve hemen boş bir PC’ye
geçtim. İlk olarak 55 kişi civarında oyuncunun bulunduğu Battlefield 2’ye
girdim. Burada biraz oynadıktan sonra sıkıldım(not:55 kişi civarında oyuncu
arasında birinciliği LEVEL Dergisi Yayın Yönetmeni Tuğbek Ölek aldı. Tebrik
ediyorum gerçekten çok iyi oynuyor BF 2’yi). Daha sonra ise CS: Source’a geçtim
iyi bir oyundan sonra Lan Parti’de beni en fazla etkileyen oyunu oynamaya
başladım, Day of Defeat:Soruce! Kod adı zuzu olan saygı değer hakem ağabeyim ile
gerçekten zevkli bir oyun çıkardık(aslında o çıkardı bende önüme gelene
vuruldum, öldüm). Lan Parti bittikten sonra Counter Stirke, Warcraft III ve FIFA
oyunlarında başarı elden eden arkadaşlara ödülleri verildi ve Ülkemizi
Singapur’da temsil edecek Milli takımımızın topluca resimleri çekildi. Bende bir
WCG’yi böyle eğlenceli ve güzel bir şekilde geçirdiğim için kendime teşekkür
edip saygılarımı sunarım.

Exit mobile version